Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2019/5488 E. 2019/15855 K. 16.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5488
KARAR NO : 2019/15855
KARAR TARİHİ : 16.09.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi süresi içinde davalı vekili tarafından istenilmiştir.
Mahkemece, davalı vekilinin temyiz talebi 02/07/2018 tarihli ek karar ile “… temyiz başvurusu süresinde olmadığından HMK.nın 432-426/f maddeleri …” gerekçesi ile reddedilmiştir.
Davalı vekili tarafından 02/07/2018 tarihli temyiz talebinin reddi kararı da süresi içinde temyiz edilmiştir.
Dairemizce verilen geri çevirme kararı ile Mahkemenin temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararının kaldırılmasına karar verilmekle; dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı kurumun … Termik Santralinde 01.08.2005 tarihinden bu yana makine mühendisi olarak çalışmakta iken 07.12.2012 tarihinde hizmet sözleşmesinin feshi sonucu işinden ayrıldığını, ihale süresinin sona ermesi ve işin yeni bir firmaya ihale edilmesinin fesih sebebi sayıldığını, davacının çalıştığı servisin elektrik üretiminde ana merkez olduğunu, görülen işlerin santralin asli ve sürekli işi olduğunu, davalı kurumun kadrolu personeli ile birlikte davalı tarafından temin edilen malzemeler ve kurum yetkililerinin talimatı ile çalışıldığını, söz konusu işlerin daha önce kurumun kadrolu elemanları ile yapılmasına rağmen, ucuz işçi teminine yönelik olarak muvazaalı sözleşmeler ile taşeron firmalara yaptırıldığını, hizmet sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, davacının aynı işyerinde aynı işi yapan kadrolu işçiler ile aynı ücreti talep hakkı bulunduğunu, Sendikalar Kanunu’nun 31. maddesinde ücret eşitsizliği yönünden sendikasız işçilerin korunduğunu, 4857 sayılı İş Kanunu 5. maddesi, Anayasa’nın 10 ve 55. maddeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14. maddesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 1 ve 2. maddelerinde eşitlik ilkesinin vurgulandığını iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti ve ücret fark alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın görev, yetki, husumet, derdestlik, kesin hüküm, hukuki yarar yokluğu, hak düşürücü süre ve zamanaşımından dolayı reddi gerektiğini, davacının kendi işçileri olmadığını, ayrı bir işverenin işçisi olduğunu, muvazaa olgusunu kabul etmediklerini, bir kamu kuruluşu olan müvekkili şirketin muvazaalı işlem yapmasının söz konusu olamayacağını, ihale ile şirketlere verilen işin niteliği ve yürütümü bakımından elektrik üretimi işinden tamamen farklı ve bağımsız nitelikte bir iş olduğunu, ihale konusu işlerin hiçbir zaman asıl iş olan elektrik üretim işinin bir parçası olamayacağını, davacı ile müvekkili arasında kesinlikle iş akdi olmadığını, bu nedenle davaya konu işçilik alacaklarından müvekkili kurumun hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, ayrıca dava dilekçesinde belirtilen iş akdinin fesih gerekçesinin müvekkili teşekkülü ilgilendiren bir durum olmadığını, bu sebeplerle davacının iddialarını kabul etmediklerini, başta aylık ücret farkı ve muvazaa iddiası olmak üzere tüm taleplerin reddi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Gerekçeli karar başlığında dava tarihinin 20/12/2012 yerine 17/01/2014 şeklinde yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3-Davacı işçi davalı … AŞ’nin işçisi olarak ihbar olunanlar ile yapılan muvazaalı alt işverenlik sözleşmeleri kapsamında çalıştırıldığını, gerçek işverenin işçilerine ödenen ücretlerden İş Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında yararlandırılması gerektiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti ve ücret farkı taleplerinde bulunmuştur.
Davalı işveren husumet itirazında bulunmuş, alt işverenlerle imzalanan sözleşmelerin muvazaaya dayanmadığını, davaya konu işçilik alacaklarından ihale makamı konumunda olan şirketin sorumlu olmadığını savunmuştur.
Mahkemece davalı şirket ile ihbar olunanlar arasında muvazaalı ilişkinin çok sayıda emsal yargı kararı ile kesinleştiği, temyize konu dosya bakımından da muvazaa iddiası yönünden gerekli araştırmaların yapıldığı, davacının baştan itibaren davalı şirketin işçisi olduğunun değerlendirilmesi gerektiği ve İş Kanunu 5. maddesindeki eşitlik ilkesine göre emsal işçilerin ücretleri esas alınarak davaya konu tazminat ve işçilik alacaklarına hak kazanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili, alt işverenlerle yapılan sözleşmelerin muvazaalı olmadığı, davacı işçinin alt işveren işçisi olduğu ve sendika üyeliğinin de bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının sendika üyesi olup olmadığının dosya içeriğinden anlaşılamadığı belirtilmiş, sendika üyesi olmadığı durumlarda toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanamayacağı açıklanmış ancak İş Kanunu 5. maddesindeki eşitlik ilkesine göre davalı işveren nezdinde kadrolu çalışan sendikalı işçinin alabileceği ücret belirlenerek davacıya ödenen ücretlerin indirilmesi suretiyle fark bakiye ücretler tespit edilmiş, davaya konu kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti de buna göre hesaplanmıştır.
Davalı işveren ile ihbar olunanlar arasındaki hukuki ilişkinin muvazaaya dayandığı, davacının baştan itibaren davalı … AŞ’nin işçisi sayılması gerektiği dosya içerisindeki delil durumu ve emsal kararlardan anlaşılmaktadır. Ancak işçinin toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanabilmesi için sendikaya üye olması ve üyeliğin işverene bildirilmesi ya da imzalanan bir toplu iş sözleşmesinden yararlanma yönünde dayanışma aidatı ödemesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının sendika üyeliğine dair bir belgeye rastlanmamış ise de, bilirkişi raporunda bu konuya dikkat çekildiği halde üyelik ya da dayanışma aidatı ödemesi yönünden araştırma yapılmamıştır.
Davacının sendika üyesi olmadığının tespiti ya da dayanışma aidatı dilekçesi vermediği hallerde toplu iş sözleşmesinden yararlanması mümkün olmayıp, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. maddesinin somut uyuşmazlıkta uygulanma imkanı bulunmamaktadır. İşyerinde sendika üyesi olarak çalışan ve aidat ödemesi yapan işçi ile sendikaya üye olmayan işçinin aynı durumda olduğundan söz edilemez.
Mahkemece davacının sendika üyeliği ya da dayanışma aidatı yönünden gerekli araştırma yapılarak var ise üyeliğin bildirildiği ya da dayanışma aidatı dilekçesinin verildiği tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlandığı kabul edilmeli, gerekirse bu yönde hesap raporu alınmalıdır.
Davacı işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı tespit olunduğunda davaya konu ücret farkı isteğinin reddine karar verilmeli, diğer işçilik alacakları toplu iş sözleşmesi hükümleri yerine davacıya ödenen ücretler üzerinden hesaplanıp hüküm kurulmalıdır.
Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 16/09/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.