Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/5449 E. 2022/6872 K. 31.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5449
KARAR NO : 2022/6872
KARAR TARİHİ : 31.05.2022

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31.05.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat Ramazan Selçuk Eren ile davalı vekili Avukat Merve Nur Özkan geldiler.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2009-2015 yılları arasında davalıya ait işyerinde periyodik bakımcı olarak çalıştığını ve görevini layığı ile yerine getirdiğini, davalı Şirketin hiçbir neden göstermeden davacının iş sözleşmesini 2015 yılında feshettiğini, davacıya birtakım belgelerin baskı ve zorlama ile imzalatıldığını, davacının davalı işveren bünyesinde kesintisiz bir şekilde çalıştığını, Rusya’da -30, -40 derece soğukta görev yaptığını, haftanın yedi günü, millî ve dinî bayram günlerinde 14-15 saat çalıştığını, sabah 07.30 ile 23.00-24.00 saatleri arasında çalıştığını, millî bayramlarda çalıştığını, dinî bayramların birinci günleri davacıya izin verildiğini, davacının net ücretinin 1.500,00 USD olduğunu, ücret alacaklarının zamanında ödenmediğini, fazla çalışma yapılmasına rağmen bu çalışmaların karşılığı ödemelerin de yapılmadığını beyanla kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirkette 16.05.2009 – 12.09.2009, 07.05.2011 – 30.11.2014, 07.05.2011 – 02.01.2015, 09.03.2015 – 30.06.2015, 09.03.2015 – 31.10.2015 tarihleri arasında çalıştığını, davacının en son 3,90 USD brüt/saat üzerinden ücret aldığını, iş sözleşmesinin davacının rızası ile iş bitimi nedeniyle sona erdiğini, davacı tarafından müvekkiline ibraname verildiğini, davacının bu sebeple kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, davacı iş sözleşmesini kendisi feshettiğinden kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, davacı fazla çalışma dinî ve millî bayramlarda çalışmasına ilişkin kesin bir dönemi belirtmediğinden bu alacaklara hak kazanmadığını, davacıya bu ödemelerin yapıldığını, talep edilen fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretlerinin zamanaşımına uğradığını, davacıya yıllık izinlerinin kullandırıldığını ya da ücretinin verildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26.10.2018 tarihli ve 2016/708 Esas, 2018/189 Karar sayılı kararı ile dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ile fazla çalışma alacaklarının kısmen kabulüne, yıllık izin alacağının ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
… Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 20.05.2021 tarihli ve 2019/616 Esas, 2021/1023 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararı yerinde görülerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 02.11.2021 tarihli ve 2021/8289 Esas 2021/15264 Karar sayılı ilâmı ile Mahkemece davacının tüm hafta tatillerinde çalıştığı kabul edilerek hafta tatili alacağı hesaplanmış ise de dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, tanık beyanları ve emsal dava dosyaları dikkate alındığında davacının kabul edilenin aksine ayda iki hafta tatilinde çalıştığını ispatlayabildiği gerekçesiyle karar bozularak dosya kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmına uyularak bozma öncesi alınan 30.11.2017 tarihli bilirkişi raporundaki kriterler ile davacının ayda iki hafta tatilinde çalıştığı kabulüne göre Mahkemece resen yapılan hesaplama sonrası hafta tatili alacağı hüküm altına alınmış, bozma konusu olmayan diğer hususlarda ise bozma öncesinde olduğu gibi hüküm kurulmuştur

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı olmaması nedeniyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddinin gerektiğini, davacı işçinin iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacak şekilde sona ermediğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarına esas teşkil eden ücretinin brüt ücret olduğunu, aylık ücret tekrar brüte çevrilerek fahiş hata yapıldığını, Mahkemece bilirkişi tarafından işçinin tazminata esas ücretine aylık 200,00 USD ilave edilmesi suretiyle yapılan hesaplamanın kabul edilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları yönünden dosyaya sunulmuş olan yazılı delil niteliğindeki bordrolar dikkate alınmadan davacı yanın soyut talepleri ve hükme esas alınmaması gereken davacı tanık beyanları dikkate alınarak davacı lehine hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Mahkemece Yargıtayın “…işveren aleyhine dava açan kişiler davacı tanığı olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına kural olarak itibar edilmemesi…” şeklindeki emsal kararı dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğunu, tanıkların hangi dönemlerde davacı ile birlikte çalıştıkları tespit edilmeksizin doğrudan tanık beyanları dikkate alınarak hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, Mahkemece reddedilen tutar üzerinden müvekkili Şirket lehine tesis edilen vekâlet ücretinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bozma kapsamına göre uyulmasına karar verilen bozma ilâmı ile hüküm altına alınan hafta tatili alacağı ve davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir :
“(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez. …”

2. Dairemiz uygulamasında, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarından yapılan uygun bir indirim ile ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde bir kurala yer verilmediğinden ve ayrıca işçinin davasını açtığı veya ıslah yoluyla dava konusunu arttırdığı aşamada mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı bilinemediğinden, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarından yapılan indirimlerden dolayı reddine karar verilen miktar bakımından kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmiştir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 20.04.2022 tarihli ve 2022/4477 Esas, 2022/4842 Karar sayılı; 08.03.2022 tarihli ve 2022/2273 Esas, 2022/2899 Karar sayılı kararları).

3. Değerlendirme
1.Uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş İlk Derece Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut olayda, davacı işçinin dava ve ıslah dilekçeleriyle talep ettiği dava konusu işçilik alacaklarının kısmen kabulü ile davalı lehine vekâlet ücretine karar verilmiştir. Mahkemece reddedilen alacaklar yönünden davalı lehine vekâlet ücretine karar verilmesinde isabetsizlik yok ise de davacının uygun indirim dışında toplam 4.935,19 USD alacağının reddedildiği, zira davacının 15.12.2017 tarihli ıslah dilekçesinde geçen yıllık izin alacağına ilişkin talebini 6.613,33 USD’ye artırdığına dair ifadenin maddi hatalı olduğu, söz konusu ıslah dilekçesinde bilirkişi raporuna yapılan atıflar ve toplam ıslah miktarına dair açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; davacının yıllık izin alacağını 2.603,33 USD olarak artırdığı anlaşılmış olup bu husus gözetilerek yapılan değerlendirme sonucunda; karar tarihine göre Merkez Bankası tarafından ilan edilen gösterge niteliğindeki döviz kuru (13,6482 TL) uyarınca reddedilen alacağın 67.356,46 TL’ye (4.935,19 USDx13,6482 TL) karşılık geldiği gözetilerek söz konusu tutar ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı lehine 9.556,34 TL vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davalı tarafın İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının sekizinci bendinde yer alan “Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir edilen 8.194,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” ibaresinin çıkartılarak yerine “Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir edilen 9.556,34 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

31.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.