Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/17658 E. 2023/8629 K. 05.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/17658
KARAR NO : 2023/8629
KARAR TARİHİ : 05.06.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabülü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacının davalı Şirketin yurt dışındaki şantiyelerinde 02.09.1971-01.10.2012 tarihleri arasında makine ve atölye formeni olarak en son aylık net 1.950,00 euro ücretle çalıştığını, … sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, yıllık izin, … … ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yargılama konusu uyuşmazlığın yabancılık unsuru içermesi nedeniyle … hukukunun uygulanamayacağını, davacı taleplerinin yersiz olduğunu, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, müvekkili Şirketin yurt dışındaki işlerini proje bazında yaptığını, dolayısıyla çalışmaların belirli dönemler hâlinde olduğunu, davacının kesintisiz çalışması söz konusu olmadığı gibi davacının kişisel sebepleri nedeniyle … sözleşmesinin sona erdiğini, davacının sözleşmede gösterilen ücretle çalıştığını, diğer ücret alacaklarına dair iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 26.12.1986-30.08.2012 tarihleri arasındaki dönem çalışmalarından Libya/Herewa projesinin başlangıç tarihi dışındaki sürelerin taraflar arasında ihtilafsız olduğu, davacının 02.09.1971-29.03.1973 tarihleri arasında … Köprüsü … Viyadükleri İnşaatında çalıştığını iddia ettiği, hizmet döküm cetvelinde davacının 02.09.1971-14.12.1971, 1972/l.dönem-11.05.1972 ve ….12.1972-29.03.1973 tarihleri arasındaki çalışmaları 62918 sicil numarası üzerinden Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) bildirildiği, SGK tarafından anılan sicil numarasının unvanın bilinmediği bilgisi verilmiş ise de davacı vekili tarafından dosyaya dâhil edilen Enka AS Waves unvan ve kaşeli 13.04.1973 tarihli çalışma belgesinde, davacının ….12.1972-02.04.1973 tarihleri arasında … Viyadükleri İnşaatı Teşebbüs Ortaklığı işyerinde soğuk … olarak çalıştığının belirtildiği, bu durumda 62918 sicil numaralı işyerinin davalı işyeriyle irtibatlı olduğunun ve davacının … Köprüsü … Viyadükleri İnşaatı projesinde, hizmet döküm cetvelinde 62918 sicil numarası üzerinden belirtilen sürelerde davalı işyerinde çalıştığının kabulü gerektiği, davacının 25.05.1976-30…1976 tarihleri arasında … … Limanı … Terminal Binası İnşaatında çalıştığını iddia ettiği, hizmet döküm cetvelinde davacının bu dönem çalışmaları, davalı işyerinin 186355 sicil numarası üzerinden SGK’ya bildirilmiş olup davacı iddiasının doğrulandığı, somut olayda; davacının … sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği ayrıca davacıya ihbar öneli kullandırılmadığı anlaşıldığından davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, uyuşmazlıkta yabancı ülke hukukunun uygulanacağı konusunda taraflar arasında bir sözleşme bulunmadığı, mevcut davada … hukukunun ve 4857 sayılı … Kanunu (4857 sayılı Kanun) hükümlerinin uygulanması gerektiği, zamanaşımı def’in değerlendirildiği, dosyada mübrez ibranamenin 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 420 nci maddesi karşısında hükümsüz olduğu, davacının fazla çalışma, hafta tatili, … … ve genel tatil ile yıllık izin ücretlerinin bilirkişi raporunda belirlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile ihtilaf hâlinde çalışılan ülke hukukunun uygulanacağının kararlaştırıldığını, tarafların seçtikleri ülke hukukuna itibar edilmesi gerektiğini, davada davacının son çalıştığı ülke olan Kazakistan … Kanunu hükümleri uygulanması gerekirken … mevzuatına göre davanın neticelendirilmesinin doğru olmadığını, davacının hizmet süresinin yanlış hesaplandığını, davacının müvekkili Şirket nezdinde 26.12.1986-30.08.2012 tarihleri aralığında 6 dönem hâlinde fasılalı çalışmasının söz konusu olduğunu, bunun harici çalışma iddialarına husumet itirazlarının olduğunu, davacı tanıklarının davalıya karşı davaları olup beyanlarına itibar edilemeyeceğini, davacının imzaladığı 30.08.2012 tarihli ibranameye değer verilmesi gerektiğini, davacının fazla çalışma, hafta tatili, … … ve genel tatil ücretlerinin bordrolarda tahakkuk ettirilerek ödendiğini, müvekkili Şirketçe … sözleşmesinin sona ermesiyle 7.250,00 euro ve 6.600,00 euro olmak üzere toplam 13.850,00 euro kıdem tazminatı ödendiği hâlde, 6.600,00 euro ödemenin hesaptan mahsup edilmediğini, davacı sanki yurt içinde çalışıyormuş gibi değerlendirilerek net/brüt ücret hesabının hatalı yapıldığını, yıllık izin ücreti talebinin reddi gerektiğini, zamanaaşımı def’in hatalı değerlendirildiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; … şirketi olan davalı Şirket ile davacı arasında yurt dışı … sözleşmesi imzalandığı, yurt dışı … sözleşmelerinin matbu nitelikle olduğu, davacının diğer çalışma dönemlerine ilişkin olarak yurt dışı … sözleşmelerinin sunulmadığı, … sunulan yurt dışı … sözleşmesinin Kazakistan ülkesi için düzenlenen ve çalışma süreleri boş bırakılan 14.05.2012 tarihli sözleşme olduğu, taraflar arasında hukuk seçimi yapıldığından söz edilebilmesi için işverenin işçiyi çalışılan ülke mevzuatına göre tâbi olacağı çalışma şartları konusunda bilgilendirme yükümlülüğünü yazılı olarak yerine getirmesi gerektiği, davada taraflarca sadece matbu nitelikteki, karakter olarak da 12 puntodan daha … harflerle oluşturulmuş 14.05.2012 tarihli sözleşmenin imzalandığı, burada davacı için uygulanacak yer hukukunun dahi yazmadığının görüldüğü, davalı işverenin imzalanan sözleşme uyarınca uygulanacak, çalışılan ülke mevzuatı ile ilgili davacı işçiye uygulanacak hükümler ve çalışma şartları yönüyle yapılması gerekli bilgilendirmeyi yapmadığı, bu nedenle taraflar arasında hukuk seçimi yapılmadığı sonucuna varıldığı, sırf bu sebeple dahi davada … … Hukuku’nun uygulanmasının doğru olduğu, yerleşik uygulamalardan ayrılmayı gerektiren ve aynı dönemde çalışan işçilere farklı işlem yapılmasını gerektirecek taleplerin hukuki güvenlik ve sürpriz karar vermeme ilkelerini de ihlal edecek nitelik taşıdığı, davalı … işverenin sürekli bir ülkede çalışma zorunluluğunun bulunmadığı, dolayısıyla işçinin … olan her ülkeye gitme durumu bulunduğu gibi davacının … uyruklu olduğu, ücretinin … bankaları aracılığı ile ödendiği, davalının … siciline kayıtlı ve işyeri merkez adresininde … olduğu, davalının imzasını da taşıyan dosyada mevcut 16.08.2012 tarihli fesih bildiriminin bizzat 4857 sayılı Kanun madde hükümlerine göre düzenlenmesi dikkate alındığında davalı tarafça yabancı hukukun uygulanması gerektiğine dair itirazlarının dahi kendi içinde çeliştiği anlaşıldığından mevcut davada … hukukunun ve dolayısıyla 4857 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasında bir isabetsizlik olmadığı, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 25.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda davacının hizmet süresine dair yapılan tespitlerin dosya kapsamıyla uyumlu olduğu, dosyada mevcut SGK kayıtları, sahteliği iddia ve ispat edilemeyen çalışma belgeleri, tarafların beyan ettikleri proje ve çalışma süreleri ve tanık beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde davacının fasılalı olarak gerek … gerekse yurt dışı şantiyelerinde toplamda 27 yıl, 5 ay, 26 … süre ile davalı işveren nezdinde çalıştığı, mevcut delil durumu itibarıyla davacının fix ücretle çalıştığı, çalışmalarının yurt dışında geçmesi, davacının yaptığı işin niteliği ve ağırlığı, meslekteki kıdemi ve unvanı (formen) bordro içerikleri gözetildiğinde davacının en son net 1.950,00 euro … … ücretle çalıştığının kabulünün yerinde olduğu, net ve brüt ücret değerlendirmesinin doğru olduğu, davacının fazla çalışma, hafta tatili, … … ve genel tatil ücret alacaklarının bulunduğu, ibranameye değer verilmemesinin doğru olduğu, davalının bu yönlere dair istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, dosyaya getirtilen … Bankası döviz hesabı özetinde 29.12.2011 tarihinde davalı Şirketçe 1.000,00 euro kıdem tazminatı ödemesinin kayıtlı olduğu, yine celp edilen vadesiz euro hesap özetinde de 03.12.2012 tarihinde davalı Şirketçe davacıya kıdem tazminatı açıklamasıyla 7.250,00 euronun ödendiğinin kayıtlı olduğu, banka kayıtlarında her iki ödeme için kıdem tazminatı açıklamasına yer verilmesi karşısında bu ödemelerin kıdem tazminatına mahsuben gerçekleştirildiğinin kabulüne göre sözleşme devamında ödenmekle makbuz hükmünde kabul edilen 1.000,00 euro için ödeme gününden fesih tarihine kadar işletilen yasal faizli güncel tutar ile 7.250 euronun TL karşılıklarının mahsubu ile istinaf aşamasında aldırılan bilirkişi raporunun 1. seçeneğindeki 63.264,67 TL kıdem tazminatı hesabının dosyaya uygun bulunduğu, davacı asılın yıllık izin ücreti yönünden alınan beyanları değerlendirilerek bakiye yıllık izin gününün 514 … olarak kabul edildiği ve son ay bordrosunda ödenen yıllık izin ücreti miktarının mahsubu gerektiği gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak; kamu düzeni yönüyle tespit edilen hatalar da düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı … davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; davacıya kıdem tazminatı olarak yapılan ödemelerin aslında eksik ödenen ücret alacaklarına ilişkin olduğunu, davalının, davacının bilgisizliğinden yararlanarak aslında tazminat niteliği bulunmayan ücret alacağını kıdem tazminatı olarak yatırdığını, bu nedenle bu miktarların kıdem tazminatından mahsup edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; … sözleşmesine uygulanacak hukuk, hizmet süresi ve aylık ücret miktarının tespiti, ücretin brütleştirilmesi, dava konusu alacaklara hak kazanılıp kazanılmadığı, alacakların hesaplanması, alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ile ödenip ödenmediği noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 … maddesi.

2. 5718 sayılı Milletlerarası … Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesi şöyledir :
” (1) … sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde … sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde … sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre … sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir.”

3. Mülga 2675 sayılı Milletlerarası … Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (Mülga 2675 sayılı Kanun) 24 üncü maddesi şöyledir:
“Sözleşmeden … borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri kanuna tabidir.
Tarafların açık olarak bir kanun seçmemiş olmaları halinde borcun ifa yeri hukuku, borcun ifa yerinin birden fazla olması halinde borç ilişkisinin ağırlığını teşkil eden edimin ifa yeri hukuku, bu yerin de tespit edilemediği hallerde ise, sözleşmenin en yakın irtibat halinde bulunduğu yer hukuku uygulanır.”

4. 5718 sayılı Kanun’un 2, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.

5. Dairemizin 27.04.2022 tarihli ve 2022/4504 Esas, 2022/5355 Karar sayılı kararında genel işlem koşulları ile ilgili olarak şu şekilde değerlendirme yapılmıştır:
“…
Öte yandan, genel işlem koşulları, sözleşme taraflarından birinin ileride kuracağı sözleşmelerde karşı âkidine değiştirmeden kabul edilmek üzere sunma niyetiyle önceden, … yanlı olarak saptadığı sözleşme koşullarıdır. 6098 sayılı … Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 20 nci maddesinin birinci fıkrasında genel işlem koşulları ilk defa tanımlanmıştır. Anılan madde; ‘Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, … başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu koşulların, sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz.’ şeklindedir. Genel işlem koşullarının … hukukundaki görünüm şekli ise genel … koşullarıdır. Bu nedenle, 6098 sayılı Kanun’un genel işlem koşullarını düzenleyen 20-25 … maddeleri genel … koşulları hakkında da uygulanır.
4904 sayılı … … Kurumu Kanunu’na dayanılarak hazırlanan Yurt Dışı İstihdam Hizmetleri Yönetmeliği’nin 4 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 8 … maddesi uyarınca yabancı ülkedeki … ve faaliyetlerinde istihdam edeceği işçileri …’den götürmek isteyen işverenler, … … Kurumu tarafından hazırlanan … sözleşmelerini işçi ile karşılıklı olarak imzalamak ve imzalı sözleşmeleri Kuruma onaylatmak zorundadır. Bu noktada, yurt dışına çalışmak amacıyla gidecek işçilerin gittikleri ülkelerde zor durumda kalmamaları, ücret, çalışma koşulları ve sosyal güvenlik konuları başta olmak üzere diğer birçok konuda mağduriyet yaşamamaları için yurt dışına çıkmadan önce yurt dışı … sözleşmesinin Kuruma onaylatılması amaçlanmıştır.
Yabancı unsurlu … sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte ileride ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkta yabancı hukukun uygulanması taraflar açısından öngörülebilir bir durumdur. Taraflar bir hukuk seçimi yapmamış olsalar dahi 5718 sayılı Kanun’un 27 … maddesinin ikinci fıkrası düzenlemesiyle objektif bağlama kuralı uyarınca uyuşmazlıkta yabancı hukukun uygulanması mümkün olabilmektedir.
6098 sayılı Kanun’un genel işlem şartlarına ilişkin hükümlerinin hukuk seçimi anlaşmasının geçersizliğine gerekçe olamayacağını belirtmek gerekir. Söz konusu hükümler, hukuk seçimi anlaşmasına uygulanacak hukukun … hukuku olması hâlinde işlev görebilir. Bunun dışında 6098 sayılı Kanun’un bahsi geçen hükümleri, bunların doğrudan uygulanan kural niteliğinde kabul edilmeleri yahut yabancı hukukun ilgili hükümlerinin uygulanmasının … kamu düzenine açıkça aykırı olması halinde uygulanması söz konusu olabilir (ERTEN, …, “Yurt Dışında Çalışan … Vatandaşı İşçilerin …’de Açtıkları İşçi Alacaklarına Dair Davalarda Milletlerarası Yetki ve Uygulanacak Hukuk Meseleleri”, Prof. Dr. … …’a …, C. 1, … 2022, s. 244). Kaldı ki, somut olayda taraflar arasında imzalanan ve Kuruma onaylatılan yurt dışı … sözleşmesi 6098 sayılı Kanun’un 20-25 … maddelerine göre değerlendirildiğinde; önemli olanın işverenin işçiye söz konusu sözleşmeyi okuma imkanını sağlaması olduğu, Kurum tarafından hazırlanan ve bir örneğinin işçiye de verildiği anlaşılan yurt dışı … sözleşmelerinin sürekli olarak Kurum’un internet sayfasında yer aldığı, kolayca ulaşılabilir ve incelenebilir olup işçinin bu sözleşme içeriğini okuma imkanının her zaman mevcut olduğu kabul edilmelidir (BAYCIK, Gaye, “Çalıştırılmak Üzere Yurt Dışına Götürülen … İşçilerin Açtıkları Davalarda Uygulanacak Hukuk”, Yurt Dışı Hizmet Sözleşmelerinde Milletlerarası … Hukuk Uygulaması … Hukuku Sorunları, Elli İkinci … Arama Konferansı, İntes Yayınları, 2017, s.109-110). Ayrıca, yurt dışı … sözleşmesinin açık, net ve anlaşılır bir dilde düzenlendiği, yukarıda açıklandığı gibi 5718 sayılı Kanun’un 27 … maddesinin birinci fıkrasının açık hükmü ile cevaz verdiği şekilde sözleşmede hukuk seçimi yapıldığı anlaşılmakta olup taraflar arasında imzalanan yurt dışı … sözleşmesinin bağlayıcı ve geçerli olduğu sonucuna varılması gerekmektedir. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince yurt dışı … sözleşmesi hükümlerine genel işlem koşulları niteliği taşıdığından bahisle değer verilmeyerek … Hukuku’nun olaya uygulanmasına karar verilmesi hatalıdır.
…”

3. Değerlendirme
1. Yabancılık unsuru, bir hukuki işlemi veya ilişkiyi ya da olayı birden fazla devletin hukuku ile irtibatlı hâle getiren unsurdur. İşçinin veya işverenin yabancı olması, işverenin işletme merkezinin yabancı bir ülkede bulunması, işçinin kendi işini mutad olarak yabancı bir ülkede yapması veya … ilişkisinin yabancı bir ülke ile sıkı irtibatlı olduğunun durumun genelinden anlaşılması gibi hâllerde … sözleşmesinde yabancılık unsurunun bulunduğundan söz edilir.

2. 5718 sayılı Kanun’un 40 ıncı maddesine göre, … mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibarıyla yetki kuralları belirler. Aynı Kanun’un 44 üncü maddesi ise … … sözleşmesinden veya … ilişkisinden … uyuşmazlıklarda … mahkemelerinin milletlerarası yetkisini tayin eden … bir yetki kuralı getirmiştir. Buna göre, … … sözleşmesinden veya … ilişkisinden … uyuşmazlıklarda işçinin işini mutaden yaptığı işyerinin …’de bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. İşçinin, işverene karşı açtığı davalarda işverenin yerleşim yeri, işçinin yerleşim yeri veya mutad meskeninin bulunduğu … mahkemeleri de yetkilidir.

3. 5718 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin birinci fıkrasında hâkimin, … kanunlar ihtilafı kurallarını ve yetkili olan yabancı hukuku resen uygulayacağı ve yetkili yabancı hukukun içeriğinin tespitinde taraflardan yardım isteyebileceği belirtilmiştir. Yabancı hukukun içeriğinin tespiti, … ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden, hâkim gerekirse bilirkişi incelemesine de gidebilir. Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi hâlinde … hukuku uygulanır.

4. 5718 sayılı Kanun’un 5 … maddesine göre yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün … kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde … hukuku uygulanır. Kamu düzeni müdahalesi sınırlı ve istisnai niteliktedir. … kamu düzeninin ihlalini gerektirecek hâller, çoğunlukla emredici bir hükmün açıkça ihlali hâlinde düşünülecektir. Fakat her emredici hükmün ihlali hâlinde veya her emredici hükmü ihlal eden bir yabancı kararın … kamu düzenine aykırı bulunduğunu söylemek olanaklı değildir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar sayılı kararı). Örneğin; ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, hafta ve genel tatil alacaklarına ilişkin hükümler iç hukukumuz bakımından emredici nitelikte olmakla birlikte, bunlara dair yabancı hukukun farklı düzenlenmeleri, sırf farklılıkları nedeniyle somut uyuşmazlıkta ortaya çıkan durum değerlendirilmeden 5718 sayılı Kanun’un 5 … maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesine neden olmaz. Keza uygulanması gereken yabancı hukukun işçiye … hukukundan daha az koruma getirmesi de … başına kamu düzeni müdahalesi için yeterli bir sebep değildir. Kanunlar ihtilafı hukukundaki kamu düzeni anlayışı, iç hukukun kamu düzeni anlayışından farklı ve daha dar kapsamlıdır.

5. Bir yabancı hukuk kuralı … hukukunun … değerlerine, … genel adap ve ahlâk anlayışına, … kanunlarının dayandığı … adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, 2709 sayılı … Cumhuriyeti Anayasası’nda yer … … hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ikili anlaşmalara, gelişmiş toplumların ortak benimsedikleri ahlâk ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine aykırı olması hâlinde Kamu düzenimize aykırılığı söz konusu olabilir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar). Örneğin yabancı hukukun, … çocukların çalışmasına ya da ücret ve diğer haklarda ırka dayalı ayrımcılık yapılmasına izin vermesi kamu düzenimize aykırıdır.

6. Yabancı hukukun uygulanmasını engelleyen diğer bir durum ise doğrudan uygulanan kurallardır. Müdahaleci normlar olarak adlandırılan bu kurallar, taraflardan ziyade, devlet organizasyonunun sosyal, ekonomik ve politik menfaatlerini gerçekleştirmeyi amaçlar. Bu açıdan vatandaş yabancı ayrımı gözetilmeden, yabancılık unsuru taşısın taşımasın, hukuk seçimi yapılsın yapılmasın, uygulama alanına giren her ilgili olay ve hukuki ilişkide mutlaka uygulanması gereken kurallardır (… …, … …, … … Figanmeşe, Milletlerarası … Hukuk, …, 2019, s.7; … …, B. … …, Milletlerarası … Hukuk, …, 2020, s.155). … hukukunda işçiyi koruyan her emredici kural, doğrudan uygulanan kural olarak nitelendirilmez; ayrıca Devlet organizasyonunun sosyal, ekonomik ve politik menfaatlerini de koruması gerekir. Bununla birlikte emredici hükümler ile doğrudan uygulanan kuralların ayırt edilmesi her zaman kolay değildir ve tartışmalıdır. Doğrudan uygulanan kurallara, kamu hukuku nitelikli … güvenliği hükümleri, … işçi gruplarını koruyucu hükümler ve yasal greve ilişkin hükümler ve asgari ücrete ilişkin düzenlemeler örnek olarak gösterilebilir (…, Milletlerarası Unsurlu … ve Toplu … Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk, …, 2012, s.189-195). Devlet organizasyonun korunması, çoğu olayda ülke ile belirli bir şekilde irtibatlı ya da ülkede gerçekleştirilen … sözleşmelerinde söz konusu olur. Örneğin, tamamen yurt dışından ifa edilen bir … ilişkisinde … hukukundaki asgari ücrete ilişkin kuralın uygulama alanına giren bir olay ya da ihtilaf söz konusu olmaz (… …, “Yabancı Unsurlu … Hukuku İhtilâfları ile İlgili Yargıtay Kararlarının Değerlendirilmesi”, … … …, … … (Editörler), 10. Yılında Milletlerarası … Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun, …, 2017, s.525-526; … … …, “Yabancı Unsurlu … Sözleşmelerinde For Devletinin Doğrudan Uygulanan Kurallarının Tespiti ve Uygulaması”, … … Hukuk Dergisi, 2017/1, s. 286).

7. Gerek mülga 2675 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi gerekse 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca … sözleşmesinin tarafları, sözleşme ile irtibatlı olsun olmasın diledikleri bir ülkenin hukukunu seçebilirler. Ancak tarafların seçmiş oldukları bu hukuk düzeninin, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgari korumanın altında kalması hâlinde mutad işyeri hukuku uygulanır. Bu durumda, seçilen hukuk ile mutad işyeri hukuku arasında bir yararlılık karşılaştırması yapılmalıdır (… …, “5718 sayılı Kanunu’na Göre … Akdine Uygulanacak Hukukun Tespiti”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt XI, 2007, Sayı 1-2, s.153; A. … …, “Mutad İşyeri Kavramı ve MÖHUK m.27/f.3’ün Uygulanması Sorunu”, … Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 8, 2018, Sayı 2, s.211-212; …, s.89-100). Mutad işyeri, işin zaman ve içerik olarak ağırlıklı ifa edildiği işyeridir. Başka bir anlatımla mutad işyeri, işçinin işini fiilen yaptığı yerdir. İşçinin ücretinin ne şekilde ve hangi para biriminden ödendiği mutad işyerinin belirlenmesi açısından belirleyici değildir. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması, örneğin montaj için yurt dışında görevlendirilmesi durumunda, bu işyeri mutad işyeri sayılmayacaktır. Geçici çalışmanın ne kadar olacağı her olayın özelliğine göre hâkim tarafından belirlenmelidir. İşçi sadece yabancı ülkede çalışmak için işe alınmışsa ya da işveren çalışmak üzere yabancı ülkeye gönderdiği işçisini geri alma niyetinden veya işçi geri dönme niyetinden vazgeçerse, yabancı ülkeye gönderilen işçinin fiilen çalıştığı yer, mutad işyeri hâline gelir (… …, … …, “Birden Fazla Ülkede İfa Edilen … Sözleşmelerinde Mutad İşyerinin Tespiti”, Terazi Hukuk Dergisi, 2020, Sayı 169, s.1822-1824; …, s.118-137; …, s.217).

8. Yabancılık unsuru taşıyan … sözleşmelerinde taraflar uygulanacak hukuku seçmemişlerse veya yapmış oldukları hukuk seçimi anlaşması herhangi bir sebepten geçerli değilse, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince işçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz. İşin birden fazla ülkede ifa edilmesinde de mutad işyerinin tespitine çalışılmalıdır. Bu hâlde mutad işyeri, Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarında ve doktrinde belirtildiği üzere, işçinin işini ifa faaliyetlerini veya ifa faaliyetlerinin çoğunluğunu gerçekleştirdiği yer, işçinin esas olarak işverene karşı yükümlülüklerini yerine getirdiği yer, işçinin işini ifa etmek üzere hangi ülkede daha çok zaman geçirdiği, işin organize edildiği yer, işin esas kısmının ve ağırlıklı bölümünün yapıldığı yer gibi kriterlerden hareket edilebilir (Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi, 18.09.2019 tarihli ve 2016/9339 Esas, 2019/16564 Karar sayılı kararı; …, …, s.1822-1824). Ancak aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre işçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde … sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir. Esas işyeri ile kastedilen, işverenin işyeri merkezinin bulunduğu ülkedir. Örneğin açık denizlerde görev … gemi adamları bakımından esas işyerinin bulunduğu ülke hukuku önem taşır. Maddenin dördüncü fıkrasında ise hâlin bütün şartlarına göre … sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye mutad işyeri hukuku ve işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukuku yerine bu hukukun uygulanabileceği ifade edilmiştir. Daha sıkı ilişkili hukukun uygulanmasındaki en önemli unsur, işçinin menfaatidir (…, s.147). Örneğin, işçinin sosyal çevresinin …’de bulunması, …’nin sosyal güvence sistemi içinde yer alması, ücretinin …’de ve … lirası üzerinden ödenmesi, işverenin … olması, … sözleşmesinin … hukukuna özgü kurumlar gözetilerek düzenlenmesi, … hukukuna tâbi daha önceki bir … sözleşmesine gönderme yapılması, … sözleşmesinin Türkçe kaleme alınması gibi unsurların tamamının ya da önemli bir bölümünün varlığı hâlinde, … sözleşmesinin … hukuku ile sıkı ilişki içinde olduğu sonucuna varılabilir (…, s.152).

9. Sözleşmenin belirli süreli olarak yapılıp yapılamayacağı, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle işçinin hak kazanacağı tazminatlar, fazla çalışma, yıllık izin, işverence yapılan uygulama ve ödemelerin niteliği, zamanaşımı gibi hususlar 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesi uyarınca tayin edilen hukuka göre değerlendirilmelidir. Hafta tatili, dinî ve millî … günleri ve ücretlerini düzenleyen hükümler, doğrudan uygulanan kuraldır; ancak uygulama alanına giren … ilişkilerine uygulanır. Örneğin tamamen yurt dışında ifa edilen bir … ilişkisinde, dinî ve millî … günleri … hukukuna göre belirlenemez (…, s. 528; … …, … …, “…’den Yurt Dışına Götürülen İşçiler Hakkında Yargıtay Kararının Değerlendirilmesi”, … Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, Cilt 13, 2016, Sayı 50, s.971-972).

10. Yurt dışı … sözleşmelerinde, işverenin bilgi verme yükümlülüğüne yönelik maddelere de rastlamak mümkündür. Maddeye aykırı davranışın yaptırımının açıklanmadığı bu tür sözleşme maddelerinin düzenleniş amacının, çalışılan ülke mevzuatına aykırı işveren uygulamasının önüne geçmek olduğu kabul edilmelidir. Bir başka anlatımla bu tür maddeler; işverenin çalışılan ülke mevzuatına uygun hareket etmesini sağlamaya, bu bağlamda işçinin çalışılan ülke mevzuatına uygun olarak hak ve alacaklarını … altına almaya yöneliktir. Dolayısıyla işverenin bilgi verme yükümlüğünü ihlal etmesi, uyuşmazlığa çalışılan ülke mevzuatının uygulanmasını engeller mahiyette kabul edilemez.

11. Diğer yandan işverence, açık hukuk seçimine karşın kararlaştırılan ülke hukukunun uygulanmamış olması, tarafların fiili olarak … hukukuna göre uygulama yapılmasını kararlaştırdıklarını değil sözleşmenin … yanlı olarak uygulanmadığını gösterir.

12. Somut uyuşmazlıkta davacı işçi; davalının yurt dışında bulunan şantiyelerinde çalıştığını, ücretinin USD olarak ödendiğini ileri sürerek ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, … … ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiş; davalı işveren ise davacının yurt dışı şantiyelerinde çalışması sebebiyle uyuşmazlığın yabancı hukuka göre çözümlenmesi gerektiğini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, davalı vekilinin bu savunmasına değer verilmeksizin uyuşmazlığa … hukuku uygulanmak suretiyle yargılama sonuçlandırılmış ve istinaf yolu incelemesinde de davalının bu yöndeki istinaf başvurusu; … hukukunun olaya uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Ne var ki varılan sonuç, dosya kapsamına uygun düşmemiştir.

13. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı işçi; 02.09.1971-29.03.1973 tarihleri arasında … köprüsü … Viyadükleri İnşaatı, 25.05.1976-30…1976 tarihleri arasında … … Limanı … Terminal Binası İnşaatı, 13.07.1976-18.11.1977 tarihleri arasında Suudi Arabistan Yamama Çimento Fabrikası İnşaatı, 04.05.1978-17.11.1979 tarihleri arasında … Barajı İnşaatı, 02.08.1980-07…1982 tarihleri arasında Ürdün/Khor Safi-… Potash Projesi, 01.07.1982-15…1984 tarihleri arasında Ürdün/… Çimento Fabrikası, 26.12.1986-10.09.1990 tarihleri arasında …/Bekhme Barajı, 01.05.1991-….02.1999 tarihleri arasında Libya-Herewa Projesi, 26.07.2001-01.03.2003 tarihleri arasında Kazakistan, 20.07.2003-31.01.2004 tarihleri arasında Kazakistan, 22.04.2005-31.03.2011 tarihleri arasında Kazakistan ve 13.05.2012-30.08.2012 tarihleri arasında Kazakistan projesi olmak üzere davalı Şirketin yurt dışındaki projelerinde dönem dönem fasılalı olarak çalışmıştır.

14. Taraflar arasında sadece, davacının 13.05.2012-30.08.2012 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin olarak 14.05.2012 tarihli ve belirsiz süreli yurt dışı … sözleşmesi düzenlenmiştir. Bu sözleşmenin; tarafların … ilişkisindeki hak ve yükümlüklerine ilişkin çalışma süresi, fesih, fazla çalışma, yıllık izin, hafta tatili ve genel tatil ücretine ilişkin maddelerinde çalışılan ülke mevzuatının uygulanacağı belirtilmiş, yine sözleşmelerin 16 ncı maddesinde de anlaşmazlık hâlinde uygulanacak mevzuata ilişkin olarak sözleşme maddelerinde çalışılan ülke mevzuatının geçerli olduğunun belirtildiği hususlardaki ihtilafların çözümünde öncelikle çalışılan ülke mevzuatı, çalışılan ülkede konuya ilişkin hukuki düzenleme bulunmaması hâlinde … mevzuatının uygulanacağı açıklanmıştır. Buna göre davacının 13.05.2012-30.08.2012 tarihleri arasındaki son çalışma dönemi için tarafların … sözleşmesi ile bir hukuk seçimi anlaşması yaptıkları açıktır. Davacı işçi, dava konusu alacakların ait olduğu son çalışma döneminde davalıya ait Kazakistan’da bulunan işyerinde çalışmış olup bu durumda ilgili dönemde mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Kazakistan olduğu sabittir. Bu nedenle yurt dışı … sözleşmesi imzalanan son çalışma döneminde, … sözleşmesi ile seçilen hukuk uygulanmalıdır.

15. Yurt dışı … sözleşmesinin açık, net ve anlaşılır bir dilde düzenlendiği, yukarıda açıklandığı gibi 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin birinci fıkrasının açık hükmü ile cevaz verdiği şekilde sözleşmede hukuk seçimi yapıldığı anlaşılmakta olup taraflar arasında imzalanan yurt dışı … sözleşmesinin bağlayıcı ve geçerli olduğu sonucuna varılması gerekir. Bölge Adliye Mahkemesince, yurt dışı … sözleşmesi hükümlerine genel işlem koşulları niteliği taşıdığından bahisle değer verilmeyerek olaya … hukukunun uygulanmasına karar verilmesi hatalıdır.

16. Tarafların hukuk seçimi anlaşması yapmadıkları veya yapılan hukuk seçimi anlaşmasının geçersiz olduğu dönemde … sözleşmesine, kural olarak işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukukunun uygulanması gerektiği 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin ikinci fıkrasında genel bir kural olarak düzenlenmiştir. Burada yetkili kılınan hukuk, işçinin işini fiilen yerine getirdiği yer ülke hukukudur. Mutad işyeri hukuku, karakteristik edimin ifa yeri hukuku olarak … sözleşmesiyle en sıkı ilişkili olan hukuktur. 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen daha sıkı ilişkili hukuk ise bir istisna hükmü olup bu hükmün … sözleşmelerinde dar yorumlanması gerekir (… …, … … Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk, …, 2021, s. 74, 89).

17. Somut olayda davalı işverenin yurt dışı projelerinde çalıştırılmak üzere istihdam edilen davacı işçi; birinci çalışma döneminde …’de (02.09.1971-29.03.1973, 25.05.1976-30…1976, 13.07.1976-18.11.1977, 04.05.1978-17.11.1979 tarihleri arasındaki dönemler), ikinci ve üçüncü çalışma döneminde Ürdün’de, dördüncü çalışma döneminde …’ta, beşinci çalışma döneminde Libya’da, altıncı (Kazakistan’da geçen son dönem dışındaki diğer Kazakistan çalışmaları) çalışma döneminde de Kazakistan’da bulunan davalıya ait işyerlerinde çalışmıştır. Davacı tarafından … görme edimi fiilen söz konusu ülkelerde yerine getirilmiş olup ilgili dönemlerde mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı …, Ürdün, …, Libya ve Kazakistan olduğu sabittir. Davacıya … haricinde çalıştığı bu dönemlerde ücreti de USD ve euro olarak ödenmiştir. Daha sıkı ilişkili hukukun tespitinde sadece işçi ve işverenin … olması … başına belirleyici kriter kabul edilemez. Buna göre hukuk seçimi anlaşması bulunmayan ve daha sıkı ilişkili hukukun … hukuku olmadığı anlaşılan (birinci çalışma dönemi hariç olmak üzere) ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı çalışma dönemlerinde uyuşmazlığa mutad işyeri hukukunun uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır. Davacının birinci çalışma dönemi …’de geçtiğine göre bu dönem için uyuşmazlığa mutad işyeri hukuku olarak … hukukunun uygulanması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır.

18. Tüm bu hususlar dikkate alındığında 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında hukuk seçimi anlaşması bulunan davacının 13.05.2012-30.08.2012 tarihleri arasındaki son çalışma döneminde (yedinci dönem) Kazakistan hukuku, hukuk seçimi anlaşması bulunmayan birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı çalışma dönemlerinde sırasıyla mutad işyeri hukuku olan …, Ürdün, …, Libya ve Kazakistan hukukunun uyuşmazlıkta uygulanması gerekmektedir. Hâl böyle olunca, uzman bir bilirkişiden de denetime elverişli rapor alınmak suretiyle dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek dava konusu alacaklar hakkında, usuli kazanılmış haklar da gözetilerek bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı … davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05…2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.