Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2018/9222 E. 2018/23485 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/9222
KARAR NO : 2018/23485
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18/12/2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı Asil … ile karşı taraf adına Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan asil ile avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı işyerinde 09.10.1994-31.12.2010 tarihleri arasında Hukuk Baş Müşaviri olarak görev yaptığını, İMKB’nin kamu kurumu niteliğinde olmasına rağmen tüm personelinin İş Kanunu kapsamında sosyal güvenlik açısından …’ya tabi olarak çalıştığını, mali ve sosyal hakların İMKB Personel Yönetmeliği ile düzenlendiğini, yönetmelikte yer almayan hususlarda İş Kanunu hükümlerinin uygulandığını, hal böyle iken Yönetim Kurulunun 12.03.2007 tarihli kararı ile 631 sayılı KHK kapsamında olduğu gerekçesi ile maaşının 4.500,00 TL. ye düşürüldüğünü, ücretinin düşürülmesi nedeniyle Beyoğlu 2. İş Mahkemesi’nde dava açtığını ve dava sonrasında düşürülen ücretin eski haline getirildiğini, söz konusu döneme ait asıl alacakların tahsil edilmesine rağmen saklı tuttuğu faizin işbu dava ile talep edildiğini, İMKB Yönetim Kurulu’nun 21.07.2007 tarihli kararı ile başkan, başkan yardımcısı, hukuk baş müşaviri ile teftiş ve gözetim kurulu başkanı unvanlı personelin işveren vekili olduklarına, T.İ.S.’nde kapsam dışı bırakılmalarına ve haklarında 631 sayılı KHK esaslarının uygulanmasına karar verildiğini, 01.01.2007-31.12.2008 tarihleri arasında yapılan uygulamanın hiçbir hukuki, idari ve mantıki gerekçesi bulunmadığını, davalının da esasen yaptığı uygulamanın haksız ve hukuka aykırılığını bildiğinden ikinci dönemde TİS kapsamına alındığını, TİS kapsamı dışında bırakıldığı dönemde TİS ile diğer personele ücret artışı yapılırken tarafına hiçbir ücret artışı yapılmadığını ve İMKB Personel Yönergesinin uygulanmadığını, söz konusu dönemde TİS ile verilenden az olmamak üzere ücretinin belirlenmesini ve mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte ödenmesini talep ettiğini belirterek düşürülen ve dava açıldıktan sonra ödenen ücretinin eksik ödenen her bir ayına ilişkin maaşının faizinin mevduata uygulanan en yüksek oranda ödenmesini ve 01.01.2007-31.12.2009 dönemi ücretinin İMKB Personel Yönergesi uygulanarak, iş hiyerarşisi, görev ve sorumluluk dengesi gözetilerek eşitlik ilkesi uyarınca kapsam içi personele uygulanan ücret zammından az olmamak üzere belirlenmesini ve uygulanacak zamma göre fark ücret alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:
Davalı vekili, Kurum personelinin özlük ve mali haklarının öncelikle yasalar ve personel yönetmeliği, iş yönetmelikleri ve işyeri uygulamaları ile düzenlendiğini, davacının İş Kanunu’na tabi personel niteliğini taşımakla birlikte devletin işleyiş kurallarına tabi olduğunu, davacının işveren vekili konumunda olduğunu ve TİS müzakereleri sonucunda bu sıfatla kapsam dışı bırakıldığını, Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü’nün 02.02.2007 tarihli yazısında İMKB’nin 631 Sayılı KHK kapsamında olan kuruluşlardan olduğu, TİS lerin işveren vekili konumunda olan ve kapsam dışı bırakılanların mali ve sosyal haklar bakımından KHK’nın bu kapsamdaki düzenlemelerinin geçerli olduğunu ve bu düzenlemelere devam edilmesinin bildirildiğini, 2007/11721 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince davacının ücretinin yeniden belirlendiğini, bu kapsamda davacıya yapılan fazla ücret ödemesinin geri istenmesinde hukuka aykırılık olmadığını, davacının haklarının yönetim kurulu kararı ile belirlendiğini, mahkemelerin işvereni düzenleme ya da işlem yapmaya zorlayıcı nitelikte hüküm kurmalarına olanak bulunmadığını, davacının TİS dışı bırakıldığını, kapsam dışı bırakılan bir işçinin dayanışma aidatı ödemek suretiyle dahi TİS hükümlerinden yaralanmalarının mümkün olmadığını, bu nedenle davacının ücretinin kapsam içi personele uygulanan zam oranları dikkate alınarak tespitine ilişkin istemin hukuken kabulüne imkan olmadığını, Borçlar Kanunu’nun 113. maddesi uyarınca asıl alacağın ödenmesi halinde buna bağlı feri alacakların ödenmesi mümkün olmadığı gibi davacının 01.01.2007-31.12.2009 döneminde ödenen ücretleri ön koşulsuz kabul etmesi karşısında talepte bulunamayacağını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacının kapsam dışı olduğu dönemde ücretinde artış yapılmadığı, her ne kadar bu konuda Yönetim Kurulu’nun takdir yetkisini kullandığı savunulmakta ise de, esasen Yönetim Kurulu’nun personel rejimini hatalı uygulaması sonucu mağduriyete sebebiyet verdiği ve bundan rücu edilmesine yönelik aldığı 19.06.2008 tarih ve 1126 sayılı kararında kapsam dışı personelin mağduriyetinin giderilmesine yönelik bir tutum içinde olduğu, öte yandan iş sözleşmesi ve Personel Yönergesi doğrultusunda ve ücret bordroları ile tespit edilen ve süregelen zamlı uygulamanın, işçinin yazılı rızası alınmadan, işveren tarafından tek taraflı ortadan kaldırılmasının İş Hukuku kurallarına da aykırı olduğu, bu nedenle davacının zamlı ücret talep hakkı bulunduğu gerekçesi ile İMKB Personel Yönetmeliği’nin 41. maddesi uyarınca hesaplama yapıldığı belirtilen bilirkişi raporuna istinaden, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar süresinde taraflarca temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Dosya içeriğine göre; davalı işyerinde baş hukuk müşaviri olarak çalışan ve sendika üyesi olan davacı bir dönem kapsamdışı olarak bırakılmış ve bu dönemde aldığı ücretler düşürüldüğü gibi zam da uygulanmamıştır. Ancak davacı yargı yolu ile düşürülen ücret farklarını talep etmiş ve bu farkları almıştır. İş bu dava ile de, bu dönemde zam uygulanmadığını belirterek, bu kez zamdan kaynaklanan fark ücret alacağını talep etmektedir. Davacı bu dönemde kapsamdışı personel olduğunu ve Toplu İş Sözleşmesinden yararlanmayacağını belirtmekte, ancak bu dönemde yapılacak zammın en az kapsamiçi personele uygulanacak zamdan az olmaması gerektiğini iddia etmektedir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacının kapsam dışı bırakıldığı dönemde aldığı ücret miktarının düşürüldüğü gibi ücret zammı da uygulanmadığı, ücret farklarının daha sonra ödendiği, yönetim kurulunun hatalı personel rejimi uygulamasından rücu ettiği ve kapsam dışı personel mağduriyetini gidermeye yönelik bir tutum içine girdiği, davacının kapsam dışı olduğu döneme kadar süregelen zam uygulamasının işverence tek taraflı ortadan kaldırılmasının İş Hukuku kurallarına aykırı olduğu gerekçesi ile fark ücret alacağına hükmedilmiştir.
Her şeyden önce, İMKB Personel Yönetmeliği’nin 41. maddesine göre hesaplama yapıldığı ifade edilen hükme esas bilirkişi raporunda; TÜİK’nun yayınlamış olduğu yıllık Tüfe oranı dikkate alınarak hesaplama yapıldığı belirtilmiş ise de, Personel Yönetmeliği’nin 41. maddesinde “aylık ücretin hesaplanmasına esas gösterge rakamının İTO ve DİE geçim şartları hesaplamaları göz önüne alınmak suretiyle belirlenir.” düzenlemesi yer olmakta olup, DİE ve İTO’nın geçim şartları endeksi araştırılmaksızın sadece Tüfe oranlarının esas alınması hatalıdır. Kaldı ki, hesaplamaya esas Tüfe artış oranlarının da ne şekilde tespit edildiği anlaşılamamaktadır.
Esasen tartışmalı olan husus, davacının kapsam dışı kaldığı dönemde ücretine zam yapılıp yapılmayacağıdır.
Mahkemce, bozma ilamı doğrultusunda yapılan araştırma neticesinde; davacı gibi bir dönem kapsam dışı kalan diğer personellere de ücret zammı yapılmadığı ve bu konuda açılan davalarda da kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmadığı tespit edilmiştir.
İş yerinde uygulanan personel yönetmeliği incelendiğinde, davacı işçiye periyodik olarak bir ücret zammının da öngörülmediği saptanmıştır.
İşçinin ücretinde artışa gidilmesi, işverenin yönetim hakkı kapsamında değerlendirilmesi gereken bir husustur. İşyeri yönetmeliği, iş sözleşmesi, TİS veya işverenin bu yöndeki herhangi bir taahhüdünün söz konusu olmadığı hallerde, işçinin ücret zammı talebinde bulunmayacağı ortadadır.
Davalı işverenin, davacının kapsam dışı kaldığı dönemde aldığı ücreti düşürdüğü ve daha sonra bu uygulamasından rücu ederek ücret farklarını ödediği, ancak bu dönem için herhangi bir ücret zammı yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda ayrıntılı bir biçimde belirtildiği üzere; davacının, kapsam dışı kaldığı dönemde ücretine zam yapılması yönünde herhangi bir yönetim kurulu kararı ve personel yönetmeliği bulunmadığı ve emsal kapsam dışı diğer personellerin ücretlerine de zam yapıldığı ispatlanmadığı dikkate alındığında, davacının ücret zammına ve dolayısı ile fark ücret alacağına hak kazanmadığı saptanmıştır.
Bu nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeler ile kısmen kabulüne hükmedilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.630.00 TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.