YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5305
KARAR NO : 2022/6522
KARAR TARİHİ : 25.05.2022
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 4. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre; dava tarihi itibariyle taraflar arasındaki iş ilişkisi sona erdiğinden verilen kararın ileri yönelik etkisinin bulunmadığı, ayrıca hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 38.455,78 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090 TL’nin altında anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 23.06.2004 tarihinde temizlik işçisi olarak işe başladığını, 30.03.2018 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, bu tarihte emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini, davacıya haklı fesihten dolayı 51.853,00 TL kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, başkaca hiçbir ödeme yapılmadığını, en son brüt 2.680,00 TL ücret aldığını, ücretin bankaya yatırıldığını, davacının davalı … bünyesinde kadrolu işçiler ile aynı işi yaptığını, emir ve talimatların belediye görevlileri tarafından verildiği, bu nedenle iş sözleşmesinde muvazaa bulunduğu, davacının bu muvazaa sebebiyle kadrolu işler ile aynı haklara sahip olması gerektiği, fazla çalışma yaptığını ancak ücretlerinin ödenmediği, davacının çalıştığı süre boyunca hafta tatillerini hafta içi günlerde kullandırıldığını, çalıştığı süre boyunca yıllık izinlerinin yarısını kullandığını, çalıştığı süre boyunca sadece dinî bayramların bir günü izin kullandığını onun dışındaki tüm genel tatillerde çalıştığını, sendika üyesi olduğunu, ücretinin sendikalı işçilerin seviyesine getirilmediğini, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının ödenmediğini iddia ederek 10,00 TL kıdem tazminatı farkı alacağının, 10,00 TL sendikal ikramiye alacağının, 10,00 TL izin alacağının, 10,00 TL fazla çalışma alacağının, 10,00 TL genel tatil alacağının, 10,00 TL ilave tediye alacağının, 10,00 TL ücret farkının, 10,00 TL aile yardımının, 10,00 TL çocuk yardımının, 10,00 TL yemek yardımının, 10,00 TL giyim yardımının, 10,00 TL yakacak yardımının, 10,00 TL yol yardımının, 10,00 TL eğitim yardımının, 10,00 TL bilet yardımının, 10,00 TL ek gıda alacağının, 10,00 TL bayram yardımının, 10,00 TL pazar çalışmasının, 10,00 TL temizlik yardımının ve 10,00 TL hafta tatili alacağının tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının Belediye tarafından ihalesi yapılan işlerde değişik zamanlarda değişik firmalarda çalıştığını, hiçbir zaman belediye işçi kadrosunda çalışmadığını, bu nedenle husumet yokluğundan davanın reddini gerektiğini, kadrolu sendikalı işçiler ile belediyeye bağlı iktisadi teşebbüste çalışan işçiler arasında toplu iş sözleşmesi ve statü farkı bulunduğunu, davacının belediye iktisadi teşebbüsü olan… Belediyesi Temel İht. Mad. San. ve Tic. İşt. A.Ş.’ de çalışmakta iken 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (375 sayılı KHK) geçici 24 üncü maddesi uyarınca idarelerce İşçi Statüsüne Geçirilen İşçilerin Ücret Ve Diğer Mali Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre işlem yapıldığını, davacının ücret fark alacağı talebinde bulunduğunu, ancak emsal işçiler ile davacı işçinin toplu iş sözleşmesi ve statü farkı bulunduğunu, çalışma şartları, koşulları, sözleşmeleri vs. aynı olmadığını, hak ettiği işçilik alacaklarını aldığını bunu banka kayıtları ile puantaj kayıtlarında sabit olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının … Büyükşehir Belediyesine bağlı temizlik işçisi olarak çalıştığı anlaşılmakla, davalı … ile dava dışı ihbar olunanlar ve davacının sigorta kaydının olduğu şirketler arasında asıl-alt işveren ilişkisinin olduğun, davacının hizmet süresi içindeki çalışması neticesinde hak kazandığı alacaklardan ve dava dışı işveren şirketlerin taraf olduğu iş sözleşmesinden ve kanundan doğan yükümlülüklerinden davalı Belediyenin birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun kabulü edildiği, dosyada mevcut belgelerden davacının alt işvereninin toplu iş sözleşmesi imzaladığı, bu kapsamda davacının alt işverenin toplu iş sözleşmesi hükümlerine tabi olduğu, bilirkişi tarafından düzenlenen 11.01.2021 tarihli bilirkişi ek raporundaki alt işveren toplu iş sözleşmelerine göre yapılan hesaplamanın hükme esas alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davacının davalı … bünyesinde kadrolu işçiler ile aynı işi yaptığını, emir ve talimatların belediye görevlileri tarafından verildiği, bu nedenle iş sözleşmesinde muvazaa bulunduğu, davacının bu muvazaa sebebiyle kadrolu işler ile aynı haklara sahip olması gerektiği, ayrıca davalı lehine hükmedilen ücreti vekâletin davacı lehine hükmedilen tutarı geçemeyeceğini ileri sürmüştür.
2. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; davacı işçinin ihale alan taşeron şirketler nezdinde çalıştığını, bu hâlde davalı Belediyeye husumet yöneltilemeyeceğini ve muvazaanın bulunmadığını, davacının belediye kadrosuna geçerken 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) uyarınca bu davadan feragat etmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, davacının fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının bordrolar ile ödendiğini, yıllık izin alacağının olmadığını, kıdem tazminatının eksiksiz ödendiğini, alacakların özellikle kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağının belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, alacakların zamanaşımına uğradığını, davadaki alacak taleplerinin tam ıslahının hukuka aykırı olduğunu, davacının dava öncesinde davalı Belediyeye alacak talebi ile başvurması gerektiğini, bakiye ücret alacağının bulunmadığını, davacıya yemin teklifinde bulunduklarını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
1.Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden, dosya içeriğine göre davacı işçinin taşeron şirketler nezdinde davalı … Belediyesi bünyesinde temizlik kadrosunda işçi olarak çalıştığı, işyerinden emeklilik sebebiyle ayrıldığı, … Sendikası üyesi olduğu ve sendikalılığının işveren tarafından bilindiği, her ne kadar muvazaa iddiasında bulunulmuş ise de davacı işçi ile davalı … arasındaki hukuki ilişkinin asıl işveren ile alt işveren işçisi arasındaki ilişki olduğu, davacının muvazaalı olarak istihdam edildiği hususunun davacı tarafından ispat edilemediği, davalı Belediyenin 5393 sayılı Belediye Kanunu’ndan (5393 sayılı Kanun) aldığı yetki ile şehir, çevre temizlik işini alt işveren olarak davacıyı çalıştıran şirketlere gördürdüğü ve davacının talep etmiş olduğu işçilik alacaklarının hesaplanmasında alt işveren şirketler ile … Sendikası arasında imzalanan ve Yüksek Hakem kurulu kararıyla son şekli verilen toplu iş sözleşmesinin esas alındığı, bu sebeple davacı vekilinin temelini muvazaa iddiasına dayandırdığı istinaf sebebinin yerinde olmadığı; davacının vekilinin istinafında gerekçe olarak belirttiği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki düzenlemenin bu davada uygulama alanı bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
2. Davalı … vekilinin istinaf başvurusu yönünden, davacının davalı … bünyesinde çalıştığı ve Belediyenin asıl işveren sıfatına sahip olduğu, davacının muvazaa iddiasının mahkeme tarafından kabul edilmediği, talep edilen alacakların alt işveren şirketler ile imzalanan toplu iş sözleşmelerine göre belirlendiği, davanın kısmi dava olarak açıldığı ve işçilik alacaklarında ıslah imkanının bulunduğu, davacı işçinin bakiye kıdem ve yıllık ücretli izin alacağının hüküm altına alındığı, davalının yemin teklifinin mahkeme tarafından davacıya eda ettirildiği, davacının dava öncesinde alacakları için Belediyeye müracaat etmesinin bir dava şartı olmadığı, davacı işçinin kadroya geçen işçilerden olmayıp iş bu davada 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulamasının bulunmadığı, alacaklar için davacı tarafından yapılan ıslaha karşı davalı zamanaşımı definin Mahkeme tarafından ek bilirkişi raporu ile değerlendirildiği, bilirkişi raporunun ve Mahkeme gerekçesinin dosya kapsamı ve delillere uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin de tüm istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin muvazaalı olarak alt işveren işçisi gösterildiği iddiasının ispatlanmasına karşın Mahkemenin muvazaa iddiasının kabul edilmediği ihtimaline göre yapılan hesaplama doğrultusunda karar verilmesinin yerinde olmadığı, dava konusu olaydaki asıl işveren-alt işveren ilişkisi muvazaalı olup davacının baştan itibaren davalı Belediyenin işçisi sayılarak işlem görmesi gerektiği, muvazaa iddiaları reddedilmesine rağmen bu yönde herhangi bir gerekçeye de yer verilmediği, Yargıtay nezdinde esas alınan hususun davacının hangi işte çalıştığı değil, muvazaanın var olup olmadığının araştırılması olduğu, bu tip dosyalarda davacıların temizlik işçisi, park ve bahçeler işçisi, büro işçisi veya şoför olmasının da tek başına muvazaanın delili mahiyetinde olmadığı, dolayısıyla yalnızca otobüs şoförleri yönünden muvazaa ihtimaline göre karar verileceği düşüncesinin herhangi bir hukuki dayanağı olmadığı gibi, hukuk düzenine de aykırı bir düşünce olacağı, bu şekilde ayrım yapmanın eşitlik ilkesine de aykırılık teşkil edeceği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun da kanuna ve usule aykırı olduğu, bilirkişi raporunda bütün alacaklarının da eksik hesaplandığı, bir kısım alacaklar yönünden ise hiçbir hesaplamanın yapılmadığı, müvekkilinin tüm dosya kapsamı ve toplu iş sözleşmeleri gereği de bu alacaklara da hak kazandığından mahkeme kararının bu yönüyle de yerinde olmadığı, Mahkemenin lehlerine 5.768,37 TL, davalı lehine ise 23.340,10 TL vekâlet ücretine hükmetmesinin yerinde olmadığı, zira Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yapılan en son değişikliğe göre maddi tazminat davalarında kısmen kabul halinde davalı yararına hükmedilecek avukatlık ücretinin, davacı yararına hükmedilen avukatlık ücretini geçemeyeceği, Anayasa Mahkemesinin de tazminat davasında reddedilen kısım için kanuni dayanak olmaksızın aleyhe nisbi vekâlet ücretine hükmedilmesinin mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak kabul ettiğini ileri sürülmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı İdare ile dava dışı şirketler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı, buna göre davacının davalı Belediyenin işçisi olarak kabul edilmesi hâlinde ilave tediye ile birlikte bir kısım alacaklara hak kazanıp kazanmadığı, hüküm altına alınan alacakların eksik belirlenip belirlenmediği, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin miktarı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2 nci maddesi, 5393 sayılı Kanun’un 67 nci maddesi.
3. Değerlendirme
Muvazaa iddiasının ispat külfeti davacı üzerinde olup dosya içeriğine ve delil durumuna göre davacı tarafından asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığı ispatlanamamıştır. İlk Derece Mahkemesi kararı ile Bölge Adliye Mahkemesinin kararındaki gerekçe yerindedir. Ayrıca İlk Derece Mahkemesince bilirkişi raporundaki asıl işveren işçisine göre yapılan hesap seçeneğinin dikkate alınmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Dava işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin olup hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan “Maddi tazminat istemli dava” kapsamında yer olmadığının anlaşılması karşısında, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinde usul ve kanuna aykırı bir yön de saptanmamıştır.
VI. KARAR
A. Davacı Temyizi Yönünden
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
B. Davalı Temyizi Yönünden
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalı tarafa iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.