YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7125
KARAR NO : 2022/8440
KARAR TARİHİ : 29.06.2022
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 8. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hüküm altına alınan ve davacı tarafça temyize konu edilen miktar 6.791.03 TL olup davacının 11.05.2020 tarihinde emeklilik nedeniyle iş sözleşmesinin sona erdirdiği dikkate alındığında, hükmün ileriye yönelik bir etkisi de bulunmadığından temyize konu edilen toplam miktarın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı … Su ve Kanalizasyon İdaresi (…) bünyesinde 01.10.1996 tarihinde çalışmaya başladığını, daha sonra KHK ile …ye geçiş yaptığını, 11.05.2020 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, iş sözleşmesinin emekliliğe hak kazandığı gerekçe gösterilerek feshedilmesinden sonra alacaklarının ödenmediğini, aylık ücretin asgari ücretin üzerinde olup yemek ve yol yardımı yapıldığını 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye (375 sayılı Kanun) göre çıkartılan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin gözetilmesi gerektiğini, buna göre 2 yıldan fazla kıdemi olanlara 35 günlük kıdem tazminatı, 01.07.2019-30.06.2022 arası yürürlük süresi olan Türkiye Belediyeler ve Genel Hizmetler işçileri Sendikası ile … Personel AŞ arasında imzalanan 1. Dönem Toplu İş Sözleşmesinin 56 ncı madde gereği işi 3 yıldan 10 yıla kadar sürdürmüş olan işçilerin 10 hafta sonunda iş akdi feshedilmiş sayılır hükmünün göz önüne alınmasını, 26.ncı maddesi gereği 5 yıldan 15 yıla kadar çalışanlar için 25 gün ücretli izin verileceğine dair hükmün dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ve ikramiye alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazı ve zamanaşımı def’inde bulunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla davacının Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarının incelenmesinde hizmet cetvelinde yer alan işverenler alt işveren, davalının ise asıl iş veren olması nedeniyle davacının alacaklarından sorumlu olduğu, toplam 22 yıl 11 ay 8 gün kıdemi olan davacının emeklilik nedeniyle iş akdini sonlandırmasından dolayı kıdem tazminatına hak kazandığı, ispat külfeti kendisinde olan davalı işveren tarafından davacının kıdemine göre kazanmış olduğu bakiye yıllık izinlerinin kullandırıldığı veya fesih sonrası ücretinin ödendiği hususunda geçerli bir delil dosyaya sunulmadığı, ücret tahakkuklarında da bu yönde bir ödeme yer almadığı, davacı asilin alınan beyanlarında da aksine bir durum olmadığı, Belediye-İş Şendikası ile davacının son alt işvereni … Personel A.Ş. Arasında imzalanan 01.07.2019-30.06.2022 yürürlülük tarihli toplu iş sözleşmesi gereği ikramiye ödenmesi kararlaştırıldığından davacının ikramiye alacağına hak kazandığı, davacının iş sözleşmesi emeklilik nedeniyle sonlandığından ihbar tazminatına hak kazanamadığı, fazlaya ilişkin kısmı red olunan yıllık izin ücretine ilişkin olarak davanın ıslahı sonrasında bilgi ve belge sunulmuş olması nedeniyle yıllık izin ücretinin red olunan kısım yönünden davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edilmeyerek, yalnızca red olunan ihbar tazminatı talebi yönünden davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edilmesi suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin her ne kadar çıkış sebebi emeklilik olarak gözükse de kendi isteği ile yada rızası ile emekli olmadığı, davalı kurum tarafından aranarak emeklilik gününün geldiği söylendiği ve işten çıkartıldığını, özlük dosyasına bakıldığında müvekkil tarafından “emekli olmak istiyorum” şeklinde hiçbir beyan olmadığını, müvekkilin yazılı rızası yada talebi olmadan çıkışı verildiği, bu sebepten ötürü ihbar tazminatına hükmedilmesi gerektiği, yıllık izin yönü ile bilirkişi ek raporunda belirtilen meblağı kabul etmediklerini, yıllık izin evraklarına ilişkin belgelerin süresi içinde sunulmadığı, ihbarın bilirkişi raporundan sonra yapıldığı, yıllık izin yönü ile kısmı kabul kısmı red yapılacak ise bu durumda göz önüne alınması gerektiği, bu nedenlerle ilk derece mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; husumet itirazlarının mahkemece değerlendirilmediği, davacı ile çalıştığı şirket arasındaki hizmet sözleşmesine dayalı ilişkiden kaynaklanan hak ve alacakların muhatabı müvekkil kurum olmadığı, davacı işçinin çalıştığı iş yeri üstlendiği işi sözleşme koşulları doğrultusunda ancak kendi adına ve bağımsız bir biçimde sürdürdüğü, davacının dosyaya sunulu bulunan iş yeri dosyasından da anlaşılacağı üzere … Personel Anonim Şirketine geçerken, 375 sayılı KHK uyarınca tüm hak ve alacaklardan feragat ederek … Personel Anonim Şirketine geçtiği ve 375 sayılı KHK kapsamında ve KHK’nin ruhuna uygun olarak alt-üst veren ilişkisinin ve sorumluluklarının ortadan kalkmış olması sebebiyle davalı idarenin davacıya karşı ödemek ile yükümlü olduğu kıdem-ihbar v.b. tazminat ile diğer ücret alacakları dahil herhangi bir mali sorumluluğu olmadığını, bilirkişi raporunda belirlenen hesaplamalara yapmış oldukları itirazların da dikkate alınmadığını, bilirkişi tarafından tazminat hesaplamasında esas alınan brüt ve çıplak maaşların hatalı olduğunu, davacı ile diğer davalı şirket arasında sulh sözleşmesi imzalandığı, davacının daha önce istihdam edildiği şirketlerdeki çalışma sürelerinin hesaba dahil edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, davacıya hak ettiği tüm ücretler ödendiği, bu nedenle ikramiye alacağına hükmedilmesinin yasaya ve sözleşmeye aykırı olduğunu, davacı dışında başkaca bu görevde çalışan işçilerinde çalıştığı düşünüldüğünde ve hastalık, mazeret izinli olabileceği ya da yıllık izin kullanmadan, fazla çalışma yaparak hiç ara vermeksizin çalışma yaptığının kabulünün hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yerel mahkemece, davanın ıslahı sonrası bilgi ve belge sunulduğundan bahisle reddedilen miktar üzerinden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesinin yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının kullandığı izinleri bilebilecek durumda olduğu, kullandığı yıllık izinlerini düşerek talep etmesi gerekirken, MK 2 ‘ye aykırı olarak tümünü talep ettiğinden verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir. .
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı kurum ile iş yeri devri hükümlerine göre iş alan dava dışı şirketler arasında 4857 sayılı Yasa’nın 2/6. maddesi uyarınca asıl işveren, alt işverenin ilişkisi olduğu, asıl işveren olan davalı genel müdürlüğün alt işverenin işçilerine karşı o iş yeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işverenle birlikte (müteselsil) sorumlu olduğundan davalı vekilinin husumete ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı, davacı vekili müvekkilinin kendi isteğiyle emekli olmadığını, emeklilik günü geldiği gerekçesiyle işten çıkarıldığını, bu nedenle ihbar tazminatı ödenmesi gerektiğini iddia etmiş ise de; … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün davacıya verdiği 12.05.2020 tarihli cevabında, davacının 11.05.2020 tarihli aylık talebi üzerine yaşlılık aylığıyla ilgili bilgiler verilmiştir. SGK kayıtları, işten ayrılış bildirgesi ve dosyadaki belgeler değerlendirildiğinde davacının iş sözleşmesinin emeklilik nedeniyle sona erdiği, aksi yöndeki iddianın davacı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmakla ihbar tazminatı talebinin reddi kararının yerinde olduğu, SGK kayıtlarına göre 01.10.1996- 31.03.2018 tarihleri arasında dava dışı alt işverenler işçisi olarak, 01.04.2018 – 11.05.2020 tarihleri arasında ise dava dışı … Personel A.Ş. işçisi olarak davalı (…) Genel Müdürlük işyerinde çalışmıştır. Özlük dosyasındaki Sulh Sözleşmesi başlıklı tarihsiz belgede davacının, 375 sayılı KHK geçici 23’üncü/geçici 24’üncü maddesi ile tanınan haklar karşılığında daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı dönemlere ilişkin olarak iş sözleşmelerinden dolayı herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiği, aranan şartları taşıması kaydıyla davacı işçinin … Su ve Kanalizasyon idaresi Personel Anonim Şirketi bünyesinde işçi statüsüne geçmeyi kabul ve beyan ettiğine dair belgeyi imzaladığı, davalı şirketle davacı arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi düzenlendiği, davacının dava dışı şirket işçisi olarak çalışmaya devam ettiği sırada 375 sayılı KHK hükümlerinden yararlanabilmek, işini kaybetmemek endişesiyle Sulh Sözleşmesi başlıklı belgeyi imzaladığı, belgede tarih bulunmadığı,işe giriş ayrılış tarihleri dikkate alındığında işyerindeki çalışma şartlarında herhangi bir değişiklik olmaksızın ve ara vermeden çalışmaya devam ettiği, bu nedenle sulh sözleşmesi başlıklı belgeye değer verilemeyeceği, bu nedenle ilk derece mahkemesince, davalı genel müdürlük asıl işveren sıfatı ile 01.10.1996-11.05.2020 tarihleri arasındaki toplam 22 yıl 11 ay 8 gün çalışma süresinin tamamından sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacıya 01.04.2018-11.05.2020 tarihleri arasındaki çalışması esas alınarak net 8.509,92 TL kıdem tazminatı ödendiği, ödemenin mahsubu ile bakiye kıdem tazminatı alacağının ve toplu iş sözleşmesi hükümleri gereği kararlaştırılan ve ödendiği ispatlanamayan ikramiye alacağının hüküm altına alınmasının yerinde olduğu, davacının yıllık izinlerle ilgili beyanı da alındıktan sonra çalışma süresine göre 450 gün yıllık izin hakkından kullandırıldığı ispatlanamayan 376 gün yıllık izin ücretinin hüküm altına alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı vekili tarafından yıllık izin evraklarının süresinden sonra sunulduğunu ile sürerek istinaf isteminde bulunmuş ise de; sunulan belgelerin mahiyeti itibariyle borcu sona erdiren nitelikleri gereği yargılamanın her safhasında nazara alınması mümkün olduğundan davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinafının yerinde olmadığı, dosyada davanın kabul ve red oranına göre karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücreti ile yargılama giderleri hüküm altına alındığından davalı vekilinin bu yöne ilişin istinafının da yerinde olmayıp, tarafların iddia ve savunmalarına, dosya kapsamına, hükmün dayandığı deliller ve kanuni gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine göre tarafların istinaf taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Taraf vekilleri, istinaf başvuru dilekçelerinde ileri sürdüğü sebepleri tekrarla kararı temyiz etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, husumet itirazı ve vekalet ücretine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 4857 sayılı İş Kanunu’nun ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
3. Husumet itirazı yönünden dosyaya sunulu belgelere göre kıdem tazminatı ödenmesi yönünden davalı işverenden olur alındığı, yıllık izin belgelerinin davalı kuruma ait olduğu, davacın aynı bölümde emeklilik tarihine kadar çalıştığı anlaşılmakla husumet itirazının reddine karar verilmesi isabetli olmuştur.
4.Vekalet ücreti yönünden reddine karar verilen tüm miktar üzerinden hesaplanıp davalı yararına vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmakta olup davalının bu yöndeki temyiz itirazlarının da reddi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davacı Temyizi Yönünden
Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine,
B. Davalı Temyizi Yönünden
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.