Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/13020 E. 2022/11891 K. 12.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/13020
KARAR NO : 2022/11891
KARAR TARİHİ : 12.10.2022

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 28. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 13. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki yetki tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunu esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili Şirketin sağlık sektörünün ihtiyaç duyduğu tıbbi malzemelerin üretimini yaptığını, …’nin dört bir yanındaki hastanelerin, laboratuvarların, üniversitelerin, gazlı bez, ped, pamuk vs. tıbbi ihtiyaçlarını karşıladığını, son yıllarda ürün yelpazelerini genişlettiğini, üç adet işyerinin mevcut olduğunu, bu işyerlerinin müvekkili Firmanın tıbbi araç gereç faaliyetlerine uygun olarak bir amaca özgülenen işletmenin birer parçasını oluşturduklarını, tibbi araç gereç üretmek dışında başka bir faaliyeti olmayan bu üç işyerinin hep birlikte bu işletmenin bütününü oluşturduğunu ve başka bir faaliyetlerinin bulunmadığını, merkez adresinin … / … olduğunu, burada on bir (11) personel olduğunu, işletmenin mali işler, yönetim, finans, insan kaynakları, ticaret ve pazarlama faaliyetleri gibi asıl işe yardımcı işlerinin yürütüldüğünü, Şanlıurfa şubesinde gazlı bez, vs. gibi tıbbi malzemelerin üretildiğini ve yüz otuz üç (133) personel çalıştığını, … şubesinde ise yine Şanlıurfa işyerinde olduğu gibi benzer üretimlerin paketlenerek sterilizasyon işleminin tamamlanmasından sonra mamul hâle getirilerek satışa hazır üretiminin yapıldığını, burada da elli dokuz (59) personelin çalıştığını, toplu iş sözleşmesinin işletme düzeyinde yapılmasının kanun gereği olduğunu, işkoluna itirazlarının olduğunu, müvekkili Firmaya verilen sertifikalar incelendiğinde Firmanın tıbbi araç gereç üretimi faaliyetinde bulunduğunun anlaşılacağını, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından alınan sanayi sicil belgelerinde işyerinin üretim konusunun sterilizasyon ambalaj paketi ve hidrofil gazlı ve hidrofil pamuk olduğunu, Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odasından alınan faaliyet belgesinde meslek grubunun 21.20.02 olduğunu, bu kapsamda yapışkanlı bandajlar, katkütler, ve benzeri tıbbi malzemelerin üretiminin yapıldığını, Avrupa Topluluğundaki Ekonomik Faaliyetlerin İstatistiksel Sınıflandırması (…) kodunun 21.20.02 olduğunu, kapasite raporlarının tabloları incelendiğinde üretim ve tüketim malzemelerinin tıbbi araç gereç üretimiyle ilgili olduğunun görüleceğini, bu tesislerde üretilen ürünlerin insan sağlığını doğrudan ilgilendirdiğini, Sağlık Bakanlığı Bilgi Bankası dâhil olmakla ve nihai tüketicide kullanılıncaya kadar ürünlerin takip edilmek zorunda olduğunu, 21.20 NACE kodlu eczacılığa ilişkin ilaçların imalatı grubunda olduğunu, iş kodu listesine göre ise 04 sıra numaralı petrol, kimya, lastik, plastik ve ilaç işkolunda kurulu bir işyeri olduğunu, ancak davacı Sendikanın 05 sıra numaralı dokuma, hazır giyim ve deri işkolunda kurulu olduğunu, işletme toplu iş sözleşmesi yapılması için işkolu itirazının bekletici mesele yapılması gerektiğini, ayrıca yeterli çoğunluğun üç işyeri üzerinden sağlanması gerektiğini, toplamda 203 personelin çalıştığını, yeterli çoğunluğun ancak 82 personelle sağlanabileceğini, ancak sadece Şanlıurfa şubesindeki personel sayısı üzerinden hesaplama yapıldığını, hesaplama yapılırken sadece otomasyon verilerinin dikkate alındığını, başkaca araştırma yapılmadığını, Şanlıurfa şubesinin 5 sıra numaralı, … ve merkezin ise 4 sıra numaralı işkolunda faaliyet gösterdiğinin değerlendirildiğini iddia ederek 31.05.2021 tarih ve E-58736034-102-02-7238 sayılı yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Bakanlık vekili cevap dilekçesinde; başvuru kayıtları incelendiğinde davalı Sendikanın 26.05.2021 tarihinde yetki tespit başvurusunda bulunduğunu, davacının başvuran Sendika ile aynı işkolunda bulunan iki adet işyerinde bulunduğunu, e-Devlet üzerinden gelen sendikal bilgiler çerçevesinde Sendikanın çoğunluğu sağladığının tespit edildiğini, davacı işyerinin … merkezde bulunan işyerinin 10 numaralı ticaret büro eğitim ve güzel sanatlar işkolunda, Tekirdağ’da bulunan işyerinin 04 numaralı petrol, kimya, lastik, plastik ve ilaç işkolunda, Şanlıurfa’da bulunan işyerinin ise 05 numaralı dokuma, hazır giyim ve deri işkolunda bulunduğunu, toplu iş sözleşmesi süreci başladığı için Anayasa’da koruma altına alınan toplu iş sözleşmesi hakkına halel getirmemek için işkolu değişikliğinin ancak bir sonraki dönem sürecinde geçerli olabileceğini, Şanlıurfa ve …’da bulunan işyerlerinin mahiyetinin yetki tespit başvurusu akabinde değiştirildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde; 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun (6356 sayılı Kanun) ilgili dava için özel şart ve usuller belirlediğini, öncelikle itiraz dilekçesinin kaydedilip edilmediğinin tespiti gerektiğini, Sendikanın 31.05.2021 tarihli Bakanlık yazısından da görüleceği üzere işyerinde bulunan 133 çalışandan 70’inin üye olarak kaydedildiğini, toplam işçi sayısı ve sendika üye sayısı dikkate alındığında Bakanlık tespitinde hata olmadığının görüleceğini, herhangi bir delil ibraz edilmeden yapılan itirazların incelenmeksizin reddi gerektiğini, davacı işverenin merkez ve Şanlıurfa’da kendi işkollarına giren iki adet işyerinin olduğunu, davacının işkolu itirazının ancak bir sonraki dönem için geçerli olabileceğini, kaldı ki Şanlıurfa ve …’da bulunan bu işyerlerinin mahiyetinin yetki tespit başvurusu akabinde değiştirildiğini iddia ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Bakanlık kayıtlardan davacıya ait işyerlerinin ayrı ayrı gösterildiği, farklı adreslerde farklı işkolunda yer aldığının açık olduğu, bu durumda davalı Sendikanın yetki tespiti tarihinde davacı işverenin kendi işkoluna giren Şanlıurfa işyerinde gereken çoğunluğu sağlandığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvurusunda; müvekkili Firmanın üç adet işyerinin bulunduğunu ve tıbbi araç gereç üretme faaliyeti yürüttüğünü, ancak Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarında farklı işkollarında işlem gördüğünü, bu hususun dikkate alınarak işletme düzeyinde toplu iş sözleşmesi yapılması gerektiğini ancak bunun içinde Sendikanın yeterli çoğunluğu sağlamadığını, bilirkişinin dava dilekçesinde belirttikleri hiç bir hususu dikkate alınmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı Şirkete ait işyerlerinin yetki tespiti başvurusu sırasında Bakanlık kayıtlarında farklı adreslerde, farklı işkollarında yer aldığı, tespit tarihinde davalı Sendikanın kendi işkoluna giren Şanlıurfa işyerinde gereken çoğunluğu sağladığı, tespit başvuru tarihinde davacının işkollarına ilişkin itirazının da bulunmaması, ayrıca sonraki itirazının da bir sonraki dönem için geçerli olacağı dikkate alındığında istinaf taleplerinin yerinde görülmediği ve İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasa ile dosya içeriğine uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; müvekkili Şirkete ait üç adet işyerinin aynı faaliyeti sarf etmesine rağmen işletme kapsamında değerlendirilmemesinin yerinde olmadığını, Bakanlıkça işkolu ve yeterli çoğunluk hesabı yapılırken sadece SGK otomasyon verilerinin dikkate alınıp başka bir araştırma yapılmadan sonuca gitmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, işyeri düzeyindeki olumlu yetki tespitine itiraza ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Toplu iş sözleşmesi kavramı Anayasa’nın 53 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” başlıklı maddenin birinci fıkrasına göre “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
2. Toplu iş sözleşmesi yetkisi ise toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip olan kişi veya kuruluşların mevzuatta öngörülen şartları sağlaması durumunda toplu iş sözleşmesi yapabilme yetkisi olarak ifade edilebilir.

3. 6356 sayılı Kanun’un “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrası şöyledir :
“Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
4. 6356 sayılı Kanun’un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi şöyledir:
“(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.
(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir.
(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.
(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.
(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”
5. Yine aynı Kanun’un “Yetki İtirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesi şöyledir:
“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.
(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
6. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihâi kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Somut uyuşmazlık hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi gereken nitelikte olduğundan, 6100 sayılı Kanun’un 266 ncı maddesine aykırı olarak İlk Derece Mahkemesince bilirkişi raporu alınması hatalı ise de bu durumun sonuca etkili olmadığı görülmüş, sadece eleştirilmekle yetinilmiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.