Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/8288 E. 2022/11147 K. 05.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8288
KARAR NO : 2022/11147
KARAR TARİHİ : 05.10.2022

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 5. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : … 24. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama yapılması için Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin çalıştığı işyerinde Sağlık Kuralları Bakımından Günde Azami Yedi Buçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkındaki Yönetmelik’te belirtilen değerlerin üzerinde gürültü ölçüldüğünü ve 8,5 saat çalışan davacının buna göre günde 7,5 saat çalıştırılmayı ve buna bağlı haklarının ödenmesini beklerken yeni bir ölçüm yapılacağı söylenerek uygulamaya devam edildiğini, toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümlerine rağmen kısa çalışma primi ödenmediğini, ayrıca günlük 8,5 saat çalıştırıldığı ve ara dinlenmesi hariç günde yarım saat fazla çalışma yaptığı hâlde ücretinin ödenmediğini ileri sürerek günde 7,5 saati aşmayacak şekilde çalıştırılması gerektiğinin tespiti ile kısa çalışma priminin ve fazla çalışma ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davacıların 29.05.2019 tarihinde başvuru yaptıklarını, bu nedenle temerrüdün toplu iş sözleşmesinin 51 inci maddesinde belirtilen ücret ödeme tarihinde değil başvuru tarihinde gerçekleştiğini, 06.01.2016 tarihinden sonra gürültü değeri 85 desibelin üzerinde çalışan işçilerin 7,5 saat çalışma kapsamına getirildiğini ve kısa çalışma primlerini ödendiğini, yürürlük tarihi 01,03.2011-28.02.2013 olan toplu iş sözleşmesi ve öncesindeki toplu iş sözleşmelerinde kısa çalışmaya ve kısa çalışma primine yer verilmediğini, davacının fabrika içinde ayrı odasının bulunduğunu, işçilere kulak tıkacı teslim edildiğini, gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin verildiğini, fazla çalışma yaptırılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…
Dosyaya sunulu ölçüm raporları, emsal kararlar, mevzuat ve TİS hükümleri, BAM kararı doğrultusunda yaptırılan keşif ve keşifte alınan bilirkişi raporu gözönüne alınarak davacının, günde 7,5 saat veya daha az çalışılması gereken işler kapsamında bulunduğu süreler için, kısa çalışma primi ve günde 7,5 saati geçen çalışmalar için fazla çalışma ücretine hak kazandığı anlaşılmıştır.
Kısa çalışma priminin, ilk defa, 01.03.2013-28.02.2015 yürürlük süreli TİS (m.54) ile getirildiği anlaşılmaktadır. Kısa çalışma primi, fiilen çalışılan süreler için, ücretin %14’ü olarak düzenlenmiştir. Davacının, günlük 8,5 saatlik çalışma planına dahil olarak çalıştığı dönemde; günde iki kez 15’er dakikadan, toplam yarım saatlik süre tenzil edildiğinde fiilen günde 8 saat çalıştığı ve mevzuat gereği, günde 7,5 saat çalışması ve fazla çalışma yapmamasının da belirtildiği gözönünde bulundurularak, (8-7,5=) 0,5 saatlik süre, haftalık yasal çalışma süresinin aşılıp aşılmadığına bakılmaksızın, fazla çalışma oluşturmaktadır.
Davacının fazla çalışma alacakları ve prim alacakları yukarıda belirtilen mevzuat ve TİS hükümleri kapsamında değerlendirilerek alacaklar hesaplanarak hüküm altına alınmıştır.
Davacının talepleri mevzuat ve TİS’ den kaynaklanan alacaklar olduğundan ve TİS’de de işçilik ücretlerinin ve ek ücret ödemelerinin en geç çalışılan ayın son günü olan ayın 14’ünde ödeneceği belirtildiğinden bu ödeme tarihlerinden itibaren temerrüt oluşacağından ve ayrıca bu konuda temerrüte düşürülmesine gerek olmadığından temerrüt tarihlerinden itibaren en yüksek işletme kredisi faizi uygulanmıştır. Ayrıca bilirkişi raporunda temerrüt tarihleri liste halinde belirtildiğinden söz konusu liste kararın eki sayılmıştır.
… ” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığını, buna ilişkin itirazlarının Mahkemece gözetilmediğini, davacının çalışmasının Sağlık Kuralları Bakımından Günde Azami Yedi Buçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkındaki Yönetmelik kapsamında kalmadığını, Mahkemece bu hususta bir tespit yapılmadığını, esasında davacının çalışmalarının belirtilen Yönetmelik kapsamında gerçekleşmediği göz önüne alındığında davacının fazla çalışma ücreti ve kısa çalışma primi alacağına hak kazanamadığını, zira davacının çalıştığı yerde İdarece tüm ölçümlemelerin iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun olarak yapıldığını, çalışanların sağlığını olumsuz yönde etkileyecek ortama izin verilmediğini, davacının fiili çalışmaları haftalık 45 saatin altında olmasına rağmen kendisine haftalık 45 saat çalışmış gibi ücret ödemesi yapıldığını, bunun üzerine bir de fazla çalışma ücretine hükmedilmesinin mükerrer ödemeye yol açacağını, fazla çalışma ücretinin %80 zamlı hesaplanmasının da doğru olmadığını, davacının 7,5 saatin üzerindeki 1 saatlik ücretinin normal ücretin içerisinde ödendiğini, hesaplama yapılsa bile 1 saatlik normal ücretin üzerine ilave etmek yerine sadece saat ücretinin zamlı tutarının hesaplanması gerektiğini, verimliliği teşvik priminin mahsubunun yanlış yapıldığını, hesaplanan tüm alacaklara ve hesaplama yöntemlerine itiraz ettiklerini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…
Dairemizce 10/12/2020 tarihli kararla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek davacının çalıştığı işyerinde keşif yapılmak suretiyle heyet raporu alınması ve davacının çalışmalarının sağlık kuralları bakımından günde ancak 7,5 saat veya daha az çalışılması gereken işler hakkındaki yönetmelik kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi istenilmiş, ilk derece mahkemesince istinabe yoluyla keşif yaptırılmak suretiyle uzmanlığı yeterli olan bilirkişi heyetinden rapor alınmış, dairemizce bilirkişi heyetinin ehil olduğu ve bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirilmiş sözü edilen rapora göre davacının sağlık kuralları bakımından günde ancak 7,5 saat veya daha az çalışılması gereken işler hakkındaki yönetmelik kapsamında çalıştığı bunun sonucu olarak fazla çalışma ücreti ile kısa çalışma primi alacağına hak kazandığı tespit edilmiş olup davalı tarafın bu konulara ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Ancak fazla mesai ücreti içinde hesaplanan kısa çalışma priminin fazla çalışma ücretinden mahsubu yapılmamıştır. “Toplu İş Sözleşmesinin 52. maddesinin (c) bendinde; ‘Sağlık Kuralları Bakamından Günde Azami 7,5 Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik’ kapsamında istihdam edilen işçilerin fiili çalışma sürelerine %14 kısa çalışma primi , aynı maddenin (ç) bendinde işçilerin çalıştıkları normal mesai günleri için işbaşında kaldıkları saat başına saat ücretlerinin %15’i oranında verimliliği teşvik primi ödeneceği hükmü getirilmiş, maddenin devamında ğ-(4) bendindeyse; bu maddede sayılan primler fazla sürelerle çalışma ve fazla çalışma süreleri için ödenemez, denilmek suretiyle tüm primler bu kapsama alınmıştır.
Mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; ‘Sağlık Kuralları Bakamından Günde Azami 7,5 Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmelik’ kapsamında bulunduğu belirlenen davacı işçinin fazla çalışma ücret alacağı Toplu İş Sözleşmesinin 52. maddesinde yer alan primlerin fazla çalışma süreleri için ödenemeyeceği yönündeki düzenleme dikkate alınarak, bu çalışması sebebiyle ödenen verimliliği teşvik primi mahsup edilmek suretiyle hesap edilmiş ise de, davacının bordrolarda görünen fiili çalışma süresine göre belirlendiği anlaşılan %14 kısa çalışma primi alacağının günlük 7,5 saati aşan fazla çalışma süresine isabet eden kısmının da fazla çalışma ücret alacağından mahsup edilmesi gerektiği gözetilmeksizin yapılan hesaplama hatalıdır.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 29/04/2021 tarih 2021/4350 Esas 2021/8877 Karar) sözü edilen Yargıtay kararı da gözetilerek davacının bordrolarda görünen fiili çalışma süresine göre belirlendiği anlaşılan %14 kısa çalışma primi alacağının günlük 7,5 saati aşan fazla çalışma süresine isabet eden kısmınında fazla çalışma ücreti alacağından mahsup edilmesi için dairemizce duruşma açılmış dosya bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmış, bilirkişi raporu dairemizce uygun bulunmuştur.
Diğer taraftan ilk derece mahkemesince hüküm altına alınan kısa çalışma primi alacağına bilirkişi raporunda belirtilen temerrüt tarihinden itibaren faiz uygulanması cihetine gidilmiş olup sözü edilen alacak kalemi açısından toplu iş sözleşmesinde herhangi bir ödeme günü belirtilenmediğinden bilirkişi raporunda tespit edilen temerrüt tarihi yerinde olmamıştır. Buna karşılık davalı taraf cevap dilekçesinde davacının 29/05/2019 tarihinde davalı işverene ödeme hususunda başvuruda bulunduğunu kabul etmiştir. Bu kabule göre kısa çalışma primi alacağı açısından uygulanması gereken faiz başlangıç tarihi diğer bir ifadeyle temerrüt tarihi 29/05/2019 tarihidir.
…” gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekilince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının fazla çalışma ücretine ve kısa çalışma prim alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu, Yönetmelik, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı … harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.