Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/4984 E. 2022/5927 K. 12.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4984
KARAR NO : 2022/5927
KARAR TARİHİ : 12.05.2022

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 47. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 17. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalı Şirkette 02.02.1981 tarihinde işe başlayıp 31.01.2017 tarihine kadar askerlik görevinin ifası için verilen ara dışında aralıksız şekilde kasa ve muhasebe görevinde çalıştığını, 1981 yılından 2010 yılına kadar süren çalışması sonunda kanuni emeklilik hakkını kazanması nedeni ile davalı Şirket tarafından önce kâğıt üzerinde emekliliğe dayalı işten çıkış işlemi gerçekleştirildiğini, birkaç gün içerisinde ise davacıya işe başlama karşılığında yapılan baskı ile gabin hâlinin de söz konusu olduğu aleyhine olan yeni iş sözleşmesi imzalatıldığını, aleyhine olan bu iş sözleşmesine göre davacının ücretinin %7 oranında düşürüldüğünü ve 2017 yılına kadar ücret artışının bu düşürülen ücret üzerinden uygulandığını, davacının 2009 yılı ücreti 2.908,22 TL iken yapılan baskı ile imzaladığı yeni iş sözleşmesi sonucu ücretinin 2.704,64 TL olarak belirlendiğini ve bu belirlenen %7 eksik ücretten doğan kaybın işten çıkış tarihi olan 31.01.2017 yılına kadar devam ettiğini belirterek fark ücret, fazla çalışma ücreti, ek çalışma yükü bedeli ve kasa tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; davacının 02.02.1981 tarihinde işe muhasebe personeli olarak başladığını, 07.11.1981 tarihinde askerlik görevi nedeniyle işten ayrıldığını, 20.05.1986 tarihinde askerlik görevi bittiğinde tekrar işe başladığını, 31.12.1992 tarihine kadar ‘muhasebe elemanı olarak çalıştığını, 01.01.1993 tarihinden itibaren davalı Şirketin kardeş kuruluşu olan …Büro Makineleri ve Levazım A.Ş.’de kasa sorumlusu olarak çalışmaya başladığını, bu çalışmasının 30.09.1998 tarihine kadar sürdüğünü, 01.10.1998 tarihinde yeniden davalı Şirkete dönüp vezneden sorumlu olarak 29.01.2010 tarihine kadar çalıştığını ve bu tarihte emekliliğe hak kazandığına dair Sosyal Güvenlik Kurumundan yazı getirip tüm kanuni hakları ödenerek emeklilik nedeniyle işten ayrıldığını, davacının 2010 yılında işten ayrılıp tekrar işe başladığını ve 2017 yılında tekrar işten ayrıldığını, davacının çalışırken ücret eksiltmesinin söz konusu olmadığını, davacının iş sözleşmesinin sonlandırıldıktan sonra yeniden çalışmak istediğini davalıya bildirdiğini ve bunun üzerine davalı Şirketin davacıya yeni iş sözleşmesi imzalatarak işe aldığını, imzalanan yeni iş sözleşmesi ile artık bir ücret düşürülmesinin söz konusu olmadığını, davacının fazla çalışma yaptığı iddiasının tamamen afaki bir iddia olduğunu, davalı Şirkette çalışma saatlerinin 08.30-12.30 ile 13.30-18.00 saatleri arasında olduğunu, davacının çalıştığı son yedi yıl içinde hiçbir bordrosuna fazla çalışma almadığını, davacının %20 kasa tazminatı aldığına dair iddiasının da gerçek dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında imzalanan 01.02.2010 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi nazara alındığında davacının davalı işyerinde emeklilik şartını tamamlayarak hizmet süresini bitirdikten sonra yeniden işe başladığı, bu işe başlangıcında taraflar arasında imzalanan 01.02.2010 tarihli sözleşme uyarınca davacıya ayda 2.700,00 TL brüt ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığı, söz konusu sözleşmenin davacı tarafından herhangi bir itirazı kayıt konulmadan imzalandığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin baskı veya zorla imzalandığına dair dosyaya herhangi bir delilin sunulmadığı, zira bu yönü ile irade fesadı bulunduğuna dair herhangi bir durumun ispat edilemediği, tüm taraf tanık beyanları nazara alındığında davacının hafta içi 5 gün 08.30-18.00 arasında çalıştığı, 1 saatlik ara dinlenme süresi düşüldükten sonra davacının günlük 8,5 saat haftalık ise 42,5 saat çalışmasının bulunduğu, bu yönü ile davacının kanuni çalışma süresi olan 45 saati aşan fazla çalışmasının bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafça diğer Şirketlerde çalıştığından bahisle iş yükünün arttığı iddia edilmiş ise de davacının kanuni çalışma süresinin dışında fazla çalışmasının bulunmadığı, bu yönü ile davacının talebinin hukuki dayanağının olmadığı ve ispat edilemediği, dinlenen tanık anlatımlarında işyerinde kasa tazminatı ödemesi bulunduğuna dair herhangi bir beyanın bulunmadığı gibi dosyada mevcut taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesi ve ücret bordrolarında da yer alan ödeme kalemlerinde kasa tazminatı ödeneceğine dair somut bir veriye ulaşılamadığı, buna ilişkin herhangi bir kayıt ve belgenin bulunmadığı gerekçeleri ile davacının taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davacının kâğıt üzerinde emeklilik nedeniyle işten çıkışının yapılıp yeni sözleşme imzalatıldığını, imzalamaması durumunda işsiz kalacağı ve yaşı itibarıyla yeni iş bulamayacağını düşünerek bu sözleşmeyi imzaladığını, eşit işe eşit ücret prensibinin çiğnendiğini, Mahkemenin bunu haklı görerek verdiği kararın hatalı olduğunu, davacı tanıklarının açık beyanlarına rağmen fazla çalışma alacaklarının reddedildiğini, davacının davalı Şirketin kardeş firmalarının işlerini de yaptığını, davacının üstlendiği görev itibarıyla hesap hataları olabileceğinden kasa tazminatı alması gerektiğini ve bu talebin reddinin de hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…
Dosya kapsamında davacının 02/02/1981- 29/01/2010 tarihileri arasında ilk dönem çalışmasının bulunduğu, 22.01.2010 tarihli işverene verdiği dilekçe ile sgk ya başvurduğunu 29.01.2010 tarihi itibariyle işten ayrılarak 01.02.2010 tarihinde spdp ye tabi olarak çalışmaya devam etmek istediğini belirttiği, bu talebine uygun olarak çalışmasının emeklilik nedeni ile “8” nolu kodla bildirilerek çıkışının yapıldığı, akabinde 01/02/2010 tarihinde aynı iş yerinde yeniden çalışmaya başladığı ve iş akdinin 31/01/2017 tarihine kadar sürdüğü anlaşılmıştır. Dosyadaki 01/02/2010 tarihli belirsiz süreli hizmet sözleşmesine göre davacının brüt ücretinin aylık 2.700.-TL olarak belirlendiği, sözleşmede yapılması gereken zam oranlarıyla ilgili düzenlemenin bulunmadığı, dosyaya sunulan tüm bordroların itirazi kayıtsız olarak imzalı olduğu, davacı ile yapılan 01.02.2010 tarihli sözleşmenin yeni bir iş sözleşmesi olduğundan emeklilik öncesinde aldığı maaşından daha az ücret teklif edilerek ödeme yapılmasının esaslı değişiklik kapsamında değerlendirilemeyeceği anlaşılarak davacı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Davacı vekili davacı tanıklarının açık beyanlarına rağmen fazla mesai alacaklarını reddedildiğini, davacının davalı şirketin kardeş firmalarının işlerini de yaptığını, davacının üstlendiği görev itibariyle hesap hataları olabileceğinden kasa tazminatı alması gerektiğini, bu taleplerinin de reddinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
Somut uyuşmazlıkta tüm tanık beyanları değerlendirildiğinde davacının fazla çalışma yaptığına dair somut görgüye dayalı beyan bulunmadığı, davacının kardeş firmaların işini yaptığını ek yük nedeniyle fazla çalıştığı iddiasının da ispatlanamadığı, yine dinlenen dinlenen tanık beyanlarında davacının kasa tazminatı aldığına dair ifadelerinin bulunmadığı, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesi ve ücret bordrolarında da yer alan ödeme kalemlerinde da kasa tazminatı ödeneceğine dair somut bir düzenleme bulunmadığı anlaşılarak mahkeme kararının dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılarak davacı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
… “gerekçesiyle davacının istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelerle temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının emekli olarak ayrıldığı davalı işyerinde yeniden çalışmaya başlaması üzerine Şirketle imzaladığı 01.02.2010 tarihli iş sözleşmesinde belirlenen yeni ücretinin ücrette düşüş sayılıp sayılmayacağı ve buna baplı olarak fark ücret alacağına hak kazanıp kazanmadığı, işyerinde fazla çalışma yapıp yapmadığı, kasa tazminatı ile ek çalışma yükü bedeli alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı hususlarındadır.

2. İlgili Hukuk
1.4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) “Ücretten indirim yapılamayacak haller” kenar başlıklı 62 nci maddesi şöyledir:
“Her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen yasal bir yükümlülüğün yerine getirilmesi nedeniyle ya da bu Kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamaz.”

2. 4857 sayılı Kanun’un “Çalışma koşullarında değişiklik ve iş sözleşmesinin feshi” kenar başlıklı 22 nci maddesi şöyledir :
“İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir.
Taraflar aralarında anlaşarak çalışma koşullarını her zaman değiştirebilir. Çalışma koşullarında değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz.”

3. 4857 sayılı Kanun’un 41 inci maddesinde fazla çalışma ücreti düzenlenmiştir.

3. Değerlendirme
1. Davacının, emeklilik sonrası davalı işyerinde yeniden işe başladığı, yeni dönem çalışmasına ilişkin tarafların imzasını havi sözleşme imzalandığı, söz konusu sözleşme içeriğinde davacının 01.02.2010 tarihinde işe başlayacağının ve ücretinin 2.700,00 TL brüt olacağının belirlendiği, dosyada mevcut imzası inkâr edilmeyen sözleşme içeriğine göre davacının yeni imzaladığı sözleşme ile ücretinin düşürülmesine muvafakat verdiği anlaşılmaktadır. İmzası inkâr edilmeyen ve irade fesadı altında imzalandığı kanıtlanamayan sözleşmeye değer verilerek davacının fark ücret alacağı talebinin reddine karar verilmesi isabetlidir.

2. Dosya kapsamı ve tanık beyanlarından, davacının haftalık 45 saati aşan fazla çalışmasının bulunmadığı, buna göre ek çalışma yükü de bulunmadığı; ayrıca kasa tazminatı uygulamasına ilişkin iddiasını ispata yarar somut delil sunmadığı anlaşılmaktadır. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı ile kararın gerekçesi dosya içeriğine uygun görülmüştür.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.