YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6611
KARAR NO : 2021/10653
KARAR TARİHİ : 23.06.2021
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 09/05/2008-18/06/2013 tarihleri arasında davalı işyerinde kalite kontrol elemanı olarak çalıştığını son ücretinin aylık net 1.700,00 TL olduğunu, yol ve yemek yardımı bulunduğunu ve sebepsiz olarak işten çıkarıldığını iddia ile, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 09/05/2008-30/05/2013 tarihleri arasında çalıştığını, yaş dışındaki emeklilik şartlarını taşıdığından 30/05/2013 tarihinde işten ayrıldığını, tazminatlarının ödendiğini, 01/06/2013 tarihinde yeniden işe başladığını, 18/06/2013 tarihinde ise istifa ederek işten tekrar ayrıldığını, 2. dönem çalışmasının bir yıldan az olduğunu herhangi bir işçilik alacağı hesaplanamayacağını, taleplerin zamanaşımına uğradığını ve diğer iddiaların doğru olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-)Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-)Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 298/2. maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde özellikle düzenlenmiştir.
Gerekçe – hüküm çelişkisi, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılık bozma sebebidir.
Mahkemece davacının ücretinin gerekçede 1.700,00 TL net olarak kabul edildiği ve bu şekilde alacakların kabulüne karar verildiği belirtilmekte ise de hüküm altına alınan alacakların bilirkişinin 1.500,00 TL net ücrete göre yaptığı hesaplamaya uygun olduğu görülmüştür. Bu durumda Mahkemece hüküm ve gerekçe arasında çelişki yaratıldığı açıktır. Kabul gerekçede işçinin 1.700,00 TL net ücret aldığı şeklinde olduğuna göre hüküm altına alınan alacakların da bu ücrete uyumlu olması gereklidir. Gerekçe ile hüküm arasında çelişki açık olduğundan kararın gerekçede belirtilen ücrete uygun olarak düzeltilmesi ve çelişkinin giderilmesi için kararın bozulması gerekmiştir.
3-) Kıdem tazminatı hesabında davalı tarafından yapılan ödeme düşülmekle birlikte düşülen miktarda hata edilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacıya kıdem tazminatı için net 7.078,00 TL ödeme yapıldığı, bu rakamın brütünün de 7.300,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda net olarak hesaplanan kıdem tazminatından net olarak ödenen 7.078,00 TL düşülmesi gerekirken, brüt 7.300,00 TL’ nin düşülmesi de hatalı olmuştur.
4-) İhbar tazminatı, iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olması nedeniyle, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir nedene dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz.
Dosya içeriğine göre, davacının 09/05/2008 tarihinde başlayan iş akdinin, 30/05/2013 tarihinde yaş dışındaki emeklilik koşullarını taşıması nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan aldığı yazıyı işverene ibraz etmesi neticesi sonlandırdığı ve işveren tarafından brüt 7.300,00 TL kıdem tazminatı hesaplanarak ödendiği, davacının 01.06.2013 tarihinde başlayan iş akdinin ise 18.06.2013 tarihinde verdiği “kendi isteği ile ayrıldığına” ilişkin 18.06.2013 tarihli istifa dilekçesi ile sona erdiği anlaşılmaktadır. Davacının iş sözleşmesini kendi feshetmesi karşısında, ihbar tazminatına hak kazanmayacağından, ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 23.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.