Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/11629 E. 2022/14528 K. 08.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11629
KARAR NO : 2022/14528
KARAR TARİHİ : 08.11.2022

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 10. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 2. … Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davalı Kurum bakımından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Şirket bakımından ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08.11.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat … ile davalı … (TTK) Genel Müdürlüğü vekili Avukat …… geldiler. Diğer davalı Balçınlar Madencilik Akaryakıt Nakliyecilik Orman Ürünleri İnşaat Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti. adına gelen olmadı.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; her iki davalı arasında muvazaalı ilişki bulunduğu, davacının kurulan bu ilişki sebebiyle asıl işveren Kurumun maden sahası içinde alt işveren olarak faaliyette bulunan çeşitli şahıs ve şirketlere ait işyerinde ve en son davalı Şirkette olmak üzere 26.08.2008 tarihinden itibaren maden yeraltı işyerlerinde kazacı ustası olarak çalışmakta iken davalı işverene ceza soruşturması nedeniyle kayyum atandığını, neticeden davacının ücretsiz izne ayrıldığını daha sonra 16…..2016 tarihinde haksız ve ihbar önelllerine uyulmaksızın … sözleşmesinin feshedildiğini, müvekkiline bir kısım ücret alacaklarının ödenmediğini, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu belirterek kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, ücret ve … bayram genel tatil alacakları ile bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı TTK Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı Kurumun işçisi olmadığını, diğer davalı Şirket ile davalı Kurum arasında 8 nolu Taş Kömürü sahasının rödövans karşılığı işlettirilmesine yönelik sözleşme olduğunu, sözleşme gereğince alacaklardan rödövanslı Şirketin sorumlu olduğunu, Kurumun işveren sıfatının bulunmadığını, diğer davalı Şirket ile aralarında asıl işveren alt işveren ilişkisinin olmadığını, bu sebeple işçilere karşı sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı Balçınlar Madencilik Akaryakıt Nakliyecilik Orman Ürünleri İnşaat Turizm San. ve Tic. Ltd. Şirketi davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…
3213 sayılı Maden Kanunu ve bu kanun uyarınca çıkarılan Maden Yönetmeliği’ne göre Davalı TTK’nın ruhsat sahalarının bir kısmı veya tamamı için üçüncü kişilerle rödovans sözleşmesi yapması mümkün kılınmıştır. 3213 sayılı Maden Kanunu’nun ek 1 maddesi gereği TTK’nın madenleri işletme ve işlettirme hakkı bulunduğundan 3213 sayılı Maden Kanunu’na dayanılarak düzenlenen rödovans sözleşmeleri ile mülkiyeti devlete ait olan madenlerin işletme ve arama hakkını alan TTK’nın bu işletme hakkını 3. kişilere devretmesi söz konusu olup, burada alt işveren yönetmeliğine göre bir asıl-alt işveren ilişkisi kurulmamakta olduğu, davalı taraflar arasındaki ilişkisinin de yasaya ve hukuka uygun olarak kurulan geçerli bir rödovans ilişkisi olduğu anlaşılmaktadır. Yasal düzenlemeler ve yapılan işin niteliği, davalılar arasında imzalanan rödovans sözleşmesinin içeriği, tanık beyanları ile dosyaya celp edilen tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; ruhsat sahibi olan Davalı TTK’nın rödovansla devrettiği yerde kendine ait işçileriyle üretim yapan bir işyerinin bulunmadığı, rödovans işletmecisi şirketin SGK nezdinde müstakil bir işyeri olarak kaydettirildiği, Davalı TTK ve diğer davalılar arasında tam bir bağımsızlık söz konusu olduğu, rödovansçı şirketin devraldığı madeni, sözleşmede belirtilen şartlar çerçevesinde kendi adına işlettiği, kendi malzeme ve aletlerini kullandığı, TTK tarafından işletilen ocaklar ile rödovansçı şirket tarafından işletilen ocaklar arasında herhangi bir irtibat bulunmadığı, tamamen bağımsız ocaklar olduğu, şirket işçileri üzerindeki yönetim hakkının davalı şirket tarafından kullanıldığı, davacı ve diğer işçilerin davalı şirket tarafından işten çıkarıldığı böylece işçiler üzerindeki emir ve talimat verme, organizasyon yetkisinin davalı şirkette bulunduğu anlaşılmış olup bunların aksi davacı tarafından ispatlanamamıştır. TTK’nın sözleşme çerçevesinde, denetim ve kontrol yetkisine sahip olması, rödovans sözleşmesinin geçerliliğini etkilememekte olup, TTK’ya tanınan yetkilerin denetim ve koordinasyon sınırlarını aşmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalılar arasındaki rödovans sözleşmesinin muvazaalı olmadığı, geçerli bir rödovans ilişkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.

Davacının davalı Balçınlar şirketine ait yer altı maden ocağı … yerinde 26/08/2008 tarihinde işe girdiği ve 16/…/2016 tarihine kadar devam ettiği, bu tarihte çıkışının verildiği, çıkış sebebi olarak kod.15 toplu işçi çıkarma gösterildiği, davacı vekili tarafından müvekkilinin … akdinin haksız ve ihbar önellerine uyulmadan feshedildiğinini iddia edildiği davalı Balçınlar şirketi ise cevap dilekçesinde 4857 sayılı … yasası uyarınca çalışma imkanı bulunmadığından fiili imkansızlık nedeni ile haklı sebeple feshedildiği iddiasında bulunduğu ve başkaca bir delil sunmamıştır. Davalının 4857 sayılı … yasası uyarınca çalışma imkanı bulunmadığından fiili imkansızlık nedeni ile işçini … akdinin haklı sebeple feshedildiği iddiası 4857 sayılı yasanın 25. Maddesinde belirtilen işverenin haklı nedenlerle derhal fesih hakkı veren sebeplerden biri değildir. Bu sebeple , bu hususta ispat yükü kendisinde olan işveren tarafından davacının … akdinin haklı olarak feshedildiği iddiası ispat edilememiştir. Davacının … akdinin işveren tarafından bildirim önellerine uyulmadan ve haksız olarak feshedildiği kanaatine varılarak , kıdem ve ihbar tazminatı talep etmekle haklı olduğu anlaşılmış davacının alacakları bilirkişi raporunda belirlenmi taleple bağlı kalınarak kabulüne karar verilmiştir.
Davacının yıllık izin alacağı talebine ilişkin olarak ise, davalı tarafça davacının yıllık izinlerini kullandığı veya karşılıklarının ödendiği hususunun yazılı-kesin delille ispatı gerekir. Davalılar tarafından , davacının yıllık izin kullandığına ilişkin davacının imzasını içeren yıllık izin defteri veya başkaca bir belge sunulmamıştır. Davacının davalı Balçınlar şirketindeki çalışma süresi 03.04.2006-16…..2016 tarihleri arasında 10 yıl 2 ay 13 gün yıllık izne esas kıdem süresinin bulunduğu ve Davacının kullandırılmayan 188 gün yıllık izni bulunduğu, ve karşılığının ödendiği işverence ispat edilemediğinden davacının yıllık izin ücreti alacağı 20.642,4.TL olarak belirlenmiş ve taleple bağlı kalınarak kabulüne karar verilmiştir.
Davacının çalışmış olduğu süre Kurum kayıtları ve taraf beyanları ile ortada olmakla birlikte hak etmiş olduğu ücretin tam ödendiği davalı tarafça usulüne uygun olarak ispat edilemediğinden ve de bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile uyumlu olduğu görülmekle bilirkişi raporu esas alınmış ve buna ilişkin alacak talebinin taleple bağlı kalınarak kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının … bayram ve genel tatil alacağına ilişkin olarak; davacının alınan tanık beyanlarından ve dosya kapsamındaki belgelerden … bayram genel tatil günlerinde çalıştığı ve karşılığının da işverence ödenmediği anlaşılmış olup bilirkişi raporunda davacının … bayram ve genel tatil ücreti alacağı talebi belirlenmiş olup taleple bağlı kalınarak hüküm altına alınmıştır.
Dinlenen tanık beyanlarına göre davacının hafta da bir gün tatil yaptığı anlaşıldığından davacının hafta tatili alacağı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davalı Kurum bakımından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Şirket bakımından ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan raporun hüküm için yeterli olmadığını, hizmet süresi ve hesaplamalara esas alınan ücret yönüyle yaptıkları itirazlara rağmen raporun hükme esas alındığını, müvekkilinin alacaklarının, hizmet süresinin ve hesaplamalara esas alınan ücretlerinin eksik olduğunu, davalı Şirketin faaliyette bulunduğu alanın Kuruma ait ayrı bağımsız maden sicilinde kayıtlı bir saha olmayıp Kurumun hâlen işletme faaliyetine devam ettiği üretime yönelik işçi istihdam ettiği maden ve işletme ruhsat sahası içindeki bir üretim alanı olduğunu, … havzasındaki bu fiili durumun 3213 sayılı Maden Kanunu (3213 sayılı Kanun) 5 inci maddesi ile yasaklanan işletme ruhsatının bölünmesi olduğunu, Kurumun ana statüsünün 4 üncü maddesinde yer alan amaç ve faaliyetlerin davalı Kurumun asıl işi olduğunu, Kurum ana statüsünün 4 üncü maddesinde yer alan amaç ve faaliyet konularını yerine getirmek üzere teşkilatlanmış olduğunu, faaliyet alanlarının taşkömürünün yer altından yeryüzüne kadar çıkarılması ile bitmemekte olduğunu, bu kömürün satışa hazırlanması ve satışının da Kurumun faaliyet alanları içinde yer alan asıl işi olduğunu, Kurumun yıllardır teşkilat yapısı içinde faaliyetlerini kendi kadrolu işçileri ile yaptığını, Kurumun maden ve işletme ruhsat sahası içinde kuruluş amacına uygun taşkömürünü kendi işçileri ile işletmekte iken aynı saha içinde asıl işini ayrı bir teknoloji gerektirmemesine rağmen bu konuda hiç bir tecrübesi ve bilgisi olmayan şirketlere verdiğini, kurulan ilişkinin 4857 sayılı … Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesine aykırı olduğundan geçersiz ve muvazaalı olduğunu, bir an için rödövans sözleşmesi olduğu kabul edilse dahi bu sözleşmeye dayalı olarak faaliyetin Bakanlık iznine tabi iken bu izinlerin dahi alınmadığını, davalılar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davalı Şirketin tam bağımsızlık içinde çalışmadığını, davalılar arasındaki sözleşme içeriği incelendiğinde davalı Şirketin bağımsız bir işyeri olmadığı, davalı Şirket tarafından işletme projesinin davalı Kuruma sunulacağı, projenin yeterli bulunmaması hâlinde İdarenin programda veya projede gerekli gördüğü değişiklikleri yapabileceği, davalı Şirketin … programına ve projeye aynen uymak zorunda olduğu, … programı ve işletme projesinin Kurumun isteği üzerine revize edilebileceği, üretilen kömür ve mevcut kömür artıklarının Kurumun kantarlarında tartılacağı ve Kuruma ait sevk fişi düzenleneceği, davalı Şirketin Kurumun yapacağı yazılı istek ve uyarılara riayet edeceği, sahadaki çalışmaların Kurum tarafından işletme projesine uygun yapılıp yapılmadığının kontrol edileceğinin kararlaştırıldığını, Şirketle Kurum arasında yapılan sözleşmenin rödövans sözleşmesinin unsurlarını taşımamakla beraber bu sözleşme ile kurulan ilişkinin rödövans ilişkisi olduğunun kabulü hâlinde müvekkilinin … sözleşmesi tarihi ve davalılar arasında yapılan sözleşme tarihinden sonra 24…..2010 tarihinde yürürlüğe giren ruhsat sahibinin sorumluluğunu kaldıran veya daraltan 3213 sayılı Kanun’un ek 7 nci maddesinin dahi dava konusu olayda uygulanmasının, kanunların geçmişe etkili olarak uygulanamayacağına dair genel ilke gereğince mümkün olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…
3-Davacının 27/08/2008-16/…/2016 tarihleri arasındaki hizmet süresine göre mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının hak kazandığı ödenmemiş yıllık izin süresinin 118 gün ve alacağının ise brüt 12.956,40 olmasına rağmen; gerekçeli kararda; yıllık izin alacağına ilişkin açıklamada davacının kıdem süresi, hak kazandığı yıllık izin süresi ve alacağı konusunda dosya ile ilgisi olmayan sayı ve miktarlar belirtilmiş ise de bu durumun maddi hatadan kaynaklandığı değerlendirilmekle ayrıca kaldırma nedeni yapılmamıştır.

4-Davacı vekili davacının hizmet süresinin eksik belirlendiğini savunmuş ise de hizmet süresi konusunda davacının talebi gibi 27/08/2008-16/…/2016 tarihleri arasındaki sürenin esas alınmış olduğu görülmekle bu itirazın haklı olmadığı değerlendirilmiştir.
5-Davacı vekili ücretin eksik belirlendiğini savunmuş ise de davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı anlaşılmakla; davacının davalı şirkette alması gereken ücrete göre hesaplama yapılmasında da bir hata bulunmamaktadır.
6-Taraflar arasında öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, davalılar … ile TTK Genel Müdürlüğü arasındaki ilişkinin niteliği ve davalı TTK Genel Müdürlüğü’nün dava konusu işçilik alacaklarından sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasındadır.

Sözleşmenin 5. maddesinde üretim yıllarına göre, şirketçe taahhüt edilen asgari üretim miktarları yazılmış; üretim yıllarında taahhüt edilen asgari üretim miktarlarının altında üretim yapılması halinde dahi, işletmecinin (şirketin) yıllık taahhüt edilen miktar üzerinden hesaplanan rödövans bedelini ödemekle yükümlü olduğu; üretim yıllarında taahhüt edilen asgari üretimden fazla üretim yapılması halinde ise fazladan üretilen miktarın rödövans bedelinin ayrıca ödeneceği kabul edilmiştir.
Sözleşmenin “TTK’ya ödenecek rödövans payı ve ödemeler” başlıklı 7. maddesi içeriğinde, üretim yıllarında ödenecek rödövans bedelinin, birinci üretim yılı olan yer teslim tarihi ile 31.12.2005 tarihine kadar ton başına 9,00 TL uygulanacağı, birinci üretim yılından sonraki yıllara ait rödövans bedelinin ise, DIE üretici fiyatları indeksindeki madencilik ve taş ocakçılığı aralık ayı indeks sayısının, bir önceki yıl aralık ayı indeks sayısına göre değişim oranı uygulanmak suretiyle her yılın ocak ayında yeniden tespit edileceği kararlaştırılmış ve ödeme tarihleri belirlenmiştir.
Sözleşmenin “maden sahasının işletilmesi ve çalışma şekli” başlıklı 15. maddesinde ise; işletmecinin, kömür varlığının işletilmesi, zenginleştirilmesi, pazarlanması, fiziki ve nakdi yatırımları, … gücü ve … makineleri ihtiyacını, yatırım, işletme, finansman, plan ve programlarını, termin planlarını ve sair konuları kapsayacak şekilde hazırlayacağı işletme projesini, sözleşmenin onay tarihinden itibaren onbeş gün içerisinde TTK’ya sunacağı; işletme projesinin yeterli bulunmaması halinde tespit edilen noksanlıkların, verilen süre içinde tamamlattırılacağı, istenen şartlara uygun olarak projenin verilen sürede düzeltilmemesi halinde ise TTK’nın 27. madde hükmünü uygulamaya yetkili olduğu; işletme projesinin, çalışmalar sırasında gelişecek ihtiyaçlara göre işletmecinin gerek duyması veya TTK’nın isteği üzerine revize edilebileceği, yapılacak her değişikliğin TTK tarafından onaylanması ve işletme projesi ile değişikliklerin bir maden mühendisi tarafından hazırlanması ve imzalanması gerektiği kararlaştırılmıştır. Yine madde içeriğinde, işletmecinin mevzuat, sözleşme ve işletme projesine uygun bir şekilde sözleşme konusu faaliyetleri yürüteceği belirtilmiştir. Sözleşmenin 19. maddesinde, işletmecilikle ilgili ve bir maden mühendisi tarafından hazırlanan bir sonraki yıla ait faaliyet programlarının her üretim yılı başında TTK’ nın onayına sunulacağı, yıllık … programları çerçevesinde yürütülecek olan faaliyetlerin, aylık ve yıllık faaliyet raporları olarak TTK’ya verileceği, üretim faaliyetlerinin 1/1000 ölçekli imalat planına devamlı olarak işleneceği ve bu imalatların projeye uygunluğunun TTK tarafından kontrol edileceği kabul edilmiştir.
Sözleşmenin 20. maddesi uyarınca ise; TTK veya yetkili kılınacak Müessese Müdürlüğü, işletmecinin sahadaki çalışmalarını, işletme projesine uygun yapıp yapmadığını kontrol etmeye yetkilidir.
Ana hatlarıyla özetlenen sözleşme yukarıda izah edilen nitelikleri taşımakla bir rödövans sözleşmesidir.

6.6-Ayrıca 5995 sayılı Kanun ile Maden Kanunu’na eklenen Ek Madde 7’de yer alan “Maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişilerle yapmış oldukları rödövans sözleşmelerinde, bu alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinden doğacak … Kanunu, … sağlığı ve güvenliği ile ilgili idari, mali ve hukuki sorumluluklar rödövansçıya aittir. Ancak bu durum ruhsat sahibinin Maden Kanunundan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.” hükmünün 24/…/2010 tarihinde yürürlüğe girmiş olması, 24/…/2010 tarihinden önceki dönem için rödövansçı işçilerinin o işyeri ile ilgili doğan işçilik alacaklarından ruhsat sahibinin de sorumlu olduğu şeklinde bir yoruma imkan vermez. Çünkü, somut uyuşmazlıkta olduğu gibi geçerli bir rödövans sözleşmesinin varlığı durumunda, ruhsat sahibi ile rödövansçı arasındaki ilişkinin niteliği başından itibaren aynıdır. Bu ilişkinin 4857 sayılı … Kanunu’nun 2/6. maddesinde düzenlenen asıl işveren-alt işveren ilişkisi tanımlamasına uygun olmadığı açıktır. Dolayısıyla, geçerli bir rödövans sözleşmesinin varlığı durumunda, 24/…/2010 tarihi öncesi ve sonrası şeklinde bir ayrım yapılmaksızın, ruhsat sahibinin, rödövansçı işçilerinin işçilik alacaklarından sorumlu olmadığı kabul edilmelidir. (Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2017/15835 Esas 2018/23056 Karar sayılı ilamı ve … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2018/2599 Esas 2020/200 Karar sayılı kararı ve bu kararın onanmasına ilişkin Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 30/03/2021 Tarih 2020/5183 Esas 2021/7207 Karar sayılı ilamları da aynı yöndedir.)
6.7-Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2020 yılı Eylül ayından önceki kararları ile Dairemizin daha önceki kararlarında rödovans sözleşmesi ile kurulan ilişkide TTK’ nun asıl işveren olarak Maden Yasası değişiklik tarihine kadar işçilik alacağından asıl işveren olarak sorumlu olacağına dair kararlar verilmiş ise de Yargıtay Kapatılan 22. Hukuk Dairesinin son dönemdeki kararlarında ve bu dairenin Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ile birleştirilmesinden sonra 9. Hukuk Dairesinin kararlarında, geçerli bir rödovans sözleşmesinde rödovansçı tarafından çalıştırılan işçilerin alacaklarından ruhsat sahibinin sorumluluğu olmadığı; 10…..2010 tarih ve 5995 sayılı Kanunla Maden Kanununa eklenen Ek Madde 7′ de madencilik faaliyetlerinden doğacak … Kanunu, … sağlığı ve … güvenliği ile ilgili idari, mali ve hukuki sorumlulukların rödovansçıya ait ait olduğunun açıkça belirtilmiş olması, bu tarihten önce ruhsat sahibinin sorumlu olduğu anlamına gelmediği; ruhsat sahibi ile rödovansçı şirket arasındaki ilişki asıl işveren alt işveren ilişkisi olmadığı ancak sözleşme içeriği ile diğer delillere göre rödovansçı şirketin işin yürütümünde bağımsız bir işveren gibi örgütlenip örgütlenmediğinin değerlendirilmesi gerektiği yönündeki görüş benimsenmiş ve uygulamanın birleştirilmesine karar verilmiştir. Dairemizce de giderek istikrar kazanmaya başlayan Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin mezkur görüşü benimsenmiş; geçerli bir rödövans ilişkisinde anılan değişiklik öncesi ve sonrası dönemde TTK ile rörövans alan firmalar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığı ve her iki dönem için de TTK’nın sorumluluğu bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
6.8-Yukarıdaki açıklamalara ek olarak davacı tanıkları, çalıştıkları galerilerde sadece şirket işçilerinin çalıştığını; beyan etmişlerdir. Buna göre ilişkinin gerçek bir rödövans olmadığına ilişkin herhangi bir delil de sunulmamıştır. Bu kapsamda davacı vekili, diğer davalı TTK’nın da davacının … sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarından davalı şirket ile birlikte sorumlu olması gerektiği itirazında bulunmuş ise de; yukarıda izah edilen açıklamalar ve tüm dosya kapsamından sunulan sözleşme örneğinden taraflar arasındaki rödovans sözleşmesini geçerli, gerçek bir rödovans sözleşmesi olduğu, sözleşmenin muvazaalı olduğuna dair dosyadaki herhangi bir delil bulunmadığı anlaşılmış olmakla; davalı TTK yönünden husumet yokluğundan açılan davanın reddine karar verilmesine dair hüküm doğru bulunmuş; davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf taleplerinin haklı olmadığı değerlendirilmiştir. (Aynı rödovans sözleşmesine ilişkin … Bölge Adliye Mahkemesi; 12. Hukuk Dairesinin 09/03/2022 Tarih 2021/1081 E. 2022/531 K.; 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2022 Tarih 2020/461 E. 2022/817 K.; 10. Hukuk Dairesinin 15/12/2021 Tarih 2019/3518 E. 2021/1888 K.; 9. Hukuk Dairesinin 07/12/2021 Tarih 2021/1976 E. 2021/2252 K. Sayılı kararları da aynı yöndedir.)…” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirtilen sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı Kurum ile davalı Şirket arasındaki ilişkinin rödövans sözleşmesine dayalı bir ilişki veya asıl işveren alt işveren ilişkisi yahut muvazaaya dayalı asıl işveren alt işveren ilişkisi olarak nitelenip nitelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 3213 sayılı Kanun’un “Hakların bölünmezliği, devir ve intikali” başlıklı 5 inci maddesi, ek 1 ve ek 7 nci maddeleri.

3. ….11.2010 tarihli ve 27751 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Tanımlar ve Kısaltmalar” başlıklı 4 üncü maddesinin “Rödövans Sözleşmesi” başlıklı (rr) fıkrası ile “Rödövans işlemleri” başlıklı 100 üncü maddesi

4. 6098 sayılı … Borçlar Kanunu’nun “Ürün Kirası” bölümünün “Tanımı” kenar başlıklı başlıklı 357 nci maddesi.

5. 4857 sayılı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 2 nci maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:
“Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde … alan ve bu … için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile … aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, … sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu … sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. …”

6. 27.09.2008 tarihli ve 27010 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Alt İşverenlik Yönetmeliği’nin “Asıl İşveren-alt İşveren İlişkisinin Kurulma Şartları” kenar başlıklı 4 üncü maddesinin ( b) bendi şöyledir:
“Alt işverene verilen …, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise, verilen … işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir … olmalıdır.””Alt işverene verilen …, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise, verilen … işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir … olmalıdır.”

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve temyiz sebeplerine göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı TTK Genel Müdürlüğü yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücreti ile aşağıda yazılı temyiz giderinin davacı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.