YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/803
KARAR NO : 2019/13497
KARAR TARİHİ : 17.06.2019
MAHKEMESİ : …BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve sendikal tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davacının işe iade talebinin kabulüne, sendikal tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı taraflar avukatları istinaf başvurusunda bulunmuştur.
…Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi;
A) Davalı avukatının istinaf başvurusunun esastan reddine,
B) Davacı avukatının istinaf başvurusunu kabul ederek, sendikal tazminat verilmesine hükmedilmiştir.
…Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2010 ila 2016 yılları arasında davalı işyerinde montaj işçiliği bölümünde çalıştığını 2015 yılı Eylül ayından itibaren işyerinde Sendika temsilciliği yapmaktayken 06/12/2016 tarihli ihtarname ile ” işyeri sendika temsilciliği” görevinden alınmış olduğunu iddia ederek yeniden montaj işçisi olarak çalışması, gerek görev yaptığı bölümde gerekse fabrika bünyesindeki diğer bölümlerde vardiya düşüşü sebebiyle mümkün olmadığından müvekkilinin iş akdinin feshedildiğini, feshin yasaya aykırı olduğunu iddia ederek iş akdinin feshinin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine, 6356 sayılı yasanın 24. maddesi gereğince yöneticilik süresini aşmamak kaydıyla fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer haklarının ödenmesini, müvekkilinin işe başlatılmaması halinde iş ilişkinin devam ettiği kabul edilerek ücreti ve diğer hakları yöneticilik süresince ödenmeye devam edilmesine, aksi kanaat halinde 8 aylık ücret ve hakları tutarında işe başlatmama tazminatı ödemekle yükümlü tutulmasına, sendikal tazminata hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevaplarında özetle; davacının iş akdinin, davacının temsilcilik görevinden alınması nedeniyle yeniden montaj işçisi olarak çalışması veya fabrika bünyesindeki diğer bölümlerde vardiya düşüşü sebebiyle mümkün olmadığından kıdem ve ihbar tazminatları ödenmek suretiyle yazılı olarak ve fesih sebebi açıkça gösterilerek feshedildiğini, feshin hukuka uygun ve geçerli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece “ ………dosya kapsamında yer alan belgelerin tetkikinden ve tüm dosya kapsamından; davacının montaj işçisi olarak işe alındığı, 26/06/2015 tarihinden itibaren işyeri sendika temsilcisi olarak görev yaptığı, 05/12/2016 tarihinde alınan kararla sendika temsilciliğinin sona erdirildiği, bir gün sonra davacının sözleşmesinin işletmesel nedenlere dayalı olarak feshedildiği anlaşılmaktadır. Feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükü işveren üzerinde olup, dosya kapsamına ibraz edilen özlük dosyası içerisinde davacının montaj işçisi olarak çalışmasını engelleyen işletme gereği olarak açıklanan nedenlere dair herhangi bir karar, uygulama veya delil bulunmadığı, dosya kapsamında dinlenen tanıkların işyerinde halen işçi alımının devam ettiğini ve fazla mesai yapılarak çalışılmaya devam olunduğunu beyan ettikleri, fesih tarihi itibariyle davalı işyerinde çalışan sayısı 3057 olarak tespit edilmiş olup, davacının istihdam fazlası olduğuna dair somut nedenler açıklanamadığı, davalı taraf cevap dilekçesini süresinden sonra ibraz etmiş olup, süresinden sonra sunulan delillere davacı tarafın açık muvafakatinin bulunmaması nedeniyle davalı tarafın tanık delili toplanmadığı, bu doğrultuda dosya kapsamı itibariyle davacının istihdam fazlası olduğu ve işletmenin gereklerinden dolayı yapılan feshin geçerli nedene dayandığının ispat edilemediği, davacının iş akdinin feshi tarihinde işyeri sendika temsilcisi olup olmadığı uyuşmazlığı yönünden davacının üyesi olduğu Türk metal sendikasına yazı yazılmış olup, sendika tarafından davacının görev süresinin 26/06/2015- 05/12/2016 tarihleri arasında olduğu, bu tarihler arasında sendikal faaliyetlere katıldığı bildirilmiş ise de; dosya kapsamında dinlenen tanıklardan … yeminli beyanında; davalı işyerinde 6 sendika temsilcisinin görev yaptığını, davacının ve dava dışı YILMAZ KOPAL’ın aktif olarak işçilerin haklarını savunmaları ve işçileri korumaları nedeniyle göze battıklarını, diğer temsilcilerin işçilerin sorunlarına kayıtsız kaldıklarını, işyerinde aynı zamanda sendika disiplin kurulu üyesi olduğunu, davacının işyeri sendika temsilciliğinin sona erdirildiğine dair kendisine herhangi bir bildirim yapılmadığını, kendisinin de davalı işyerinde halen çalışıyor olduğunu ve işverene karşı açmış olduğu davasının bulunmadığını beyan etmesi, diğer tanıkların da davacının sözleşmesi feshedilene kadar temsilci olarak faaliyetlere katılmış olduğunu beyan etmeleri, dosya kapsamında davacı tarafça sunulan 05/12/2016 tarihli Türk Metal Sendikası yazısına göre işyeri temsilcisi olarak görevli bulunan davacının 5-10 Aralık 2016 tarihleri arasında ücretli izinli sayılmalarının işverene bildirildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının 05/12/2016 tarihinde aynı gün içerisinde 10 Aralık 2016 tarihine kadar izinli sayılmasının talep edildiği sendika yazısı ile görevin 05/12/2016 tarihinde sona erdirildiğine dair sendika yazısının birbiri ile çeliştiği, davacının görevine 05 Aralık 2016 tarihinde son vererek bir gün sonrasında iş akdinin ekonomik nedene dayandığı iddia edilerek feshedilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, dürüstlük ilkesiyle de bağdaşmadığı, kaldı ki fesihte geçerli nedene dayanıldığının da ispat edilemediği ve davacının işçileri koruyucu mahiyetteki tutum ve davranışlarını izah eden yeminli tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının işyeri sendika temsilciği görevinin fiilen devam ederken sözleşmenin işveren tarafından sona erdirildiği, davacı sendika temsilcisi iken sözleşmenin feshedildiği kabulüne göre de; 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu 24. maddesi’nde; “İşveren, işyeri sendika temsilcilerinin iş sözleşmelerini haklı bir neden olmadıkça ve nedenini yazılı olarak açık ve kesin şekilde belirtmedikçe feshedemez.” düzenlemesi gereği davacının sözleşmesinin haklı nedene dayalı olarak feshedilmesinin zorunlu olduğu, fesih bildiriminde sayılan uygun pozisyon bulunamaması şeklindeki fesih şeklinin 4857 sayılı yasanın 25.maddesinde düzenlene işveren tarafından haklı nedenle derhal fesih halleri arasında yer almadığı, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu 24/3. maddesi’nde; Temsilcinin işe iadesine karar verilirse fesih geçersiz sayılarak temsilcilik süresini aşmamak kaydıyla fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer hakları ödenir. Kararın kesinleşmesinden itibaren altı iş günü içinde temsilcinin işe başvurması şartıyla, altı iş günü içinde işe başlatılmaması hâlinde, iş ilişkisinin devam ettiği kabul edilerek ücreti ve diğer hakları temsilcilik süresince ödenmeye devam edilir. Şeklinde düzenleme yer aldığından fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer haklar yönünden süre davacının işyeri sendika temsilciliği süresi ile sınırlı olarak belirlendiği davacı tarafın sözleşmenin sendikal nedenle feshedildiği iddiasında bulunduğu dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanları, sendika müzekkere cevapları birlikte değerlendirildiğinde davacının sözleşmesinin sendikal nedenle sona erdirildiği, sözleşmenin feshi ile sendikanın etkisinin kırılmaya çalışıldığı, veya işçilere sendika üyelikleri nedeniyle baskı yapıldığı veya üye olmaya/üyelikten ayrılmaya zorlandığı gibi somut olgular ispat edilemediğinden ve tanık beyanlarına göre sözleşmenin davacının davranışları nedeniyle feshedildiği anlaşıldığından davacı tarafın sendikal tazminat talebinin reddi gerektiği ….“ gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E) İstinaf Sebepleri:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemece verilen kararın gerekçesinde (sendikal tazminat yönünden) hata olması sebebiyle, verilen kararın istinaf incelemesi neticesinde düzeltilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu, yapılan feshin geçerli bir fesih olduğunu, feshin son çare ilkesi gereği yapıldığını, bir an için feshin geçerli nedenle feshedilmediği kabul edilse dahi yerel mahkemece, davacının sendikal tazminat talebi reddedilmiş olmasına karşın, hükümde davanın kabulü şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğunu ve davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
F)Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince; davacının öncesinde sendika temsilcisi olarak görev yaparken 05.12.2016 tarihli yönetim kurulu kararı ile sendika temsilciliği görevinden alındığı ,davaya konu feshin davacının sendika temsilciliği görevinden alınmasının ertesi günü 06.12.2016 tarihinde gerçekleştirildiği ve fesih bildiriminde de davacının sendika temsilciliğinden alınması hususunun gündeme getirildiği, Türk Metal İş Sendikasına yazılan müzekkere cevabında davalı işyerinde çok sayıda sendikalı işçi olduğu, sendikalı olmayan işçi sayısının az olduğu, anılan sendikanın yetkili sendika olup ve işveren ve sendikalı işçiler arasında geçerli TİS bulunduğu ,dinlenen davacı tanıklarının, “davacının sendika temsilcisi olarak görev yaptığı süre zarfında sendikalı işçilerin haklarını korumak için zaman zaman işverenle karşı karşıya geldiğini, yapılan toplantılarda örneğin işçilerin dinlenmeksizin çalıştırılmasına karşı çıktığını, 6 sendika temsilcisinden sadece ikisi olan davacı … Yılmaz Kopal’ ın işçilerin haklarını savunduğunu, işverenin de bu iki işçinin iş akdini feshettiğini, onlar işten çıkartıldıktan sonra haklarını savunan kimsenin kalmadığını, diğer temsilcilerin de sonlarının davacı gibi olacağını düşünerek seslerini çıkarmadığını” beyan ettikleri, dosyaya sonradan ibraz edilen davacının sendika temsilciliğinden alınmasına ilişkin yönetim kurulu kararında davacı tanığı Sinan Şükre’ nin beyanında sözünü ettiği Yılmaz Kopal’ın da temsilciliğinin alındığı, her ne kadar davalı işyerinde hemen hemen bütün işçilerin sendikalı olduğu, yetkili sendika ve TİS olduğu dosya kapsamından anlaşılmakta ise de davacının ve hatta onunla birlikte sendika temsilciliği yapan işçi Yılmaz Kopal’ın iş akdinin sendika temsilciliğinin sona erdiği günün hemen ertesi günü ve sendika temsilciliğinin sona ermesi dolayısıyla eski görevinde çalışamayacağı gerekçe gösterilerek feshedilmesi ve gerçekleştirilen feshin tanık beyanları ile birlikte değerlendirilmesini neticesinde davacının iş akdinin sendikal sebeple feshedildiği kanaatine varılarak davanın kabulü ile birlikte davacı lehine sendikal tazminata karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan yönden kabulüne, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
F) Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
G) Gerekçe:
İşverence yapılan feshin sendikal nedene dayanıp dayanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Sendikal tazminat 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 25 inci maddesinde düzenlenmiş, işçilerin işe alınmalarının belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, sendika üyeliklerini sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri gibi şartlara bağlanamayacağı hükme bağlanmıştır. Yine, işçiler arasında çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından ayrım yapılamayacağı da yasada öngörülmüştür. Sendikal faaliyetlere katılma da güvence altına alınmıştır. Sözü edilen hükümlerden “fesih dışında” olanlara aykırılık halinde işçinin bir yıllık ücretinden az olmamak üzere tazminata tabi olduğu Yasada açıklanmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 22.10.2014 tarihli oturumunda verilen 2013/ 1 E sayılı kararında, maddede yer alan “…fesih dışında…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, yürürlüğün durdurulması isteminin koşulları oluşmadığından talebinin reddine karar verilmiştir.
Sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi hâlinde işçi, feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine dair dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. İşçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez.
İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir. Feshin işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür.
Fesih dışında işverenin sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak işçi sendikal ayrımcılık yapıldığını güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren davranışının nedenini ispat etmekle yükümlüdür.
Dairemizce, sendikal tazminat davalarında ispat yükünün işçide olduğu hallerde, işyerinde çalışan ve sendikaya üye olan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten çekilen işçilerin olup olmadığı, işyerinde çalışmakta olan işçilerin bulunup bulunmadığı, aynı dönemde yetki prosedürünün işletilip işletilmediği, işyerinde önceki dönemlerde toplu iş sözleşmelerinin bağıtlanıp bağıtlanmadığı, yeni işçi alınıp alınmadığı ve alınmışsa yeni işçilerin sendikalı olup olmadığı gibi hususlarla, işverence ekonomik veya teknolojik nedenlere dayalı bir fesih yoluna gidilmesi durumunda teknik yönden bu durumun araştırılması gibi ölçütler belirlenmiştir.
Dosya kapsamındaki belgelerden davacının iş akdinin, 06.12.2016 tarihli fesih bildirimi ile ve; “17.10.2015 tarihinden itibaren işyeri sendika temsilcisi olduğunuz ve işyeri sendika temsilcisi olmanızdan itibaren montaj işçisi olarak fiilen çalışmadığınız 05.10.2016 tarihinde işyeri sendika temsilciliği görevinizden alındığınız malumunuzdur. Temsilcilik görevinizden alınmış olmanız dolayısıyla yeniden montaj işçisi olarak çalışmanız, gerek görev yaptığınız bölüm içerisinde, gerekse de bir bünyesindeki diğer bölümlerde vardiya düşüşü sebebiyle mümkün olmadığından ve sizi değerlendirebileceğimiz başka açık bir pozisyonda mevcut olmadığından 4857 sayılı iş kanununun 17. ve 18. maddeleri uyarınca ihbar ve kıdem tazminatın peşin ödenmek suretiyle 06.12.2016 tarihinde feshedilmesine karar verilmiştir. ” açıklaması ile feshedildiği anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı işçinin sendika temsilciliği görevine fesihten bir gün önce dava dışı yetkili sendika tarafından alınan kararla son verilmiş olup davalı işveren, temsilciliği sona eren davacıyı sendika temsilciliğinden önceki işi olan montaj operatörlüğü işinde vardiya düşüşü sebebiyle çalıştıramayacağını bildirerek iş akdini feshetmiştir. Davalı işveren davacının yaptığı işe ihtiyaç kalmadığını ve feshin son çare olması ilkesine uygun davrandığını ispatlayamadığından mahkemece ve bölge adliye mahkemesince işe iade kararı verilmesi doğru ise de feshin sendikal nedene dayandığı iddiasının davacı işçi tarafından ispat edilemediği anlaşıldığından sendikal tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken bölge adliye mahkemesince sendikal tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Davacının 25.1.2010-6.12.2016 tarihleri arasında davalı iş yerinde montaj operatörü olarak çalıştığı ve fesih tarihinde sendika temsilcisi olmadığı da gözetildiğinde ,davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 5 aylık brüt ücreti tutarında belirlenmesi gerekmiştir.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Bölge Adliye Mahkemesi ile İlk Derece Mahkemesi kararlarının bozularak ortadan kaldırılmasına,
2-Davanın KABULÜ ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine,
3-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine,
4- Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 5 aylık brüt ücreti tutarında belirlenmesine
5- Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. uyarınca belirlenen 2.275,00 TL. maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6- Alınması gereken 44,40 TL. karar-ilam harcından, 29,20 TL. peşin harcın mahsubu ile 15,20 TL. bakiye karar-ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7- Davacının yaptığı harçlar dahil toplam 320,70 TL. yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8- Taraflarca yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde ilgilisine iadesine,
9- Yatırdığı temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17.06.2019 tarihinde, kesin olarak oybirliği ile karar verildi.