Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/12197 E. 2022/14934 K. 21.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/12197
KARAR NO : 2022/14934
KARAR TARİHİ : 21.11.2022

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 9. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 3. … Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalıların istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmek suretiyle davanın İl Özel İdaresi yönünden husumetten, davalı Birlik yönünden esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince 08.08.2022 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.

Ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Dosya içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesince dava miktarı dikkate alınarak temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiş ise de dosya kapsamına göre somut davada işyerinde hâlen çalışmaya devam eden davacının haklarını ileriye etkili şekilde etkileyecek nitelikte olması karşısında verilen kararın kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemeyeceğinden, hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen miktar itibarıyla kesinlik sınırına bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğu kabul edilmelidir. Bu durumda temyiz dilekçesinin miktardan reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 08.08.2022 tarihli ek kararın bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında davalı … Merkez İlçe Köylere Hizmet Götürme Birliği (Birlik) işçisi olarak görünmesine rağmen, davalı … İdaresinin asıl işi kapsamında … makinesi operatörü olarak çalıştığını, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, davacının davalı … İdaresinin işçilerinden çok daha düşük ücretle çalıştırıldığını ileri sürerek davacının baştan itibaren davalı … İdaresinin işçisi olduğunun tespiti ile fark kıdem tazminatı, fark ücret, fark akdi ilave (ikramiye) tediye, fark yasal ilave tediye, fark yıpranma primi ve toplu … sözleşmesi fark alacaklarının faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı … İdare vekili cevap dilekçesinde; Köylere Hizmet Götürme Birliğinin 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu’na (5355 sayılı Kanun) göre kurulan ve ayrı bir tüzel kişiliği olan kurum olduğunu, davacının kendi iradesiyle Köylere Hizmet Götürme Birliği ile sözleşme imzaladığını, müvekkili İdarenin köylere yönelik işlerini Birlik aracılığı ile yapmasının kanuni bir işlem olduğunu, bu sebeple muvazaa iddiasını kabul etmediklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı … Merkez İlçe Köylere Hizmet Götürme Birliği cevap dilekçesi sunmamış aşamalardaki beyanlarında, davacının belirli süreli … sözleşmesi ile çalıştığını, davacıya tüm alacaklarının ödendiğini, herhangi bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davalılar arasında muvazaalı bir ilişki olduğu kabul edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne ve hüküm altına alınan alacakların davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle Köylere Hizmet Götürme Birliğinin 5355 sayılı Kanun’a göre kurulmuş, işlevi ve görevleri Kanun’da tanımlanmış ayrı bir tüzel kişilik olduğunu ve 5355 sayılı Kanun’un 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki “İl özel idareleri; köye yönelik hizmetlere ilişkin yapım, bakım ve onarım işleri, bölünmüş yol, elektrifikasyon, köy yolu, içme suyu, sulama suyu ve kanalizasyon yatırımlarını, kendi bütçelerinde bu hizmetler için ayrılan ödenekleri köylere hizmet götürme birliklerine aktarmak suretiyle gerçekleştirebilirler.” hükmü ile aynı maddenin dördüncü fıkrasındaki “Köylere hizmet götürme birlikleri, ihtiyaca göre hizmet akdiyle personel istihdam edebilir.” hükmüne göre değerlendirme yapıldığında, Köylere Hizmet Götürme Birliğinin … sözleşmesiyle personel istihdam ederek İl Özel İdaresinin köylere ilişkin hizmetlerini yine İl Özel İdaresinin aktardığı ödenekle yürüterek yasal görev tanımları içerisinde hareket ettiğini, muvazaanın söz konusu olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı … ise istinaf dilekçesinde İl Özel İdaresi ile benzer sebepleri ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı ve fiili duruma göre köylere yönelik hizmetlerin yürütümü sırasında İl Özel İdaresi ve Köylere Hizmet Götürme Birliği personelinin birlikte çalıştıkları, hem İl Özel İdaresinin hem de Birliğin köylere yönelik görevleri paralellik göstermekte olup Kanun’da bu iki tüzel kişilik arasında köylere yönelik hizmetlerin görülmesi noktasında bir yardımlaşma ve ortaklaşa çalışma imkânı getirildiği ayrıca birliklerin personel ve tesis/ekipman imkânlarının kısıtlılığı karşısında; kanunlarda öngörülen … birliği çerçevesinde İl Özel İdarelerinin tesis ve aletlerinin kullanması ve işin Özel İdare tarafından yönetilmesinin de davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin oluştuğu anlamına gelmeyeceği, zira kanun koyucunun her iki tüzel kişilik personelinin birlikte çalışmalarına ve hizmeti birlikte yürütmelerine cevaz verdiği, bu … birliği içerisinde yürütülen hizmetlerde tüzel kişiliklerin yapılarına ve imkânlarına göre İl Özel İdaresinin tesis ve araçlarının kullanılması ya da işin İl Özel İdaresi tarafından yürütülmesinin de verilen bu iznin doğal sonucu olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacının çalıştırıldığı dava konusu işin, davalıların her ikisinin de asıl işi kapsamında olup dava konusu çalışma şeklinin 4857 sayılı … Kanunu’nun 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında düzenlenen asıl işveren alt işveren ilişkisinden farklı olduğu, bu açıklamalara göre davalılar arasında muvazaalı bir asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığı kanaatine varılarak davalıların istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, davalı … yönünden davanın husumet yokluğundan; diğer davalı yönünden ise alacakların taraflar arasında muvazaalı bir ilişki bulunmaması nedeniyle esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; muvazaanın davalı İdarece sunulan belgelerle ispat edildiği hâlde dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davanın kabulü gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık davalılar arasındaki ilişkinin kanuna uygun olup olmadığı, davacının kıdem farkı, ücret farkı, akdi ilave tediye, yasal ilave tediye, yıpranma primi ve toplu … sözleşmesinden doğan fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu ve 5302 sayılı İl Özel İdareleri Kanunu’nun ilgili hükümleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.