Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2018/8931 E. 2018/20031 K. 08.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/8931
KARAR NO : 2018/20031
KARAR TARİHİ : 08.11.2018

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının 25.12.2007-01.04.2011 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde aylık en son net 700,00 TL ücrete ilaveten 85,00 TL ücret ile 07:00-16:00 saatleri arasında haftanın 6 günü çalıştığını, çalıştığı süre boyunca yıllık izinlerini kullanmadığını, 01.04.2011 tarihinde emeklilik sebebiyle işten ayrıldığını, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, husumet itirazlarının bulunduğunu, … Şirketi’ne ihale ettiğini, işçilerin temininin bu şirket tarafından yapıldığını, yönetim hakkının bu şirkette olduğunu, davacıyı işe alanın, ücretini ödeyenin, sigorta primini yatıranın, talimat verenin yüklenici firma olduğunu, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, Mahkeme’nin yargılaması sonucunda verilen 2015/739 Esas sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın taraf vekillerince temyiz edilmekle Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2017/8390 Esas sayılı kararı ile bozulduğu, bozmaya uyulduğu, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda taraf vekillerine davacının tüm hizmet süresi içinde yıllık izin alacağını etkileyebilecek nitelikte ellerindeki belgeleri mahkememize sunmak üzere süre verildiği, sonrasında dosya bozma ilamında belirtilen hususlar doğrultusunda ek rapor alındığı, HMK’nın 281. maddesinin gerekçesinde; “…Burada rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan onbeş günlük süre, kesin süredir; hak düşürücü bir nitelik taşır. Dolayısıyla, taraflar, bu süre içerisinde, itirazlarını dile getirmez ise bilirkisi raporu, onlar bakımından kesinlesir; yani taraflar rapora itiraz olanağını tümüyle kaybederler…” dendiği, Yargıtayın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde usulü müktesep hakkın doğacağının belirtildiği, yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar doğrultusunda, Yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak yapılan değerlendirme neticesinde; taraf vekillerinin 18/04/2018 tanzim tarihli bilirkişi ek raporuna yasal süresi içinde itiraz etmediklerinden bilirkişi raporunun taraflar bakımından kesinleştiği, rapordaki hesaplamalar bakımından taraflar lehine usuli müktesep hak doğduğu kanaatine varıldığından davacı vekilinin bilirkişi ek raporuna yasal süresinden sonra ileri sürdüğü itirazlara itibar edilmediği, bozma öncesi kararlarımızda belirtildiği üzere emeklilik nedeniyle iş akdini fesheden davacının kıdem tazminatı alacağına hak kazandığı, ispat yükü üzerinde olan davalı işverenin yıllık ücretli izinlerini tam ve eksiksiz olarak kullandırdığını ispat edemediğinden davacının yıllık izin ücreti alacağı talebinin hüküm altına alınması gerektiği, davacı fazla çalışmalarını ispatlayamadığından fazla mesai ücreti alacağı isteminin reddinin gerektiği kanaatine varıldığından, 18/04/2018 tarihli bilirkişi ekraporundaki hesaplamalar doğrultusunda hüküm kurulduğu gerekçesi ile fazla mesai haricindeki taleplerin kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Somut uyuşmazlıkta, yıllık izin ücreti bakımından;
Dosyaya bir kısım yıllık izin talep formları ibraz edilmiştir.
Mahkemenin üçüncü bozma sonrasında verdiği eldeki hükme esas bilirkişi raporunda, davacının kullandığı hesaplanan 44 gün yıllık izin süresinin, davalı İdare’nin 15/03/2018 ıslak havaleli yazısı ekinde gönderilen “izin talep formlarında” yazılı bulunan günlerin toplamı olduğu anlaşılmaktadır. Zira bu formlarda 6 gün, 5 gün, 14 gün, 5 gün, 14 gün toplamı 44 gün yapmaktadır. Oysa, bu formlardan 6 gün için olanı H. adlı bir başka işçiye aittir. Davacıya ait 5 günlük formalardan biri üzerinde ise “Mazeret izni” olarak açıklama bulunmaktadır. Ancak bu süreler de eldeki hükme esas bilirkişi raporunda davacının kullandığı yıllık izin olarak hatalı şekilde düşülmüştür. Diğer taraftan, bu hesaplama esnasında hafta tatillerinin, yıllık izin formlarında yer alan sürelerden düşülmesi gerekirken hafta tatilleri düşülmemiştir. Yine yıllık izin formlarında bayram gününe denk gelen ” gün düşülmesi gerekirken düşülmemiş, nöbet çizelgesinde yıllık izin olarak değil bir başka izin olarak belirtilen 2 günlük süre de düşülmemiştir. Bunların düşülmemesi de hatalıdır.
Mahkeme gerekçesinde belirtilen, bilirkişi raporuna süresinde itiraz edilmemesi, örneğin bir başkasının kullandığı yıllık iznin davacı tarafından kullanılmış gibi kabul edilmesine, ulusal bayram genel tatil günlerinin, hafta tatili günlerinin veya davalının belgeleri ile yıllık izin olarak kullandırılmadığı anlaşılan günlerin yıllık izin olarak kullanılmış sayılmasına gerekçe değildir. Kaldı ki, davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazı süresi içinde yapılmıştır.
Dosyadaki yıllık izin belgelerinin incelenmesinde, 2009 ve 2010 yıllarında kullanılan yıllık izinlere dair yıllık izin talep formları ve nöbet çizelgelerine göre, davacı vekili her ne kadar yıllık izin talep formu olup davacının yıllık izin kullandığının bu formlarla ispatlanamayacağını ileri sürmüş ise de nöbet çizelgelerinde davacıya atfen gün gün imza bulunmaktadır, 2009 ve 2010 yıllarında kullandığı yıllık izin günleri nöbet çizelgelerinde yıllık izin olarak gösterilmiştir. 2010 yılında talep edilen yıllık izin, talep formunda 14 gün görünse de nöbet çizelgesinde 2 günü “B izin” olarak yazılıdır. 2011 yılı Mart için yıllık izin talep formu bulunmamakla birlikte, 2011 yılı Mart ayı nöbet çizelgesinde davacının 13 gün yllık izin kullandığı görünmektedir, ki bu süre hafta tatili düşülünce 12 gün olarak kullanılmış yıllık izne tekabül etmektedir.
Yukardaki inceleme ve tespitlere göre; Mahkeme tarafından yapılacak iş, yeniden bilirkişi raporu alarak aşağıda açıklanan şekilde sonuca gitmektir.
Yıllık izin formlarında davacı tarafından talep edilen yıllık izinlerin kullanıldığı kabul edilmelidir. Ancak, yıllık izin formlarındaki yıllık izin sürelerine rastlayan ulusal bayram genel tatil, hafta tatili günleri, yıllık izin formunda yer almakla birlikte nöbet çizelgesinde bir başka tatil olarak kaydedilmiş günler, neticeten, yukarda düşülmemesinin hatalı olduğu belirtilen günler, kullanılan yıllık izin süresine dahil edilmemeli, dışlanmalıdır.
Davacının değil bir başka kişinin kullandığı yıllık izne ilişkin formlar dikkate alınmamalıdır.
İmza föyü/nöbet çizelgesinde yıllık izin olarak kaydedilmesine rağmen yıllık izin talep formu olmayan dönemler, davacı asıl bizzat celbedilerek davacı asıla gösterilmeli ve davacının açıklamasına göre yapılacak araştırma ve incelemeye göre nöbet çizelgesi/imza föyünde yıllık izin kullanımı olarak görünen günlerin yıllık izin olarak kullanılıp kullanılmadığı bakımından sübut irdelenerek sonuca gidilmelidir.
Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 08/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.