Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/1907 E. 2022/2533 K. 28.02.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1907
KARAR NO : 2022/2533
KARAR TARİHİ : 28.02.2022

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 5. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 21. İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle; davalı Bakanlıkla dava dışı alt işverenler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında davacının alt işveren işçisi olarak davalı Bakanlığa ait işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışırken 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, sürekli işçi kadrosuna geçirildikten sonra ücretinin düşürüldüğünü, bundan dolayı ücret farkı, ikramiye farkı, ilave tediye farkı alacaklarının bulunduğunu iddia ederek; ücret farkı, ikramiye farkı ve ilave tediye farkı alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle; davacının ücretinin sürekli işçi kadrosuna geçirildikten sonra da ilgili düzenlemeler uyarınca eksiksiz ödendiğini, davacının ücret farkı alacağının bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının sürekli işçi kadrosuna geçirildikten sonra ücretinin eksik ödendiği, usulüne uygun düzenlenen bilirkişi raporunda alacağın tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3/1 maddesi uyarınca “Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı” olarak düzenlenmiş olup maddenin 2. fıkrasında ise “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” denilmiştir.
Somut olayda davacı tarafından ücret farkı, ikramiye ve ilave tediye alacaklarının eksik ödendiği gerekçesiyle arabulucuya başvurulmuş, anlaşamama nedeniyle son tutanak dava dilekçesine eklenerek dava açılmıştır. Bununla birlikte Mahkemece hükme esas alınan ve davacının ıslahına dayanak oluşturan bilirkişi raporunda hesaplamalar dava tarihi olan 01/12/2020 tarihi esas alınarak yapılmıştır. Arabuluculuk faaliyeti ise, tarafların anlaşamadığına ilişkin düzenlenen son tutanak tarihinden önce muaccel olan alacaklar için gerçekleştirilmiştir.
Arabuluculuk son tutanak tarihinden sonra ihtilaf konusu olan, son tutanak tarihi ile 01/12/2020 tarihi arasında kalan talep dönemi için arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği dikkate alındığında, bu dönem yönünden davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- İlk Derece Mahkemesi tarafından hüküm altına alınan ücret farkı alacağı için takip eden ayın 15’inci günü itibariyle temerrüdün meydana geldiği kabulüyle faize hükmedilmiş ise de, davacı işçinin ücretinin düzenlendiği 02.04.2018 başlangıç tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin 7. maddesinde açıkça bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Daha önce temerrüde düşürüldüğü de ispat edilememiştir. Bu durumda davalının dava konusu fark ücrete ilişkin alacak talebinden, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3/1 maddesi düzenlemesiyle işçi alacağına ilişkin davalarda dava şartı olarak getirilen arabuluculuk görüşmeleri esnasında haberdar olduğu, davacı ve davalı vekillerinin toplantıya katılarak 10.03.2020 tarihli arabuluculuk son tutanağını imza altına aldıkları anlaşılmakla, bu alacağa arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği 10.03.2020 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekmekte iken, yazılı şekilde verilen karar isabetsizdir.
Ayrıca Toplu İş Sözleşmesinin ikramiyeye ilişkin hükmünde; “İşçilere Ocak ve Temmuz aylarında 5’er günlük olmak üzere yılda toplam 10 günlük (5×2=10) ücretleri tutarında ikramiye ödenir” denilmekte olup, ödeme için tereddüde yer vermeyecek şekilde belirli ya da kesin bir vade söz konusu olmadığından kendiliğinden temerrüt gerçekleşmez. Dolayısıyla, ikramiye farkı talebi bakımından da daha önce temerrüdün gerçekleştiği ispat edilemediğinden, arabuluculuk son tutanak tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekmektedir.
4-696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen geçici 23. madde kapsamında kamuda sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin ücretlerinin tespitinde uygulanacak kurallar belirlenmiş olup, burada söz konusu edilen Yüksek Hakem Kurulu kararıyla bağıtlanan en son Toplu İş Sözleşmesi, davacının 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine göre yararlandığı bir Toplu İş Sözleşmesi değildir. Bu itibarla davacının ücret farkı ve ikramiye farkı alacağı talebine en yüksek banka mevduat faizi yerine, en yüksek işletme kredisi faizi uygulanması da hatalıdır.
5-İlk Derece Mahkemesi kararında, hüküm fıkrasında davalı Bakanlığın harçtan muaf olduğu belirtildikten sonra alt bentlerde, davacının yatırdığı başvurma harcının davalı Bakanlıktan tahsiline hükmedilmesi de hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 28.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.