YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6671
KARAR NO : 2021/11145
KARAR TARİHİ : 30.06.2021
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : MENFİ TESPİT
Davacı, asıl davada … 6. İcra Müdürlüğünün 2014/3715 esas sayılı takip dosyasında takibe konulan … Cebeci … şubesine ait 139.876,15 TL bedelli çekten dolayı davalılara karşı borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline; birleşen davada ise davalı … ile aralarındaki 28.09.2012 tarihli protokolden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme kararı her ne kadar davalı … vekili tarafından da kanuni süresinde temyiz edilmiş ise de, eksik temyiz harçlarının ikmali için Mahkemece anılan davalı vekiline tebliğ edilen 02.09.2020 tarihli muhtıra gereğinin yerine getirilmediği gerekçesiyle 09.02.2021 tarihli ek karar ile davalı …’nin temyiz yoluna başvurma talebinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş, ek karar anılan davalı vekiline tebliğ edilmiş ancak ek karara karşı temyiz yoluna başvurulmamıştır.
Asıl dava yönünden davalı … vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 29.04.2021 tarihli, 2021/2739 esas ve 2021/8794 karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiş, davalı … vekili kararın maddi hataya dayandığı gerekçesiyle ortadan kaldırılması isteğinde bulunmuştur.
Maddi hatanın giderilmesi isteğini içeren dilekçe ve ekleri incelendi.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 gün ve 1987/2-520 esas, 1988/89 karar sayılı kararında belirtildiği üzere Yargıtay’ca temyiz incelemesinin yapıldığı sırada dosyada bulunan bir belgenin gözden kaçırılması, maddi hata sebebi olarak açıklanmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 gün ve 1957/13 esas, 1959/5 karar sayılı kararı ile 09.05.1960 gün ve 1960/21 esas, 1960/9 sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtay’ca maddi hata sonucu verilen bir karara mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtay’ın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta; 15.07.2014 keşide tarihli ve 139.876,15 TL bedelli çekin teminat çeki olduğu anlaşılmakla birlikte çek üzerinde teminat çeki olduğuna yönelik bir kayıt bulunmadığı ve çekin teminat çeki olduğuna dair defin senet metninden anlaşılamayan defi niteliğinde olduğunun temyiz incelemesi sırasında gözden kaçırıldığı anlaşılmakla; Dairemizin 29.04.2021 tarihli, 2021/2739 esas ve 2021/8794 karar sayılı kararının maddi hataya dayanması sebebiyle ortadan kaldırılmasına karar verildi.
Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili asıl davada, müvekkilinin davalılardan … ile yapmış olduğu sözleşmenin teminatı olarak verilen teminat çekini ilgili bankadan çekmek istediğini, …’nin söz konusu çeki arkadaşı diğer davalı …’a muvazaalı olarak ciro etmesi nedeniyle adı geçenin müvekkili şirket hakkında icra takibi yaptığını, davalının takibe koyduğu çekin ödenmesi gereken bir borç olmadığını, müvekkili şirketin 2014 yılı Haziran ayı itibariyle kalan kredi borcunu davalıya ödeyerek yükümlülüğünü yerine getirdiğini ve takibe konulan çekin teminat senedi olması sebebiyle takibin iptaline ve müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini; birleşen davada ise müvekkili ile davalı … arasında yapılmış olan 28.09.2012 tarihli protokolde davalının şirkete yapmış olduğu çalışma ve emekleri sebebiyle hak ettiği alacaklarına karşılık, protokol kapsamında davalı …’nin konut kredisinin aylık taksitlerinin davacı şirket tarafından ödenmesi hususunun kararlaştırıldığını, teminat olarak da çek verildiğini, teminat çekinin icraya konulduğunu, ancak davacı şirketin protokoldeki hükümleri yerine getirdiğinden protokol sebebiyle borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … vekili, kredi ödemelerinin protokolde belirtilen tarihlerde yapılmadığını, ödemelerin geç yapılmasının bankalardaki sicilinin bozulmasına neden olduğunu, söz konusu çekin protokoldeki borca karşılık olarak değil protokol hükümlerinin yerine getirilmemesi durumunda olası maddi ve manevi zararlara istinaden teminat olarak verildiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili, diğer davalı …’nin müvekkiline borcu olduğunu ve söz konusu çeki müvekkiline verdiğini, 15.07.2014 tarihinde çekin bankaya ibraz edildiğini, çekin karşılığı bulunmadığından 16.07.2014 tarihinde … 6. İcra Müdürlüğünde takip başlatıldığını, çekin teminat senedi olmadığını ve davalının iyiniyetli üçüncü kişi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara ve aldırılan bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı şirket tarafından üstlenilen borcun 139.876,15 TL olduğu ve üstlenilen borcun miktarı kadar teminat çeki verildiği, bu hususun protokolde açıkça düzenlendiği, davaya konu çekin protokol kapsamında alınan teminat senedi olduğu ve mücerret borç ikrarını içeren bir borç senedi vasfında olmadığı, teminat senedinin tahsil kabiliyeti bağlı olduğu protokol (sözleşme) hükümlerinin işletilmesine bağlı olduğundan kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibine konu olamayacağı, davalı …’nin sözleşme kapsamında kendisine teminat olarak verilen çeki ciro etmek suretiyle diğer davalı …’a devrettiği, teminat senedinin kayıtsız şartsız muayyen borç ikrarını içeren borç senedi vasfında olmaması ve kambiyo senetlerine mahsus takibin mümkün olmaması sebebiyle davalı …’un iyiniyetli üçüncü kişi savunmasına değer verilemeyeceği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, protokol hükümlerinin yerine getirildiği gerekçesiyle birleşen davanın da kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı … vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu çekin teminat senedi olup olmadığı ve teminat senedi ise bu hususun davalı …’a karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Kural olarak kambiyo senetleri soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Bu bakımdan kambiyo senedinin bedelsiz olduğu iddiasıyla açılan menfi tespit davasında ispat külfeti davacı borçluya düşer.
Bu itibarla, dava konusu bononun teminat senedi olduğunu iddia eden davacının öncelikle bu iddiasını 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 201. maddesi uyarınca yazılı delille ispatlaması ve bundan sonra da senedi elinde bulunduran hamilin iyiniyetli hamil olmayıp, senedi iktisabında bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini kanıtlaması gerekmektedir.
Bononun teminat senedi olduğunun senet metninden anlaşılamadığı hâllerde borçlu bu iddiasını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 168/5 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz olarak ileri sürebilir. Bononun sözleşmenin teminatı olarak verildiği iddiası kişisel def’i olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 687. maddesinin 1. fıkrası uyarınca kişisel defiler temel ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Senedin üçüncü kişiye ciro veya teslim yolu ile devredilmesi hâlinde bu definin iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesi mümkün değildir.
Bononun teminat senedi olduğu senet metninden anlaşılamıyor ise 2004 sayılı Kanun’un 169/a maddesi kapsamında bononun sözleşme ile bağlantısı kanıtlanmalıdır. Sözleşmede senedin vade, tanzim tarihi ve miktarlarına açık bir şekilde atıf bulunmalıdır. Senede açıkça atıf bulunan sözleşmede senedin teminat amacıyla verilmiş olduğu belirtilmiş olabilir. Nitekim bu hususlar Hukuk Genel Kurulunun 15.09.2020 tarihli ve 2017/12-269 E., 2020/591 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı ile davalılardan … arasında 28.09.2012 tarihinde düzenlenen protokolün …’nin bankaya olan 139.876,15 TL tutarındaki kredi borcunun davacı tarafından ödeneceğine ve borcun Haziran 2014’te tamamen kapatılacağına ilişkin olduğu; ayrıca … Cebeci Şubesi 0005110 numaralı ve protokolde üstlenilen borç miktarı olan 139.876,15 TL tutarındaki çekin teminat olarak davacı tarafından davalı …’ye verileceği hususunun da protokolde açıkça düzenlendiği; dava ve takip konusu çekin protokolde belirtilen aynı numaralı ve miktarlı çek olduğu ve dolayısıyla anılan çekin protokol hükümlerinin teminatı olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Teminat senedi mahiyetindeki çekin üzerinde teminat senedi olduğuna dair herhangi bir ibare yer almamaktadır. Her ne kadar, protokolün davalı …’nin avukatı olan diğer davalı … tarafından düzenlendiği ve söz konusu protokol gereği verilen çekin teminat senedi olduğunun davalı … tarafından da bilindiği ileri sürülmüş ise de; bu husus davacı tarafça yeterli, somut ve inandırıcı delillerle ispatlanmış değildir. İleri sürüldüğü gibi davalılar arasında vekalet ilişkisi bulunduğuna dair herhangi bir delil de sunulmamıştır. Bu durumda, çekin teminat senedi olduğu anlaşılmakla birlikte, senet metninden anlaşılamayan bu şahsi def’inin, borçlunun zararına hareket ettiği ispatlanamayan ve çeki ciro ile teslim alan davalı …’a karşı ileri sürülmesi mümkün değildir. Belirtilen sebeple, davalı … yönünden davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, davalı … yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 30.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.