YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6359
KARAR NO : 2022/7068
KARAR TARİHİ : 06.06.2022
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : TESPİT
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 2. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda … 2. İş Mahkemesinin 12.09.2019 tarihli ve 2018/699 Esas, 2019/587 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş; davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2019/3145 Esas, 2019/2642 Karar sayılı kararıyla yargı yolunun caiz olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi hükmü ortadan kaldırılarak dosyanın Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
… 2. İş Mahkemesinin davanın usulden reddine dair 27.02.2020 tarihli ve 2020/29 Esas, 2020/189 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuş, … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2020/737 Esas, 2020/1131 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine dair kesin olmak üzere karar verilmiştir.
Aynı konuda … 3. İdare Mahkemesinin 2020/972 Esasına kayıtlı olarak açılan davada uyuşmazlığın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varılarak görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmuştur.
Uyuşmazlık Mahkemesinin 25.01.2021 tarihli ve 2020/740 Esas, 2021/28 Karar sayılı kararı ile adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle … 3. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulüne ve … 2. İş mahkemesinin 27.03.2020 tarihli ve 2020/29 Esas , 2020/189 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesinin kararı üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda, … 2. İş Mahkemesinin 10.09.2021 tarihli ve 2021/195 Esas, 2021/466 Karar numaralı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir
Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne ve İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı Kurumdan ayrıldığı, 04.01.2010 tarihi itibarıyla verilmekte olan bir aya denk düşen ikramiyesinin ve denge tazminatının tespiti ile sabit değer olarak maaş nakil ilmühaberindeki ücrete eklenmek suretiyle maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenerek Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesi gerektiğinin tespitini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davanın görev yönünden reddinin gerektiğini, husumet yönünden itirazlarının olduğunu, davacının maaş nakil ilmühaberinin mevzuata uygun tanzim edildiğini, uyuşmazlığa konu edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“….Açılan davaya ilişkin tüm deliller toplanmış, kayıt ve belgeler celp edilmiş, banka kayıtları, ödeme belgeleri değerlendirilmiş, teknik bilirkişiden rapor alınmış, bu kapsamda yapılan incelemede özlük dosyası içeriğinden 15/04/2004 tarihinde kapsam dışı personele yapılacak ödemelere ilişkin olarak uygulama esaslarına dair yönergede; öncelikle memur statüsünde 30/09/2009 tarihi itibari ile maaşın net 1501,07 TL olduğu, DPB’na yapılacak bildirimlerde esas alınacak emsal örnek tablonun da bulunduğu anlaşılmıştır. PTT hizmetleri kanununun 10/06/1994 tarihinde 4000 sayılı yasa ile değiştirilen 1.maddesi ile Posta İşletmesi (Pİ), Telekomünikasyon Hizmetleri ise Türk Telekomünikasyon A.Ş tarafından yürütülecek şekilde yapılandırılmış, 27/01/2000 tarih ve 4502 sayılı yasanın 1.maddesi, 406 sayılı yasanın 1.maddesinin 9.fıkrası gereğince özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirket statüsüne kavuşturulmuş olduğundan 406 sayılı kanunun ek 29.maddesinin 03/07/2005 gün 5398 sayılı kanunun 14.maddesi ile değişik 1.fıkrasında, Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının % 50’nin altına düşmesi durumunda; Türk Telekom’da ek 22. Maddesi (a) bendinin bu kanun ile yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 399 sayılı KHK ya tabi olarak kadrolu sözleşmeli statüde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden 180 gün aylıksız izinli sayılır, denilmiştir. 31/12/2003 tarihine kadar TEKEL olan Türk Telekom’un hazineye ait hisselerinden % 55’i bakanlar kurulunun 14/11/2005 tarihinde aldığı karar ile hisse satışı yapılmıştır. Yukarıda belirtilen sebeplerle “zikredilen personel belirtilen süre içinde Türk Telekom’da çalışmaya devam eder ve hisse devir tarihinden nakil için DPB’na bildirildikleri tarihe kadar aylık, ücret ve diğer özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır.” şeklindeki hüküm karşısında Türk Telekom’da 22/01/1990 tarihinde, 399 sayılı KHK’ya tabi olarak sözleşmeli statüde çalışanlar ile kapsam dışı personel kamu personeli sayılmıştır.
İkramiye talebi yönünden yapılan incelemede 03/07/2005 tarihli 5398 sayılı yasanın 8.maddesi ile yeniden düzenlenen 4046 sayılı yasanın 22.maddesinin 5.fıkrasındaki düzenleme dikkate alınarak özelleştirme nedeniyle nakle tabi tutulan 399 sayılı KHK ek (I) ve (II) sayılı cetvelde yer alan pozisyonlarda istihdam edilenler ile iş kanunlarına tabi (kapsam dışı sözleşmeli-2.tip iş sözleşmesi) personele DPB’na bildirildikleri tarihteki kadrolulara ilişkin olarak bildirim tarihi itibari ile almakta oldukları ödemelerin toplam net tutarının sabit bir değer olarak esas alınması suretiyle, maaş nakil ilmühaberine iddia konusu toplam ikramiyelerinin bir aya denk düşen net tutarının eklenmesi gerekmektedir.
Dava dosyası ile emsal nitelikte bulunan … 3. İş Mahkemesinin 2014/23 esas 2015-106 karar sayılı ilamı Yargıtay 7 HD 2015/20568 esas -19910 karar sayılı ilamı ile onanmış olup, bu husus dikkate alınmıştır.
Davacı, davalı kurumda çalışırken yıl içerisinde belirli dönemlerde verilen ve istikrar kazanan ikramiyesi DPB’na bildirimi yapıldığı tarihten ve ilişiği kesilerek ibraz edilen ilişik kesme belgesinde naklin yapıldığı yıl içinde almış olduğu ikramiyelerin toplam net tutarının sabit bir değer olarak alınmak suretiyle, maaş nakil ilmühaberine iddia konusu toplam ikramiyelerinin bir aya denk düşen net tutarının eklenmesi gerekmektedir. Bu şekilde yapılan incelemede 20/03/2009 tarihinde 740,09 TL ilave tediye ödemesi, 22/05/2009 tarihinde 1707,87 TL ikramiye ödemesi, 20/06/2009 tarihinde 740,09 TL ilave tediye ödemesi, 22/09/2009 tarihinde 1784,75 TL ikramiye ödemesi, 31/12/2009 tarihli 773,38 TL ilave tediye ödemesi olduğu anlaşılmakla toplam ödeme miktarının 6519,56 TL olduğu anlaşılmakla bu rakamın 12’ye bölünmesi ile bir aya denk düşen net ikramiye alacağının 543,30 TL olduğu tespit edilmiştir. DPB’na 30/09/2009 tarihinde esas aylık güncel tutarının net 1501,07 TL olarak bildirildiği, davacının aylık miktarı 1501,07 TL (maaş) + 194,35 (denge tazminatı) + 543,30 TL (bir aya denk düşen ikramiye net tutarı) olmak üzere 2239,72 TL net ücret olarak bildirilmesi gerektiği tespit edilmiş olmakla davanın kabulüne karar verilerek” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin huzurdaki davaya bakmaya görevli olmadığını, bu nedenle davanın yüksek yargının emsal davalardaki son tarihli içtihatları çerçevesinde görev yönünden reddi gerektiğini, davanın konusu dikkate alındığında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (339 sayılı KHK) hükümlerine tabi çalışanların aylıklarına devletçe yapılan artış oranlarına ilişkin olduğunun anlaşılacağını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının ücret nakil ilmühaberinin mevzuata uygun tanzim edildiğini, uyuşmazlığa konu edilen alacaklar da zamanaşımana uğradığından davanın öncelikle zamanaşımı def’ileri doğrultusunda reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının 399 sayılı KHK hükümlerine tabi olarak çalışmaktayken müvekkili Şirketin özelleştirilmesinden sonra ise (2) nci tip iş sözleşmesi imzalayarak çalışmaya devam ettiğini, davacının ücret ilmühaberinin kanun ve mevzuata uygun olarak tanzim edildiğini, davacı vekili tarafından uyuşmazlığa konu edilen 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un (4046 sayılı Kanun) 22 nci maddesindeki ek ödemelerin ücret ilmühaberine yansıtılabilmesi için söz konusu ek ödemelerin işyeri uygulamasına dönüşmüş olmasının gerekeceğini oysa müvekkili Şirket tarafından davacıya sağlanan ek menfaatlerin işyeri uygulamasına dönüşmediğini, davacının hâlen çalıştığı Kurumda emsallerinden oldukça fazla ücret aldığını, davacının talep ettiği ikramiye fark alacak koşullarının oluşmadığının belgelerle sabit olduğunu, bu sebeple açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…375 sayılı KHK ek 3. maddesi uyarınca yapılan ek ödemelerin kamu personeli arasındaki ücret dengesizliğinin giderilmesi amacıyla madde kapsamında sayılan kamu idarelerindeki personel ile sınırlı olan ödeme olduğunu, yapılan düzenlemenin kamu personeli arasındaki ücret adaletini sağlayama yönelik olduğu ve kamu personelinin tamamını kapsayan genel bir artış niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır. Davacının davalı şirkette nakle tabi personel olarak çalıştığı dönemde kamuda çalışanlara yapılan zam oranında maaşına zam yapılarak belirlenen ücrete göre nakil ilmuhaberinde ücretin tespit edildiği sabittir.
Davacıya nakle tabi olarak çalıştığı dönemde TİP 2 sözleşmesi uyarınca davalı işverence ikramiye ve ilave tediye ödemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu ödemelerin davacının kamuya geçiş hakkını saklı tutarak imzaladığı sözleşme kapsamında kapsam dışı işçilik süresiyle sınırlı olduğu, Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ücretine dahil edilmesi yönünde bir düzenleme bulunmadığı, 4046 sayılı Kanunun 22/5 maddesinin davacı hakkında uygulanamayacağı, buna göre Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ücretine eklenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla davalı Şirkette çalışmakta iken 406 sayılı Kanunun ek 29. maddesi uyarınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilen davacının dava konusu ek ödemeden yararlanamayacağı, bu nedenle nakil ilmühaberindeki ücretinin eksik belirtilmediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi hatalıdır..” gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden kurulan hükümde davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, müvekkilinin davalı Şirkete ait … Bölge Müdürlüğüne bağlı işyerinde çalışmakta iken yıl içerisinde belli dönemlerle verilen ve istikrâr kazanan ikramiyesi ile denge tazminatının, 04.01.2010 tarihinde Salıpazarı Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğüne ataması yapılırken verilmekte olan ve bir aya denk düşen ikramiyesinin ve denge tazminatının tespiti ile 4046 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca sabit değer olarak maaş nakil ilmühaberindeki ücrete eklenerek Devlet Personel Daire Başkanlığına bildiriminin yapılması gerektiği hâlde, ikramiye ve denge tazminatı sütunu boş bırakılarak ve ücrete eklenmek sureti ile bildirilmeyip nakil bildiriminin eksik yapıldığını, bu durumun davacının mağduriyetine sebebiyet verdiğini, Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanun ile yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışanlar ile 399 sayılı KHK’ya tabi olarak kadrolu sözleşmeli statüde çalışanlar ve kapsam dışı personelin, kamu görevlerinden 180 gün aylıksız izinli sayılacaklarının öngörüldüğünü, 31.12.2003 tarihine kadar tekel olan Türk Telekomun hazineye ait hisselerinden % 55’inin Bakanlar Kurulunun 14.11.2005 tarihinde aldığı karar ile hisse satışının yapıldığını, bu sebeplerle “zikredilen personel belirtilen süre içinde Türk Telekom’da çalışmaya devam eder ve hisse devir tarihinden nakil için Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadar aylık, ücret ve diğer özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır.” şeklindeki hüküm karşısında Türk Telekomda 22.01.1990 tarihinde, 399 sayılı KHK’ya tabi olarak sözleşmeli statüde çalışanlar ile kapsam dışı personelin kamu personeli sayıldığını, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun (406 sayılı Kanun) ek 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına göre 399 sayılı KHK’ya tâbi olarak sözleşmeli personel ve kapsam dışı personel statüsünde çalışanların Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki unvanlarının esas alındığını, davacının da kapsam dışı personel statüsünde bulunduğundan kamu görevlilerine yapılan artıştan etkilenmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesinin tespitinin yerinde olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince davacının statüsü bağlamında yapılan hukuki nitelendirmede eksiklik olduğunu, zira davacının özelleştirmeden kaynaklı başka kamu kurumuna nakli için 4046 sayılı Kanun’un 22 nci maddesi uyarınca Devlet Personel Başkanlığına bildirim yapılmış olup, daha sonrasında bu Kanun çerçevesine alınamayacağı, özel hüküm niteliğinde olan 406 sayılı Kanun’un Ek 29 uncu maddesinin uygulanacağından bahisle kazanılan hakkın gereğinin yerine getirilmediğini, Bölge Adliye Mahkemesinin kararının kabulü hâlinde Türk Telekom A.Ş.’de çalışmakta iken özelleştirme nedeniyle başka kurumlara atananların ücretleriyle, aynı unvanlarla özelleştirme kapsamındaki başka kurumlarda görev yapılmakta iken naklen atananların parasal hakları arasındaki eşitlik sağlanması hedefinin ortadan kalkacağını, sosyal denge tazminatından beklenen yararın sağlanamayacağını, kararda her ne kadar bu durumun işyeri uygulamasına dönüşmediğinden bahsedilse de bahsi geçen Kanun, KHK ve Yönetmelik hükümlerince, özelleştirmeden ötürü çalışanların statüsünün değiştiği ve bu kişilerle kamu personeli arasında denge kurulması gerektiği ve davacının da bu kapsamda değerlendirilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesinin denge tazminatı ve ikramiyenin işyeri uygulaması olmadığı gerekçesiyle kazanılmış olan davayı esastan reddetmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4046 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin beşinci fıkrasının davacı hakkında uygulanıp uygulanamayacağı ve buna göre Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ücretine denge tazminatı ve ikramiye tutarlarının eklenmesinin mümkün olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası.
4046 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin beşinci fıkrası, 406 sayılı Kanun’un Ek 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 3 üncü maddesi, 399 sayılı KHK’nın Ek II cetveli.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.