Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2021/1508 E. 2021/5313 K. 02.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1508
KARAR NO : 2021/5313
KARAR TARİHİ : 02.03.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkil ile davalı şirket arasında 26/08/2013 başlangıç tarihli belirsiz süreli bir sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeye göre müvekkil davalı şirket bünyesinde genel müdür olarak çalışacağını ve aylık 4.500,00 TL net maaş alacağını, aylık maaş ödemeleri davalı şirket tarafından banka nezdinde müvekkil adına açılan hesaba yapılacağını ancak davalı şirket maaş ödemelerini daha ilk aydan sekteye uğrattığını ve ilk aydan eksik maaş ödemesi yaptığını, bu durumun sürekli olarak devam ettiğini, müvekkilinin hiçbir şekilde tam maaş alamadığını, bunun üzerine müvekkilinin iş akdini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı vekilinin müvekkil şirkette genel müdür olarak çalıştığı iddiasının yersiz olduğunu, müvekkili şirketin iki ortaklı olduğunu, ortaklardan Abdullah Kostak Şirketin 20 yıl süreyle ticaret sicilinde tescilli müdür olduğunu, davacının 12/09/2013 – 13/04/2014 tarihleri arasında yaklaşık 7 ay süreyle pazarlama departmanında 3.000,00 TL karşılığında müşteri ilişkileri ve muhasebe kayıtlarının tutulması işlerinde çalıştığını, davacının sunduğu belirsiz süreli iş sözleşmesinde müvekkili şirketin imzası olmadığını, bu sebeple aylık 4.500,00 TL ücretle çalıştığı iddiaları haksız ve kötü niyetli olduğundan hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının ücretin eksik ödendiği iddialarına dair de banka dekontlarını delil olarak sunduklarını, davacının kendi isteği ile işten ayrıldığı için ihbar tazminatı hakkı kazanamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının ödenmemiş ücret alacakları sebebiyle eylemli olarak iş sözleşmesini kendisinin feshettiği, iş sözleşmesini haklı da olsa fesheden tarafın ihbar tazminatına hak kazanamayacağı, davacının aylık ücretinin net 3.500,00 TL olduğu ve davacının iddiasına konu dönemde usul ve yasaya uygun ve mahkememizce de kabul gören bilirkişi raporunda belirlenen ücretlerin tamamının ödendiğine dair davalı tarafça hukuken geçerli belge yada makbuz sunulmadığı, bu sebeple hesaplanan ücret miktarının davacıya ödendiği ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 09.03.2020 tarihli ilamı ile, “Dosya içeriğinden; davanın itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, taraflar arasında iş ilişkisi bulunduğu ve takip konusu alacakların da bu ilişkiden kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, Mahkemece yargılamanın İş Mahkemesi sıfatıyla yapılıp sonuçlandırılması gerekirken Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yapılıp karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. Mahkemece alınacak bir ara kararı ile yargılama iş mahkemesi sıfatıyla yapılmalıdır.” gerekçesiyle karar bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Bozmadan sonra verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, muhasebe sorumlusu olarak çalışan davacı işçi dava dilekçesinde aylık net 4.500,00 TL ücret aldığını iddia etmiş, davalı ise davacının aylık ücretinin net 3.000,00 TL olduğunu savunmuştur.
Dosyada mevcut banka kayıtlarında davacıya düzensiz tutarlarda ödemeler yapıldığı görülmüş, dinlenen davalı tanığı … davacının aylık net 3.500,00 TL ücret aldığını beyan etmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamındaki delillere göre davacının ücretinin aylık net 3.500,00 TL olduğu kabul edilerek ücret alacağının hüküm altına alınması gerekirken, karar gerekçesinde davacının aylık ücretinin net 3.500,00 TL olarak kabul edildiği açıklanmasına rağmen aylık net 3.000,00 TL üzerinden yapılan hesaplamaya göre hüküm kurularak gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 298/2. maddesine aykırıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.