Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/6134 E. 2022/7379 K. 08.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6134
KARAR NO : 2022/7379
KARAR TARİHİ : 08.06.2022

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 7. Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 10. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, … 4. İş Mahkemesince 06.12.2019 tarihli 2018/166 Esas, 2019/1144 Karar sayılı ilamıyla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraflar vekillerince istinaf edilmesi üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 08.04.2021 tarihli ve 2020/620 Esas, 2021/761 Karar sayılı kararıyla başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı verilen kararı ile Bölge Adliye Mahkemesinin gönderme kararı doğrultusunda araştırma yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraflar vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hüküm altına alınan ve davalı tarafça temyize konu edilen miktar 21.688.71 TL olup davacının 30.11.2017 tarihinde emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini sona erdirdiği dikkate alındığında, hükmün ileriye yönelik bir etkisi de bulunmadığından temyize konu edilen toplam miktarın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 10.05.2002 tarihinde davalı … Belediye Başkanlığında temizlik işçisi olarak işe başladığını, 30.11.2017 tarihine kadar aralıksız çalıştığını, davacı müvekkilinin emekli olması sebebiyle iş sözleşmesini feshettiğini, 28.248,00 TL kısmi kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, müvekkilinin davalıya ait işyerinde çalışırken 2.030,00 TL ücret aldığını, ücretlerinin banka yolu ile ödendiğini, davacının yaklaşık 15,5 yıl boyunca haftada 5 gün 07.30-16.30 saatleri arasında çalıştığını, haftada bir gün ise pazar yeri temizlemesi nedeniyle 07.30-24.00 saatleri arasında çalıştığını, fırsat bulduğunda günde 15-20 dakikada yemek molasını kullandığını, buna rağmen fazla çalışmalarının karşılığının ödenmediğini, davacının çalıştığı süre boyunca sadece 116 günlük yıllık izinlerini kullanabildiğini, kullandırılmayan yıllık izinlerinin karşılığının ödenmediğini, davacının resmî tatillerde çalışma yaptığını, dinî bayramların ise ilk günü izin kullandığını, müvekkilinin 2012-2013 yıllarında … Sendikasına üye olduğu hâlde sendikal haklardan faydalandırılmadığını, aldığı ücretin sendikalı işçiler seviyesine yükseltilmediğini, diğer sendikalı üyeler gibi ücretlerinin artırılmadığını, 2012-2015 yılları arasında kooperatif kurulduğu veya kurulacağı gerekçesiyle davacının ücretinden 32 ay boyunca aylık 100,00’er TL kesinti yapıldığını, bu nedenle ücret fark alacağının bulunduğunu ileri sürerek kıdem tazminatı ile izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, ilave tediye ücretleri ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklı bir kısım işçilik alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazı ve zamanaşımı def’inde bulunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla davacının 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kadroya geçen işçi olmadığı, ancak Belediye ile alt işveren şirketler arasında geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu gerekçesiyle alt işverenle yapılan toplu iş sözleşmesine göre alacaklar tespit edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili, muvazaa iddiası hususunda tanıkların yeterince dinlenmediğini ve muvazaa iddiası doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalı vekili, zamanaşımı def’i ve husumet itirazlarının bulunduğunu, muvazaa iddiasının hukuka uygun olmadığını, asıl işveren alt işveren ilişkisinin kurulmuş olması nedeniyle kararın hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının zamanaşımı def’î ve husumet itirazının yerinde olmadığı, davacının sendika üyeliğinin 11.11.2016 tarihinde alt işverene bildirildiği, davacıdan 2016 yılı Kasım ayı itibarıyla sendika kesintisi yapıldığı, davacının üyeliğin bildirildiği tarihten itibaren alt işveren toplu iş sözleşmelerine göre hesaplama yapıldığı belirlendiğinden, Mahkemenin davanın kısmen kabul hükmünün yerinde olduğu ve İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Taraf vekilleri, istinaf başvuru dilekçelerinde ileri sürdüğü sebepleri tekrarla kararı temyiz etmişlerdir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olup olmadığı ve davacının hangi işveren toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2 nci maddesinin altıncı ve yedinci fıkraları, Alt İşveren Yönetmeliği, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun (5393 sayılı Kanun) 67 nci maddesi.

3. Değerlendirme
Davacı temizlik işçisi olup 5393 sayılı Kanun’un 67 nci maddesi uyarınca temizlik işi alt işverene verilebilir. Davalı Belediye ile ihale ile iş alan temizlik şirketi arasındaki hizmet alım ilişkisi muvazaalı olmadığından, davacının alt işveren şirketlerin tabi olduğu toplu iş sözleşmesinden sendika üyeliğinin işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlandırılmasına karar verilmesi yerindedir. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararı ve kararın gerekçesi dosya kapsamına uygun olmakla, temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı Temyizi Yönünden
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalıya iadesine,

B. Davacı Temyizi Yönünden
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.