Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/10791 E. 2022/14467 K. 07.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10791
KARAR NO : 2022/14467
KARAR TARİHİ : 07.11.2022

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 29. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 29. … Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 04.08.1993 tarihinde davalı Şirkette vardiya amiri olarak çalışmaya başladığını, 2016 yılı Nisan ayında Total Oil Fransa’nın …’den çekilme kararı alması üzerine Şirketin Demirören Grubuna satıldığını, firmanın satışı nedeniyle işten çıkan çalışanlar için de … adı altında kıdem tazminatına ek ödeme yapılması için ödenek ayrıldığını, bu dönemde işçilerin bir kısmının işten çıkarıldığını bir kısmı ile de karşılıklı anlaşma yapılmak suretiyle kıdem tazminatı ve … ödemesi yapılarak … sözleşmesinin sona erdirildiğini, müvekkiline amirleri tarafından kendisinin de işten çıkarılmasının düşünüldüğü ve yeni … aramasının bildirildiğini, müvekkilinin de bu beyan üzerine yeni … bulduğunu, yeni işe başlayabilmesi için işten çıkış işlemlerinin yapılmasını istediğini ancak bu sürecin uzadığını ve davacıya çıkış işlemlerine ilişkin imzanın tamamlanmaması hâlinde ödeme yapılamayacağının ve istifa ederek işten ayrılması gerektiğinin belirtildiğini, müvekkilinin bulmuş olduğu işi kaçırmamak için … sözleşmesini haklı nedenle feshetmek zorunda kaldığını, belirsiz bekleme nedeni ile bulmuş olduğu işe de başlayamadığını, davalı Şirket yöneticilerinin … adı altındaki bu ödemeyi keyfi olarak dağıtma yolunu seçtiğini, davacının … adı altındaki ek tazminatı hak ettiğini, müvekkilinin amirlerinin talimatı veya işyerinden çağrılması nedeni ile fazla çalışma yapmış olmasına karşın fazla çalışma ücretinin ödenmediğini belirterek Total ve Demirören Firmaları arasında varılmış olan mutabakat kapsamında Total Şirketinde geçen kıdemine ve yaş kriterine uygun olarak kıdemine göre her yıl için bir aylık brüt ücret + iki aylık brüt ücretten oluşan tazminatının, fazla çalışma ücreti ile hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Total Oil … hisselerinin Demirören Grubuna satışı sonrası, Total Oil … AŞ’nin eski hissedarı Total Fransa ile Total Oil … AŞ hisselerini satın alan Demirören Grubu arasında hisse devri sırasında, hisse devrinden (kapanış işlemlerinden) itibaren 3 yıl boyunca işveren tarafından sözleşmesi feshedilen veya işveren tarafından kendisine ikale teklif edilmesi üzerine … sözleşmesi ikale sözleşmesi imzalanarak ortadan kaldırılan personele yasal tazminatlarından (kıdem ve ihbar tazminatı) ayrı olarak ek ödeme yapılması ve bu ödemenin Total Fransa tarafından karşılanmasının kararlaştırıldığını, bu şartları sağlamayan hiçbir personele söz konusu ek ödemenin yapılmadığını, davacının emeklilik nedeniyle istifa dilekçesi verdiğini ve buna göre davacının çıkış işlemlerinin yapılarak kıdem tazminatının ödendiğini, … sözleşmesini emeklilik nedeni ile istifa ederek sona erdiren davacının … olarak tabir ettiği ek ödemeye hak kazanamayacağını, davacının fazla çalışma ücreti ile hafta tatili ücreti alacaklarının da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile … sözleşmesinin davacının yaş hariç emeklilik koşullarını tamamlaması nedeni ile işçi tarafından feshedildiği, hisse devir sözleşmesi hükmüne göre ek paket verilmeme hâlinin ağır kusur ve … sözleşmesinin işçinin istifası hâllerini kapsadığı, aksi düşünülse dahi ayrıca işyerinde istifa eden ve ikale yapılan çalışanlara da … ödemesi yapıldığı, bu nedenle davacıya … ödemesi yapılmaması hâlinin eşit davranma ilkesine aykırı olacağı değerlendirildiğinden davacının paket/… ödemesine hak kazandığı, dinlenen davacı tanık ifadeleri ile dosya kapsamı birlikle değerlendirildiğinde davacının fazla çalışma ücreti ile hafta tatili ücreti alacaklarının bulunduğu gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; işyeri kayıtları ve hisse satış sözleşmesi hükümleri uyarınca … ödemesinin sadece Şirket tarafından yapılan işten çıkarmalarda veya ikale teklif edilerek … sözleşmesi sona erdirilen personele yapıldığını, davacının … sözleşmesini emeklilik nedeni ile istifa etmek suretiyle kendi isteğiyle sona erdirdiğini, bu nedenle … ödemesine hak kazanamayacağını, İlk Derece Mahkemesince eşitlik ilkesine aykırılığa ilişkin değerlendirmenin hatalı olduğunu, davacı lehine yapılan fazla çalışma ücreti alacağı ile hafta tatili ücreti alacağı hesaplamalarına itirazlarının değerlendirilmediğini, tanık beyanlarının birbiri ile tutarlı olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hisse devir sözleşmesinde açıkça belirtildiği üzere … sözleşmesinin ağır kusur ve istifa hâlleri dışındaki herhangi bir nedenle feshi hâlinde ek ödeme yapılması gerektiğinin belirtildiği, davacının emeklilik nedeniyle ayrıldığı, feshin istifa olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, davacının … ödemesine hak kazandığı, İlk Derece Mahkemesi karar ve gerekçesinin yerinde olduğu, tüm dosya kapsamına göre davacının 01.08.2014 – 31.03.2017 tarihleri arasında fazla çalışma yaptığı, bir kısım hafta tatili günlerinde çalıştığı iddiasını ispatladığı dikkate alındığında incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının … ödemesi olarak nitelendirilen ek ödemeye hak kazanıp kazanmadığı, fazla çalışma ile hafta ücreti alacakların ispatı, hesaplanması ve karşılığının ödenip ödenmediğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri, 4857 sayılı … Kanunu’nun ilgili maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Yabancı sermaye yatırımı olan Total Oil … AŞ’nin Demirören Grubuna satışı esnasında imzalanan hisse devir sözleşmesine konan maddeye istinaden, işçinin ağır kusuru nedeniyle gerçekleştirilecek işveren feshi ile işçinin istifası hariç olmak kaydıyla … sözleşmesi diğer nedenlerle sona eren işçilere verilmesi kararlaştırılan ek ödemeden, … sözleşmesini yaş hariç emeklilik şartlarını sağladığı gerekçesiyle mülga 1475 sayılı … Kanunu’nun (1475 sayılı Kanun) 14 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereği sağlanan imkânı kullanarak fesheden davacı işçinin yararlanıp yararlanamayacağı uyuşmazlık konusudur.

İlk Derece Mahkemesi, istinaf istemini esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi ile temyiz incelemesini yapan Dairemizin çoğunluk görüşüne göre yaş hariç emeklilik şartlarını sağladığı için kendisine 1475 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereği sağlanan imkânı kullanarak … sözleşmesini fesheden davacı işçi, istifa etmediğinden, sözü edilen ek ödemeye hak kazanmaktadır.

İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi, işçinin … sözleşmesini açıklanan şekilde sona erdirmesinin niçin istifa kabul edilmeyeceğini açıklarken, “… sözleşmesi istifayla değil emeklilik nedeniyle sona ermiştir.” izahatı yaparken, Dairemiz çoğunluk görüşünü oluşturun sayın Üyelerimiz ise işçinin haklı bir neden bulunmaksızın ve bildirim süresine uymaksızın … sözleşmesini feshini istifa olarak nitelendiren yerleşik içtihatlardaki izahat nedeniyle, yukarıda açıklandığı şekilde … sözleşmesini fesheden işçinin istifa etmediği sonucuna ulaşmışlardır.

Kanaatimizce, yukarıdaki kabul yerinde değildir.
Şöyle ki;
Evveliyetle … hayatında sıklıkla kullanılmakla birlikte, ilgili kanunlarda (4857 sayılı … Kanunu (4857 sayılı Kanun), 854 sayılı Deniz … Kanunu, 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun ve 6098 sayılı … Borçlar Kanunu) istifanın tanımı bir yana, istifa kelimesinin dahi geçmemesi karşısında orijinali İngilizce olan sözleşme metninden istifa olarak tercüme edilen kelime ile kastedilenin ne olduğunun mecburen yorum yoluyla ortaya konulması gerekmektedir. Bu aşamada sözleşmenin uygulanması bakımından Yargıtayın anılan sözleşmeden bağımsız olarak istifa kelimesine yüklediği anlamın önemi yoktur, sözleşmenin uygulanması açısından önemli olan sözleşme serbestisi kuralları çerçevesinde sözleşme taraflarının gerçek iradesidir.

Mesele bu bakımdan ele alındığında, şu tespitleri yapmak mümkündür:
İstifanın sözlük anlamına bakıldığında, işçi işveren ilişkisi bakımından anlamının kendi isteğiyle işten veya bir hizmetten ayrılma olduğu görülmektedir.

Yukarıda değinildiği üzere … mevzuatında bu kavrama hiç yer verilmemiştir.

Bulunması muhtemel diğer mevzuat tarandığında ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda sadece geçici 34 üncü maddede “78 inci maddeye göre yurt dışına gönderilenlerden, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce eğitimin herhangi bir aşamasında istifa etmiş olmaları nedeniyle kadrolarıyla ilişkileri kesilenler, …” şeklinde, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 77 nci maddesinin ikinci fıkrasında “… Baro yönetim kurulunun yedekleriyle birlikte istifa etmesi halinde …” şeklinde ve baro yönetim kurulunun başlıca görevlerine ilişkin 95 inci maddenin onuncu fıkrasında “Yönetim kurulu üyelerinin istifaları hakkında karar vermek” biçiminde karşımıza çıkmaktadır. Kanunlardaki bu kullanımın kelimenin sözlük anlamı ile günlük hayattaki kullanıma uygun olduğu, nedeni ne olursa olsun kendi isteğiyle işten/görevden/memuriyetten ayrılmanın nedeninden bağımsız olarak istifa olarak adlandırıldığı izlenmektedir.

Yine mevzuata bakıldığında, istifa yerine … sözleşmeleri bakımından “sözleşmenin işçi tarafından feshi” yani fesih, devlet memurları ve benzeri çalışanlar bakımından da çekilme kavramının tercih edildiği anlaşılmaktadır.

Günlük kullanıma bakıldığındaysa gerek … sözleşmesiyle çalışanlar gerekse memur ve diğer çalışanlar bakımından, çalışma yaşlılık aylığı bağlanmak suretiyle sona ermiş ise bu durumun emekli olmak, buna ilişkin dilekçenin de emeklilik dilekçesi vermek diye nitelendirildiği; bunun dışında yaş hariç emeklilik koşullarını sağladığı için mevzuatın tanıdığı hakkı kullananlar dâhil her ne sebeple olursa olsun … sözleşmesini/memuriyetini/çalışmasını … taraflı kendi iradeleri ile sonlandıranların bu durumu istifa, buna ilişkin verdikleri dilekçeyi de istifa dilekçesi olarak isimlendirdikleri ise hemen herkesin malumudur.

Günlük kullanımda istifa dilekçesi olarak adlandırılan belgeyi, … mevzuatının fesih bildirimi olarak isimlendirmesine rağmen, muhtemelen günlük kullanımın etkisiyle Yargıtay dâhil yargısal kararlarda fesih bildirimi yerine feshin sebebinden bağımsız olarak yani işçinin haklı nedenle feshi durumunda dahi istifa dilekçesi olarak nitelendirilip yazılabildiği de görülmektedir.

Davacı işçiye yaşlılık/emeklilik aylığı bağlanmamıştır. 1475 sayılı Kanun’un yaş hariç emeklilik şartlarını sağlamış olan işçilere … sözleşmelerini kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde fesih hakkı tanımış olmasına istinaden bu hakkı kullanarak … sözleşmesini fesheden işçiler emekli olmamışlardır. Nitekim emeklilik nedeniyle fesih aynı Kanun’un 14 üncü maddesinin 4 üncü maddesinde ayrıca düzenlenmiştir.

1475 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinin beşinci fıkrasına istinaden … sözleşmesini … taraflı iradesiyle sona erdiren işçi, Kanun’daki açık düzenleme nedeniyle kıdem tazminatı almaya hak kazanır; ancak bu durum işçinin haklı nedenle derhâl fesih hakkını düzenleyen 4857 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesinde sayılan hâllerden veya benzerlerinden olmadığı için bu fesih, haklı fesih niteliği taşımaz.

Yargıtayın istifa kavramına içtihatlarında yer verirken yukarıda da belirtildiği üzere “İşçinin haklı bir neden bulunmaksızın ve bildirim süresine uymaksızın … sözleşmesini feshi” şeklinde sınırlandırmasının yasal bir dayanağı olmadığı gibi tam aksine bu belirleme/tanımlama kelimenin sözlük anlamına, istifa kelimesine yer veren mevzuat hükümlerindeki kullanım şekli ile kanun koyucunun sözü edilen metinlerde ortaya koyduğu iradeye ve … dünyasındaki yerleşik kullanım anlamına da uygun değildir.

… mevzuatındaki terminoloji esas alınacak, … dünyasındaki yerleşik uygulama ve söylem dikkate alınmayacaksa işçinin haklı bir neden bulunmaksızın ve bildirim süresine uymaksızın … sözleşmesini feshi istifa olarak değil, haklı bir nedene dayanmadan yapılan fesih haksız fesih, bildirim sürelerine uyulmadan yapılan fesih ise usulsüz fesih olduğuna göre haksız ve usulsüz fesih olarak nitelendirilmelidir.

Yukarıda yer verilen genel açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında ise şu tespitleri yapmak mümkündür:

Davacı işçinin yararlanmak istediği ek ödemeye ilişkin hüküm işçi ile işveren arasında imzalanmış bir sözleşmeye değil, davalı işyerinin hisse devir sözleşmesi esnasında devreden ile devralan arasında akdedilen hisse devir sözleşmesinde yer almaktadır. Dairemize gelen işlerden ve genel … tecrübesinden bilindiği üzere bu tür devir sözleşmelerine konulan bu tarz hükümler işyerini devralacak yeni işverenin işin doğası gereği gideceği yeniden yapılandırma esnasında keyfi davranmasını önlemek ve mevcut çalışan işçilerin çıkarılmasını kanunlardaki müeyyidelerden başka ilave yaptırımlara bağlayarak bu işçilere bir nevi ilave … güvencesi sağlamaktır. Kuşkusuz bu durum işveren feshini çağrıştırmalıdır. Her ne sebeple olursa olsun işçi feshinin korunmak istenen yararla bir ilişkisi yoktur.

Tekrar etmek gerekir ki sözleşmenin uygulanması bakımından Yargıtayın anılan sözleşmeden bağımsız olarak istifa kelimesine yüklediği anlamın önemi yoktur, sözleşmenin uygulanması açısından önemli olan, sözleşme serbestisi kuralları çerçevesinde sözleşme taraflarının gerçek iradesidir.

Dosyada mevcut, davacı işçinin bizzat imzalayıp davalı işverene sunduğu fesih bildirimi aynen “04/08/1993 tarihinde başlamış olduğum görevimden 31/03/2017 tarih itibariyle istifa ediyorum. Ekli SGK belgesine istinaden kıdem tazminatımın tarafıma ödenmesi için gereğini rica ederim” şeklindedir. Metinden açıkça anlaşılacağı üzere davacı işçi … sözleşmesini sona erdirme biçimini bizzat kendisi istifa olarak nitelendirmekte ve işverenden kıdem tazminatı talep etmektedir ki kıdem tazminatı fesih bildiriminin işleme konulmasıyla tam olarak ödendiğinden dava konusu edilmemiştir. Ek ödemeye ilişkin eldeki dava ise fesihten yaklaşık altı ay sonra açılmıştır.

Keza dava dilekçesi incelendiğinde de dava dilekçesinin konumuzla ilgili bölümünün aynen şöyledir:
“…
Davacı 04.08.1993 tarihinde davalı şirkette Vardiya Amiri olarak çalışmaya başlamıştır.
2016 Yılı Nisan Ayında Total Oil Fransa, Türkiyeden çekilme kararı almış olup, Firma Demirören Grubuna satılmıştır.
Bu Satışta, işten çıkan çalışanlar için de … adı altında Kıdem tazminatına ek ödeme yapılması için ödenek ayrılmıştır.
Firmanın el değiştirmesi neticesinde tüm çalışanlarda işten çıkarılma korkusu oluşmuş olup, Firma içi iletişim kanallarının iyi işlememesi Çalışanlara doyurucu bilgi verilmemesi bu belirsizlik ortamını iyice artırmıştır.
Yine bu dönemde işçilerin bir bölümü işlerinden çıkarılmış, bir bölümü de karşılıklı anlaşma ile Kıdem Tazminatını ve yukarıda bahsettiğimiz bonuslarını almak suretiyle işten çıkmışlardır.
Davacıya Amirleri tarafından, Şirket hisselerinin el değiştirmesi nedeni ile, işyerinde organizasyonel değişikliğe gidildiği, bu nedenle kendisinin de işten çıkarılmasının düşünüldüğü, kendisine işi bakması bildirilmiş, Davacı da bu beyan üzerine … aramaya başlamış ve Amirlerine, yeni … bulduğunu, yeni işe başlayabilmesi için çıkış işlemlerinin halledilmesi gerektiğini beyan ettiğinde ise, tazminatlarının ödenebilmesi için Yıldırım Bey’den imza alınmasını gerektiği, Yıldırım Bey çok yoğun olduğu için bu sürecin ne kadar süreceği belirsiz olduğu ve beklemesi gerektiği bildirilmiştir. Davacı bir süre İmza ile ilgili bir haber beklemiş, haber gelmeyince Amirleri ile tekrar görüşmüş, Amirleri tarafından kendisine, Yapılacak bir şey olmadığı, İmza gelmeden çıkması halinde kendisine ödeme yapılmayacağı, istifa ederek çıkması gerektiği beyan edilmiş davalı da zaten işten çıkarılacağı kendisine beyan edildiği için ve bulmuş olduğu işi kaçırmamak … akdini haklı nedenle feshetmek zorunda kalmıştır. Ancak bu belirsiz bekleme nedeni ile bulmuş olduğu işe de başlayamamıştır.
Davacının, gerek işten çıkmasından önce, gerekse işten çıktıktan sonra, Davalı işyerinde birçok … akdi, İkale sözleşmesi yoluyla sonlandırılmış ve Çalışanlar yukarıda … olarak söz ettiğimiz ödemelerini almışlardır.
Maalesef Üst yöneticiler … adı altındaki bu ödemeyi keyfi olarak dağıtma yolunu seçmiş, istediklerini bu ödemeden yararlandırıp istemediklerini yararlandırmamışlardır. Ve bir çok işçi de işten çıkacağı belli olmuş olmasına rağmen, yukarıda bahsettiğimiz imza sürecini aylarca beklemek zorunda kalmıştır.
Gerek işçiler arasındaki eşit davranma ilkesi gereğince, gerekse müvekkile işten çıkarılacağı belirtilmiş olması fakat bir imza nedeni ile çıkış sürecinin sürüncemede bırakılıp hayatının bir belirsizliğe sürüklenmiş olması nedeni ile ve şahitler ile ispatlayacağımız işten çıkış süreci dikkate alındığında, Davacının … adı altındaki ek tazminatı hak ettiği tartışmasızdır.
…”

Dava dilekçesi incelendiğinde dikkat çeken ilk husus, davacı vekilinin davacı işçi tarafından gerçekleştirilen feshi haklı nedenle fesih olarak nitelendirmesine, istifa demekten imtina etmesine rağmen, fesih şekline göre dava konusu ettikleri ek ödemeyi doğrudan doğruya hak ettikleri gibi bir iddia ve istemde bulunmak yerine, talebini benzer durumdaki işçilere yapıldığını iddia ettiği ödemeler nedeniyle işverenin eşit davranma borcuna ve davacı işçiye kendisiyle ikale yapılacağına dair ümit verildiği iddiasıyla da bir yönüyle iradesinin yönlendirildiğini ima etmek gibi argümanlara dayandırmaya çalıştığıdır. Bu yönüyle dava dilekçesi incelendiğinde, işverenin eşit davranma borcuna uymadığı ve işçinin iradesini yönlendirdiği iddiaları olmasa, … sözleşmesini yaş hariç emeklilik koşullarını taşıdığı için ilgili Kanun’un kıdem tazminatını hak etme bakımından sağladığı imkânı kullanarak fesheden davacı işçiye dava konusu edilen ek ödemenin ödenmemesinin sözleşme hükümlerine uygun olduğunun davacı vekilinin de kabulünde olduğunu söylemek dahi imkân dahilindedir. Nitekim dava dilekçesi dışında, davacı vekili tarafından yargılama boyunca verilen beyan dilekçelerinde de esas itibarıyla davalı işverenin eşit işlem borcuna uymadığı ve davacı işçinin iradesini yönlendirdiği iddiaları üzerinde durulmaya devam edildiği görülmektedir.

Bu aşamada cevaplanması gereken iki sorudan ilki, “Davalı işveren davacı işçiye işten çıkarılacağını bu nedenle de kendisine yeni bir … bulmasını söylemiş midir?” sorusudur. Davalı vekili tüm aşamalarda asla böyle bir vaatte bulunmadıklarını beyan etmiştir. Söz konusu iddia bakımından ispat külfeti üzerinde bulunan davacı taraf ise iddiasını ispat bakımından dört tanık dinletmiş, dinlenen davacı tanıkları A.Y.B, U….Y.B. ve H.K.C. feshe ilişkin görgüye dayalı bilgi sahibi olmadıklarını söylemişlerdir. Dinlenen davalı tanıkları da bu iddiayı doğrular mahiyette bir şey söylememişlerdir. Sonuç itibarıyla davacı vekili davalı işverenin davacı işçiye “Seni işten çıkaracağız kendine … bul.” dediği şeklindeki iddiasını usulünce ispat edebilmiş değildir.

Cevaplanması gereken ikinci sual ise “Davalı işveren davacı işçi ile benzer durumda olan, bir başka ifadeyle … sözleşmesini kendisi fesheden herhangi bir işçiye ek ödeme yapmış mıdır, eşit davranma yükümlülüğünü ihlal etmiş midir?” sualidir. Mesele bu yönüyle incelendiğinde ise öncelikle davalı vekili, sadece kendileri tarafından … sözleşmesi feshedilen (işveren feshi) işçiler ile … sözleşmesinin sona erdirilmesi hususunda beraber mutabakata vardıkları (ikale sözleşmesi) işçilere ek ödeme yaptıklarını, bunun dışında … sözleşmesini kendisi sonlandıran (işçi feshi) hiçbir işçiye ek ödeme vermediklerini savunmuştur. Yine bu hususta da ispat yükü üzerinde bulunan davacı taraf iddiasını ispat bakımından tanık deliline başvurmuş, dinlenen davacı tanıklarından A.Y.B. kendisinin işveren tarafından işten çıkartıldığını, ek ödemeyi aldığını,+++++++++++++++ diğer davacı tanıkları U….Y.B. ve H.K.C. ise işverene ikale talebiyle kendilerinin başvurduğunu, işverenin başvurularını kabul etmesi üzerine de ikale sözleşmesi imzalayıp ek ödemelerini aldıklarını açıklamışlardır. Davalı tanıkları da davalı savunmasını doğrulamışlardır. Bir an için davacı işçinin ikale talebiyle davalı işverene müracaat ettiği, işverenin de bu talebi incelemeye aldığı, daha sonra reddettiği kabul edilse dahi işverenin bütün işçilere yönelik genel bir ikale teklifi olmadığına göre, her ikale teklifini kabul etme mecburiyeti bulunmayıp bu husustaki takdir hakkı kendisinde olduğundan bu durumun sonuca etkisi olmayacaktır. Başkaca bir delil sunulamadığı için davacı taraf bu ikinci iddiasını da usulünce ispat edebilmiş değildir.

Davalı tanığı G.H.A, davacı işçinin ek ödeme verilerek … sözleşmesinin sonlandırılması talebi esnasında bir başka yerde yeni bir … bulduğuna dair bir belgeyi de ibraz ettiğini söylemiştir.

Aynı davalıya yönelik olarak bir başka işçinin açmış olduğu benzer davada, … 13. … Mahkemesi 2017/512 Esas sayılı dosyasında yaptığı yargılama sonucunda “ Davacının haklı nedenle kendisi … sözleşmesini fesih ettiği, … sözleşmesinin davalı tarafından feshedilmediği kanaatine varıldığından davacının … tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.” gerekçesiyle talebi reddetmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine konuyu inceleyen … Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi 2019/668 Esas sayılı dosyasında verdiği kararla İlk Derece Mahkemesi kararını hukuka uygun bulmuş, son olarak da Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyizi üzerine konuyu inceleyen Dairemiz 23.09.2021 tarihli ve 2021/7633 Esas, 2021/12631 Karar sayılı kararıyla, söz konusu kararı onamıştır.

Başka bir işçi bakımından, ek ödemeden gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılamayacağı hususu vergi mahkemesinde dava konusu olmuş ve … 11. Vergi Mahkemesi kararının gerekçesinde söz konusu ödemenin “… güvencesi tazminatı” mahiyetinde olduğuna ilişkin belirleme yaparak sonuca gitmiştir.
Hisse devir sözleşmesine, işyerini devralacak yeni işverenin eski işçileri keyfi işten çıkartmasına mani olmak veya devralan işveren bu şekilde bir tasarrufta bulunursa işten çıkartılan işçinin kayıplarını telafi maksadıyla uygulamada … güvencesi tazminatı olarak adlandırılan hükümler konulmasının bir mantığı olmakla birlikte, … sözleşmesini kendisi sonlandıran bir işçiye … mevzuatının öngördüğü hakların dışında ilave haklar (somut olay bakımından 2017 yılı itibarıyla ilave 201.955,44 TL) verilmesinin akli/mantıki bir gerekçesinin olmadığı da son derece açıktır.

Yukarıda yer verilen açıklamalar ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde:
Yabancı sermaye yatırımı olan Total Oil … AŞ’nin Demirören Grubuna satışı esnasında imzalanan hisse devir sözleşmesine işçinin ağır kusuru nedeniyle gerçekleştirilecek işveren feshi ile işçinin istifası hariç olmak kaydıyla … sözleşmesi diğer nedenlerle sona eren işçilere ek ödeme verilmesi yönünde hüküm konulduğu, devir sonrasında devralan yeni işverenin haklı neden olmaksızın işten çıkarttığı işçiler ile … sözleşmesinin sona erdirilmesi bakımından gerek işverenden gerekse işçiden gelen teklif sonrasında uzlaşarak ikale sözleşmesi imzaladığı işçilere ek ödeme verdiği, bunun dışında hiç bir işçiye ek ödeme yapmadığı,

Kıdem tazminatı tutarını aşan yüksek miktardaki ek ödemenin cazibesine kapılan kimi işçilerin bizzat işverene başvurup … sözleşmesinin ikaleyle sona ermesini istedikleri, bu işçilerden bir kısmının ikale talebinin kabul edilip kendileriyle ikale sözleşmesi imzalandığı, aynı zamanda bu işçilere davaya konu ek ödemenin de işverenin inisiyatifiyle ödendiği,

İşverenin işyerinde çalışan işçilere yönelik genel bir ikale davetinin olmadığı,

Kabul edilmesi durumunda kıdem tazminatının yanında 2017 yılı itibarıyla 201.955,44 TL ek ödeme alacak olan davacı işçinin de davalı işveren yetkililerine ulaştırılmak üzere ikale talebini kendi üst amirlerine sözlü olarak ilettiği, talebi alan üst amirlerin de davacı işçinin bu talebini yetkili makama taşıdıkları ve yetkili makam tarafından ikale talebinin incelemeye alındığı,

İkale talebinin kabul göreceğini varsayan davacı işçinin aynı zamanda yeni bir … aramaya başladığı ve yeni bir … bulduğu,

… bulması sonrasında ikale talebinin kabulü yönünde yeniden girişimde bulunan davacı işçiye kendisinden memnun olunduğu, işe devam etmesinin uygun görüldüğü cevabı verilerek ikale talebinin geri çevrildiği, işverenin ikale hususunda genel bir çağrısı/daveti olmadığı için her ikale teklifini kabul etme zorunluluğu olmadığı gibi tekliflerden bir kısmını kabul etmemesinin takdir hakkı kapsamında hukuka uygun olduğu,

İkale teklifi kabul edilmeyen davacı işçinin, … sözleşmesini … taraflı feshetmesi durumunda ek ödeme alamayacağı hususunda ayrıca uyarıldığı,

Davacı işçinin yeni bulduğu işi kaçırmamak için ek ödeme alamama riskini üstlenerek, 1475 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinin beşinci fıkrasındaki hakkını kullanarak … sözleşmesini … taraflı iradesi ile sonlandırıp dosyada mevcut istifa dilekçesini verdiği,

Yasal mevzuat gereği davacı işçinin kıdem tazminatının derhâl ödendiği, ek ödeme yapılmadığı,

Ek ödeme yapılmamasının ek ödemeyi düzenleyen sözleşme hükmü, yasal mevzuat ile işyerindeki genel uygulamaya uygun olduğu,

Ek ödemeye hükmeden İlk Derece Mahkemesi kararı ile bu durumu onaylayan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı olduğu ve bozulması gerektiği,

Şeklindeki hukuki ve vicdani kanaatim nedeniyle aksi yöndeki sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum. 07.11.2022