Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/13468 E. 2022/14981 K. 22.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/13468
KARAR NO : 2022/14981
KARAR TARİHİ : 22.11.2022

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 24. Hukuk Dairesi

İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 10. … Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince 07.07.2022 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.

Ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesince temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiş ise de dava konusu alacaklar hakkında hiçbir hesaplama yapılmadan söz konusu talebin reddine hükmedilmesi karşısında verilen kararın kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemeyeceğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen miktar itibarıyla kesinlik sınırına bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle davacının temyiz talebinin reddine dair karar tesisi hatalı olup, Bölge Adliye Mahkemesince verilen 07.07.2022 tarihli ek kararının bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin asıl kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.11.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat ….. ile davalı vekili Avukat …..geldiler.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 16.09.2013-07.12.2016 tarihleri arasında davalı işyerinde müdür olarak görev yaptığını, işyerinde haftada 5 gün 09.00-18.00 saatleri arasında çalışıldığını ancak … yoğunluğu nedeniyle haftada ortalama 2-3 gün 21.00-22.00 saatlerine kadar çalıştığını, müvekkiline fazla çalışma ücreti ödenmediğini, müvekkilinin Sosyal Güvenlik Kurumundan almış olduğu yaş haricinde emeklilik için diğer şartları taşıdığına dair yazı, fazla çalışma ücretinin ödenmemesi ve prime esas kazançlarının Kuruma gerçek ücret üzerinden yatırılmaması gibi nedenlerle … sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini beyanla kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının … sözleşmesini fesih sebebinin kanunun getirdiği haktan faydalanmak ve emekli olmak değil yeni bir işyerinde çalışmak olduğunu, davacının fazla çalışma ücretinin ücretine dâhil olduğunu, müdür olarak çalışmak suretiyle kendi mesaisini kendisinin belirlediğini, bu nedenle fazla çalışmasının bulunmadığının işyeri kayıtları ile sabit olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının emeklilik nedeniyle … sözleşmesini feshetmeden önce 28.11.2016 tarihinde … sözleşmesi imzaladığı, buna göre fesih hakkını dürüstlük kuralına uygun kullanmadığı ve kıdem tazminatına hak kazanamayacağı, taraflar arasında imzalanan … sözleşmesine göre davacının ücretine fazla çalışma ücretinin dâhil olduğu, davalı tarafça davacının işe giriş çıkış kayıtlarının sunulduğu, buna göre davacının aylık 22,5 saati aşan fazla çalışmasının bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu fazla çalışma ve kıdem tazminatı alacaklarının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin kanundan kaynaklanan bir hakkı kullanmasının hakkın kötüye kullanımı kabul edilemeyeceğini, feshin hakkın kötüye kullanılması olarak kabulü için işçinin işverene zarar vermek ya da … duruma sokmak amacıyla hareket etmesinin şart olduğunu, müvekkilinin işverene zarar vermek ya da … duruma sokmak kastı olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının davaya konu işçilik alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplandığı, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dayandıkları belgeler, hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitleri ile uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre İlk Derece Mahkemesinin değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçe gösterilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kesin olarak verilmesinin hukuka aykırı olduğunu zira davacının reddedilen alacağının miktarı belirli olmadığını, davacının kanundan kaynaklanan bir hakkı kullanmasının hakkın kötüye kullanımı olarak kabul edilemeyeceğini, hakkın kötüye kullanılması için işçinin işverene zarar vermek ya da … duruma sokmak amacıyla hareket etmesi gerektiğini, fazla çalışmanın reddinin hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe:
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yaş dışı emeklilik koşullarını sağlayan davacının kanundan kaynaklanan hakkını kullanarak işyerinden ayrıldıktan sonra başka bir işyerinde çalışmaya başlamasının hakkın kötüye kullanımı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) “Dürüst davranma” başlıklı 2 nci maddesi şöyledir:
“Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”

2. 4857 sayılı … Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 120 nci maddesi yollamasıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı … Kanunu’nun “Kıdem tazminatı” kenar başlıklı 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına 25.08.1999 tarihinde eklenen (5) inci bent şöyledir:
“506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle,
… son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. …”

3. 4857 sayılı Kanun’un 41 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 4857 sayılı Kanun’un 120 nci maddesi yollamasıyla hâlen yürürlükte olan 1475 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi birinci fıkrasına 25.08.1999 tarihinde eklenen (5) inci bent uyarınca emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirmesi hâlinde işçiye kendi isteği ile işten ayrılması imkânı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanamamış olsa da anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle işyerinden ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir.

3. İşçinin emeklilik sebebi ile … sözleşmesini feshetmesinden kısa bir süre sonra, yeniden çalışmasını gerektirecek durumlar ortaya çıkabileceği gibi işçinin bu hakkını kendisi için daha olumlu sonuçlar doğurabileceğini düşündüğü bir başka işyerinde çalışma amacı ile de kullanması mümkündür. Kanunda tanınan bu hakkın amacı; işyerinde çalışarak yıpranan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ait yükümlülükleri tamamlayan işçinin, emeklilik için yaşı beklemesine gerek olmadan … sözleşmesini feshine imkân tanımaktır. Emeklilik hakkının bu şekilde kullanılması hâlinde davacının 4721 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinde öngörülen dürüstlük kuralına aykırı davrandığından söz edilemez. Kanunda tanınan emeklilik sebebi ile fesih hakkının kullanması ile birlikte kıdem tazminatına hak kazanılacağının kabulü gerekir. İşçinin hangi amaçla bu hakkı kullandığı, kıdem tazminatına hak kazanması açısından önem arz etmemektedir.

4. Somut olayda davacının emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirdiği gerekçesi ile … sözleşmesini feshettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının emeklilik nedeniyle … sözleşmesini feshetmeden önce 28.11.2016 tarihinde dava dışı işverenle … sözleşmesi imzaladığı böylece fesih hakkını dürüstlük kuralına aykırı kullandığı sonucuna varılarak kıdem tazminatının reddine hükmedilmiş ise de kanundan kaynaklanan hakkını kullanan davacı işçinin … sözleşmesini feshetmeden önce diğer işyeri ile görüşme yapması ve hatta … sözleşmesi imzalaması hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirilemez. Bu sebeple dava konusu kıdem tazminatının kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Bölge Adliye Mahkemesince verilen 07.07.2022 tarihli ek kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davacı yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,22.11.2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Davacı vekili, müvekkilinin, davalıya ait işyerinde çalışmaktayken … sözleşmesini yaş şartı dışında emeklilik şartlarının oluşması, fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi ve Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilen ücretin gerçek ücreti yansıtmaması nedenleriyle feshettiği hâlde kıdem tazminatının davalı işverence ödenmediğini iddia ederek kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücretinin tahsili amacıyla dava açmıştır. Davalı vekili ise, davacının işyerinden ayrılmasını müteakip başka bir bankada çalışmaya başladığını, salt şekilsel olarak ilgili kanun maddesine dayanılmasının davacının gerçek iradesini göstermeyeceğini, istifanın başka bir işyerinde çalışmak amacıyla yapıldığının açık olduğunu ve fesih hakkının davacı tarafça kötüye kullanıldığını, davacının kıdem tazminatı talep edemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi, davacının işten ayrıldığı tarihteki amacının aktif … hayatını sonlandırmak olmadığı, bu nedenle kıdem tazminatı talep edemeyeceği, fazla çalışma alacağının bulunmadığı ve ücretlerinin gerçek ücret üzerinden Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı tarafın mahkeme kararını istinaf etmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi yaptığı istinaf incelemesi sonucunda davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.

Uyuşmazlık, fesih hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığı ve buradan varılacak sonuca göre davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamayacağına ilişkindir.
4721 sayılı … Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci maddesi gereği kanunun sağladığı haklar başkasının aleyhine olacak şekilde kullanılamaz. Hukuk, kötüniyeti korumaz. 4721 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkca kötüye kullanılmasını hukuk düzenini korumaz.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Bir hakkın kullanılmasının açıkca adaletsizlik oluşturduğu, gerçek hakkın tanınması ve bireyin korunması için tüm hukuki yolların kapalı bulunduğu zorunluluk hâllerinde 4721 sayılı Kanun’un 2 nci maddesi uygulama alanını bulur ve olağanüstü bir imkân sağlayarak haksızlığı düzeltici, kanundaki kuralları tamamlayıcı fonksiyonunu yerine getirir. Bir hakkın dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanılması suretiyle başkasına bir zarar verilmesi, hakkın kötüye kullanılmasını oluşturur. 4721 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin birinci fıkrası hükmü, herkesin haklarını, toplumda geçerli, doğruluk, dürüstlük ve … ilişkilerinin gerektirdiği karşılıklı … anlayışına uygun olarak kullanmasını emreder. Aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının amacı, hâkime özel ve istisnai hâllerde adalete uygun düşecek şekilde hüküm verme imkânını sağlamaktır.

Keza 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre de “Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar”. Bu ilke gereğince taraflar, doğruyu söyleme yükümlülüğü altındadır. Yine 6098 sayılı … Borçlar Kanunu’nun 435 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki “sözleşmeyi fesheden taraftan, dürüstlük kurallarına göre hizmet ilişkisini sürdürmesi beklenemeyen bütün durum ve koşullar, haklı sebep sayılır.” şeklindeki düzenleme ve 4857 sayılı … Kanunu’nun 23 üncü maddesindeki “Süresi belirli olan veya olmayan sürekli … sözleşmesiyle bir işverenin işine girmiş olan işçi, sözleşme süresinin bitmesinden önce yahut bildirim süresine uymaksızın işini bırakıp başka bir işverenin işine girerse sözleşmenin bu suretle feshinden ötürü, işçinin sorumluluğu yanında …” şeklindeki düzenleme ile sözleşmeyi fesheden tarafın dürüstlük kurallarına uygun hareket etmesi gerektiği, bu düzenlemeye aykırı davranmanın sorumluluğu gerektirdiği belirtilmiştir.

Tarafların iyiniyeti veya kötüniyeti (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 14.02.1951 tarihli ve 1949/17 Esas, 1951/1 Karar sayılı kararı), taraflarca ileri sürülmese dâhi dosyadan anlaşıldığı takdirde hâkim resen dikkate alacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 21.10.1983 tarihli ve 1981/1-30 Esas,1983/1000 Karar sayılı kararı).
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 29.09.2016 tarihli ve 2016/27010 Esas, 2016/16881 Karar sayılı, 25.02.2016 tarihli ve 14/31116 Esas, 2016/4089 Karar sayılı, 21.12.2015 tarihli ve 2014/25983 Esas, 2015/36113 Karar sayılı, 27.10.2015 tarihli ve 2014/15588 Esas. 2015/30109 Karar sayılı, 04.03.2013 tarihli ve 13/11223 Esas ve 15/9012 Karar sayılı ilâmlarında da belirtildiği üzere hukuk kötüye kullanılan hakkı korumamalıdır.
Somut olayda ise, davacı hâlen davalı işyerinde çalışmakta iken dava dışı Burganbank AŞ’ye … başvurusu yapmıştır. … başvurusu yaptığı sırada davalı işyerinde çalışmaya devam etmektedir. Yine davalı işyerinde çalışmaya devam ederken 28.11.2016 tarihinde Burganbank AŞ ile … sözleşmesi imzalamıştır. Davacı, Burganbank AŞ ile bu … sözleşmesini imzaladıktan sonra yani bu bankayla çalışma hakkını garantileyince bu sözleşmeden on gün sonra … sözleşmesini feshetmiştir. Fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi ve gerçek ücretinin Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmemesini de fesih sebebi yapmıştır. Ancak yapılan yargılamada fazla çalışma ücret alacağının bulunmadığı ve Sosyal Güvenlik Kurumuna gerçek ücretlerinin bildirildiği anlaşıldığından bu talepleri de reddedilmiştir. Davacının bu nedenlerle haklı feshi de söz konusu değildir. Davacı, davalı işyerinden ayrıldıktan sonra değil hâlen çalışmaya devam ederken, başka bir işyeriyle sözleşme imzalamış ve bu nedenle davalı işyerinden ayrılmıştır. Davacının amacı yeni bulduğu ve sözleşme imzaladığı işte çalışmaktır. Amaç çalışma hayatını sonlandırmak değil, başka bir işte çalışmak için ayrılmaktır. Davacının somut olayda kanunun kendisine sağladığı hakkı kötüye kullandığı açıktır. Davacının çalışırken başka bir işverenle … sözleşmesi imzalayıp ardından … sözleşmesini feshettikten sonra diğer işyerinde işe başlaması şeklinde gerçekleşen olayda fesih hakkının kötüye kullanıldığı, davacının bu şekilde dürüstlük kuralına aykırı davrandığı çok açıktır. Dürüstlük kuralına aykırı olarak kötüye kullanılan hak korunmayacağından kıdem tazminatı isteminin reddi gerekecektir. Bu gerekçelerle İlk Derece Mahkemesinin kıdem tazminatının reddine ilişkin kararı ile bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin davacının istinaf başvurusunu esastan reddi kararları doğru olup kararın onanması gerektiği görüşünde olduğumdan aksi yöndeki sayın çoğunluğun görüşüne bu nedenlerle katılmamaktayım. 22.11.2022