Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2021/6525 E. 2021/10854 K. 24.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6525
KARAR NO : 2021/10854
KARAR TARİHİ : 24.06.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili ile davalılardan … A.Ş. vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; iş sözleşmesine haklı bir sebep olmadan son verildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalı …. (… A.Ş.) vekili; davalı … Enerjinin taraf ehliyeti olmadığını, diğer davalılar Yüksel İnş. A.Ş. ve İlci İnş. San. Tic. A.Ş. Adi Ortaklığının ….’nin baraj inşaat işlerini anahtar teslim olarak ihale ettiği yükleniciler olduğunu, alt işveren olmadıklarını, davalı ile diğer davalılar arasında Türkiye’de yer alan … Hidroelektrik Projesi için imzalanan 16.08.2011 tarihli Hidrolik Çelik İşleri ve Santral Binası Yardımcı sistemleri dahil inşaat işleri sözleşmesinde; bunun bir taşeronluk sözleşmesi olmadığı, anahtar teslim ihale sözleşmesi olduğu; işbu sözleşmede “A.İş Sahibi … İli, Türkiye’de bulunan… Hidroelektrik Projesini geliştirmek finanse etmek, inşa etmek, maliki olmak ve işletmek istediği, B. İş Sahibi inşaat işleri olarak bilinen belirli işlerinin Yüklenici tarafından üstlenilmesinin istendiği, Yüklenicinin işbu sözleşmenin hüküm ve şartları çerçevesinde bu işleri üstlenmek ve tamamlamak ve kusur halinde bunları telafi etmek üzere verdiği teklifi kabul etmiştir.” şeklinde ifade edildiğini, davanın husumet nedeni ile reddi gerektiğini; …. vekili; davanın haksız olduğunu savunarak ayrı ayrı reddine karar verilmesini istemişlerdir.

Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; kararın davacı tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi’nin 17/10/2019 tarih, 2019/2522 esas ve 2019/19395 Karar sayılı ilamı ile “..bozma sonrası alınan bilirkişi raporunda 26.02.2016 tarihli bozma ilamı ile kesinleşmiş hususların bir kısmı dikkate alınmaksızın yeniden hesaplama yapılmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere bozma öncesi hükme esas alınan bilirkişi raporunda bozma sebebi yapılmayan olgular hakkında yeniden değerlendirme yapılması kazanılmış hak ilkesine aykırıdır. Bozma ilamına uyulması ile kesinleşen ücret, hesaplama süresi gibi hususlar sabit kalmak suretiyle alacaklar bozma ilamı doğrultusunda yeniden hesaplanmalıdır. Dairemizce aynı gün incelemesi yapılan seri nitelikteki dosyalardan 2019/2511 esas sayılı dosyanın 17.10.2019 tarihli son bozma kararında, o dosyaya özgü olarak usulü kazanılmış hak ilkesine aykırı şekilde yapılan hesaplamalar ayrıntılı olarak açıklanmış olup, somut dosya bakımından bu açıklamalar dikkate alınarak her bir alacak yönünden bozma öncesi kesinleşen hususlar göz önünde bulundurulmak ve buna göre usulü kazanılmış hak ilkesine uygun şekilde yeniden değerlendirme yapılarak dava konusu alacaklar ile ilgili bir karar verilmek üzere ” hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, süresi içerisinde davacı vekili ve davalılardan … A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Davalı … A.Ş.’nin Temyizi Yönünden;
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktarlar toplamı karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 4.270,00 TL kapsamında kaldığından davacı vekilinin temyiz isteminin 6100 sayılı Kanun’un geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 427, 432 maddeleri uyarınca REDDİNE,
2- Davacı Temyizi Yönünden;
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının usuli kazanılmış hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istkirar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK)
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa’nın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmakadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, karar kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptal edilirse usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir. (HGK’nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.).
Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Mahkemeleri Usulü-6.Baskı, cilt 5, 2001).
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; … 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nin 06/03/2015 tarih, 2014/145 esas ve 2015/189 karar sayılı net 418,04 TL kıdem tazminatı, net 340,01 TL ihbar tazminatı, net 2.948,33 TL fazla çalışma ücreti, 263,76 TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti, 3.016,75 TL hafta tatili ücretinin hüküm altına alındığı ve diğer taleplerin reddedildiği ilk kararı, kararın davacı ve davalılardan Yüksel İnş. A.Ş. tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi tarafından 26/02/2016 tarih, 2015/45698 esas ve 2016/4497 karar sayılı ilam ile sair temyiz itirazları reddedilerek …. (… A.Ş.)‘ye husumet yöneltilip yöneltilemeyeceğinin araştırılması, fazla çalışma ve hafta tatili ücret alacağı ve bazı alacak kalemlerinin esasına girilmesi gerekirken usulden reddedilmesinin hatalı olması bakımından bozulmuştur. Bu bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda … Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi‘nin 29/09/2017 tarih, 2016/201 esas ve 2017/191 karar sayılı kısmen kabul kararı ile bu kez net 692,868 TL kıdem tazminatı, net 499,060 TL ihbar tazminatı ve net 1.285,83 TL hafta tatili ücret alacağı hüküm altına alınmış davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacı temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi’nin 17/10/2019 tarih, 2019/2522 esas ve 2019/19395 karar sayılı ilamı ile ilk bozma ile oluşan usuli kazanılmış hakların gözetilmesi bakımından karar bozulmuştur. Her ne kadar ilk tarihli bozma sonrası verilen 29/09/2017 tarihli karar ile davalılar yararına oluşan usuli kazanılmış haklara riayet edilmemiş ise de; 17/10/2019 tarihli son bozma sadece davacı temyizi üzerine yapıldığından yapılması gereken sadece davacı bakımından ihlal edilen usuli kazanılmış hakların tespiti olmalıdır. Sadece davacı temyizi sebebiyle yapılan bozma sonrası davacı aleyhine sonuç doğuracak şekilde davalılar yararına ilk bozma ile oluşan usuli kazanılmış hakların dikkate alınması mümkün değildir.
Açıklanan sebeple; Mahkemece, net 692,868 TL kıdem tazminatı, net 499,06 TL ihbar tazminatı, net 1.285,83 TL hafta tatili ücret alacağının hüküm altına alınması yerine kıdem ve ihbar tazminatı ile hafta tatili ücret alacağının daha az tutarda hüküm altına alınması hatalı olmuştur.
Şu halde; Mahkemece, net 692,868 TL kıdem tazminatı, net 499,06 TL ihbar tazminatı, net 1.285,83 TL hafta tatili ücret alacağı ve net 263,76 TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı hüküm altına alınmalı diğer taleplerin reddine karar verilmelidir. Belirtilen husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 24/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.