Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2018/9532 E. 2019/1013 K. 15.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/9532
KARAR NO : 2019/1013
KARAR TARİHİ : 15.01.2019

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESPİT

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı avukatı ve davalılardan … avukatı ile dahili davalılarca istenilmesi ve davalı … avukatı ile dahili davalılar tarafından duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15/01/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Davalı Asil … ile avukat… davalılardan … mirasçılarından … adına avukat … geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı şirket, davalıların işyerinde genel müdür yardımcısı, muhasebe müdürü ve kasa elemanı olarak çalıştıklarını, davalıların 2001-2002-2003 yıllarında yetkilerini kötüye kullanarak şirketi 820.000,00 TL.yi zarara uğrattıklarını, ileri sürerek bu paranın faizi ile birlikte 958.006,96 TL. olarak davalılardan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … Kılıç, açılan davada sorumluluğun tüm davalılara ait olduğunu, kendisinin kasa sorumlusu olmasına rağmen para çekme yetkisinin bulunmadığı, bu nedenle zimmetine geçirdiği iddia olunan paranın tüm davalıların iştiraki ile yapıldığını, suistimal yaptığına dair itirafnamenin zorla ve tehdit ile kendisine imzalatıldığını, 250.000.TL lik senedi imzalayıp 100.000 $ ın kendisinden alındığını ve davacı şirketin bağlı olduğu holding merkezine götürüldüğü gün de yeni bir itirafname daha yazıp imzalattıklarını, bir hafta süre ile sorgulandığını, annesine ait jeepin zorla alındığını, ayrıca kendisinden 15.000.00 TL daha alındığını, korktuğu için şikayette bulunmadığını, emekli vakfındaki 10.000.00 TL nin zorla şirkete devrinin sağlandığını, banka hesaplarına tedbir konulduğunu, asıl faillerin diğer davalılar olduğunu, bu kişilerin korunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … şirkette muhasebe müdürü olarak çalıştığını, 30/08/2003 gününe kadar bu görevi yürüttüğünü ve emekliliğe sevk edildiğini, emekliye ayrılmasının olayla bir ilgisi olmadığını, kendisinin olayla da bir ilgisinin bulunmadığını, davalı … ‘ ın bilgisayar marifeti ile suistimal yaptığını, diğer davalı …’ in üst yönetici olduğunu belirtmiş, başlangıç dilekçelerinde davalı … ‘ in suça göz yumabileceğini ve iştirak edebileceğini belirtmiş ise de, sonradan yazdığı değişik dilekçelerinde olayda davalı …’ in bir kusuru ve dahlinin olmadığını, suistimalin tamamen kasa sorumlusu … tarafından bilgisayar ile gerçekleştirildiğini, davalı …’ ın akşamları kendisinin normal kasa özet tutanağı imzalattığını daha sonra bakiyeyi sabit tutarak tutanak ile oynayıp bilgisayardan evraksız kayıt girerek kasadan bir miktar para aldığını, şirkette nakit para ile sadece davalı …’ ın ilgilendiğini, olayı davalı …’ den öğrendiğini, ondan şüphelendiklerini ve hesapta inceleme başlattıklarını kendisinden de çalışmaya katılmasını istediğini belirttiğini, kendisinin de çalışmaya katıldığını, davalı …’ ın bilgisayar ile evraksız imzasız kayıt girerek yaptığı zimmeti tespit ettiklerini, daha sonra yardımcı olmak için gittiği holding merkezinde denetçilerin baskı ve tehditlerine maruz kaldığını, kendisine genel müdür yardımcısı davalı … aleyhinde konuşması istendiğini, tutanağı bunun için yazdırdığını ve bu durumu birkaç gün sonra holding başkanlarına mektup ile bildirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …, zimmet olayında herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, şirkette Genel Müdür Yardımcısı olduğunu, zimmet olayının davalı … tarafından gerçekleştirildiğini ve bu olayı da kendisinin ortaya çıkardığını, şirket zararının alınması yolunda davalı …’ ı takibe aldığını ve ondan şirket zararının bir kısmını tahsili cihetine gittiğini, diğer davalı …’ in muhasebe müdürü olduğunu ve muhasebeye verdiği ifadesinde davalı …’ in olayda sorumluluğunun bulunmadığını, şirketteki görev dağılımı ve şirket ana sözleşmesine göre de … ile birlikte hareket etmesinin mümkün olmadığını, diğer davalı …’ in muhasebe müdürü olarak davalı …’ ın amiri olduğunu, davacı şirket hesaplarının iç denetim birimince sıkı denetimde olduğunu, şirket bilançosunun bu bölümünü kapattığını ve kendilerine herhangi bir olumsuz rapor vermediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı …’ın tüm borçtan sorumluluğuna, davalı …’in zarardan %10 oranında sorumlu olmasına ve davalı …’in hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 7. H.D. sinin 28/04/2014 tarih 2014/584 E. 2014/9454 K. Sayılı ilamı ile özetle davacı şirketin yanında kasa sorumlusu, muhasebe müdürü ve genel müdür yardımcısı olarak çalışan davalılar hakkında eksik araştırma ile karar verildiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, ” davalı …’ın zimmetine geçirdiği paranın 808.026,63 TL olduğu, dava tarihine kadar hesaplanan faiz tutarının 373.801,24 TL olduğu, bu şeklide toplam zararın 1.181.827,88 TL olduğu, dava tarihine kadar yapılan tahsilat toplamının 211.796,99 TL olduğu, bu miktarın mahsubu ile bakiye zararın 970.030.89 TL olduğu, fakat davacı tarafın toplam talebinin 954.415,17 TL olduğu, dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin toplam 315,623,09 TL olduğu, ayrıca 250.000,00 TL’lik bono bedelinin tahsil edilmiş sayılması gerektiği, bu bedelin de mahsubu ile sonuç zararın 388.792.08 TL olduğu anlaşılmakla her üç davalının da zimmet eyleminde kusurlu ve sorumlu oldukları ve sorumluluk oranlarının kendi aralarında görülecek rücu davasının konusu olduğu anlaşılmakla kusur oranlarının belirlenmesine gerek görülmeksizin toplam 388,792,08 TL zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesi gerektiği” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı ile davalı … ve davalı … mirasçıları temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı ile davalı … ve davalı … mirasçılarının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Mahkemece uyulmasına karar verilen ve yukarıda kısaca özetlenen bozma ilamında kararın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu belirtirilerek yapılması gereken hususlar belirtilmiş ve ilamın son bölümünde “Yapılacak iş, yeniden bir bilirkişi incelemesi yaptırarak şirketin işleyiş usulü, para çekme yetkisi ve usulsüz işlemlerde imzası olan davalıların sorumluluklarının tespiti ile zararın oluşmasında kusuru olan denetim elemanı varsa bunların kusuru hususu ve davacı şirketin zararın artmasında sonuca etkili ihmali varsa bu husus da göz önünde tutularak, işe iade davası ve ceza davasındaki bozma kararı gerekçesi de birlikte değerlendirilmek suretiyle davalıların kusur derecelerini ayrı ayrı belirleyecek bir rapor alarak çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. ” açıklaması yapılmıştır.
Bozma ilamı sonrası alınan bilirkişi heyet raporunda, bozma ilamına göre değerlendirme yapılarak, davalıların kusur oranlarına yönelik belirleme de yapılmış ise de Mahkemece bozma ilamının aksine ” her üç davalının da zimmet eyleminde kusurlu ve sorumlu oldukları ve sorumluluk oranlarının kendi aralarında görülecek rücu davasının konusu olduğu anlaşılmakla kusur oranlarının belirlenmesine gerek görülmeksizin” şeklindeki gerekçe ile hükmedilen zarardan tüm davalılar birlikte sorumlu tutulmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun 50. madde hükmü gereği davalıların kusur oranlarının kararda gösterilmesi gerekmektedir. Mahkemece mevcut rapor bir değerlendirmeye tabi tutularak davalıların oluşan zararda kusur oranları ve buna bağlı olarak hükmedilen zarar miktarlarından sorumlu oldukları kısımlar belirlenmelidir.
Mahkemece, uyulmasına rağmen bozma ilamı gereğinin yerine getirilmemesi hatalıdır.
3- Dava açıldıktan sonra davacıya yapılan ödemelerin alacaktan mahsubu doğru ise de, bu ödemelerin reddedilen kısım gibi değerlendirilmesi hatalıdır. Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler yargılama giderleri ve vekalet ücreti açısından davacı lehine değerlendirilmelidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, davalı … ve davalı … mirasçıları ve dahili davalılar yararına takdir edilen 2.037,00 TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.