YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/12267
KARAR NO : 2022/35
KARAR TARİHİ : 10.01.2022
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı işyerinde 10 yılı aşkın süredir kıdemli uzman olarak çalıştığını ancak 21.07.2016 tarihinde iş akdine haksız olarak son verildiğini ileri sürerek, feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, şirket yönetim kurulunun 20/07/2016 tarih ve 42 sayılı kararı ile davacının da içerisinde bulunduğu bir kısım personelin iş akdinin feshine karar verildiğini, davalı şirket yönetim kurulu kararında da belirtildiği üzere 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin müsebbibi FETO/PYD terör örgütü ile aidiyeti iltisakı ve irtibatı bulunan personeller ile iş ilişkisinin devam etmesinin müvekkili şirketin haiz olduğu stratejik önem sebebiyle düşünülemeyeceğini, güçlü şüpheye dayanan feshin haklı ve geçerli olduğunu beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesinin davanın reddine dair kararına karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Esastan ret kararının davacı tarafça temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 03.10.2017 tarih, 2017/38760 esas, 2017/20379 sayılı kararı ile “davacının iş akdinin 667 sayılı KHK gereği fesih edildiğine işaret edildikten sonra, davacının iş akdinin feshine dayanak objektif değerlendirmelerin neler olduğu, hangi bilgi ve belgelerin feshe gerekçe yapıldığnın araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği” noktasında bozma kararı verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine, işe başlatılmama halinde davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının davacının beş aylık brüt ücreti olarak belirlenmesine, davacının süresi içinde başvurması halinde hak kazanacağı en çok dört aya kadar ücret ve haklarının davalıdan tahsili gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık feshin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı noktasındadır.
Somut olayda, davacı iş sözleşmesinin işverence geçerli bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürmüş, davalı taraf ise iş sözleşmesinin, davalı Kurumun 20.07.2016 tarih ve 42 sayılı Yönetim Kurulu Kararına istinaden geçerli sebeple feshedildiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, işverence yapılan feshin 672 sayılı KHK’ya dayanması karşısında davacının açtığı iş bu davanın görülebilme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın esasa girilmeden usulden reddine karar verilmiştir.
Davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar ise, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince “Mahkemece, 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince işten çıkarıldığından davanın görülebilme olanağı bulunmadığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi hatalıdır. Mahkemece davanın esasına girilerek, davacının iş akdinin feshine dayanak objektif değerlendirmelerin neler olduğu, hangi bilgi ve belgelerin feshe gerekçe yapıldığı davalı Kurumdan araştırılmalı; ayrıca davacı hakkında mevcut ise adli ya da idari soruşturma evrakları, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın Terörle Mücadele Kaçakçılık Organize Suçlar ve İstihbarat ile ilgili birimlerinden ve Bilgi Teknolojileri Kurumundan varsa davacı ile ilgili bilgi ve belgeler ile yine Bank Asya’ya açılmış mevduat hesapları, hesap hareketleri ve bankacılığa ilişkin işlemler olup olmadığı sorulmalı ve toplanacak deliller dosya içeriği ile birlikte değerlendirmeye tabi tutularak feshin haklı ya da geçerli nedene dayanıp dayanmadığına karar verilmelidir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak ilgili belgeler dosyaya celbedildikten sonra, “davacının FETÖ/PDY terör örgütüyle iltisaklı sayılmasını gerektirecek herhangi bir eylem ve işleminin olmadığı, davacının Bankasya’daki hesap hareketlerinin rutin bankacılık işlemleri olduğu, FETÖ/PDY terör örgütüyle iltisaklı sayılmasını gerektirecek herhangi bir eylem ve işleminin olmadığı, iş sözleşmesinin geçerli nedenlere dayanmaksızın fesh edildiği sonucuna varılmış ise de, bu sonuç dosya kapsamı ile örtüşmemektedir.
Davacı hakkında … 29. ACM’nin 2018/1103 esas ve 2021/114 karar sayılı dava dosyasında davacının delil yetersizliğinden beraatine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacının şahsı ile ilgili olarak silahlı terör örgütüne üye olma suçlaması ile dava açılması ‘şüphe feshi’nin varlığı için yeterli bir sebeptir. Ceza yargılaması neticesinde ‘delil yetersizliği sebebiyle beraate dair karar verilmiş olması, fesih anında işverende oluşan şüpheyi ortadan kaldıran bir etkiye sahip değildir. Öte yandan dosya kapsamından davacının ayrıca 672 sayılı KHK uyarınca da iş akdinin ikinci defa feshi nedeni ile olaganüstü hal işlemleri inceleme komisyonuna yaptığı başvuru neticesi, davacının çocuğunun örgüte bağlı kapatılan okulda 2015-2016 eğitim döneminde kaydının bulunduğu, örgütle bağlantılı cihan medyaya 2014 yılında para yatırdığı, hakkında ceza davası bulunduğu, Bankasyada katılım hesaplarında 2014 yılında para girişlerinin olduğu, örgüt liderinin çağrısı üzerine bankasyaya finansal destek mahiyetinde para yatırdığı gerekçeleri ile talebinin yerinde görülmeyerek reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacının çalıştığı kurumun konumu, stratejik yapısı ve davacının görevi ve yukarıda açıklanan hususlar birlikte değerlendirildiğinde; fesih için geçerli nedenin varlığı sabit olup, feshin aynı zamanda haklı nedene dayanıp dayanmadığı ceza davasının sonucuna göre ileride açılacak ihbar ve kıdem tazminatı davasında belirleneceğinden, geçerli nedenin tespit edildiği bu aşamada davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır davanın reddine karar verilmelidir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih, esas ve karar numaraları belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 51,50 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 200,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile bu davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 5.100,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde halinde ilgiliye iadesine, 10.01.2022 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.