Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2021/2273 E. 2021/6318 K. 17.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2273
KARAR NO : 2021/6318
KARAR TARİHİ : 17.03.2021

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, kıdem ve ihbar tazminatlarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalıların Cevaplarının Özeti:
Davalı şirket vekili, davacının müvekkil şirkette geçen çalışmasının 3 ay olduğunu, müvekkilin önceki çalışmalara ilişkin taleplerden sorumlu olmadığını, … ve Donatım Güvenlik şirketleri ile aralarında bir bağ bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava davalısı Belediye vekili; açılan davanın usule ve yasaya aykırı olması nedeniyle kabul etmediklerini, müvekkili Belediyenin kayıtlarının tetkikinden davacının Eskişehir Büyükşehir Belediye teşkilatında çalışmadığını, en son dava dışı … Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti.’de görev yaptığını ve görevine 11/03/2011 tarihinde istifa ederek son verdiğinin anlaşıldığını, davanın öncelikle husumet yönünden reddine mahkemece aksi kanaat hasıl ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davada hukuki dinlenilme haklarının kısıtlanıp kısıtlanmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.
Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkı”nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
Somut olayda; davacı tarafça, kıdem ve ihbar tazminat alacaklarının tahsiline ilişkin olarak davalı …’ne dava açıldığı, asıl dava dosyası üzerinden yargılama yapılarak hüküm kurulduğu, hükmün Yargıtay (kapatılan) 22.Hukuk Dairesi tarafından bozulduğu, bozma ilamından sonra 09/01/2020 tarihinde aynı talepler ile davalı Belediyeye dava açıldığı, 10.01.2020 tarihinde asıl dava dosyasına birleştirilerek esasın kapatıldığı, asıl dava dosyasının 17/11/2020 tarihli celsesinde “birleşen Eskişehir 2. İş Mahkemesi’nin 2020/27 esas 2020/15 karar sayılı dosyası yönünden bu dosyanın dava dilekçesi ekli duruşma gününü bildirir meşruhatlı davetiyenin davalı …’na tebliğine” şeklinde karar verildiği, 29.12.2020 tarihli celsede ise asıl dava dosyasında bozma ilamı öncesinde alınan 18.12.2016 havale tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davalı … aleyhine davanın kabul edildiği ancak hükme esas alınan 18.12.2016 tarihli bilirkişi raporunun davalı … vekiline tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davalı … vekiline bilirkişi raporunun tebliği sağlanarak kanunen davalıya tanınan süre geçtikten sonra ve varsa davalının bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davalı vekiline bilirkişi raporu tebliğ edilmeden ve bu itibarla davalının hukuki dinlenilme hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3-Birleşen dava yönünden davacının yatırdığı peşin harç ve başvurma harcı yargılama gideri olarak, kabul/redde göre oranlanmadan davayı kaybeden tarafa yükletilmesi gerektiğinin gözden kaçırılması da isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.03.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.