Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2022/1037 E. 2022/3405 K. 15.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1037
KARAR NO : 2022/3405
KARAR TARİHİ : 15.03.2022

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 25. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 28. İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 08.10.2012 tarihinden itibaren davalı … bünyesinde dava dışı … A.Ş. sigortalısı olarak çalıştığını, davalı … ile … A.Ş. arasındaki ilişkinin muvazaalı işleme dayandığı, bu nedenle … A.Ş. işçilerinin başlangıçtan itibaren … işçisi sayılması gerektiği, işçilerin özlük haklarının yeniden düzenlenmesi ve geçmişe dönük haklarının iade edilmesi gerektiği hususlarının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişlerince … A.Ş. bünyesinde yapılan teftiş sonucunda düzenlenen 07.07.2014 tarih ve 4687 sayılı muvazaa raporunda tespit edildiğini; davalının raporun iptali için … Anadolu 24. İş Mahkemesinin 2014/468 esas sayılı dosyasında açtığı davada Bakanlığın tespit raporunun yerinde olduğunun tespiti ile davanın reddedildiğini, kesinleşmiş muvazaa olgusu nedeniyle müvekkilinin başlangıçtan itibaren … işçisi sayılarak geçmişe dönük ücret ve mali alacaklarının belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek, ücret fark alacağı, fazla mesai fark alacağı, ikramiye fark alacağı, fazla mesai ücreti, sorumluluk primi ve zammı, sosyal yardım alacağı, yol parası alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının kendi çalışanları olmadığını, Belediyeden ihale ile iş alan işverenlerin çalışanı olduğunu, bu sebeple talep edilen alacaklardan sorumluluklarının bulunmadığını, muvazaa kararının kesinleşmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporuna dayanılarak, kesinleşmiş muvazaa tespiti nedeniyle davacının dava dışı … A.Ş. kaydında geçen çalışmaları yönünden başlangıçtan itibaren davalı … Başkanlığının işçisi olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalı vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, dava dilekçesinde açıkça belirsiz alacak davası olduğu belirtilmediğinden İlk Derece Mahkemesinin davayı, kısmi dava olarak kabulünün yerinde olduğu, kesinleşen karara göre davalı ile … A.Ş arasındaki ilişkinin muvazaaya dayalı olduğunun tespit edildiği, bu karara göre davalı tarafın muvazaaya dair istinaf taleplerinin yerinde olmadığı, yapılan işin niteliği konusunda taraf beyanlarına ve tüm dosya kapsamına göre herhangi bir ihtilaf bulunmadığından yapılan işin tespiti için yerinde inceleme yapılmasına gerek olmadığı bu incelemenin yapılmamasının sonuca etkisi bir eksikliğe yol açmadığı gerekçesi ile davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalı vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-İlk Derece Mahkemesince, … Anadolu 24. İş Mahkemesinin 2016/130 esas, 2017/432 karar sayılı dosyasında; … ile … A.Ş. arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun tespiti ile asıl davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 15.03.2018 tarihinde onandığı, Yargıtayca onanarak kesin hüküm haline gelen … Anadolu 24. İş Mahkemesinin 2016/130 esas, 2017/432 karar sayılı dosyasında verilen karar doğrultusunda; … ile … A.Ş. arasındaki asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu ve 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 6. fıkrasında açık biçimde düzenlendiği üzere; davacı işçinin … A.Ş. kaydında geçen çalışmaları yönünden başından itibaren davalı … Belediyesi işçisi olduğunun kabulü ile, davacıya bordro ile ödenen ücret ve diğer sosyal yardımlar ile emsal isçiye ödenen ücret ve diğer sosyal yardımlar arasındaki fark alacakların ödenmesi gerektiği gerekçesiyle bu yöndeki taleplerin kısmen kabulüne, davacı işçinin … Sendikası ile davalı … arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden faydalanması gerekeceği, toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacakların da talep koşulunun oluştuğu gerekçesiyle, bu alacaklar bakımından da davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup bu kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf itirazlarının reddine hükmedilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ile örtüşmemektedir.
Somut uyuşmazlıkta, kesinleşen müfettiş raporu ile muvazaaya dayalı olduğu tespit edilen sözleşmelerin geçerli olduğu dönem yönünden hesaplanan ve hüküm altına alınan alacaklar bakımından mahkeme kararı doğru olup davalının bu yöndeki temyizi yerinde değil ise de, Dairemiz uygulmasına göre bir ihale dönemi için kurulan asıl-alt işverenlik ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayanması önceki ve sonraki ihale dönemleri bakımından bir sonuç doğurmaz. Her ihale sözleşmesi kendi dönemi ve şartlarında değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Başka bir anlatımla, önceki ihale sözleşmelerinin kanuna uygun kurulmamış olması veya muvazaalı olması, sonrakilerin de aynı şekilde kanuna uygun kurulmadığını ya da muvazaaya dayandığını göstermez. Daha sonra yapılan sözleşmenin ayrıca kanuna uygunluk ve muvazaa yönünden değerlendirmeye tabi tutulması gerekir. Bu sebeple davalı tarafından yapılan sözleşmelerin kanuna uygun olmadığına ya da muvazaalı olduğuna ilişkin kesinleşmiş yargı kararları sadece muvazaalı olduğu tespit edilen ihale dönemlerini bağlayacak olup önceki ve sonraki ihale dönemleri bakımından muvazaa araştırması yeniden yapılmalıdır. Bu duruma göre de, Mahkemece kesinleşmiş muvazaa tespitine dayanarak, tespit döneminin dışında kalan ihale dönemleri içinde herhangi bir inceleme yapılmadan muvazaanın kabul edilmesi doğru değildir. Ayrıca dosya içerisinde hesaplamaya esas dönem Toplu İş Sözleşmeleri de bulunmadığından bu aşamada hesaplama yönünden de inceleme yapılamamıştır.
Belirtmek gerekir ki, dava konusu ihale dönemlerini kapsayan tarihlerde yürürlükte bulunan 4734 sayılı Yasanın 62/1-e ve 5393 sayılı Yasanın 67. maddesi uyarınca davalı belediyenin görevi konusuna giren işlerin hizmet alım sözleşmesi ile gördürülmesi mümkündür.
Öte yandan belediyelerce şirket kurulması yasal olarak mümkün olup kurulan bu şirketlerden hizmet alımı yasaya aykırı olmadığı gibi bu husus tek başına muvazaaya delil de teşkil etmez.
Açıklanan nedenlerle Mahkemece yapılması gereken, davacının çalışma dönemini kapsayan ihale sözleşmeleri ve hesaplamaya esas dönem toplu iş sözleşmeleri dosya arasına celp edilerek, kesinleşen muvazaa tespiti dışında kalan davaya konu olan dönemler bakımından, söz konusu dönemlere ilişkin ihalenin kapsamı tespit edilerek ve yukarıda izah edildiği üzere her ihale dönemini kendi arasında değerlendirmek sureti ile davalı ile dava dışı … A.Ş. arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin usulüne uygun olarak kurulup kurulmadığı, muvazaaya dayanıp dayanmadığı tespit edildikten sonra sonucuna göre hüküm kurmaktan ibarettir.
3-Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319 uncu maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Kabule göre de somut uyuşmazlıkta açılan dava kısmi dava olup ıslah dilekçesine karşı davalı taraf süresi içinde zamanaşımı def’i ileri sürebilir.Davalı tarafça davacının ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğunun anlaşılmasına göre mahkemece ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı savunması değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da hatalı olmuştur.
Sonuç:
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 15.03.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.