YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/6214
KARAR NO : 2021/10698
KARAR TARİHİ : 23.06.2021
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Davacı, idareci primi alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince 15.02.2018 tarihli kararla, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı işçinin davalı işyerinde çalıştığı ve sendika üyesi olduğu, işyerinde Kalite Kontrol Görevi yaptığı ve dolayısıyla Toplu İş Sözleşmesinin 59/d maddesinde yazılı prime hak kazandığı, davacının kadro isminin değiştirildiği, ancak fiilen aynı işi yapmaya devam ettiği, Toplu İş Sözleşmesinin 52/d maddesinin 3. bendi gereği % 6 oranında idarecilik primi alması gerektiği, kaldı ki daha öncesinde kadrosuna göre söz konusu prim ödenirken kadro isminin değiştirilerek aynı işi yapmasına rağmen idarecilik primi ödenmediği, fiilen yapılan işin aynı iş olduğu, bu nedenle davacının idarecilik primi alacağına ilişkin talebinin dosya kapsamına ve tüm delillere göre yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davalı vekilince süresi içinde temyiz yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi 21.02.2019 tarihli ilamı ile; seri olarak açılan dava dosyalarında davacı işçilerin C grubu idareci primi almakta iken fiilen aynı göreve devam etmelerine rağmen 14.09.2015 tarihinden itibaren meslek kodunun değiştirilmesi sebebiyle kullandıkları mührün kendilerinden alınarak primlerinin de kesildiğini, fiilen aynı işi yapmaya devam ettikleri için prime hak kazandıklarını ileri sürdükleri, her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda Q mührünü kullanan işçilerin C grubu idareci primi almaya hak kazandıkları belirtilerek hesaplama yapılmış ise de davacı işçilerin dahi mührün kendilerinden alındığını bildirdikleri, bu yönü ile hükme dayanak yapılan bilirkişi raporundaki tespitin dosya kapsamına uygun olmadığı, ayrıca, yargılama sırasında davalı tarafından davacıların Q mührünü hiç kullanmadıklarının da savunulduğu, bu durumda, öncelikle davacıların 15.09.2015 tarihine kadar Q mührünü kullanıp kullanmadıkları, o tarihe kadar C grubu idareci primi alıp almadıklarının açıklığa kavuşturulması gerektiği, ardından davacıların 15.09.2015 tarihinden sonraki dönem için fiilen yaptıkları işle ilgili evrakların dosyaya kazandırılması ve gerekirse işyerinde konunun uzmanı olan teknik bilirkişi ile birlikte keşif de yapılarak davacıların fiilen yaptıkları işe göre Toplu İş Sözleşmesi’nin 59-c bendindeki şartları sağlayıp sağlamadıkları ve C grubu idarecilik primine hak kazanıp kazanmadıklarının belirlenmesi gerektiğine yönelik gerekçeyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesince, davalı işyerinde keşif yapılmasına karar verilmiş, talimat mahkemesince mahallinde keşif yapılmış ve aldırılan bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı vekilince temyiz yoluna başvurulmuştur.
Dairemizin 11.03.2021 tarihli ilamı ile, davacının fiilen yaptığı işin kalite kontrol/ teknik kontrol faaliyeti olarak nitelendirilemeyeceği, daha önce yapılan ödemelerin de müktesep hak teşkil etmeyeceği ve bu sebeple davanın reddi gerektiğine yönelik gerekçe ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, davacı vekili kararın maddi hataya dayandığı gerekçesiyle ortadan kaldırılması isteğinde bulunmuştur.
Maddi hatanın giderilmesi isteğini içeren dilekçe ve ekleri incelendi.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarihli ve 1987/2-520 esas, 1988/89 sayılı kararında belirtildiği üzere, Yargıtay’ca temyiz incelemesinin yapıldığı sırada dosyada bulunan bir belgenin gözden kaçırılması, maddi hata sebebi olarak açıklanmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 esas, 1959/5 sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 esas, 1960/9 sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtay’ca maddi hata sonucu verilen bir karara Mahkemece uyulmasına karar verilmesi halinde dahi usulü kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtay’ın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.
Somut uyuşmazlık bakımından, bozmadan sonra yapılan keşif ve aldırılan bilirkişi raporuna göre, davacının 14.09.2015 tarihinden önce yaptığı işlerde Q mührünü kullandığı ve kendisine %6 idareci primi ödendiği, 14.09.2015 tarihinden sonra ise fiilen aynı işi yapmaya devam ettiği, ancak daha önce Q mührü kullanarak yaptığı işleri 14.09.2015 tarihinden sonra mühür kullanmaksızın yaptığı, böylelikle mühür kullanmadan yaptığı işin de fiilen aynı iş olduğu; belirtilen hususlar bozmadan sonra aldırılan bilirkişi raporu ekindeki belgelerle tespit edilmesine rağmen temyiz incelemesi sırasında gözden kaçırıldığı anlaşıldığından, Dairemizin 11.03.2021 tarihi kararının maddi hataya dayanması sebebiyle ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi.
Hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y İ L A M I
Dosya kapsamının değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş İlk Derece Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmamasına göre, davalının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, davalı … harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 23.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.