Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/3128 E. 2022/4476 K. 13.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3128
KARAR NO : 2022/4476
KARAR TARİHİ : 13.04.2022

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, haklı bir sebep olmadan iş sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, haksız açılan davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerinin temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 09.06.2015 tarih, 2014/4661 esas ve 2015/20063 karar sayılı ilamı ile özetle; 4857 sayılı İş Kanunu’nun 53. maddesine göre; on sekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz hükmü gereği davacının her yıl için izin alacağının yirmi gün üzerinden hesaplanması gerektiği, davalı işverenin yapmış olduğu 10.500,00 TL ödemenin kıdem tazminatına mahsuben yapıldığı, dolayısıyla yapılan bu ödemenin bilirkişi tarafından hesaplanan kıdem tazminatından mahsup edilerek hüküm kurulması gerektiği gerekçeleriyle, bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına karşı direnme kararı verilmiş olup, direnme kararının taraf vekillerinin temyizi üzerine dosya Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu tarafından 18.02.2020 tarih, 2016/22-2639 esas ve 2020/165 karar sayılı ilamı ile; Mahkemece bozulan önceki karar gerekçesine ve akabinde Özel Daire bozma kararına yer verildikten sonra direnme ile ilgili herhangi bir gerekçe oluşturulmadan direnildiği belirtilerek direnme kararı verdiği, Özel Daire bozma kararının hangi neden ya da nedenlerle yerinde olmadığına ilişkin açıklama ve gerekçeye yer verilmediği, bu nedenle anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte direnme kararı verilmek üzere direnme kararının usulden bozulmasına karar verilmesi gerektiği belirtilerek, taraf vekillerinin sair temyiz itirazları incelenmeksizin direnme kararının usulden bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, daha önce direnilmesine karar verilen Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 2014/4661 esas ve 2015/20063 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmek suretiyle yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Bozmadan sonra verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Mahkemece verilen kısmen kabul kararı Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 2014/4661 esas ve 2015/20063 karar sayılı ilamı ile bozulmuş, Mahkemece bu bozmaya karşı direnilmiştir. Mahkemece verilen direnme kararı Yargıtay Hukuku Genel Kurulunca, direnmeni gerekçesinin gösterilmemesi nedeniyle usulden bozulmuş ve bozma üzerine Mahkemece bu kez Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 2014/4661 esas ve 2015/20063 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, yerel mahkemelerin direnme kararları bir davayı sona erdiren temyizi mümkün olan (nihai) son kararlardandır. Direnme kararı ile mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş, gerekçeli kararın direnme doğrultusunda yazılmasından ibarettir. Bu bakımdan direnme kararından dönme (rücu) mümkün değildir. Esasen ilamın tefhim edilen karara uygun yazılması kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardandır.
Nitekim bu kurala yasa koyucu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 294. ve 297. maddeleriyle hayatiyet kazandırmıştır.
Gerçekten de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 294. ve 297. maddeleri emredici hükümlerden olup kamu düzeni amacı ile getirilmişlerdir. Bu maddeler hükmünce kararların alenen tefhim edilmesi gerekir. Karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni bir hüküm kurulamaz. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı için hiçbir suretle üstün görülemez.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına karşı direnme kararı vermesi ile direnme kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İBK., 09.05.1960 tarihli 21/9, RG. 28.6.1960-10537).
Burada hemen belirtmek gerekir ki, usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerektiği de gözden kaçırılmamalıdır.
Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde somut uyuşmazlıkta; Mahkemece direnme kararı verilmekle taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğmuştur. Her ne kadar direnme kararı Hukuk Genel Kurulunca bozulsa da, esasa yönelik bozma olmayıp usuli nedenle bozma söz konusudur. Bu halde Mahkemece bozmaya konu usuli eksiklik giderildikten sonra direnmeye uygun karar verilmesi gerekir. Mahkeme, direnme kararından dönerek, özel dairenin bozma kararı doğrultusunda yeni bir karar veremez. (Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, Cilt:V, 2001 sy. 4681)
Yukarıda açıklandığı üzere, direnme kararı verildikten sonra söz konusu karar esas yönünden bozulmadan başka bir karar verilmesinin mümkün olmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca direnme kararının esastan incelenmediği gözetilerek direnmeye uygun karar verilmesi gerekirken, direnmeden dönülerek bozma kararı doğrultusunda hüküm kurulması usuli kazanılmış hakkın ihlaline yol açmakla bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 13.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.