Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2020/1244 E. 2021/3642 K. 04.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/1244
KARAR NO : 2021/3642
KARAR TARİHİ : 04.02.2021

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : … 31. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 32. İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 25.06.2007-08.02.2016 tarihleri arasında 30.09.2008-15.12.2009 tarihlerindeki askerlik süresi hariç olmak üzere davalı işveren iş yerinde imalat makinesi operatörü olarak kesintisiz şekilde çalıştığını, son aylık ücretinin net 2.100,00 TL olduğunu ancak gerçek ücretin Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediğini, fesih gününde davalının işçilere fazla çalışma ücretlerini aldıklarına dair belge ve bordro imzalatmak istediğini, fazla mesai alacağı ödenmediği halde belge imzalatılmasının yanlış olduğunu, kaldı ki gerçek ücretinin bordroda gösterilmemesi ve primlerinin asgari ücret üzerinden yatırılmasının da kanuna aykırı olduğunu belirterek davalının bu kanunsuz talebini yerine getiremeyeceklerini belirterek davacı ve arkadaşlarının bu evrakı imzalamadığını, davalının bu isteğini tüm iş yeri çalışanlarına ilettiğini, ancak hiçbir işçi tarafından kabul edilmediğini, bu kez isteğini kabul etmeyen işçileri bir araya topladığını ve hazırlanmış ibranameyi imzalayanların çalışabileceğini, imzalamayanların ise iş yerini hemen terk etmesini istediğini, davacı ve arkadaşlarının evrakı imzalamaması üzerine işten çıkartıldıklarını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret, izin, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacı ve arkadaşlarına ibraname imzalatılmasının söz konusu olmadığını, zira çalışma devam ederken alınan ibranamelerin geçersiz olduğunun bilindiğini, bu nedenle böyle bir zorlama yapılmadığını, davacı ve arkadaşlarının 08.02.2016 tarihinde iş kıyafetlerini giydikten sonra topluca zam talebinde bulunduklarını, işverence bu talebin kabul edilmemesi üzerine işbaşı yapmadıklarını, diğer işçilerin de çalışmalarına engel olduklarını, saat 16:00’ya kadar bu direnişlerini sürdürdüklerini, saat 16:00’da topluca iş yerini terk ettiklerini, olayın kamera kayıtları ile sabit olduğunu, bunun üzerine işverenin olayı tutanakla tespit ettirdikten sonra davacı ve arkadaşlarının iş sözleşmelerinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-h maddesi gereğince haklı sebeple feshedildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlara ve aldırılan bilirkişi raporu raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu ve yıllık izin talep formu niteliğinde olan ve içeriğinden izin tarihinden önce düzenlendiği anlaşılan belge iznin kullandığını ispatlamadığı için bu belgelere itibar edilemeyeceği, ayrıca izinlerin kullanıldığına ilişkin davacı tarafından imzalanmış başka bir belge de bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraflar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu :
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Davacı Temyizi Yönünden ;
Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-(a) maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
Dosya içeriğine göre, davacı aleyhine reddedilen ve temyize konu edilen toplam miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile temyiz kesinlik sınırı olan 58.800,00 TL kapsamında kaldığından, davacının temyiz isteminin, 6100 sayılı Kanun’un 362/1-(a), 366. ve 352. maddeleri uyarınca REDDİNE,
Davalı Temyizi Yönünden ;
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür
2-Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında uyuşmazlık vardır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukukunda bu yükümlülüğün anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili süre belirtmeksizin davacının yıllık izin haklarının kanuna uygun olarak kullandırılmadığını iddia etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, davacının davalıya ait iş yerinde toplam hizmet süresince 7 yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosya içerisinde, davacının 2012, 2014 ve 2015 yıllarına ait yıllık izinlerini kullanmak istediğine dair, üç adet imzalı yıllık izin talep dilekçesi bulunmaktadır. İlk Derece Mahkemesince, yıllık izin talep formu niteliğinde olan ve içeriğinden izin tarihinden önce düzenlendiği anlaşılan belgeler iznin kullandığını ispatlamadığı için bu belgelere itibar edilemeyeceği belirtilmiştir.
Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (6100 sayılı Kanun m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü ( 6100 sayılı Kanun m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 7 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacıya dosya içerisindeki yıllık izin talep dilekçeleri gösterilmeli, talep edilen tarihlerde yıllık izin kullanıp kullanmadığı sorularak netleştirilmeli, ayrıca izin talep dilekçesi bulunmayan yıllarda yıllık izin kullanılıp kullanılmadığı ve yıllık izin kullanılmış ise kaç gün kullanıldığı hususunda davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, belirtilen izin talep dilekçeleri dikkate alınmadan davacının hiç izin kullanmadığının kabulü ile izin alacağı hesaplanmış olmasına rağmen; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunu belirten Bölge Adliye Mahkemesi kararında, davacının 2012, 2014, 2015 yıllarında toplam 56 gün izin kullandığı tespit edilmek ve kullanılan izin süreleri davacının toplam izin hakkından mahsup edilmek suretiyle hesaplama yapıldığının belirtilmesi de çelişkili olup maddi hataya dayandığı sonucuna varılmıştır.
SONUÇ :Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 04.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.