YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/12601
KARAR NO : 2022/177
KARAR TARİHİ : 12.01.2022
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının ihaleyi kazanan taşeron firmaların işçisi olarak … Havalimanın’da silahlı güvenlik elemanı olarak işe alındığını, ancak güvenlik işlerinin yanı sıra ayrıca apron kartı ve gelen araçlara geçici plaka verme, araç giriş çıkışlarını idare etme gibi davalının yaptığı asıl işlerde çalıştırıldığını, davacının bir başka kamu işçisi ile birlikte, havalimanının kadrolu güvenlik personeli ile birlikte ve aynı işleri yaptığını, davalının havaalanının güvenlik işlerini ihale yoluyla alt işveren taşeronlara verdiğini, yapılan işin davalının alt işverene devredemediği asıl işlerinden olduğunu, davacı işçilerin ihale yoluyla taşeron firmalar üzerinden sigortalı gösterilerek açıkça muvazaa yapıldığını, ücretinin asıl işveren işçilerinden düşük olduğunu, davalı tarafından geçmiş dönemde fazla ücret ödendiği iddiası ile 2012 yılı içinde Şubat-Kasım ayları arasında 11 ay boyunca ücret kesintisi yapıldığını, yaklaşık 2 yıldan itibaren davacı ücretinin eksik ödendiğini, fazla mesai ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğin ileri sürerek dava dışı taşeron şirketler arasında yapılan sözleşmelerin muvazaalı olduğunun ve davacının işe girdiği tarihten itibaren asıl işveren davalının işçisi olduğunun tespiti ile ücret farkı, ücret kesintisi, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı taleplerine zamanaşımı yönünden itiraz ettiklerini, davalı DHİM’nin 08.06.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olarak bir kamu iktisadi kuruluşu olduğunu, davalı idare bünyesinde işçi statüsünde personel çalışmadığını, bu nedenle davalının işveren statüsünde olmadığını, gerek iş kanuna eklenen düzenlenmeler, gerek Kamu İhale Genel Tebliğinde hizmet alımı amacıyla yapılan sözleşmeler ve yüklenici aracılığıyla çalıştırılanlar için özel düzenleme yapılmış olması durumunun davalı idareye husumet yöneltilemeyeceği savunmalarını kanıtladığını, hangi işçinin işe alınıp çıkarılacağı konusunda fikir dahi beyan edemeyen davalı idarenin asıl işveren olarak kabulüne imkan bulunmadığını, davacının fazla çalışma iddiasının mesnetsiz olduğunu, davacının maaşının diğer davalı tarafından ödenmesi durumu karşısında kuruluşlarının ücret ödemelerinden herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, özel güvenlik hizmeti idamesinin sağlanması amacıyla ihtiyaç duyulan personel eksikliği sonucu ortaya çıkan hizmet ihtiyacının, birim maliyet üzerinden personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı yöntemi ile giderildiğini, 2013 yılına kadar özel güvenlik hizmeti satın alımı kapsamında çalışan yüklenici özel güvenlik personeline asgari ücretin % 100 fazlası ücret verilmesine yönelik yüklenici firmalar ile sözleşmeler imzalandığını, ancak 28/06/2007 tarihli ve 33904 tutanak nolu Sayıştay kararı gereği yüklenicilerden tahsili için girişimlere başlanıldığını, bu kapsamda uygulamanın düzeltilerek her işçi için 1 asgari ücret farkı üzerinden yükleniciye ödeme yapılması yoluna gidildiğini, durumun yasal hale getirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Bozma İlamı ve Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemenin ilk kararı Dairemizce; davalı idare ile dava dışı şirketler arasında muvazaalı bir ilişki bulunup bulunmadığının açıkça tespit edilmesi ve tahakkuk içeren bordrolara istinaden ilgili ayların fazla çalışma alacak hesabından dışlanması gerektiği yönünde bozulmuş olup, mahkemenin bozmadan sonra vermiş olduğu kararı ise Dairemizce; davalı ile alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaaya dayanmadığının anlaşıldığı bu nedenle davacının ücret farkı alacağı talebinin reddi gerektiği, fazla mesai hesabının bozmadan önce haftalık 5,25 saat üzerinden yapılmasına rağmen bozmadan sonra hükme esas alınan raporda 6 saat üzerinden hesaplama yapılmasının davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olduğu ve usuli kazanılmış hakka aykırı olarak fazla mesai ile genel tatil ücretine bozmadan sonra 1/3 yerine % 30 takdiri inidirimin uygulanmasının hatalı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak, davacının fazla çalışma ve genel tatil ücretlerinin kısmen kabulüne, ücret kesintisi ve ücret farkı alacaklarının reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmünün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da farklı bir hüküm kuramaz. Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğmuş olur. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur. Bozma kararı üzerine önceki hüküm tamamen ortadan kalkar. Bu nedenle bozma kararından sonra da Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 vd. maddelerinde belirtilen unsurları taşıyacak şekilde yeni bir karar verilmelidir.
Dairemizin ilk bozması muvazaanın araştırılması ve fazla mesai alacağının hesabı yönünden; ikinci bozması ise asıl işveren-alt işveren arasında muvazaa bulunmadığından ücret farkı talebinin reddi gerektiği, usuli kazanılmış hak ilkesinin ihlal edilerek fazla mesai hesabının hatalı yapıldığı ve takdiri indirim yönünden olmuştur.
Davacının ücret kesintisi alacağı, muvazaaya dayalı bir talep olmayıp davacının muvafakatı olmaksızın ücretinin düşürüldüğü ve geçmiş dönemde fazla ücret ödendiği iddiası ile ödenenlerin maaşından kesildiğini ileri sürerek talep ettiği alacağıdır. He iki bozmada da bu alacak bozma dışı bırakıldığından kesinleşmiş ve davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hakka aykırı olarak davacının ücret kesintisi alacağının kabulü yerine reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.01.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.