Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2021/5614 E. 2021/11018 K. 29.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5614
KARAR NO : 2021/11018
KARAR TARİHİ : 29.06.2021

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 47. Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

İLK DERECE MAHKEMESİ : … 18. İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29/06/2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat … ile karşı taraf adına vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işverene ait yurtdışı projelerinde 2002-2006 yılları arasında ince işler ekipbaşı olarak, 1.600,00 ABD Doları net ücretle çalıştığını, işyerinde fazla mesai yapıp, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri de dahil çalıştığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından ihbar öneli verilmeden haksız feshedildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının 07.10.2004-10.03.2005, 08.06.2006-30.04.2016 tarihleri arasında işyerinde çalıştığını, ilk dönem çalışmasının davacının istifasıyla sona erdiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davalı taraf temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı haricindeki sair temyiz itirazlarının reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı temyizi yönünden aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Genel olarak “fesih hakkı” karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı sebeple iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24’üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin süreli fesih bildiriminin kanuni düzenlemesi ise aynı Kanun’un 17’nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında kanunda işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir. İşçinin haklı bir sebebe dayanmadan ve bildirim süresi tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir.
Somut olayda, davalı işyerinde fasılalı olarak çalışan davacı işçi, 05.10.2004-10.03.2005 tarihleri arası davalı işveren nezdinde geçen çalışması yönünden iş sözleşmesinin davalı işverence haklı neden olmaksızın feshedildiğini, ibraz edilen dilekçenin istifa iradesi içermediğini, izin talebi olarak yorumlanması gerektiğini ileri sürmüş, davalı işveren ise anılan dönemde davacının istifa ettiğini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince 05.10.2004-10.03.2005 tarihleri arası dönem yönünden davacının tüm yasal haklarını bırakarak işten ayrılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu nedenle iş sözleşmesinin davalı işverence feshedildiği kabul edilerek kıdem tazminatına hükmedildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, mahkeme kabulü dosya içeriği ile örtüşmemektedir.
Dosya içeriğine göre, davacının “…rahatsızlık nedeniyle tedavimin Türkiye’de görülmesi için çıkışımın en kısa zamanda verilmesini arz ederim” şeklindeki 08.03.2005 tarihli el yazılı dilekçesi ile iş sözleşmesini feshettiği anlaşılmaktadır. 08.03.2005 tarihli dilekçedeki imzanın davacıya ait olduğu hususu tartışmasızdır. Davacının el yazısı ile düzenlendiği mübrez dilekçesinin iradesi fesada uğratılarak alındığı yönünde bir savunma yapılmamıştır. Davacı vekili tarafından söz konusu dilekçede işçinin istifa iradesi bulunmadığı, iradesinin izin talebi olarak yorumlanması gerektiği savunulmuş ise de dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları, işyeri kayıtları, davacının hizmet döküm cetvelinde 1091681 işyeri sicil numaralı dava dışı işveren nezdinde geçtiği bildirilen çalışmaları ve özellikle söz konusu 08.03.2005 tarihli el yazılı dilekçedeki ifadelerinin izin talebi olarak nitelenemeyeceği ve iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğinin anlaşılmasına göre mahkemece 05.10.2004-10.03.2005 tarihleri arası dönem dışlanarak kıdem tazminatı hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davalı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.