YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11646
KARAR NO : 2022/13350
KARAR TARİHİ : 26.10.2022
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 10. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 3. … Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 23.01.2019 tarihli ve 2018/463 Esas, 2019/83 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş; bu kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 22.05.2019 tarihli ve 2019/1523 Esas, 2019/706 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama yapılması için Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalıların istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın İl Özel İdaresi yönünden husumetten, davalı Birlik yönünden esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davalı vekili dava dilekçesinde; davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında davalı Köylere Hizmet Götürme Birliği işçisi olarak görünmesine rağmen, davalı … İdaresinin asıl işi kapsamında … makinesi operatörü olarak çalıştığını, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu … sürerek davacının baştan itibaren davalı … İdaresinin işçisi olduğunun tespiti ile Davalı … İdaresinin işçilerinden çok daha düşük ücretle çalıştırıldığını … sürerek kıdem farkı, ücret farkı, akdi ilave tediye, yasal ilave tediye, yıpranma primi ve toplu … sözleşmesi fark alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Köylere Hizmet Götürme Birliğinin 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu’na (5355 sayılı Kanun) göre kurulan ve ayrı bir tüzel kişiliği olan kurum olduğunu, davacının kendi iradesiyle Köylere Hizmet Götürme Birliği ile sözleşme imzaladığını, müvekkili İdarenin köylere yönelik işlerini Birlik aracılığı ile yapmasının kanuni bir işlem olduğunu, bu sebeple muvazaa iddiasını kabul etmediklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı Merkez İlçe Köylere Hizmet Götürme Birliği cevap dilekçesi sunmamış, yargılama aşamasında davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna dayanılarak davalılar arasında muvazaalı … ilişkisi olduğu bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile hüküm altına alınan alacakların davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; Köylere Hizmet Götürme Birliğinin 5355 sayılı Kanun’a göre kurulmuş, işlevi ve görevleri Kanun’da tanımlanmış ayrı bir tüzel kişilik olduğunu ve 5355 sayılı Kanun’un 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasında “İl özel idareleri; köye yönelik hizmetlere ilişkin yapım, bakım ve onarım işleri, bölünmüş …, elektrifikasyon, köy yolu, içme suyu, sulama suyu ve kanalizasyon yatırımlarını, kendi bütçelerinde bu hizmetler için ayrılan ödenekleri köylere hizmet götürme birliklerine aktarmak suretiyle gerçekleştirebilirler.” hükmünün; aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise “ Köylere hizmet götürme birlikleri, ihtiyaca göre hizmet akdiyle personel istihdam edebilir.” hükmünün yer aldığını, anılan madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde köylere hizmet götürme birliklerinin … sözleşmesiyle personel istihdam ederek il özel idaresinin köylere ilişkin hizmetlerini yine il özel idaresinin aktardığı ödenekle yürütmekte olup yasal görev tanımları içerisinde hareket edildiğini, muvazaanın söz konusu olmadığını … sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı Birlik ise istinaf dilekçesinde, İl Özel İdaresi ile benzer sebepleri … sürerek hükmü istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı ve fiili duruma göre köylere yönelik hizmetlerin yürütümü sırasında il özel idaresi ve köylere hizmet götürme birliği personelinin birlikte çalıştıkları hem il özel idarenin hem de birliğin köylere yönelik görevleri paralellik göstermekte olup kanunda bu iki tüzel kişilik arasında köylere yönelik hizmetlerin görülmesi noktasında bir yardımlaşma ve ortaklaşa çalışma imkânı getirildiği, ayrıca birliklerin personel ve tesis/ekipman imkânlarının kısıtlılığı karşısında; kanunlarda öngörülen işbirliği çerçevesinde il özel idarelerinin tesis ve aletlerinin kullanması ve işin özel idare tarafından yönetilmesinin de davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin oluştuğu anlamına gelmeyeceği, zira kanun koyucunun her iki tüzel kişilik personelinin birlikte çalışmalarına ve hizmeti birlikte yürütmelerine cevaz verdiği, bu işbirliği içerisinde yürütülen hizmetlerde tüzel kişiliklerin yapılarına ve imkânlarına göre il özel idaresinin tesis ve araçlarının kullanılması ya da işin il özel idaresi tarafından yürütülmesinin de verilen bu iznin doğal sonucu olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacının çalıştırıldığı dava konusu işin, davalıların her ikisinin de asıl işi kapsamında olup dava konusu çalışma şeklinin 4857 sayılı … Kanunu’nun 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında düzenlenen asıl işveren alt işveren ilişkisinden farklı olup işin işbirliği içerisinde görülmesine ilişkin olduğu; bu açıklamalara göre davalılar arasında muvazaalı bir asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığı kanaatine varılarak davalıların istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davalı … hakkında husumet yokluğundan; diğer davalı yönünden ise alacakların muvazaa temeline dayanması ve muvazaalı bir ilişki bulunmaması nedeniyle davanın esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; muvazaa davalı İdarece sunulan belgelerle ispat edildiği hâlde dikkate alınmamasının hatalı olduğunu ve davanın kabulü gerektiğini … sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalılar arasındaki ilişkinin kanuna uygun olup olmadığı, muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve buna bağlı olarak da davacının dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5355 sayılı Kanun, 5302 sayılı İl Özel İdareleri Kanunu ve ilgili mevzuat.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde … sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.