Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2021/7926 E. 2021/11913 K. 15.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7926
KARAR NO : 2021/11913
KARAR TARİHİ : 15.09.2021

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : … 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 3. İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan … vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 01/04/2010-05/01/2017 tarihleri arasında davalıların işyerinde kesintisiz çalıştığını, ilk iki yıl şehirlerarası yolcu taşımacılığında davalıların araçlarında şoför olarak daha sonra ise davalıların yazıhanesinde işlerin yürütülmesine yardımcı eleman olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin 05/01/2017 tarihinde haksız olarak feshedildiğini, işverenler arasında birlikte istihdam ilişkisi ve organik bağ olduğunu, bu nedenle müvekkilinin işçilik alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fark ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ve genel tatil ücretinin davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalılardan … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davalılardan … vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalılardan …’nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının talep ettiği işçilik alacaklarından davalı gerçek kişi …’nin sorumlu olup olmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta; davacı ilk iki yıl otobüs şoförü olarak sonra da fesih tarihine kadar otobüs firmasının yazıhanesinde çalıştığını ve bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini iddia ederek gerçek kişi Adnan Yürekli ile tüzel kişi Yürekliler Tur. Nak. Oto.İnş. Mal. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ye karşı dava açmıştır.
Davacının söz konusu çalışmasının emekliliği sonrasına rastgeldiği, emekli olan davacı için Sosyal Güvenlik Kurumu’na herhangi bir bildirimde bulunulmadığı ve çalışmanın kayıt dışı olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı ve tanık beyanlarından davacının iddia ettiği gibi emeklilik sonrasında önce bir müddet otobüs şoförü olarak sonra da otobüs yazıhanesinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu çalışmalardan gerek otobüsleri gerekse yazıhaneyi çalıştıran davalı şirketin sorumlu olduğu hususunda şüphe bulunmamaktadır. Zaten davalı şirket sorumlu tutulduğu halde Mahkeme kararını temyiz etmemiştir. Uyuşmazlık davalı şirketin hakim ortağı olduğu anlaşılan gerçek kişi davalının dava konusu alacaklardan şahsi sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Davalı gerçek kişinin dava konusu işçilik alacaklarından şahsi olarak sorumlu tutulabilmesi için çalışma dönemi içerisinde verilen hizmetin tamamen veya kısmen gerçek kişinin kendisine verilmiş olması gerekmektedir. Dosya kapsamında bu şekilde bir ispat bulunmadığından tüm işçilik alacaklarından sadece davalı şirketin sorumlu tutulması ve davalı gerçek kişi yönünden ise husumetten red kararı verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.
3-Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık, davacının fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücretini hak edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. Hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti talebinin ispatı da aynı esaslara tabidir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili müvekkilinin ilk iki yıl şehirlerarası otobüste şoför olarak ve daha sonra yazıhanede sabah 06.00 akşam 24.00 arası haftanın yedi günü çalıştığını iddia etmiştir. Mahkemece itibar edilen 01.10.2018 tarihli bilirkişi kök raporunda davacı tanık beyanlarına istinaden, ilk iki yıl şoför olarak haftanın yedi günü çalışma olgusunun kabulüyle ve Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi gereğince günlük çalışma süresi 9 saat kabul edilerek haftalık 10,5 saat üzerinden ve yazıhanede çalıştığı dönem için günlük 3 saatten haftalık 21 saat üzerinden fazla çalışma ücreti hesaplanmıştır. Ayrıca şoför olarak çalıştığı dönemde dahil olmak üzere tüm ulusal bayram ve genel tatil günleri ile tüm hafta tatillerinde çalıştığı kabul edilerek hesaplamalar yapılmıştır. Davacının şoför olarak çalıştığı dönem yönünden davalının ek rapora itiraz dilekçesinde belirttiği ve ayrıca davacının da delil olarak dayandığı … terminali kayıtları ile il emniyet müdürlüğü sefer raporlarının celbi ile sonuca gidilmesi gerekirken, sadece davacı tanık beyanlarına dayalı bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması hatalıdır.
4-Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında da uyuşmazlık vardır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukukunda bu yükümlülüğün anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir.
Somut olayda davacı vekili süre belirtmeksizin müvekkilinin yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, davacının toplam hizmet süresince 6 yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu gözönüne alınarak, davacının 6 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.