Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2021/3427 E. 2021/7553 K. 05.04.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3427
KARAR NO : 2021/7553
KARAR TARİHİ : 05.04.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, 01.06.2004-01.12.2009 tarihleri arasında sigortalı olarak, 02.12.2009-27.04.2010 tarihleri arasında ise sigortasız olarak davalı bünyesinde çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız olarak davalı tarafından sona erdirildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalı … (… Ticaret) vekili, davacının 2009 yılında emekliye ayrıldığını, davacının kendi isteği ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na bildiriminde bulunulmadığını, davacının aylık ücretine çalışma ücretinin de dahil olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili, davanın hizmet tespiti talebi içerdiğini, davanın tefrik edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekilleri temyiz etmişlerdir.
Gerekçe:
1- Davada hukuki dinlenilme haklarının kısıtlanıp kısıtlanmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.
Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkı”nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
Somut olayda; davacı 01.06.2004-01.12.2009 tarihleri arasında sigortalı olarak, 02.12.2009-27.04.2010 tarihleri arasında ise sigortasız olarak davalı bünyesinde şöför olarak en son 800,00 TL ücret ile çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız olarak davalı tarafından sona erdirildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacağının davalı …’dan tahsili ile sigorasız çalıştığı sürenin tespitini talep etmiştir. Mahkemece, 08.05.2014 tarihli 21. celsede hizmet tespitine ilişkin dava ile alacak davasının tefrikine karar verilerek eldeki dosyaya alacak davası olarak devam edilerek sonuçlandırılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesinin davalı … vekiline tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davalı …’ın vekiline bilirkişi raporunun ve ıslah dilekçesinin tebliği sağlanarak kanunen davalıya tanınan süre geçtikten sonra ve varsa davalının bilirkişi raporuna ve ıslah dilekçesine karşı itirazları değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davalı … vekiline bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi tebliğ edilmeden ve bu itibarla davalının hukuki dinlenilme hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3-Tefrik edilen hizmet tespit davasına ilişkin dosyanın tarafı olan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın iş bu eldeki dosyada taraf sıfatı bulunmadığı gözetilmeksizin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı … vekilinin sair temyiz sebeplerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı …’a iadesine, 05/04/2021gününde oybirliğiyle karar verildi.