Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/18529 E. 2023/2841 K. 22.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/18529
KARAR NO : 2023/2841
KARAR TARİHİ : 22.02.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
EK KARAR TARİHİ : 15.09.2022
SAYISI : 2022/909 E., 2022/1153 K.

DAVA TARİHİ : 24.07.2017
KARAR : Davacının istinaf başvurusunun esastan reddi, davalının istinafbaşvurusunun kabulü ile davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Milas … Mahkemesi
SAYISI : 2021/191 E., 2022/40 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 18.07.2019 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 12.07.2021 tarihli kararı ile uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin söz konusu kararının ortadan kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince 15.09.2022 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.

Ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.

Dosya içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesince dava değeri dikkate alınarak temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiş ise de dosya kapsamına göre davacının hesaplanmayan alacak kalemlerine ilişkin talepleri bulunduğunun anlaşılması karşısında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen miktar itibarıyla kesinlik sınırına bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğu kabul edilmelidir. Bu durumda temyiz dilekçesinin miktardan reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 15.09.2022 tarihli ek kararın bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya bağlı Termik Santrali İşletme Müdürlüğünde alt işveren işçisi olarak çalıştırıldığını, davalı ile dava dışı alt işverenler arasında kanuna uygun olarak kurulmuş asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilemeyeceğini, muvazaa bulunduğunu, davacının davalı … Üretim AŞ’nin (…) işçisi sayılması gerektiğini ileri sürerek davacının işe girdiği tarihten itibaren davalı Kurumun işçisi olduğunun tespitine ve ücret, ilave tediye, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, … bayram ve genel tatil ücreti fark alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili süresi içinde cevap dilekçesi vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı Kurum tarafından sunulan hizmet alım sözleşmelerinin konusunun Yeniköy Termik Santrali İşletme Müdürlüğü bünyesinde bulunan sosyal site, sosyal tesis, lokal, alakart salonu, yemekhane, lojman, misafirhane ve idari binada ziraat mühendisi, kasiyer, aşçıbaşı, aşçı, şef garson, garson, resepsiyonist, bulaşıkçı, havuz görevlisi ve genel temizlik-hizmet işçisi çalıştırılmasına dayalı işler olduğu, davacı tanığının davacının temizlik işçisi olarak çalıştığını beyan ettiği, ihale sözleşmelerine konu işlere uygun şekilde çalıştığı, davacının, davalı İdareye ait santralde yardımcı … kapsamında çalıştığının tespit edildiği, İdarenin çeşitli … alanlarında hizmet alımı yaptığı, araç ve gereçlerin İdare tarafından sağlandığı, yapılan işin uzmanlık gerektirmediği, emir ve talimatların İdare personelince verildiği, alt işverenler değişse de işçinin aynı yerde aynı şekilde çalışmaya devam ettiği, işyerinde davacıyla aynı işi yapan kadrolu işçilerin bulunduğu, aralarında ücret ve sosyal haklar dışında farkların olmadığı, işverenin hizmet alım sözleşmesi yoluyla işçi temini yaptığı, davacının çalışması yönünden davalı … ile alt işveren şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, davacının 30.03.2013 tarihinden 22.12.2014 tarihine kadar davalı …’ın işçisi olduğunu

kabul etmek gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacının 23.12.2014 tarihine kadar olan çalışmaları için kıdem tazminatının eksik ödendiğini, 23.12.2014 tarihine kadar olan işçilik alacaklarının Yeniköy-Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ’ye devredildiği gerekçesi ile reddedilmesinin hatalı olduğunu, işyerinin devir tarihine kadar olan alacak kalemlerinin o zamanki asıl işveren … tarafından tasfiye edildiğini, devirden sonraki dönemin yeni bir … sözleşmesi niteliğinde olduğunu, bu nedenle davanın kıdem tazminatı yönünden reddinin kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının asıl … olan elektrik üretim işinde çalışmadığını, bu nedenle muvazaanın ve asıl işverenin işçisi olduğunun tespitine dair karar verilmesinin yerinde olmadığını, davacının çalıştığı yüklenici firmalar ile müvekkili arasındaki anahtar teslimi … dikkate alındığında müvekkilinin ihale makamı konumunda olduğunu, davacının yaptığı işin ne asıl işin parçası, ne de elektrik üretimine yardımcı … niteliğinde görülebileceğini, bu nedenle müvekkili ile yüklenici firmalar arasındaki ilişkinin asıl işveren alt işveren ilişkisi olmadığını, yüklenici firmaların yaptıkları işlerde hukuki, fiili ve ekonomik bağımsızlığa sahip olduklarını, işçilerin işe alınması, işten çıkartılması, işin yürütümü ve ücretlerin belirlenmesi gibi hususların müvekkili Teşekkülün ilgisi ve bilgisi dışında kaldığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının yardımcı … kapsamında çalıştığı kabul edilse dahi yardımcı … niteliğindeki işlerin alt işveren eliyle yaptırılabileceğini, asıl işveren yetkililerince işçiye emir ve talimat verilmesinin muvazaanın varlığına kanıt olamayacağını, … sözleşmesinin işyerinin devrinden sonra da kesintisiz bir şekilde devam ettiğini, bu nedenle feshe bağlı bir hak olan kıdem tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının, davalı … işyerinde dava dışı şirketler bünyesinde temizlik işçisi olarak çalıştığı, davalı ile dava dışı şirketler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesinin konusunun, “…Genel Müdürlüğü alakart salonu, lokal, tabldot yemekhanesi, çay ocakları, misafirhane, bekar lojmanı hizmetlerinde ve sosyal site ile idari binaların genel temizliğinde çalıştırılmak üzere baş aşçı, aşçı, şef garson, garson, resepsiyon sorumlusu, bulaşıkçı ve temizlik işçisi ile işyeri sağlık birimlerinde çalışmak üzere yardımcı sağlık personelinden oluşan toplam …kişilik 1 yıl süreli hizmet alım işi” olduğu, hizmet alım sözleşmesinin konusu olan temizlik hizmetinin, davalı …’ın asli görevleri arasında olmadığı, yardımcı … niteliğinde olduğu, davalı …’ın bu işi, hizmet alımı yoluyla üçüncü şahıslara yaptırmasının mümkün olduğu, davalı …’ın kendi bünyesinde çalışan ve aynı işi yapan işçilerinin bulunması, asıl işveren alt işveren ilişkisini kanuna aykırı ya da muvazaalı hâle getirmeyeceği, davalı asıl işveren …’ın işin düzenli ve sağlıklı yürütümü bakımından verdiği emir ve talimatların, alt işverenin yönetim hakkını ortadan kaldırıcı nitelikte olmadığı, bu nedenle davalı ile dava dışı şirketler arasındaki ilişkinin kanuna uygun kurulduğu ve muvazaaya dayanmadığı, ayrıca … sözleşmesinin hâlen devam ettiği dikkate alınarak kıdem tazminatının reddi gerektiği, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi yöndeki gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; alt işverenler ile davalı … arasındaki ilişki “Hizmet” alımı olarak adlandırılsa da fiili olarak yürütülen faaliyetin tamamen yüklenici firmaların davalı … Müdürlüğüne işçi temin edilmesinden ibaret olduğunu, işçilerin çalışmaları sırasında emir ve talimatları davalı işletme yetkililerinden aldıklarını, işçilerin hangi işlerde ve nerede çalışacaklarının işletme tarafından belirlendiğini, işin yürütülmesinde kullanılan tüm araç ve gereçlerin işletmeye ait olduğunu, çalışma düzeninin, fazla çalışma yapılıp yapılmayacağının işletme yetkililerince belirlendiğini, müvekkili ve diğer tüm işçilerin puantaj kayıtlarının işletme tarafından tutulduğunu, işletmenin istemediği bir işçinin çalışmaya devam etmesinin mümkün olmadığını, 4857 sayılı … Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin yedinci fıkrasına göre alt işveren işçilerinin baştan itibaren asıl işverenin işçisi oldukları sonucuna varılması gerektiğini, baştan itibaren işletme işçileriyle birlikte çalışan davacının işe giriş tarihinden itibaren aynı statüdeki işletme işçileriyle birlikte aynı ücret ve sosyal haklardan yararlanması gerektiğini, seri olarak açılan davalarda emsal kararlarda muvazaa tespiti yapıldığını ve kararların kesinleştiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasında, davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı ve davacının talep ettiği alacaklara hak kazanıp kazanmadığı uyuşmazlık konusudur.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin yedinci ve sekizinci fıkraları, Alt İşverenlik Yönetmeliği.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
1. Bölge Adliye Mahkemesince verilen 15.09.2022 tarihli ek kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.