Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2020/7440 E. 2020/17070 K. 26.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/7440
KARAR NO : 2020/17070
KARAR TARİHİ : 26.11.2020

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : İzmir 15. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İzmir 7. İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının yangın kulesinde yangın gözetleme işçisi olarak çalıştığını, davalı Kurumdaki çalışmaları sebebi ile ödenmeyen alacakları bulunduğunu ileri sürerek fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, yangın söndürme işinde işin niteliği gereği günlük mesaiye tabi olmadan çalışıldığını ve bu çalışma karşılığı kanuna ve toplu iş sözleşmelerine uygun olarak davacının yasal haklarının ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, işyerinde bağıtlanmış olan toplu iş sözleşmelerinin 21 ve 22. maddelerinde yangın işçilerinin idareye ait veya kiralık binalarda hizmete hazır halde bekletilmeleri halinde bu şekilde bekletildikleri her gün için günde 3 saat fazla mesai ücretinin ödeneceğinin düzenlendiği, toplu iş sözleşmelerinde bu şekilde hüküm bulunmasına rağmen, İş Kanunu ile belirlenen kuralların toplu iş sözleşmeleri hükümleri ile işçi aleyhine daraltılamayacağı, davacının, daha uzun süreli fazla çalışmaları mevcut ise hüküm altına alınması gerekeceği, davacının işyerinde çalıştığı dönemde her yılın 1 Haziran ile 31 Ekim tarihleri arasında, kesintisiz şekilde işyerinde kalarak 24 saat göreve hazır halde beklediği bu sebeple yangın sezonunda çalışılan her gün için günde 3 saat fazla çalışma ödenmesi gerektiği, 28 Ekim ve arife günleri için zamlı ücret ödenmediği, oysa ki, davacının bu dönemde kesintisiz 7 gün, 24 saat çalıştığının dosya kapsamından belli olduğu, 1 Haziran-31 Ekim sezon döneminde, davacının fiilen çalıştığı anlaşılan 28 Ekim ve arife günleri için TİS hükümleri dikkate alınarak, genel tatil ücretinin hesaplanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, bölge adliye mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Dairemizin görüşüne göre; orman yangın işçileri ile gözetleme kulelerinde görev yapan işçilerin görevleri itibariyle yangın döneminde bütün günü mesaiye hasretmesi mümkün olmayıp yapılan işin niteliği gereği ara dinlenmeleri normal mesai sistemine göre daha fazladır. Nitekim, orman yangın işçileri ile gözetleme kulelerinde görev yapan işçilere toplu iş sözleşmesi gereği fazla çalışma yapılsın veya yapılmasın günde üç saatlik fazla çalışma ücreti ödenmektedir. İşçinin günde üç saatten daha fazla çalıştığının yazılı delille (görev emirleri, çizelgeler, puantaj kaydı vs) ispatı halinde fazlasının ödenmesi gerekir. Aksi halde salt tanık beyanlarına göre fazla çalışma yapıldığının ispatı kabul edilemez.
Nitekim, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun, 19.04.2018 tarih ve 7139 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile değişik, 72. maddesi ile de; orman yangınlarını önleme ve söndürme işlerinde görevlendirilen işçilerin, orman yangın ekip bina ve yangın gözetleme kulelerinde bulunan sosyal tesisler ve lojmanlarda çalışma saatleri dışında geçirdiği sürelerin, 22.05.2003 tarih ve 4857 sayılı İş Kanununun 63. maddesinde düzenlenen çalışma süresinden sayılmayacağı açıkça düzenlenmiştir.
Dosya içeriğine göre davacı, İzmir Orman İşletme Müdürlüğü’de arazöz işçisi olarak çalışmıştır. Davacının üyesi olduğu sendika ile davalı arasında imzalan Toplu İş Sözleşmesinin 22/a maddesinde; haftada 45 saatten fazla yapılan her türlü çalışmaların fazla çalışma sayılacağı, fazla çalışma ücretlerinin saat ücretlerinin %75 fazlası üzerinden ödeneceği, fazla çalışmanın hesabında yarım saatten az sürelerin yarım saat, yarım saati aşan sürelerin bir saat olarak değerlendirileceği” kabul edildikten başka (f) fıkrasında aynen “1 Haziran-31 Ekim tarihleri arasında günlük mesaiye tabi olmadan yangın gözetleme kulelerinde ve ilk müdahale ekiplerinde çalışan işçilerden idareye ait veya kiralık binalarda hizmete hazır halde bekletilenlere bu şekilde bekletilen her gün için günde üç saat fazla mesai ödeneceği, bunun dışındaki uygulanacak fazla çalışmalarda işverenin gerekli tedbirleri alacağı” kuralına yer verilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının da içinde bulunduğu yangın ekibinin, yangın sezonu dedikleri 1 Haziran-31 Ekim tarihleri arasında, davalı idareye ait yerde, 24 saat hazır beklediği kabul edilerek davacının yangın sezonunda fiilen çalıştığı her gün için günde 3 saat fazla çalışma hesabı yapılmıştır.
Ne var ki; idarece tutulan puantaj kayıtlarında davacının yangın sezonunda 24 saat hazır beklediği günler işaretlenmiş olup davacı da yangın sezonunda tutulan bu kayıtları imzalamıştır. Dosyaya sunulan puantaj kayıtları incelendiğinde; çalışılan normal günlerin (N) harfi ile simgelendiği, (M) simgesinin 24 saat mesaili çalışma gününü, (İ) simgesinin ücretli izin gününü, (P) simgesinin çalışılmayan hafta tatili gününü, (T) simgesinin çalışılmayan genel tatil gününü ve (B) simgesinin bayram tatil gününü göstermek için kullanıldığı; idarece puantaj kayıtlarına uygun olarak (M) simgesi ile gösterilen 24 saat mesaili çalışma günü için toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre günde 3 saat için fazla çalışma ödemesi yapıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesinde ileri sürülen iddia, davalının savunması, yangın sezonunda işçilerce puantaj kayıtlarının imzalanmış olması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, puantaj kayıtlarının çelişkili olduğu ve bu sebeple dikkate alınmaması gerektiği iddiasına değer verilemeyeceği, davacının ödemesi yapılan süre ve günden daha fazla çalıştığını yazılı bir delil ile ispatlayamadığı, daha fazla çalışmanın salt tanık beyanlarına göre ispatının mümkün olmadığı anlaşıldığından davacının fazla çalışma talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan ilk derece mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden bölge adliye mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.11.2020 gününde oybirliğiyle olarak karar verildi.