Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2021/3561 E. 2021/8381 K. 26.04.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3561
KARAR NO : 2021/8381
KARAR TARİHİ : 26.04.2021

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 07.09.2011 tarihinde işine son verilmesi üzerine açılan davada … Anadolu 16. İş Mahkemesi’nin 2010/504 esas 2013/58 sayılı kararı ile feshin geçersizliğine hükmedildiği, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen karar doğrultusunda yasal süresi içinde işe başlatılması için davalı tarafa başvurulduğunu, bu başvuruya olumlu yanıt verilerek işe başlamaya davet edilmişse de işe başlatma kararının samimi olmadığını iddia ederek farkı kıdem ve ihbar tazminatı, boşta geçen süre ücreti, iş güvencesi tazminatı ve yıllık ücretli izin alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının ücret ve özlük hakları korunarak işten ayrılmadan önceki görevi olan pazarlama müdürü olarak çalışmak üzere işe davet edildiğini, ancak usulüne uygun ve iyi niyetli şekilde davete icabet etmediğini, bu nedenle önceki feshin geçerli hale geldiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davalı işyerinde kardiyovasküler grubu pazarlama müdürü olarak çalışan kişinin 26.06.2013 tarihinde istifa ederek işten ayrılmış olduğu, ancak davacının işe davet edildiği 20.06.2013 tarihinde bu kişinin halen çalışmakta olduğu, bu nedenle davacının bu göreve davet edilmesinin beklenemeyeceği, davalı işverenin işe iade borcu davacının mutlak suretle eski görevine iadesini gerektirmeyeceği, nasıl ki işçinin çalıştığı süre boyunca görev yaptığı bölümün değiştirilmesi işverenin yönetim hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte ise işe iade sırasında da işçinin, fesihten önceki pozisyonuna eşdeğer bir pozisyonda işe başlatılmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, davalı Şirketin, davacıyı hangi pozisyonda ve ne koşullarla çalıştıracağını açıkça belirttiği, Sosyal Güvenlik Kurumu işe giriş bildirimini yaptığı, çalışacağı odayı ve hatta tahsis edilecek aracı dahi hazırladığı, sonrasında keşide edilen 08.07.2013 tarihli ihtarname ile de davacının hangi koşullar altında çalıştırılacağı açıkça belirtilerek, işe başlaması için 3 gün daha ek süre verildiği, tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, davalının davacıyı işe başlatma konusunda samimi ve ciddi olduğunu açıkça ortaya koyduğunun anlaşıldığı, buna rağmen davacının, davalı şirketin işe başlatma kararını samimi bulmayarak işe başlamadığından önceki feshin geçerli hale geldiğinin kabul edilmesi gerektiği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 20/03/2018 tarih 2015/20467 esas ve 2018/5803 karar sayılı ilamı ile özetle; “Dosya içeriğine göre kronik grup, davacının da daha önce çalıştığı grubu da barındıran çalışma sahasının farklılık arz ettiği üç farklı grubu içine alan bir üst grup tanımı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca ilk işe davet yazısında ilk fesih tarihindeki ücretin aynen korunacağı bildirilmiş, aradan geçen sürenin bu ücrete yansımalarına değinilmemiştir. Keza, davalı tanığı da davacının işe müracaat için başvuru yaptığı dönemde kardiyovasküler grubun boş olduğunu beyan etmiştir. Açıklanan bu delil durumu karşısında, davalının ilk işe davetinin samimi olmadığı, sonradan yaptığı yeni işe davetin ise ilk davetin samimiyetini ispatlamak için yeterli olmadığının anlaşılmasına göre davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulü ile fark kıdem tazminatı ile işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti ve yıllık izin ücreti alacakları hüküm altına alınmıştır.
Kararı taraflar temyiz etmiştir. Dairemizin 2018/9652 esas, 2019/1014 karar ve 15/01/2019 tarihli ilamı ile özetle, davalı tarafın temyiz itirazları yerinde görülmemiş davacı temyizi açısından ise geçersiz fesih tarihindeki ücretin asgari ücrete oranlanarak işe başlatılmadığı tarihdeki ücretinin belirlenmesi ve taleplerin buna göre değerlendirilmesi gerektiği, gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş, bilirkişiden bozmaya göre ek rapor alınmış, davacının ek rapora göre yaptığı talep arttırım dilekçesi de dikkate alınmadan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm. davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Mahkemece uyulmasına karar verilen Dairemizin 2018/9652 esas, 2019/1014 karar ve 15/01/2019 tarihli bozma kararı sonrası davacı tarafça yapılan talep arttırımın dikkate alınıp alınmayacağı hususu uyuşmazlık konusudur.
Bozma kararı gereği Mahkemece alacakların hesabı için bilirkişiden ek rapor alınmış ve davacı taraf bu rapor sonrası 17/02/2020 tarihinde harcını yatırmak suretiyle ” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107/2 gereği Davanın Değer Arttırımı” konulu dilekçesi ile talep miktarlarını belirlemiş ise de Mahkemece, söz konusu dilekçe, ikinci ıslah dilekçesi niteliğinde olduğu, gerekçesiyle dikkate alınmamıştır.
Doyada bilgi ve belgelere göre, Dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açılmış, fazlaya ilişkin hak saklı tutularak toplam dava değeri 2.100,00 TL gösterilmiştir.
Mahkemece 28/11/2013 tarihli ön inceleme duruşmasında davacı tarafa “taleplerini belirlenebilir miktarlara arttırması” için kesin süre verilmiş, ardından yapılan 18/03/2014 tarihli duruşmada da yine bu konuda kesin süre verilerek aksi halde davanın usulden reddedileceği ihtarı yapılmıştır. Bunun üzerine davacı tarafça 25/03/2014 tarihinde ara karar gereği yerine getirilerek davaya konu alacaklara yönelik talepler belirlenmiş ve gerekli harç da yatırılmıştır.
Yapılan yargılama sırasında verilen hüküm yukarıdaki açıklanan Dairemiz kararları ile bozulmuş ve nihayetinde davacı taraf 17/02/2020 tarihli dilekçe ile taleplerini belirlemiştir.
Davacı tarafça verilen 25/03/2013 tarihli dilekçe niteliği itibariyle talep arttırımı olmayıp Mahkemece verilen ara kararın yerine getirilmesidir. Mahkemece yapılan ihtar gereği bir miktar belirlenmiştir. Davacı, ilk defa yukarıda açıklanan bozma kararı sonrası alınan rapora göre talep arttırımında bulunmuştur. Buna göre davacının 17/02/2020 tarihli talep arttırımına değer verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile söz konusu arttırım dikkate alınmadan sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 26/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.