Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/11665 E. 2022/12394 K. 13.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11665
KARAR NO : 2022/12394
KARAR TARİHİ : 13.10.2022

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 3. … Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen işe iade davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01…..2013 tarihinde davalı alt işveren Şirketin işçisi olarak … Üniversitesi Hastanesinde veri personeli olarak çalışmaya başladığını, davalı Şirketin 01.08.2016 tarihli yazısıyla davacı hakkında FETÖ üyeliğine ilişkin olarak şüphe oluştuğu gerekçesiyle iki … süreyle ücretsiz izne çıkarıldığını, bunun ardından … sözleşmesinin 29.09.2016 tarihli yazıyla 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’ye dayanılarak 4857 sayılı … Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin (II) numaralı bendi gereğince feshedildiğinin bildirildiğini, müvekkilinin bu oluşumla ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını, hakkında herhangi bir soruşturma da bulunmadığını, … sözleşmesi feshedilirken kendisine isnat edilen fiiller belirtilerek davacının savunması da alınmadığı için feshin geçersiz olduğunu … sürerek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama hâlinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Şirket vekili cevap dilekçesinde; … sözleşmesinin ihaleyle … alınan … Üniversitesi Genel Sekreterliğinin 29.09.2016 tarih ve 17545 Esas sayılı yazısıyla verilen talimat gereğince feshedildiğini, aralarındaki hizmet alım sözleşmesi gereğince personel işe alım ve çıkarma yetkisinin diğer davalıda olduğunu, bu nedenle davacının baştan beri diğer davalının işçisi sayılması gerektiğini savunarak davanın öncelikle husumet ve aksi takdirde esas yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı Üniversite vekili; davacının diğer davalı Şirketin işçisi olarak … Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğünde veri giriş personeli olarak işe girdiğini, diğer davalının işçisi olması nedeniyle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, davacı hakkında FETÖ/PDY terör örgütü yapılanması üyesi olduğuna dair yaygın kanı ve kuvvetli şüphe bulunması nedeniyle diğer davalı Şirket tarafından … sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun’un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendi gereğince feshedildiğinin kendilerine bildirildiğini, davacının bu mensubiyeti nedeniyle Devlete karşı olan sadakat borcunu yerine getirmediğini, kamuda işçi olarak görev yapan kişilerin tıpkı memurlar gibi işverenlerine sadakat borcuyla yükümlü olduklarından davacının işverenine olan bu borcunu yerine getirmediğinin açık olduğunu, kamuda istihdam edilen kişiler yönünden işten çıkarma ve ihraç tedbirlerinin zorunlu olduğunu, davacı hakkında yapılan işlemin terör örgütleriyle mücadele ve yeni bir darbe kalkışmasını önlemeye yönelik, zorunlu, acil ve orantılı tedbir niteliğinde olup haklı ve hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; fesih bildiriminde fesih konusunun açık olarak bildirildiği ve haklı fesihlerde savunma alınmasının zorunlu olmadığı, … sözleşmesinin “davacı hakkında FETÖ/PDY Terör Örgütü Yapılanması üyesi olduğuna dair yaygın kanı ve kuvvetli şüphe bulunması nedeniyle” feshedildiği, davacı tanıkları da aynı nedenle işten çıkarılan kişiler olduklarından beyanlarının dikkate alınmadığı, işverence fesih sebebi olarak gösterilen eylemlere ilişkin olarak davacı hakkında şu anda yapılmakta olan bir Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturması bulunmadığı belirtilmişse de eylemin niteliği dikkate alındığında bu aşamada soruşturma bulunmamasının ileride soruşturma açılmayacağı anlamına gelmeyeceği, davacı hakkındaki iddia dikkate alındığında; işverende işçinin kişiliğinden kaynaklanan ve … ilişkisinin sarsılmasına … açan bir şüphe doğduğu ve bu şüphenin işveren için geçerli fesih nedeni olabileceği sonucuna varıldığı ve feshin geçerli nedene dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 09.11.2017 tarihli ve 2017/2500 Esas, 2017/2258 Karar sayılı kararı ile; … sözleşmesinin davalı Üniversite Komisyon Kararına istinaden asıl işverenin yazısı ve gönderdiği ek liste gereğince alt işveren tarafından 01.08.2016 tarihinde iki … süreyle askıya alındığı, davacının söz konusu karara 03.08.2016 tarihinde hastane yönetimine vermiş olduğu dilekçe ile itiraz ettiği, davacının ücretsiz izne ayrılma yönünden muvafakatinin bulunmadığı, ücretsiz izne ayırmadan sonra herhangi bir işe başlama, fiili çalışma olmaksızın … sözleşmesinin feshedildiği, asıl işverenin 01.08.2016 tarihli yazısının davacıya tebliğine ilişkin dosyada belge bulunmuyorsa da söz konusu karara karşı Üniversite yönetimine dilekçe verildiği 03.08.2016 tarihinde tebliğ yapıldığının kabulü gerektiği, bu tarihten itibaren 1 aylık yasal süre aşıldıktan sonra 26.10.2016 tarihinde davanın açılmış olması karşısında davanın süresinde açılmadığı Mahkemece gözden kaçırılmış ise de davanın reddine ilişkin verilen kararın yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Yargıtay Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 09.11.2017 tarihli ve 2017/2500 Esas, 2017/2258 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizin 23.10.2018 tarihli ve 2018/1403 Esas, 2018/19198 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesi karar tarihinin 05.07.2017 olduğu, buna göre karar tarihinde yürürlükte olan 5521 sayılı … Mahkemeleri Kanunu’nun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca temyiz süresinin gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren sekiz gün olduğu, gerekçeli kararın davacı vekiline 08.12.2017 tarihinde tebliğ edildiği, ancak sekiz günlük temyiz süresi geçtikten sonra 19.12.2017 tarihinde karara karşı davacı vekilince temyiz yoluna başvurulduğu, buna göre temyizin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davacının temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmiştir.
B. Bireysel Başvuru
Kesinleşen karara karşı davacı taraf Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
C. Anayasa Mahkemesi Kararının Özeti
1. Anayasa Mahkemesinin 2018/37343 başvuru numaralı ve 13.01.2022 tarihli kararı ile; mahkeme kararlarının hüküm kısmında kanun yolu ve süresinin belirtilmesi zorunluluğunun, tarafların karara karşı öngörülen kanun yolunu etkili ve işlevsel bir şekilde kullanmaları açısından önem arz ettiği, Bölge Adliye Mahkemesi kararının başvurucuya tebliğ edildiği, karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan yasal düzenleme gereği temyiz yoluna başvurma süresi kararın tebliğinden itibaren sekiz gün olmasına rağmen, Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli kararında temyiz yoluna başvuru süresinin kararın tebliğinden itibaren iki hafta olarak gösterildiği, başvurucunun, istinaf kararlarında kendisine tanınan ve kararın tebliğinden itibaren başladığı belirtilen iki haftalık süreye güvenerek hareket ettiği, kanun yoluna başvuru süresinin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hatalı gösterilmesinin sonuçlarına katlanmak zorunda bırakılan başvurucunun üzerinde, Daire yorumunun ağır bir yüke sebep olduğu, başvurucunun katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçla orantısız olduğu, dolayısıyla müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşıldığı belirtilmiştir.
2. Anayasa Mahkemesince, Anayasa’nın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma … kapsamındaki mahkemeye erişim haklarının ihlal edildiğine karar verilerek ihlalin Mahkeme kararından kaynaklandığı belirlenmiş ve bu yöndeki iddianın kabul edilebilir olduğuna, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
D. Bozma Kararı
Dairemizin 27.04.2022 tarihli ve 2022/4786 Esas, 2022/5329 Karar sayılı Kararında;
“…3. Dava açma süresi yönünden; dosya kapsamındaki fesih bildiriminin 29.09.2016 tarihli olduğu, davanın 26.10.2016 tarihinde açıldığı ve feshin davacıya tebliğine dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince 01.08.2016 tarihinde işverence yapılan ücretsiz izne çıkarma işlemine işçisinin rızası olmadığı ve bu sebeple bu işleme yönelik itirazının bulunduğu 03.08.2016 tarihinin feshin tebliğ edildiği tarih olduğu belirtilmişse de bu kabul, dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Şöyle ki davacı ücretsiz izne itiraz etmiş olmakla birlikte bunu bir fesih olarak değerlendirmemiş, bu yönde talepte bulunmamış, sadece ücretsiz izin uygulamasına ilişkin işlemin iptalini istemiştir. İşveren tarafından … taraflı olarak verilen ücretsiz izin davacı tarafından fesih olarak değerlendirilmediğine göre bu süre içinde … sözleşmesinin askıda olduğu kabul edilmelidir. Somut olayda, davacının … sözleşmesi ücretsiz izin süresinin bitiminde 29…..2016 tarihli fesih bildirimi ile feshedilmiş olup 26.10.2016 tarihinde açılan işe iade davası süresindedir.
4. İşin esasına gelince; Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin esasa yönelik istinaf sebepleri incelenmediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmişse de yukarıda açıklandığı üzere karar, 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendine aykırı olduğundan, esasa yönelik istinaf sebepleri incelenmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın da kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir…” şeklindeki gerekçe ile Dairemizin 23.10.2018 tarihli ve 2018/1403 Esas, 2018/19198 Karar sayılı kararı kararının ortadan kaldırılmasına, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
E. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmına uyularak;
“…İşveren tarafından 668 sayılı KHK kapsamında, ilgili kamu kurumlarından alınan istihbari bilgiler doğrultusunda davacının … akdinin sonlandığı fesih bildiriminde belirtilmiştir. Davacının … akdinin askıya alınması sebebi olarak 01/08/2016 tarihli yazıda davacının FETÖ üyeliğine ilişkin kurumdaki kuvvetli şüphe hasıl olduğu belirtilmiş olup, davalılarca kuvvetli şüphe hasıl olmasına ilişkin kanaatlerini destekler, ispatlar dosyaya bilgi ve belge sunulmadığı, davacı hakkında işveren tarafından yapılmış disiplin soruşturması, savcılık tarafından yürütülen soruşturma dosyası, ceza yargılaması olduğuna ilişkin dosya numarası belirtilmediği gibi iddia edilmediği, … akdinin haklı /geçerli sebeple feshedildiği iddiasının ispat külfeti kendisinde olan işveren tarafından ispatlanamadığı görülmekle davanın reddine ilişkin verilen Yerel Mahkemenin kararı kaldırılarak HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir…” şeklindeki gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Üniversite vekili; davacının diğer davalının işçisi olması nedeniyle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, davacı hakkında FETÖ/PDY terör örgütü yapılanması üyesi olduğuna dair yaygın kanı ve kuvvetli şüphe bulunması nedeniyle diğer davalı Şirket tarafından … sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun’un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendi gereğince feshedildiğinin kendilerine bildirildiğini, davacının bu mensubiyeti nedeniyle Devlete karşı olan sadakat borcunu yerine getirmediğini, kamuda işçi olarak görev yapan kişilerin tıpkı memurlar gibi işverenlerine sadakat borcuyla yükümlü olduklarından davacının işverenine olan bu borcunu yerine getirmediğinin açık olduğunu savunarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Feshin haklı veya geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihaî kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukukça mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde … sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı Üniversite vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı Üniversite harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.