Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2018/9602 E. 2018/21867 K. 29.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/9602
KARAR NO : 2018/21867
KARAR TARİHİ : 29.11.2018

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı işveren aleyhine açmış olduğu işe iade davasının kesinleştiğini ve davalı tarafından işe başlatılmadığını iddia ederek kıdem-ihbar tazminatı ile işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının işe iade kararının kesinleşmesinden itibaren 10 günlük kesin süre içinde işe iade başvurusunda bulunmadığını, bu sebeple feshin geçerli fesih niteliği kazandığını, dava konusu taleplerin yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece bozma ilamına uyulduğu belirtilerek toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak kıdem ve ihbar tazminatları talebinin kabulüne, işe başlatmama ve boşta geçen süre ücreti taleplerinin reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Mahkemenin 23.09.2014 tarihli kararı; “Davacının iş akdinin feshinin geçersizliğine ilişkin kesinleşen kararın tebliği ile ilgili olarak taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine ilişkin Yargıtay 22.HD’sinin 04.06.2012 tarih 2011/6832 E.-2012/12209 K. sayılı kararının davacının işe iade davasındaki vekili …’na 02.08.2012 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
Davacı 29.01.2013 tarihinde işe iade başvurusunda bulunmuş,davalı ise işe iade başvurusunun süresinde olmadığı bu nedenle feshin geçerli fesih niteliği kazandığını savunmuştur.
Dava dilekçesinde,davacı vekili Avukat …’na komşu olarak tebliğ mazbatasının bırakıldığı evrakta adı yazılı … adlı kişinin tebliğ tarihinde komşu olmadığı ve anılan vekili tanımadığını,tebliğin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi ve Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 29. maddesine aykırı olarak yapıldığı iddia edilmiştir.
Mahkemece kesinleşmiş kararın tebliği ile ilgili olarak mazbatada ismi geçen kişinin tebliğ tarihinde davacı avukatı …’na komşu olup olmadığı araştırılmadan tebliğin usulüne uygun yapıldığının kabulü ile sonuca gidilmiştir.Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş mahkemece bozma ilamına uyularak, bina yönetimine, muhtarlığa ve belediyeye müzekkereler yazılmıştır. Ancak müzekkere cevapları gelmeden karar verilmiştir.
Müzekkere cevapları gelmeden sonuca gidilmesi hatalıdır. Bozma ilamının gereği yerine getirilmemiştir. Mahkemece yapılacak iş, bina yönetimi, belediye ve muhtarlığa yazılan yazıların tekid edilmesi, gerekirse yerine getirmeyen ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulması, bozma gereğinin yerine getirilmesi için zabıta marifetiyle araştırma yapılması, ilgilinin T.C. Kimlik numarası bulunursa Nüfus Müdürlüğünden tebliğ tarihi itibariyle adresinin sorulmasıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.