Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2021/7324 E. 2021/12552 K. 22.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7324
KARAR NO : 2021/12552
KARAR TARİHİ : 22.09.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, giyecek yardım alacağı, sorumluluk zammı alacağı, gece zammı alacağı, yıllık ücretli izin alacağı, fazla mesai alacağı, bayram tatili ve tatil günleri alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davaya karşı cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 17.10.2018 tarih, … Karar sayılı kararı ile “…Dosya kapsamına göre, davacının talepte bulunan olarak verdiği ve taleplerinin miktarlarını artırdığını belirttiği 19.03.2015 tarihli dilekçesinin davalıya tebliğ edilmeden karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, söz konusu dilekçe davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmeli ve oluşacak sonuca göre yeniden değerlendirme yapılmalıdır. Davacının 19.03.2015 tarihli dilekçesinin davalı tarafa tebliği gerekirken tebliğ edilmeden hukuki dinlenilme hakkı kısıtlanarak karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Bozmadan sonra verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında dava konusu alacakların hesaplamasına esas olmak üzere kullanılan dönemsel ücret miktarlarının doğru şekilde belirlenip belirlenmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda davacının ücreti dosyada bulunan son aya ilişkin bordroda yazılı miktarın asgari ücrete oranı bulunmak ve geçmiş yıllarda alınan ücretler, o dönem yürürlükte olan asgari ücretin bu orana çarpılması suretiyle hesaplanmıştır. Bilirkişinin uyguladığı bu yöntem geçmiş yıllara ait ücretlere ilişkin dosyada başka bir belge bulunmaması durumunda uygulama alanı bulucaktır. Oysa dosyada geçmiş döneme ait birçok bordro örneği bulunmaktadır. Davalı kurum resmi daire niteliğinde olması, bordrolara itiraz olmaması ve ücret miktarı yönünden çekişme bulunmadığı da dikkate alındığında, hesaplamalarda geçmiş dönemlere ait bordrolarda yazılı bu miktarların dikkate alınması gerektiği açıktır. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin hesaplamalarda kullanılan dönemsel ücret miktarlarının hatalı olarak belirlenmesi doğru olmayıp bozma nedenidir.
3-Fazla çalışma ücretlerinin hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda davacının fazla mesai ücreti tanık beyanlarına göre hesaplanmıştır. Bu hesaplamada davacıya bordrolarla yapılan fazla mesai ücreti ödemeleri ile davacının çalışmadığı genel tatil günleri ile izinli ve raporlu olduğu günler de dikkate alınmamış, davacı yılda 52 hafta çalışmış gibi hesaplama yapılmıştır. Bunun yerine bilirkişi tarafından hesaplama tablosunun altında davacıya fazla mesai ücreti olarak yapılan ödemelerin toplam miktarının hesaplanan miktardan mahsup edilmiş hali yazılmakla yetinilmiştir. Oysa yukarıda belirtildiği üzere fazla mesai ücretinin tahakkuk ettirildiği aylar ve davacının çalışmadığı dönemler fazla mesai hesaplamasında dikkate alınmaz. Dosya kapsamına yer alan bordroların bir kısmı mali hizmetler müdürü tarafından kaşelenmiş ve imzalanmış olup davacı imzasını içermese de, bir kısım bordroların altındaki imzaların davacıya ait olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu sebeple davacı asil isticvap edilmek suretiyle bordroların altındaki imzanın kendisine ait olup olmadığı sorulmalı ve bordroların davacı tarafından imzalanmadığının sabit olması halinde bordrolardaki tutarların davacının banka hesabına yatırılıp yatırılmadığı araştırılarak ve yatırılmış olması halinde mahsup işlemi yapılarak sonuca gidilmelidir. Bordrolardaki imzanın davacıya ait olduğunun tespiti halinde ise, imzalı maaş bordrolarında fazla çalışma tahakkuku bulunan aylar dışlanmak suretiyle hesaplama yapılmalıdır. Mahkemece bu hususlara dikkat edilmeksizin fazla çalışma ücretinin hatalı şekilde hesaplanmış olması ayrı bir bozma nedenidir.
4-Taraflar arasında davacının gece zammı ücretinin doğru şekilde hesaplanıp hesaplanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dava tarihinde işyerinde yürürlükte olan Toplu İş Sözleşmesi’nin “Gece Zammı” başlıklı 86. maddesinde, gece 20.00 ile sabah 06.00 saatleri arasında yapılacak çalışmaların %50 zamlı ödeneceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacının 24 saat çalışıp 48 saat dinlenme esasına göre çalıştığı belirtilerek çalıştığı günlerde 10 saat gece çalışması yaptığı kabul edilmiştir. Davalı işyerine karşı gece zammı talepli olarak açılan (Kapatılan) Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin emsal nitelikteki 2013/19574 Esas sayılı dosyasında gece çalışması ücretinin ne şekilde hesaplanacağı detaylı şekilde açıklanmıştır. Buna göre; davacının 24 saat nöbet tuttuğu ve 48 saat dinlendiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 24 saat içerisinde 10 saat gece çalışması niteliğindedir. Ancak, gece çalışma ücreti çalışma karşılığı ödenecek nitelikte olup davacının 24 saatlik çalışmada fiilen 14 saatin 7 saatinin gece geçtiği kabul edildiğinde gece çalışmasının dinlenme süresine orantılandığında (14 saat fiili çalışma x10 gece çalışması/24 saat) 5,83 yuvarlak hesapla 6 saatinin gece çalışması olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davacının çalışmadığı genel tatil günleri ile izinli ve raporlu olduğu günlerin ise dikkate alınıp alınmadığı rapordan anlaşılamamaktadır. Mahkemece bu hususlara dikkat edilmeksizin gece zammı alacağının hatalı şekilde hesaplanması isabetli olmayıp bozma nedenidir.
5-Davacı işçinin ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma karşılığı ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda davacının 24 saat çalışıp 48 saat dinlenme esasına göre çalıştığı ve tanık beyanlarına göre bu çalışma sisteminde denk gelen ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığı belirtilerek davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinin 1/3 ünde çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Fakat dosyada bulunan bilirkişi raporunda bu hesaplamada davacının izinli ve raporlu olduğu dönemlerin dikkate alınıp alınmadığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin genel tatil ücretinin hüküm altına alınmış olması hatalı olup bozma nedenidir.
6-Son olarak, hüküm altına alınan alacakların brüt ya da net olduğunun kararda belirtilmemesi de hatalı olup infazda tereddüt oluşturur mahiyettedir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.