YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1822
KARAR NO : 2021/4108
KARAR TARİHİ : 17.02.2021
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : …. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin, … -İşletme Müdürlüğünde “Sayaç Fen Muayene Bölümünde” 1.6.2004-22.6.2015 arasında çalıştığını, son ücretinin 2.700 TL net maaş ve sosyal haklar olduğunu, davalı …’ın özelleştirilmesi sonucunda 22.6.2015 tarihinde iş akdine son verildiğini, 01/09/2013 tarihinde taşeron şirket olan …’nın bünyesinde aynı konum ve şartlarda çalışmaya devam ettiğini, iş akdinin 22.04.2016 tarihinde haksız olarak feshedildiğini, davalı … ile … sendikası arasında yapılmış olan 01.03.2011-28.02.2013 ve 01.03.2013-28.02.2015 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmeleri hükümlerinden ve çalışma hayatının başından bu yana … İşçisi olan davacının … kadrolu işçilerine sağlanan haklardan faydalanması gerektiğini, davacıya Toplu İş Sözleşmesi ve … kadrolu işçilerine sağlanan söz konusu hak ve alacakların da ödenmediğini, işyerinde 08:30-17:30 arası çalışıldığını ancak çalışmaların 21:00’e kadar uzadığını, Cumartesi günleri ve ayda ortalama 2 defa Pazar günleri de 08:30-17:30 arası çalıştığını, ulusal bayram genel tatil günlerin de çalıştığını, davacının davalı … işçisi olduğunun tespiti ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklı olan haklarının da ödenmesi gerektiğini iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacağı, fazla çalışma ücret alacağı, hafta tatili ücret alacağı, Cumartesi zammı alacağı, ulusal bayram-genel tatil alacağı, ücret farkı alacağı, sosyal yardım alacağı, ilave tediye ücret alacağı, ikramiye alacağı, iş riski tazminatı alacağı, gıda yardım alacağı, Elektrik yardım alacağı, yemek yardım alacağı, kullandırılmayan yeni iş bulma alacağının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalının Cevabının Özeti:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; “Zamanaşımı ve husumet itirazında bulunduklarını, davanın kısmi dava olmasına muvafakat etmediklerini, yüklenici firmalarla davalı arasında alt işveren asıl işveren ilişkisi olmadığını, davacıyla davalılar arasında herhangi bir iş akdi olmadığını, davacının davalı şirketin işçisi olmadığından Toplu İş Sözleşmesi’ne bağlı haklardan faydalanamayacağını, Davacının sendika üyesi olmaması ya da dayanışma aidatı ödememesi nedeniyle sendika üyesi olan bir işçinin emsal ücreti ve Toplu İş Sözleşmesi haklarından yararlanmasının mümkün olmadığını, davacının tediye alacağı olmadığını, dava tarihi itibariyle işçinin kamu işçisi sıfatının ortadan kalkmış olduğu, davalın özelleştirilmesine ilişkin sürecin göz önünde bulundurularak davacının talebinin reddinin gerektiğini, aksi kanaatte ise davacı işçinin kamu işçisi sıfatına haiz olduğu dönem esas alınarak hesap ve belirleme yapılması talep ettiklerini, davacının hafta tatili ücreti talebinin davacının vardiyalı işçi sıfatıyla çalıştırıldığından reddi gerektiğini, yaptığı işin iş güçlüğü bakımından gereken tasnifte olmadığını, yıllık izin ubgt alacaklarıyla ilgili beyanlara muvafakat etmediklerini, davacı tarafın faiz talebinin reddi gerektiğini, tüm taleplerinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalılar vekili temyizinde, davacıya bordrolar ile sosyal yardım ve ikramiye alacaklarının tahakkuk ettirilerek ödendiğini, davacının … Enerji Şirketi’nde geçerli olan toplu iş sözleşmesinden faydalandırıldığını, İlk Derece Mahkemesi tarafından davacının aynı anda farklı 2 ayrı toplu iş sözleşmesinden yararlanmasına sebebiyet verildiğini, bordrolardaki tahakkukların mahsup edilmediğini ileri sürmüştür.
Dava dilekçesinde davacı vekili, davalılar arasında muvazaa olduğunu, gerçek işverenin davalı …Ş. olduğunu, Tes İş Sendikası ile olan 01/03/2011 – 28/02/2013 arası geçerli 14. dönem toplu iş sözleşmesi ile 01/03/2013 – 28/02/2015 yürürlük süreli 15. dönem toplu iş sözleşmelerinden yaralandırılmadığı ileri sürülmüştür. Bu hali ile dava dilkeçesinde Tes İş Snedikası ile davalı …. arasındaki toplu iş sözleşmelerinden kaynaklanan alacakların dava dilekçesinde ileri sürüldüğü, davalı … Enerji Şirketi’nin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesine dayanan bir talebin dava dilekçesinde yer almadığı anlaşılmaktadır.
Dosyada davacının üyeliğinin 18/05/2012 tarihinde davalılara tebliğ edildiği, buna göre davacının toplu iş sözleşmesinden 18/05/2012 ve devamında yararlanacağı belirtilmiştir.
Dairemizce dosyadaki bordrolarıda örnekleme olarak yapılan incelemede örneğin 11/12/2013 ayları bordrolarında sendika aidatı ve dayanışma aidatı kısımlarının boş olduğu yani bu kesintilerin yapılmadığı, bununla birlikte ikramiye ve sosyal yardım tahakkuklarının yapıldığı görülmektedir. Bu bordrolar imzasızdır.
Davacının davalı … Enerji Şirketi’nde çalıştığı dönemde toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yaralanmadığı taraflardan sorulup varsa eksik bilgi ve belgeler tamamlanarak tespit edilmelidir.
Davacının, davalı … Enerji Şirketi’ndeki çalışma dönemi içinde davalı … Enerji Şirketi’nin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanmadığı, yararlanmış ise hangi tarih aralıklarında yararlandığı tespit edilmelidir.
Davacının aynı anda her iki davalıda aynı anda geçerli olan 2 ayrı toplu iş sözleşmesinden yararlanması mümkün değildir. Bir diğer deyişle, davacı bir dönem için sadece bir toplu iş sözleşmesinden yararlanır, iki toplu iş sözleşmesinin karma bir şekilde uygulanması ya da aynı anda uygulanması mümkün değildir.
Bu nedenle, davacıya, davalı …nin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesi uygulanmalı, davalı … Enerji Şirketi’nin taraf olduğu toplu iş sözleşmesi uyarınca ödendiği anlaşılan miktarlar hesaplanan alacak kalemlerinden mahsup edilerek sonuca gidilmelidir.
Bordrolardaki tahakkukların ödenip ödenmediğinin tespiti noktasında davacıya ait banka hesap hareketlerinde eksik olan dönemler var ise celbedilmelerek irdelenmelidir.
Yukarıdaki hususlar, bilirkişi raporunda, uygulanan /irdelenen toplu iş sözleşmelerinin hangi tarihler arasında geçerli olan hangi davalıya ait toplu iş sözleşmesi olduğu da belirtilerek, hesaplamalar ve tüm açıklamalar denetime elverişli ve net bir şekilde ortaya konularak sonuca gidilmelidir.
Hesaplamalar esnasında dava dilekçesindeki ve davacı vekilinin diğer dilekçelerindeki taleplerle bağlılık kuralı gözetilmelidir.
3- Somut uyuşmazlıkta, fazla mesai,ulusal bayram genel tatili ve hafta tatili ücreti bakımından ise; davalı taraf, davacının hak kazandığı ücret alacaklarının ödendiğini savunarak istinaf aşamasında dosyaya imzalı bir kısım ücret bordroları sunmuş olup bordrolarda tahakkuklar mevcuttur.Tahakkuk içeren bordro sunumu ödeme itirazı mahiyetinde olup yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceğinden, belgelere karşı davacının diyecekleri sorulduktan sonra gerekirse ek rapor alınmak suretiyle dava konu isteklerden fazla mesai alacağı, hafta tatili ücret alacağı ve ulusal bayram genel tatil alacağı talepleri bir değerlendirmeye tabi tutularak karar verilmelidir.
4- Taraflar arasında davacının yıllık izin alacağının bulunup bulunmadığı hususunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukuku için haksızlığın önlenmesinin anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir. Doğru hüküm kuramama, bazen ise zayıf olan tarafın bir usuli hakkı bilmiyor olması dolayısıyla söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda, hakkın özünün, usule kurban edilmesi mümkün olmadığından, tarafın bir vakıayı bütün ayrıntılarıyla getirmemiş olması dolayısıyla yargılamanın doğru ve adil bir hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde aydınlatılmamış olması durumunda hâkim devreye girecek ve söz konusu usûlî olanağı tarafa hatırlatacaktır.
Somut olayda davacı vekili, süre belirtmeksizin davacının yıllık izinlerinin kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, ispat yükü üzerinde olan işverence imzalı yıllık izin defteri ve eşdeğer belge sunulmadığı gerekçesiyle davacının toplam hizmet süresine göre 204 gün hiç izin kullanmadığından yıllık izin hakkının bulunduğu kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığı hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 17.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.