Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2020/4938 E. 2021/3440 K. 04.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/4938
KARAR NO : 2021/3440
KARAR TARİHİ : 04.02.2021

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : … 6. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 31. İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin çalışma döneminde 11, 12, 13, 14, 1 ,2, 3,4 ve 5. dönem TİS’ lerinin ve 2005 ve 2007 Kamu Tis Çerçeve Anlaşma Protokollerinin eksik uygulandığını öne sürerek fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının ücretinin doğru olarak belirlendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalının istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, taraf teşkili sağlanmadığı gerekçesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir. İlk derece Mahkemesi tarafından yeniden yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında 11, 12, 13, 14, 1 ,2, 3, 4 ve 5. dönem TİS’ lerinin ve 2005 ve 2007 Kamu Tis Çerçeve Anlaşma Protokollerinin uygulanarak ücretin tespiti ve buna bağlı olarak talep edilen fark alacakların bulunup bulunmadığı uyuşmazlık konusudur.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a bendine göre hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanması bozma sebebidir. Bu kapsamda yapılan değerlendirme neticesinde; İlk derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince dosyada aldırılan kök hesap raporu ve eklerine itibar edilmiş ise de; raporların TİS ve Protokollerin doğru uygulanıp uygulanmadığı konusunda hüküm kurmaya elverişli olmadığı, ücretin ve buna bağlı fark alacakların yeniden dosyadaki belgelere uygun şekilde hesaplanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Şöyle ki;
1-Bilirkişi; kök raporunda, dosyada üye kayıt fişleri ve toplu iş sözleşmelerinden yararlanmaya ilişkin diğer bilgi ve belgeler olmamasına karşın bordrolara göre davacının 1.1.2009 tarihinden itibaren Öz Orman İş Sendikası’nın bağıtladığı toplu iş sözleşmelerinden faydalandığını ( raporun bir başka sayfasında ise 1.1.2008 tarihinden itibaren TİS’lerden faydalandırılacağının açıklandığı görülmektedir) ve eksik kayıtlar sebebiyle taban ücretin 1.000.000 TL olduğunu kabul ederek hesaplama yapacağını açıklamıştır. Yapılan hesaplama sonucunda davacının ücretinin ödenen ücretten fazla olduğu tespit edilerek talep edilen fark alacaklar hesaplanmıştır. Mahkemece, dosyaya 31.12.1996 tarihine ait yevmiye ücreti, davalı kurumun yevmiye döküm tablosu ve davacıya ait sendika üye kayıt fişlerinin kazandırılmasından sonra aldırılan ek raporda ise hesaplamada bir değişiklik olmadığı açıklanmıştır. Ne var ki; davalı kurum tarafından dosyaya sunulan davacıya ait yevmiye döküm tablosuna göre; davacı 31.12.1996 tarihi itibari ile 825.168 TL yevmiye ile çalışmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda ise taban yevmiye 950.000 TL kabul edilmiş ve 1.000.000 TL üzerinden hesaplamalar yapılmıştır. Davacının 31.12.1996 tarihinde idarece ödenen yevmiyesi uyuşmazlık dışı olduğundan, ücret bordrolarından bu yevmiye tespit edilerek esas alınmalıdır.
2-Bilirkişi raporunda, kıdem terfi primi eklenmek suretiyle hesaplamaya gidildiği görülmektedir. Davacı işçi önce geçici işçi olarak çalışmaya başlamış ve 06.02.2001 tarihinde daimi kadroya alınmıştır.
01.01.2008-31.12.2010 tarihleri arasında yürürlükte bulunan 2. Dönem Toplu İş Sözleşmesi’ne kadar, istek konusu toplu iş sözleşmelerinin tamamında kıdem terfii 33. maddede “Daimi işçilerin Kıymetlendirme Fişlerine Dayalı Kıdem Terfii” başlığı ile düzenlenmiş olup, madde içeriğinden de sözü edilen terfi için daimi işçi olarak çalışılması gerektiği açıktır. Toplu iş sözleşmesinin 35. maddesinde, sendika üyesi olan işçilerin üyeliğin sendikaya bildirilmesinden itibaren daimi işçiler gibi toplu iş sözleşmesinden yararlanacakları yönünde kurala yer verilmiş ise de; sözü edilen hükmün ücret artışı ile diğer sosyal hakları ilgilendirdiği kabul edilmelidir. Zira Toplu iş sözleşmesinin 25. maddesinde daimi işçi ile mevsimlik işçi tanımları yapılmış ve 33. maddede kıdem terfi sadece daimi işçiler için öngörülmüştür. Mevsimlik işçinin üyeliğin bildirildiği andan itibaren toplu iş sözleşmesinin tüm hükümlerinden yararlanabileceği kabul edildiğinde, toplu iş sözleşmesinde öngörülen daimi işçi ile mevsimlik işçi arasındaki ayrımın sebebi ortadan kalkar. Toplu iş sözleşmesinde açıkça daimi işçilerle mevsimlik işçilere ait tanıma yer verilmesi ve 33. maddede açıkça daimi işçilere kıdem terfii öngörülmesi sebebiyle düzenlemenin amaçsal yorumu yapıldığında, mevsimlik işçilerin kıdem terfi haklarının olmadığı kabul edilmelidir. Toplu iş sözleşmesinin 35. maddesi hükmü, açıkça daimi işçilere sağlanan haklar dışında kalan hükümler bakımından sonuç doğurur. 1.1.2008-31.12.2010 tarihleri arasında yürürlükte bulunan 2. dönem Toplu İş Sözleşmesi ile birlikte 33. maddede daimi işçi-mevsimlik işçi ayrımı kaldırıldığından mevsimlik işçilerin kıdem terfiiden yararlanması ancak 2. Dönem Toplu İş Sözleşmesi ile birlikte mümkün hale gelmiştir. Yapılan bu açıklamalar ışığında; davacı işçi yönünden kadroya alındığı 06.02.2001 tarihi öncesi dönem için kıdem terfi hesabı yapılması hatalıdır.
3- Yine raporda, işçinin 01.01.1999 tarihindeki ücreti 4.781.343 TL kabul edilmiş, bulunan bu miktara ayrıca 133.333 TL iyileştirme uygulanmıştır. 01.01.1999-31.12.2000 tarihleri arasında yürürlükte bulunan 12. Dönem TİS’in ücret zammını düzenleyen 40. maddesinin “A” bendinde iyileştirme miktarları düzenlenmiş ve ücret seviyesine göre yapılan iyileştirme miktarları açıklanarak bu iyileştirmeler sonrasında işçinin ücretinin 4.666.667 TL yi geçemeyeceği açıklanmıştır. Bilirkişi raporunda kabule göre yapılan hesaplama sonucu bulunan miktarın üst sınırı aştığı dikkate alınmamıştır. Yeniden yapılacak hesaplama sonucu bulunacak ücret seviyesine uygun şekilde iyileştirme miktarının belirlenmesi gerekmektedir.
4- Raporun hesap tablosunda, 1.1.2004-30.06.2004 tarihleri arasındaki ücret zamları uygulandıktan sonra 1.7.2004- 31.12.2004 tarihleri arasındaki ücret zamları uygulanmasına karşın 1.7.2004-31.12.2004 tarihleri arasındaki dönem hesaplamasının hesap tablosunda tarih aralığının 1.1.2004-30.06.2004 olarak gösterilmesi tereddüt yaratır mahiyette bulunmuştur.
5- Raporun hesap tablosu dikkate alındığında; 1.1.2005-07.08.2005 ve 1.1.2007-31.08.2007 tarihleri arası dönem için ücret zammı uygulanmadığı, dolayısıyla; 01.01.2005-31.12.2007 tarihleri arasındaki dönem için Çerçeve Protokol hükümlerinin esas alındığı görülmektedir.
2.3.2009 tarihinde imzalanan ve 01.01.2005-31.12.2007 tarihleri arası için geçerliliği bulunan 1. dönem Toplu İş Sözleşmesi yerine, bu dönemde Çerçeve Protokol hükümlerinin uygulanabilmesi için, davacının 1. dönem TİS’den yararlanma hakkının bulunmaması gerekmektedir. Yasal düzenlemeye göre, sözü edilen TİS tarafı sendikaya imza tarihi itibariyle üye olmayanlar dayanışma aidatı ödeyerek toplu iş sözleşmesinden yararlanabilir. Ne var ki; dayanışma aidatı ödeyerek yararlanma durumu talep tarihinden itibaren geçerli olduğundan yürürlük süresi biten bir toplu iş sözleşmesinden yararlanma söz konusu olamaz. 1. dönem TİS’in imza tarihi yürürlük süresinin bitiminden sonra olduğundan işçiler açısından 1. dönem TİS’den dayanışma aidatı ödeyerek yararlanma imkanı bulunmamaktadır. Bu durumda 2.3.2009 imza tarihli 1. dönem TİS’den yararlanma hakkı sadece imza tarihinde TİS tarafı sendikaya üye olunmasına ya da toplu iş sözleşmesi gereği taraf sendika olan Öz Orman İş Sendikası’nın muvafakatına bağlıdır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı, Öz Orman İş Sendikası tarafından gönderilen üye kayıt fişlerine göre 4.8.2004 tarihinde Tarım Orman İş Sendikası’na üye olmuştur. Sendika, davacının belirtilen tarihten sonra üyelikten çekildiğine ilişkin bir bilgi de sunmamıştır. 1. dönem TİS tarafı Öz Orman İş Sendikası 15.4.2008 tarihinde kurulmuş olup 3 Mayıs 2008 tarihinde Tarım Orman İş Sendikası, Öz Orman İş Sendikasına katılma kararı almıştır. Dolayısıyla 1. dönem TİS’in imza tarihi olan 2.3.2009 tarihinde halen üyeliği devam eden davacının, TİS tarafı sendika üyesi olduğunun ve 1. dönem TİS’den faydalanma hakkı bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
6- Aynı şekilde, davacının 01.01.2008-31.12.2010 tarihleri arasında yürürlükte bulunan 2. Dönem TİS’in imza tarihinde sendika üyesi olduğu anlaşıldığından, bu dönem TİS’den de 1.1.2008 tarihinden itibaren faydalanması gerekmektedir. 2. dönem TİS’in 38. maddesinde, birinci yıl birinci altı ay ücret zammı 1.1.2008 tarihinde %3 olarak, birinci yıl ikinci altı ay ücret zammı 1.7.2008 tarihi itibariyle %6 olarak belirlenmiştir. Oysa bilirkişi raporunda 2008 yılı için önce %6, sonra %3 oranında ücret zammı uygulandığı gibi TİS’de 2008 yılı için sadece iki kere ücret zammı yapılması öngörülmesine karşın 1.7.2008-31.12.2008 tarihleri arası dönem için bir kez daha %3 zam oranı uygulandığı görülmektedir. Ücret zammının 2. Dönem TİS’de öngörülen sıraya ve sayıya uygun olarak yapılması gerekir.

Bilirkişi, raporunu bilimsel dayanaklarını da açık ve anlaşılır biçimde göstermek ve eksiksiz cevaplandırmak suretiyle hazırlamalıdır. Bilirkişinin raporunu kaleme alırken özel ve teknik bilgi bağlamında uzman kimliği bulunmayan hakimin ve tarafların anlayabileceği kavram ve terimleri kullanması, raporun tarafların ve hakimin denetimine uygun açıklıkta olması zorunludur. ( KURU, Baki, Medeni Usul Hukuku El Kitabı Cilt I, … 2020, s. 802) Dolayısıyla, uzmanlık gerektiren teknik bir konuda yapılmış hesaplama detaylarının tarafların anlayabileceği şekilde açıkça ve tek tek izah edilmesi gerekmektedir. Eldeki davada raporun belirtilen şekilde hazırlanmadığı, kendi içerisinde çelişkili olduğu (Örneğin; raporun bir sayfasında 01.01.2008 tarihinden itibaren TİS hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmişken; bir başka sayfasında davacının 01.01.2009 tarihinden itibaren TİS’lerden faydalandırılacağının açıklanması gibi), davaların seri şekilde görüldüğü, davacı tarafın da hesaplanan alacak miktarını yeterli görerek rapora itiraz etmediği ve kanun yoluna başvurmadığı görülmektedir. Ne var ki; ücretin hesaplanma yöntemi hatalı olup iş bu dava ile birlikte çalışmaya devam etmekte olan işçinin ileride alacağı ücretin miktarı da etkilenecek şekilde ücret tespiti yapıldığından, dava tarihi itibariyle ücretin doğru ve gerçeğe uygun olarak belirlenmesi esastır. Zira, açılmış bir davada belirlenen ücret miktarı, kararın kesinleşmesi halinde taraflar arasında bağlayıcı olacaktır. Açıklanan sebeplerle, davacının ücretinin, az yukarıda açıklanan 5 ve 6 numaralı bentlerde belirtilen eksiklikler de giderilerek belirlenmesi zorunludur. Elbette ki, doğru şekilde tespit edilecek ücret miktarına göre bulunacak fark alacak miktarlarının mevcut kabulden fazla çıkması ihtimalinde davacının kararı temyiz etmemesi sebebiyle davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmelidir. Aksi durum, taraflardan yalnız birinin temyiz etmiş olduğu kararın temyiz eden aleyhine bozulması anlamına gelir ki;bu husus aleyhe bozma yasağının ihlali olur.
Şu halde; İlk DerecE Mahkemesince konusunda uzman bir bilirkişiden yeniden, yukarıda belirtilen hataları da giderecek ve denetime elverişli olacak şekilde açıklamalı ve detaylı tablo dökümlü hesap raporu aldırılmalı, 01.01.2015-31.12.2016 tarihleri arasında yürürlükte bulunan 5. Dönem TİS’in Geçici 2. maddesi de değerlendirmeye tabi tutularak dava tarihi itibariyle davacının ücreti belirlenmeli, davalı idare tarafından ücret eksik ve hatalı belirlenmiş ise hatalı noktalar ve yanlış yapılan uygulamalar açıkça belirtilmeli, bundan sonra hüküm altına alınacak fark alacak miktarları bakımından davacının hükmü temyiz etmemesi sebebiyle davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmelidir. Belirtilen hususlar gözetilmeden karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 04.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi