Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/2150 E. 2022/5717 K. 10.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2150
KARAR NO : 2022/5717
KARAR TARİHİ : 10.05.2022

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 10.05.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı vekili Avukat Kubilay İstemi Ergün ile karşı taraf adına Sercan Kavak geldiler.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalının yurt dışındaki işyerlerinde mekanik ustası olarak 01.07.2015-01.12.2016 tarihleri arasında en son aylık 1.900,00 USD ücret ile çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından bildirimsiz ve haklı bir neden olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının kendi bünyelerinde çalışmadığını, davacının söz konusu projede çalışmış olması hâlinde alt işveren nezdinde çalışmış olabileceğini, davacının dava dışı Akfa Mühendislik ve Taah. Hiz. A.Ş. çalışanı olduğunu ve alt işverenin başka işlerinde çalışmış olduğunu, davacıya elden ödeme yapılmadığını, çalışma saatlerine ve günlerine ilişkin iddiasının doğru olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.11.2019 tarihli 2018/406 Esas, 2019/715 Karar sayılı ilâmı ile iş sözleşmesinin haklı nedenler feshedildiğinin davalı tarafça ispat edilemediği ve davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, tanık beyanlarından davacının bilirkişi raporunda belirtilen şekilde fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil çalışması yaptığının anlaşıldığı ve bu çalışmaların karşılığının ödenmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının Akfa Mühendislik Şirketinin elemanı olduğunu ve husumet itirazında bulunduklarını, davacının davalı Şirketten bir hak ve alacağı bulunmadığını, aynı tanıkların yüzlerce dosyalarda tanık olarak dinlendiğini, davacının yıllık izinlerini kullandığını, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, somut dosyada yurt dışı ülke mevzuatının uygulanması gerektiğini ve Arabistan’da tatil günlerinin farklı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 29.12.2020 tarihli ve 2020/375 Esas, 2020/2008 Karar sayılı ilâmı ile İlk Derece Mahkemesi kararındaki gerekçenin usul ve yasaya uygun olduğu, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizin 25.05.2021 tarihli ve 2021/3317 Esas, 2021/9521 Karar sayılı ilâmı ile diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları, tanık beyanları ile davacıya ait yurt dışı giriş çıkış kayıtları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu alacaklara esas alınacak hizmet süresinin 03.07.2015-12.09.2016 tarihleri arası olduğunun anlaşılmasına göre Mahkemece yanılgılı değerlenme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle karar bozularak dosya kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalıya ait işyerinde toplam hizmet süresinin 1 yıl, 2 ay, 9 gün olduğu, iş sözleşmesinin haklı nedenle sonlandırıldığının işverenlikçe ispat edilemediği, tanık beyanlarından davacının bilirkişi raporunda belirtilen şekilde fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil çalışması yaptığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; ihbar tazminatı bakımından yasal faiz uygulanması gerektiğini, husumet itirazında bulunduklarını, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukukunun uygulanması gerektiğini, davacının Türkiye’de bulunduğu sürelerin fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmasından dışlanması gerektiğini, davacı tanıklarının davacı ile birlikte çalıştığı dönem bakımından hesaplama yapılması gerektiğini, davacı tanığı hakkında yalancı tanıklıktan suç duyurusunda bulunduklarını ve bu durumun bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iş sözleşmesinin feshi, ücret miktarı, fazla çalışma alacağı ile ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ücreti alacakları, bu alacakların hesabı ve bozma sonrası kurulan hüküm noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’da (keza mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda) usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariıyla bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

3. Değerlendirme
1. Dairemizin yerleşik kararlarında da belirtildiği gibi bozulan karar, sonradan verilen kararın eki niteliğinde değildir. Hüküm bozulmakla tamamen ortadan kalkar. Hükmün bozulması üzerine mahkemece, davacının talep ettiği tüm alacaklarla ilgili kabul veya ret yönünde yeniden hüküm kurulmalıdır.

2. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtayın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme uyma kararını kaldırarak direnme kararı veremeyeceği gibi hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalan bölümleri hakkında da yeni bir karar veremez. Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğmuş olur. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.

3. Somut dosyada İlk Derece Mahkemesince, bozma ilâmı doğrultusunda, yukarıda yapılan açıklamalara uygun şekilde hüküm kurulduğu, bozmaya konu alacaklar yönünden de bozma gereklerinin yerine getirildiği anlaşılmıştır.

4. Ancak Mahkemece gerekçesinde yer alan “Davacı tarafından temyiz başvurusu olmadığından 13/11/2019 tarihli karar üzerinden verilen vekalet ücretine hükmedilmiştir.” şeklindeki ifade hatalıdır. ABD doları üzerinden hüküm altına alınan toplam alacak miktarının, Mahkemenin son karar tarihindeki Merkez Bankası dolar efektif satış kuru üzerinden Türk lirasına çevrilmesi ile hesaplanacak miktar üzerinden davacı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gereklidir. Belirtilen sebeple, Mahkemenin yukarıda yazılı gerekçesi ve bu gerekçeye dayanılarak hüküm altına alınan vekâlet ücreti miktarı isabetli değil ise de temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş İlk Derece Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmamasına göre yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı temyiz giderinin davalı tarafa yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.