YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8186
KARAR NO : 2022/8902
KARAR TARİHİ : 13.09.2022
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalı Şirketin …’daki işyerinde 21…..2006-31.08.2012 tarihleri arasında proje grup müdürü olarak çalıştığını, aylık ücretinin net 7.500,00 USD olduğunu, çalışma saatlerinin hafta içi beş gün sabah 09.00-19.00, cumartesi günleri 08.00-19.00, pazar günleri ise 10.00-15.00 saatleri arasında olduğunu ancak fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, tüm dinî ve resmî bayramlarda çalışmasına rağmen ücretinin ödenmediğini, ödenmemiş 56.856,00 USD ücret alacağı bulunduğunu, davacının … sözleşmesinin …’daki şantiyenin kapatılacağı söylenerek haksız ve hukuk aykırı feshedilmesine rağmen kıdem ve ihbar tazminatının ödenmediğini, davacının yıllık izinlerini kullanmadığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalıya ait işyerinde iddia edilenin aksine 09.02.2011-13.08.2012 tarihleri arasında aylık net 2.500,00 USD ücretle çalıştığını, davacıya tüm hakedişleri eksiksiz ödenmesine rağmen … sözleşmesinin davacı tarafça feshedildiğini, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, işyerinde çalışma saatlerinin sabah 08.00 akşam 17.00 saatleri arasında olduğunu, işyerinde dinî ve resmî bayramlarda çalışma yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…
Davacı tanıklarının beyanı, davalıya zaman yapılan 5.000 USD ödemeler, davacının proje grup müdürü olarak çalışması ve yapılan işin yurt dışında oluşu hususları birlikte değerlendirilerek davacının aylık net ücreti, 7.500 USD, fesih tarihinde -13.08.2012- Merkez Bankası efektif satış kuru uyarınca 1 USD 1,7933 TL olup davacının aylık net ücreti 7.500 USDx1,7933 TL = 13.449,75 TL , aylık brüt 18.813,20 TL ( 18.813,20 TL / 1,7933 = 10.490,83 USD ) olduğu kabul edilmiş olup, bilirkişi 1 seçenek hesabı doğrultusunda taleplerin kabulü gerekmiştir.
Davacının işyerindeki kıdemine göre hizmet süresi 5 yıl için 14 gün x 5 = 70 gün üzerinden denetime elverişli şekilde yapılan bilirkişi hesabı doğrultusunda, işverence izin veya ödeme belgesi sunulamadığı için, yıllık izin alacağı talebinin kabulü gerekmiştir.
Davacı vekili tam ıslah dilekçesi ile fazla mesai ve ücret alacağı talebinde bulunmuş ise de, bu taleplerine ilişkin harcı yatırmamış olduğu, harç yatırılmadıkça diğer usulü işlemlere devam olunamayacağı, bu itibarla tam ıslah ile sürelen bu taleplere değer verilemeyeceği; buna karşın davacı vekilinin bu alacak kalemlerinden feragat etmiş olduğu, bu feragat beyanının dava dilekçesi ile talep edilen tutarlar üzerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti sorumluluğu doğuracağı göz önüne alınarak, davalı lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin takdirinde bu husus dikkate alınmıştır. “gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının iddia ettiği tarihleri arasında davacı ile müvekkili Şirket arasında hiçbir … sözleşmesi ve bağ olmadığının sabit olduğunu, davacının çalıştığı süre boyunca alacaklarının tam ve eksiksiz olarak ödendiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, kıdem ve ihbar tazminatı alacağının olduğunun kabul edilse dahi 09.02.2011-13.08.2012 tarihleri arasındaki dönem için hesap yapılması gerektiğini, davacının müvekkili Şirkette yaptığı çalışma dolayısıyla hak etmiş olduğu yıllık izinlerin kendisine kullandırıldığını ileri sürerek İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…
Davalı; ilk derece mahkemesince kabul edilen davanın hizmet süresine itiraz etmiştir.Davacıya yapılan ödemeler banka kayıtlarından tespit edilmiş olup, … Bankası’ndan gelen hesap hareketlerinin incelenmesinde, davacıya 04.10.2006 tarihinden 18.11.2011 tarihin kadar düzenli olarak Serkan Uluca ve Uluca İnşaat Mak. isimli kişilerden, zaman zaman da Recep Uluca ( 30.11.2010 ve 25.04.2011 tarihlerinde ) ve Sinem Uluca isimli kişilerden ödeme yapıldığınınn tespit edilmesi ve davacının işten ayrılış tarihinin 13.08.2012 olduğunun SGK kayıtlarından anlaşılması karşısında davacının çalışma süresinin 04.10.2006 tarihinden 13.08.2012 tarihine kadar kabul edilmesi yerindedir.
Davalı yerel mahkemenin ücrete ilişkin gerekçesinin esas ve usul yönünden hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Davacının görevi, tanıkların beyanları,banka ödemeleri dikkate alınarak mahkemenin davacının fesih tarihindeki ücretinin 7.500 USD TL olarak tespitinde hata bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Akdin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, … sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da, … sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar. Davalı tarafça davacının hak ettiği yıllık izinleri kullanıldığı yada karşılığının ödendiği ispat edilemediğinden yıllık izin alacağının kabulünde hata yoktur.
Davacının fesih tarihinde almış olduğu ücret 7500 USD ‘nin fesih tarihindeki kur üzerinden TL çevrilmesi neticesinde davacının aylık net ücretinin 13.449.75 TL olarak tespit edilerek, davacının ücretinin brüt 18.813.20 TL olarak belirlenmesi ,davacının brüt ücretine göre davacının hak ettiği 30 günlük yıllık izin alacağı olan net 28.727.83 TL alacağın fesih tarihindeki döviz kuru üzerinden USD ‘ ye çevrilerek yapılan hesaplamanın usul ve yasaya uygun olduğu belirlenmiştir.
… akdinin kim tarafından sonlandırıldığı uyuşmazlık konusudur.
İlk Derece Mahkemesince ;… akdini fesheden işveren fesih sebebini ispat ile yükümlü olduğu, davalı işveren davacının istifa ettiğini ileri sürmüş ise de, tanık beyanları dışında yazılı bir belge sunulmadığı, davacının 5 yılı aşkın çalışmasına rağmen kıdem ve ihbar tazminatı haklarından vazgeçme sonucu doğuracak şekilde istifa etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının işveren tarafından haklı nedene dayalı olmaksızın … akdine son verilmesi üzerine işten çıkartılmış olduğu değerlendirmesi ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar vermiş ise de; davacının ,dinlenen davacı tanıklarından İsa’nın amcası olduğu yine davacı tanıkları İsa’nın ve Ahmet ‘in davalı işyerine karşı davalarının bulunduğu dikkate alınarak bu tanıkların beyanlarına mesafeli yaklaşılması gerektiği kanaatine varılmış. Diğer davacı tanığı Hayati’nin de davacının işten ayrılmasından önce işyerinden ayrılmış olması dolayısıyla davacının … akdinin ne şekilde sona erdiğine ilişkin doğrudan bilgisinin bulunmayışı ile davalı tarafından davacının SGK’ ya işten çıkış kodunun ” 03 “olarak bildirilmesi , davalı tanığının ” davacı işten kendisi ayrıldı. Kendi arkadaşı ile …’da firma kurdu, bu nedenle işten ayrıldı.” şeklindeki beyanı ve … akdi 31.08.2012 tarihinde sonlandırılan davacının eldeki davayı yaklaşık 5 yıl sonra açması karşısında , davalının ” … sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiği ” şeklindeki savunmasını destekler mahiyette bulunduğundan davacının savunmasına itibar edilmiş, … akdinin davalı tarafça haksız olarak feshedildiği ispat edilemediğinden , davacının kıdem ve ihbar tazminatlarının reddine karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen yerinde olduğu anlaşılmakla 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden davanın esası hakkında oy birliği ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davalı firmanın sekiz ay davacıya ücret ödemediğini, sonrasında …’daki şantiyesini kapattığını ve müvekkili ile diğer işçilere alacaklarını ödeyeceğini beyan etmesine rağmen ödemediğini, davalının ödeme yapacağına dair beyanı nedeniyle geç dava açılmasının hayatın olağan akışına uygun olduğunu, kıdem ve ihbar tazminatında zamanaşımı süresinin on yıl olduğunu, davanın geç açılmasının bu alacaklar bakımından sakıncasının bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkili kendi ayrılmış olsa dahi haklı nedenle işten ayrılmış olacağından kıdem tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, tanıkların taraflardan biriyle akraba olmasının beyanlarının doğruluğunu şüpheye düşürmeyeceğini, davalı firmanın müvekkilinin kendi isteği ile işyerinden ayrıldığına ilişkin somut delil ibraz edemediğini, işyeri açtığı iddia edilmiş ise de buna ilişkin delil ya da belge sunulmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının … sözleşmesinin kim tarafından feshedildiği ve feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı … Kanunu’nun ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve temyiz sebeplerine göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.