YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3918
KARAR NO : 2022/6393
KARAR TARİHİ : 24.05.2022
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen işçilik alacağı davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece … Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 16.01.2008-02.06.2015 tarihleri arasında ve en son genel müdür olarak davalı Şirkete ait işyerinde çalıştığını, son ücretinin aylık brüt 22.000,00 TL olduğunu ve haksız olarak işten çıkarıldığını, son beş yıllık izninin kullandırılmadığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret farkı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve yıllık izin ücretinin davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde; davacının 16.01.2008 tarihinde çalışmaya başladığını, 03.06.2015 tarihli e-posta ile istifa ederek işten ayrıldığını, genel müdür olarak görev yaptığı için fazla çalışma ücreti talebinde bulunamayacağını, ücretinde indirim yapılmasını yazılı olarak onayladığı için ücret farkı talep edemeyeceğini ve yıllık izinlerini kullandığını savunarak davanın reddini istemiş ayrıca davacının istifa ederek işten ayrılması nedeni ile karşı dava dilekçesinde ihbar tazminatı ile ödenmeyen iş avansının tahsilini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14.12.2017 tarihli ve 2015/463 Esas, 2017/716 Karar sayılı kararıyla asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
… Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 06.07.2020 tarihli ve 2018/655 Esas, 2020/1551 Karar sayılı kararıyla İlk Derece Mahkemesi kararı yerinde görülerek taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 17.02.2021 tarih, 2020/7073 Esas, 2021/4197 Karar sayılı ilamı ile;
“…
Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde son beş yıllık izin hakkının kullandırılmadığı iddia edilmiş, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının tüm hizmet süresine göre yedi yıl üzerinden yıllık izin ücreti hesabı yapılmıştır. Bu hesaplama dava dilekçesindeki açıklamalar karşısında, talep aşımı niteliğinde olup hatalıdır. Ayrıca dosyaya davacı tarafından ibraz edilen ve davalı işverence davacıya gönderildiği anlaşılan 02.06.2015 tarihli elektronik posta içeriğinden davacının 01.05.2015 tarihinden itibaren izne ayrıldığının belirtildiği görülmektedir. Hakimin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde düzenlenen davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde davacı asilden 01.05.2015 tarihinden itibaren yıllık izin kullanıp kullanmadığı konusunda beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile karar bozularak dosya kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmına uyularak asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı vekili vekili temyiz dilekçesinde; yıllık izin ücreti alacağı yönünden sadece son beş yılın esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, ücret, fazla çalışma ücreti ve hafta tatili ücretinin reddedilmesinin yerinde olmadığını, karşı davada kabul edilen alacak taleplerine yönelik müvekkilinin herhangi bir borcu olmadığını ve temyiz dilekçesinde belirttiği diğer hususları ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; denetime elverişli ve konusunda uzman bilirkişi incelemesi yapılmadığını, davacının delil olarak dayandığı 02.06.2015 tarihli e-posta metninin yıllık izin ücreti yönünden değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu ve temyiz dilekçesinde belirttiği diğer hususları ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre uyuşmazlık, İlk Derece Mahkemesinin bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda verdiği kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 298 inci maddesinin ikinci fıkrası.
2. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas,1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Kanun’un 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın, kısa karara uygun olması gerekmektedir. Aksi hâlde, yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır. Nitekim, yukarıda belirtilen Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.
2. Somut olayda, İlk Derece Mahkemesinin; “… davanın ve karşı davanın esası yönünden Mahkememiz görüş ve kanaatinde değişiklik bulunmadığı gibi, bozma dışı kalması sebebiyle oluşan usulü kazanılmış haklar da dikkate alınarak aynı gerekçelerle ve aynı şekilde asıl davanın ve karşı davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve bu yönde hüküm kurulması yoluna gidilmiş ise de, kısa kararda yıllık izin ücreti talebi yönünden önceki hükmün kopyalanması suretiyle karar oluşturulmasından kaynaklı olarak aynı miktarın bırakıldığı ve düzeltme işleminin yapılmadığı gerekçeli kararın yazımı sırasında farkedildiğinden, yıllık izin ücreti talebi yönünden Mahkememizce yapılan hesaba göre, davacının son 5 yıl karşılığı kullanmadığı izin süresi olan 82 gün karşılığı 48.106,66 TL’den sigorta ve işsizlik primi düşüldükten sonra bulunan matrahtan kademeli gelir vergisi ve damga vergisi mahsup edildikten sonra 32.289,82 TL’nin davalıdan tahsiline şeklinde düzeltilmesi yoluna gidilerek hüküm oluşturulmuştur…” şeklindeki gerekçesinde de belirtildiği üzere davacının yıllık izin ücreti alacağı yönünden gerekçeli karar ile tefhim edilen kısa karar arasında çelişki oluşturulduğundan, İlk Derece Mahkemesi kararının bu sebeple bozulması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
24.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.