YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7127
KARAR NO : 2022/8070
KARAR TARİHİ : 20.06.2022
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … İş Mahkemesi (Müstemir Yetkili)
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 19.01.2018 tarihli ve 2016/678 Esas, 2018/32 Karar sayılı ilâmı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2018/854 Esas ve 2018/1726 Karar sayılı kararı ile hükmün kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
… İş Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda verilen 24.06.2020 tarihli ve 2018/680 Esas, 2020/242 Karar sayılı kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2020/3777 Esas, 2021/1082 Karar sayılı kararı ile hükmün ikinci kez kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
… İş Mahkemesince kaldırma kararı çerçevesinde yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle müvekkilinin, 05.03.1997 – 28.05.2016 tarihleri arasında davalı hastane bünyesinde muhasebe şefi olarak çalıştığını, çalışması süresi boyunca fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmasına devam ettiğini, yıllık izinlerini kullanmadığını ileri sürerek fazla çalışma, yıllık izin ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacının fazla çalışma yapmadığını, muhasebe biriminde çalıştığını, yıllık izinlerini kullandığını ancak formları özlük dosyasından aldığını savunarak haksız davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile
“…Davacının Hizmet Süresi Açısından;
Tüm dosya kapsamı nazara alındığında; dosyada mevcut SGK sigortalı hizmet cetveli, iş yeri tescil beyanı ekran görüntüleme formu, davacının işe giriş – çıkış bildirgeleri, tüm bilgi ve belgelere göre Davacının 05.03.1997 – 28.05.2016 tarihleri arasında davalı işverenlikte muhasebe şefi olarak çalıştığı, kıdemine esas çalışma süresinin ise toplamda 19 yıl, 2 ay, 23 gün olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememiz dosyasında ilk bozma kararını kuran … Bölge Adliye Mahkemesinin 7. Hukuk Dairesi’nin 2018/854 2018/1726 esas karar sayılı ilamı doğrultusunda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığına müzekkere yazılarak 19/08/2010 tarih ve 20333,31/2010-18 sayılı “tutanak” başlıklı müfettiş raporuna ekli tüm ekleri talep edilmiş ancak kurumun arşiv kayıtlarında talep edilen tutanağın bulunmadığında dair cevap verildiği görülmüştür. Dosyada yapılan incelemede teftiş raporlarına ilişkin aslı gibidir onaylı evrakların bulunmasının yanında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığından talep edilen tutanağın ıslak imzalı olarak dosya arasında bulunduğu, bu tutanağın 11. Maddesinde çalışanların kullanılmayan izin bilgilerinin ekli listede olduğunun belirtildiği ve tutanağa “Özel Doğu Akdeniz Hastanesinde çalışanların 01/01/2010 tarih itibariyle kullanmadıkları izinler başlıklı tablonun ekli olduğu görülmüştür. Bu şekilde ilk bozma ilamına konu evraklar tamamlanmıştır.
Fazla Mesai ve Ubgt Ücret Alacağı Açısından;
…
Somut olayda; davacının haftanın 5 günü 06,00-18,00 saatleri arasında, cumartesi günleri ise 06,00-16,00 saatleri arasında çalıştığı, sadece pazar gününe denk gelen ubgt günlerinde çalışmadığı, bunun haricinde tüm ubgt günlerinde de çalışmaya devam ettiği, bu çalışma sisteminde haftalık fazla mesai süresinin 16,5 saat olduğu, davalı tarafın zaman aşımı itirazı da göz önünde bulundurulduğundan hesaplanması gereken dönemin 24/10/2011 – 28/05/2016 tarihleri arası olduğu görülmüş ve yapılan fazla mesailere karşılık davacının almaya hak kazandığı fazla çalışma ücretinin 131.444,89 TL ve ulusal bayram ve genel tatil ücretinin ise 4.730,04 TL olduğu anlaşılmıştır.
Yıllık İzin Ücreti Alacağı Açısından;
….
Somut olayda; 19.08.2010 tarihli müfettiş raporu ve ekleri incelendiğinde, davacının 26 gün ücretli izin alacağının bulunduğu, bu tarihten sonrası için 6 tam yıl daha izne hak kazandığı bu 6 yıldan 1 yılının izin süresinin 20 gün olduğu 5 yılının ise 26 gün olduğu, toplamda ise davacının 176 gün yıllık ücretli izini hak etmiş olduğu görülmüştür. İzinlerin kullanıldığını veya izin ücretlerinin ödendiğini ispat yükü üzerinde olan davalı işverenliğin bu izinlerin kullandırıldığına veya karşılığı ücretinin ödendiğine dair dosyaya imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge sunmadığı gibi ödeme makbuzu da ibraz edemediği, ayrıca bozma ilamı doğrultusunda Mahkememizce davacı asilin isticvap edilerek yıllık izin konusunda ayrıntılı bir şekilde beyanının alındığı ve davacının ifadesinde; “Ben davalı işyerinin muhasebesine bakıyordum ve şirketin ana kasası bende idi, tüm ödemeleri ben yapardım, bu nedenle işyerinde benim olmamam halinde hastanede işlerin yürümesi mümkün değildi, bu nedenle çalıştığım dönem boyunca dini bayramlar dışında hiç tatil yapmadım, yıllık izinde kullanmadım, hatta dini bayramlarda da ilk gün kasa hesabı için işyerine gidiyordum, bu çalışma koşulları nedeni ile çocuklarımın yüzünü göremediğim gibi büyümelerinde de herhangi bir katkım bulunmadı” şeklinde beyanda bulunduğu görüldüğünden davacının almaya hak kazandığı 176 gün tutarındaki yıllık izin ücret alacağının 62.804,43 olduğu anlaşılmış ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle Mahkemece davacının 176 gün yıllık izin ücret bedeline hak ettiğine dair hüküm kurulduğu, bu değerlendirmenin usul ve kanuna aykırı olduğu, davacının hiç yıllık izin kullanmadığı iddiasının hayatın doğal akışına aykırı olduğu, İlk Derece Mahkemesince davacının isticvap edilmesi üzerine davacının verdiği beyanların gerçek dışı olup hayatın doğal akışına aykırı beyanlar olduğu, İlk Derece Mahkemesinin davacının isticvabı anında davacıya soru sormalarına izin vermediği gibi beyanda bulunmalarına da fırsat vermeden karar verme yoluna gittiği, davacı davalı hastanede muhasebe müdürü olarak görev yaptığından çalışan bütün personelin ücret bordrolarının düzenlenmesi, imzalatılması, yıllık izin formlarının doldurulup imzalatılması ve işbu belgelerin çalışan bütün personelin özlük dosyalarına yerleştirilip özlük dosyalarının görev yaptığı muhasebe odasının hemen yan odasındaki arşivde muhafaza edilmesi görevini de yürüttüğü, 28.06.2016 tarihli tutanaktan anlaşılacağı üzere davacının personel özlük dosyalarının zimmetinde olmasını kötüye kullanarak, iş sözleşmesinin sonlanacağı zaman diliminde kendi özlük dosyasındaki yıllık izin formlarını, ücret bordrolarını, hizmet cetvellerini, hizmet sözleşmesinin asıllarını almak suretiyle delil olarak bu dosyaya sunacakları bütün belgeleri özlük dosyasından aldığı, İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararda 28.06.2016 tarihli tutanak delilinin hiç tartışılmadığı, bu anlamda İlk Derece Mahkemesinin delillerin takdirinde hayata düştüğü, 19 yıl çalışan bir personelin hiç yıllık izin kullanmamasının mümkün olmadığı, kabul anlamına gelmemekle birlikte Mahkemenin en azından yıllık izin konusunda hakkaniyet indirimi uygulaması gerektiği, Mahkemece dosyadaki hangi delile göre davacının fazla çalışma yaptığını ve 131.444,89 TL fazla çalışma ücretine hak kazandığını tespit ettiğini gerekçelendirmediği, husumetli tanık beyanlarına itibar edilerek hüküm kurulduğu, 19.08.2010 tarihli Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığının raporunda 24 saat çalışan bölümler dışında diğer bölümlerdeki personellerin ulusal ve genel tatil günlerinde çalışmadığının tespit edildiği, Mahkeme tarafından bu resmi raporun dikkate alınmamasının kanunlara aykırı olduğu iddiasıyla istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle Mahkemenin yıllık izin ücretine ilişkin kararının aleyhine olan kısımlar yönünden hatalı olduğu, müvekkilinin yıllık izinlerini kullanmadığı, bu nedenle izin ücreti alacağı olduğu, yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükünün işverene ait olduğu, davalı tarafın müvekkilinin yıllık izinlerini kullandığına ilişkin belge sunamadığı, müvekkilinin iş sözleşmesinin 28.05.2016 tarihinde feshedildiği, davalı tarafın tuttuğu tutanağın tarihinin 28.06.2016 olduğu, iş sözleşmesi feshedildikten sonra işçilik alacakları için defalarca sözlü talepte bulunmasına rağmen kendisine hiçbir ödeme yapılmayan müvekkilinin 12.08.2016 tarihinde davalıya … 2. Noterliğinin 105534 yevmiye nolu ihtarnamesini gönderdiği, davalı tarafın bunun üzerine 20.09.2016 tarihinde müvekkiline sadece kıdem tazminatını ödediği, müvekkili ile ilgili özel olarak hazırlanmış bir tutanak olmadığından 19.08.2010 tarihli Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığının tutanağının delil olarak değerlendirilemeyeceği, müvekkilinin kullanmadığı izin günlerinin 176 gün değil 370 gün olduğu iddiasıyla istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile
“…Davalı vekili, davacının personel özlük dosyalarının zimmetinde olması kötüye kullanmak suretiyle iş akdini sonlanacağı zaman diliminde kendi özlük dosyasındaki yıllık izin formlarını, maaş bordrolarını, hizmet cetvellerini, hizmet sözleşmesinin asıllarını almak suretiyle delil olarak işbu dosyaya sunacağımız bütün belgeleri özlük dosyasından aldığını iddia etmiş ise de, bu iddiayı ispata yönelik tutulan tutanakta davacı imzası olmadığı gibi, bu yönde soruşturma ve hukuken geçerli bir karar da olmadığından bu iddianın mahkeme tarafından dikkate alınmaması yerindedir.
Yıllık izinlerin kullandırıldığını iddia eden işverenin bu hususu işçinin imzası bulunun izin belgesiyle ispatlaması gerekir.
Mahkeme tarafından davacının yıllık izinleri kullanıp kullanmadığına ilişkin beyanının alındığı, bilirkişinin dosyaya sunulan müfettiş raporuna ekli belgedeki 05.03.2010 tarihi itibariyle tespit edilen izin hakkının 26 gün, 05.03.2010 tarihinden sonra 6 yıl içinde kullandırıldığı işveren tarafından ispatlanamayan 150 gün izin hakkı ile birlikte 176 gün izin ücreti alacağının hüküm altına alınmasının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
….
Davalı şirket tarafından fazla mesai çalışmalarının olup olmadığı konularında ispat niteliği olan ücret bordroları, işe giriş çıkış saatlerini gösteren imza föyü, haftalık yada aylık çalışma çizelgeleri gibi evraklar dosyaya sunulmadığı görülmektedir.
İspat yükü üzerinde olan davacının çalışma şartlarını bilen dönem tanık beyanları ile haftanın 5 günü 06.00-18.00 saatleri arasında, cumartesi günleri 06.00-16.00 saatleri arasında çalıştığını, pazar gününe denk gelen ulusal bayram ve genel tatil günleri dışındaki ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmaya devam ettiğini ispatladığı, bilirkişinin zamanaşımına uğramayan alacakları hesapladığı, mahkemece hakkaniyet indirimi uygulayarak kurulan hükmün yerinde olduğu anlaşılmıştır. Bu kapsamda davalının tüm istinaf nedenleri isabetsizdir.
Mahkemece dinlenen tanıkların davalı tarafa karşı açılmış davalarının olması nedeniyle iyiniyet kuralları ve doğru söyleme mükellefiyeti dikkate alındığında gerçeğe aykırı beyanda bulundukları sonucuna varılamayacağı, mahkemece iş yeri kayıtları, banka kayıtları, işin ve işyerinin özellikleri ve diğer delillerle birlikte karar verdiğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde değildir.
Mahkeme tarafından davanın kabul ve red durumuna göre taraflar lehine vekalet ücreti ve yargılama giderinin hüküm altına alınmasında usule aykırılık bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar altında davacı ve davalı vekilinin istinaf talepleri isabetsiz olup tarafların iddia ve savunmalarına, dosya kapsamına, hükmün dayandığı deliller ve kanuni gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine göre davalılar tarafından yapılan istinaf taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle tarafların istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının bu kadar süre yıllık izin kullanmadan çalışmasının mümkün olmadığını, davacı muhasebe işleriyle ilgilendiğinden fesih zamanında tüm özlük dosyası belgelerini kötüniyetle işyerinden götürdüğünü, izin ücretinden en azından takdiri indirim yapılması gerektiğini, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti talepleri yönünden davacının iddiasını ispat edemediğini, davalı tanık beyanlarının esas alınması gerektiğini, husumetli tanık beyanının esas alınamayacağını, 19.08.2010 tarihli Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığının raporunda davacı gibi çalışanların genel tatil günlerinde çalışmadığı belirtilmesine rağmen bu raporun esas alınmadığını ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
2. Davacı vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; yıllık izin ücretinin eksik hesaplandığını ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 4857 sayılı İş Kanunu’nun ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı ve davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin davalı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.