YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5450
KARAR NO : 2022/6494
KARAR TARİHİ : 25.05.2022
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Ödemiş 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 24.04.2001 tarihinde davalı nezdinde işçi olarak çalışmaya başladığını, hâlen çalışmaya devam ettiğini, sendikalı olarak toplu iş sözleşmesi kapsamında sosyal haklardan yararlandırıldığını, sendikalar arası yetki çatışması sebebi ile 01.03.2009 başlangıç tarihli olması gereken toplu iş sözleşmesinin zamanında imzalanmadığını, ilgili döneme ait toplu iş sözleşmesinin ancak dönem bittikten sonra 04.06.2012 tarihinde imza altına alındığını ancak arada geçen sürede toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret ve ikramiye ile tüm yan ödemelere ve sosyal haklara ilişkin farkın ödenmediğini, bu sebeple Mahkemenin 2016/910 esasına kayıtlı davayı açtığını ancak 2009 – 2012 dönemine ilişkin toplu iş sözleşmesinin 04.06.2012 tarihinde imzalanmasını takiben yeni dönem ücret farklarının bordrolara 15.05.2012 tarihinden itibaren yansıtıldığını, dönem toplu iş sözleşmesi başlangıç tarihinin ise 01.03.2012 olduğunu, aradaki 2,5 aylık döneme dair eksik ödemeler yapıldığını, yine bazı alacak kalemleri açısından sonraki dönemlere ilişkin eksik ödemelerin de bulunduğunu iddia ederek toplu iş sözleşmesi fark alacakları ile eksik ikramiye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı definde bulunarak Belediye ile Sendikanın uzlaşarak 11.03.2013 tarihli protokolü imzaladıklarını, davacıya toplu iş sözleşmesi farklarına ilişkin 16.11.2012 tarihinde ödeme yapıldığını, ayrıca 12 ay boyunca toplam 7.642,15 TL net ödeme yapıldığını, davacının 2012 yılı 4 üncü dönem ilave tediye ikramiyesinin 10.09.2013 tarihinde ödendiğini, ödeme belgelerini dosyaya sunduklarını, davanın hâlen derdest olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Belediye Başkanlığı ile … Sendikası arasında 04.06.2012 tarihinde, 01.03.2009 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinin imzalandığı, davacının sendika üyeliği konusunda taraflar arasında ihtilâf olmadığı ve davacının toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanabileceği, zamanaşımı süresinin dava ve ıslah tarihi itibarıyla dolmadığı, gerekçeli ve denetime elverişli bulunan 27.08.2018 tarihli ek bilirkişi raporuyla davacının hak kazanacağı fark alacak kalemlerinin ayrı ayrı hesaplandığı, toplu iş sözleşmesinin geçici 2 nci maddesi uyarınca temerrüt tarihi 31.12.2012 tarihi olarak kararlaştırılmış ise de davacı tarafça faiz başlangıç tarihi dava ve ıslah tarihi olarak değiştirildiğinden faiz başlangıcı buna göre belirlenerek ve ilave tediye ikramiyeleri fark alacağı için kanuni faiz, diğer alacak kalemlerinde ise en yüksek işletme kredisi faizi uygulanarak davacı tarafa yapılan ödemelerin taban ücretinden mahsubu suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile davanın belirsiz alacak davası türünde açılamayacağından usulden reddi gerektiğini, davanın Belediye Başkanlığı bünyesinde kadrolu işçi statüsünde çalışan …’in 2012 – 2015 yılları arası hakettiği varsayılan alacaklarının tahsili talebiyle açıldığını, ödeme itirazlarının tümünün dikkate alınmadığını, ödemeler dikkate alınmadan verilmiş kararın kaldırılması gerektiğini, davacının da çalışmakta olduğu 01.03.2009 – 28.02.2012 tarihleri arasındaki dönemlere ilişkin toplu iş sözleşmesinin mevcut sendikanın yetki sorunu nedeni ile 01.03.2009 – 28.02.2012 tarihlerini kapsayan toplu iş sözleşmesinin ancak 04.06.2012 tarihinde tamamlanarak imzalandığını, bu toplu iş sözleşmesi gereğince işçilere ödenecek toplu iş sözleşmesi farklarında muğlak ifadelerin yer alması sağlıklı hesaplama yapılmasına imkân ve ihtimal tanımayacağından sendika temsilcileri ile işveren temsilcileri arasında 11.03.2013 tarihli ek protokol imzalanarak yapılacak toplu iş sözleşmesi farklarının açık bir şekilde ifade edildiğini, davacıya, yapılan ek protokol gereğince defaten toplu iş sözleşmesi farkının müvekkili Belediye Başkanlığınca ödendiğini, tüm bunlara ilişkin ödeme evrakının Mahkeme dosyasına gönderildiğini, hatalı bilirkişi incelemelerine dayanarak ödeme itirazının dikkate alınmaması neticesinde verilen kararın kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 6 ıncı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı 191 ve devam eden maddeleri gereğince genel ispat kuralları doğrultusunda ispat yükünün çalışma olgusunun varlığı açısından davacı işçide, çalışmanın bulunmadığı ya da ücretinin ödendiği açısından davalı işveren üzerinde olduğu, dosyada mevcut ödeme belgelerine göre davalı tarafından toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan yapılan ödemelerin usulünce mahsup edilerek davacının ücret fark alacakları hüküm altına alınmakla ve yine denetime açık hesap raporu, dosya kapsamına göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde görülmediği, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle; işçilik alacaklarının ödendiğini ispat yükü üzerinde olan davalı işveren tarafından ispatlanamaması nedeniyle alacakların hüküm altına alınmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmaması, delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla ve kamu düzenine aykırı bir husus da tespit edilemediğinden davacı [davalı olmalı] vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde dosyaya sunduğu bir kısım ödeme belgelerinin dikkate alınmadığını, davacıya sendika ile yapılan ek protokole göre hak ettiği alacakların ödendiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı işverenin ödeme itirazının dikkate alınıp alınmadığı, işverence yapılan ödemelerin hesaplanan alacaktan tam olarak mahsup edilip edilmediği hususuna ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4857 sayılı İş Kanunu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 6100 sayılı Kanun, 4721 sayılı Kanun hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Somut olayda davacı toplu iş sözleşmesi ve ek protokol gereğince ödenmesi gereken haklarının tam olarak ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise ödemelerin eksiksiz yapıldığını, davacının herhangi bir hak ve alacağının kalmadığını savunmuştur. Dosya kapsamındaki delillere ve ödeme belgelerine göre, davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fark alacakları eksik ödenmiştir. Bu alacakların hüküm altına alınmasında isabetsizlik yoktur.
2. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda ilave tediye ve bayram ikramiyesi alacağı yönünden işverence sunulan banka listesi ve dekontlardaki bir kısım ödemelerin mahsubunun yapılmadığı, bu sebeple ödenmesi gereken miktarın hatalı belirlendiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan davacının ıslah talebinde bulunduğu miktar yapılan ödemeler düşüldükten sonra ortaya çıkan rakamdan az olduğundan bu hata somut olayda sonuca etkili olmayacaktır. Şöyle ki; davacının ilave tediye alacağının net 16.739.21 TL, bayram ikramiyesi alacağının net 19.244.02 TL olduğu ve işverence yapılan ödemenin de net 32.968.00 TL olduğu, bu ödemenin mahsubundan sonra davacının sonuç olarak bakiye 3.014.00 TL alacağının kaldığının kabulü gerekir. Davacının bu alacak kaleminde ıslahla birlikte toplam talebinin 2.000.00 TL olduğu ve tespit edilen fazla miktarın açılacak başka davada nazara alınabilecek olması karşısında yapılan hatanın sonuca etkili olmadığı belirlenmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu ilave gerekçe ile 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.