Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/2245 E. 2022/6212 K. 17.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2245
KARAR NO : 2022/6212
KARAR TARİHİ : 17.05.2022

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 29. Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

İLK DERECE
MAHKEMESİ : … Anadolu 18. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 10.11.2021 tarihli ek kararla davacının temyiz istemi kararın kesinlik sınırının altında kaldığından bahisle reddedilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi ek kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre ve diğer temyiz şartları yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; Dairemizin 23.12.2021 tarih ve 2021/12615 Esas, 2021/16860 Karar sayılı kararı ile davacının alacak iddiasını dayandırdığı işyerinde çalışan diğer işçilere ait bordrolara yansıyan prim ödemelerinin miktarına göre kısmi olarak açılan davada, davanın reddine ilişkin kararın kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemeyeceği gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin 10.11.2021 tarihli ek kararı ortadan kaldırılarak temyiz harcının ikmali için dosya geri çevrilmiş, söz konusu harcın tamamlanması üzerine; kesinlik, süre ve diğer temyiz şartları yönünden yapılan ön inceleme sonucunda davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddi kararına ilişkin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.05.2022 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı asıl ile vekili Av. … Kebapcı ve davalı vekili Av. … geldiler.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan asılın ve avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; iş sözleşmesinin 26.06.2012 tarihinde davalı tarafından feshedildiğini, davaya konu liyakat primi ve araç tazminatının davalı şirketin uygulamalarından olduğunu, liyakat priminin kıdem yılı +maaş+ Şirketçe takdir edilen oran üzerinden hesaplandığını, araç tazminatının ise son kullanılan aracın kasko bedelinin Şirketçe takdir edilen belli bir oranı olduğunu beyanla liyakat primi alacağı ve araç tazminatı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 01.09.1998 tarihinde dava dışı şirkette çalışmaya başladığını, 2002 yılında bu Şirketin müvekkili tarafından devralındığını, davacının son pozisyonuna 15.06.2010 tarihinde atanmış olduğunu, kendisine önerilen pozisyonu kabul etmediği ve açık olan diğer pozisyonlara da başvurmadığını, davacının kötüniyetli olarak işe gelmemesi nedeniyle 25.06.2012 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tanık beyanları, bilirkişi raporu ve yönetim kurulu kararları birlikte değerlendirildiğinde davalı işyerinde liyakat prim ve araç tazminatı uygulamasının olduğu, 02.11.2010 tarihli yönetim kurulu kararına göre söz konusu liyakat primine ilişkin teklifin insan kaynakları direktörü ve yönetim kurulundaki ilgili kurul üyesi kararıyla kabul veya reddedileceğine dair hükümde inisiyatifin tamamen davalı Şirkette olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı işverenlikte uygulanan liyakat primi ve araç tazminatı ödemelerinin çalışma ve işyeri koşulu haline geldiğini, bu ödemelere müvekkilinin hak kazandığını, işten çıkartılma süresinde davalı Şirkette yeniden yapılandırmaya gidildiğini, müvekilinin ülke satış müdürü pozisyonu kapatıldığını, kendisine ülke özel müşteriler satış müdürü pozisyonunun önerildiğini, bunun sonucunda işe iade davası açılarak müvekkilinin bu davada haklı çıktığını, tazminat hakkının olması bakımından dikkat edilmesi gereken noktanın bir yapılandırmanın varlığı ve bunun sonucunda müvekkilinin kendi pozisyona uygun olan bir pozisyon önerilmeksizin iş sözleşmesinin feshedilmesi olduğunu, dolayısıyla müvekkili için dava konusu bedelleri ödenmesi adına gerçekleşmesi gereken şartların oluştuğunu, dosyada uzman bir bilirkişi tarafından liyakat primi ve araç tazminatın hesaplanması gerektiğini, dava konusu alacakların ödenmesi konusunda inisiyatifin işverende olduğu kabulünün işverenin eşit davranma yükümlülüğünün ihlali niteliğinde olduğunu, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, dosyada hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hukuki değerlendirme ile İlk Derece Mahkemesinin yanıldığını, bilirkişilerin taraflarınca reddedildiğini, ancak bunun mahkeme tarafından göz ardı edildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına, hükme dayanak alınan bilirkişi raporuna göre, İlk Derece Mahkemesinin, davacı vekilinin tüm istinaf sebeplerini karşılar mahiyetteki karar ve gerekçesinin dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1 ) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kesin olmadığını, davalı işverenlikte uygulanan liyakat primi ve araç tazminatı ödemelerinin çalışma ve işyeri koşulu haline geldiğini, bu ödemelere müvekkilinin hak kazandığını, işten çıkartılma süresinde davalı şirkette yeniden yapılandırmaya gidildiğini, müvekilinin ülke satış müdürü pozisyonu kapatıldığını, kendisine ülke özel müşteriler satış müdürü pozisyonunun önerildiğini, bunun sonucunda işe iade davası açılarak müvekkilinin bu davada haklı çıktığını, tazminat hakkının olması bakımından dikkat edilmesi gereken noktanın bir yapılandırmanın varlığı ve bunun sonucunda müvekkilinin kendi pozisyona uygun olan bir pozisyon önerilmeksizin iş sözleşmesinin feshedilmesi olduğunu, dolayısıyla müvekkili için dava konusu bedelleri ödenmesi adına gerçekleşmesi gereken şartların oluştuğunu, dosyada uzman bir bilirkişi tarafından liyakat primi ve araç tazminatın hesaplanması gerektiğini, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, dosyada hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hukuki değerlendirme ile İlk Derece Mahkemesinin yanıldığını, bilirkişilerin taraflarınca reddedildiğini, ancak bunun mahkeme tarafından göz ardı edildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe:
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının liyakat primi ve araç tazminatı alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32 nci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Dairemizin yerleşik kararlarında da belirtildiği gibi prim, işçinin mal veya hizmet üretiminde daha istekli hale gelmesi ve başarısının artması için işverence ödül niteliğinde verilen ek ödemeler şeklinde tanımlanabilir. Prim ödemesinden amaç, işçinin dava verimli bir şekilde çalışmaya özendirilmesidir. Primin kişiye özgü olması sebebiyle ikramiyeden farklı olarak prim ödemelerinin genel bir nitelik taşıması gerekmez. Bununla birlikte, işveren tarafından ayrımı haklı kılan geçerli nedenler olmadığı sürece prim uygulaması yönünden de işverenin eşit davranma borcu söz konusudur.

2. Dosyada mevcut 02.11.2010 tarihli ve 428 sayılı Yönetim Kurulu kararında ;
“…01/01/2010 tarihinden önce çalışmaya başlamış personel ile ilgili olarak, şirketin tümünde veya herhangi bir departmanında, tamamen ya da kısmen yeniden yapılandırılmaya gidermesi sonucu iş akitleri sona erdirilen kişi ya da kişilerin veya şirkette mevcut kadrosu lağvolan ve bu nedenle iş akdi feshedilen kişi yada kişilere bağlı bulundukları müdürlük tarafından yasal tazminatları yanında ek ödeme yapılması önerildiğinde, çalışanın yaşı çalışma süresi ve maaşı dikkate alınarak ek bir ödeme yapılması için insan kaynakları direktörlüğünün bir teklifte bulunmasına, söz konusu teklifin insan kaynakları direktörü ve yönetim kurulundaki ilgili kurul üyesinin kararı ile kabul ve /veya reddedileceği…” şeklinde bir düzenleme bulunduğu anlaşılmıştır.

3. Dosyada mevcut 29.12.2011 tarih ve 446 sayılı Yönetim Kurulu kararında ;
“…Şirketteki görevine haklı neden olmaksızın son verilen 50 yaşını aşmış ve çalışma süresi 10 yılı geçmiş veya şirketteki çalışma süresi 20 yılı geçmiş personele aşağıda açıklanan araç desteği ve özel sağlık sigortası desteği temin edilecektir…” şeklinde bir düzenleme bulunduğu anlaşılmıştır.

4. Üst bentlerde yapılan açıklamalar ile dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; dava konusu araç tazminatına ilişkin olarak davacının fesih tarihi itibari ile 46 yaşında olduğu ve 20 yıldan az kıdemi bulunduğu, bu nedenle 29.12.2011 tarih ve 446 sayılı Yönetim Kurulu kararında belirtilen yaş ve kıdeme ilişkin koşulları haiz olmadığı, 02.11.2010 tarih ve 428 sayılı yönetim kurulu kararı uyarınca davacının liyakat primine hak kazanması için gereken şartları taşımadığı gibi davacı tanıklarına ait ödeme belgelerinden; söz konusu primin işe iade davası açılmaması koşuluna bağlandığı göz önünde bulundurulduğunda Bölge Adliye Mahkemesince verilen istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararın yerinde olduğu anlaşılmıştır.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,

17.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.