Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2018/8513 E. 2018/22927 K. 11.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/8513
KARAR NO : 2018/22927
KARAR TARİHİ : 11.12.2018

MAHKEMESİ : …BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 26. HUKUK DAİRESİ

DAVA : Bölge Adliye Mahkemesinin pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin kararının davacı vekili tarafından temyizi üzerine, davacı vekilinin temyiz talebi HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kararın kesin olarak verilmiş olması gerekçesiyle 06.07.2018 tarihli ek kararla reddedilmişse de, taraf teşkiline ilişkin husumetten red kararının miktara bakılmaksızın temyiz kabiliyeti olduğu anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesinin 06.07.2018 tarihli ek kararının ortadan kaldırılarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Tetkik Hakiminin raporu dinlenildi, gereği konuşulup, görüşüldü.

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin Özel Silivri Motorlu Taşıt Sürücüleri Merkez Şubesinde direksiyon eğitim kursunda 06.10.2010 tarihinde usta direksiyon öğretmeni olarak çalışmaya başladığını, 18.12.2012 tarihinde istifa ettiğini, 2 yıl 2 ay 12 günlük çalışması karşılığında aylık 1.500,00 TL. üzerinden 45.500,00 TL ücrete hak kazanmasına rağmen, kurum sahipleri tarafından kendisine 13.000,00 TL ödendiğini, 30.500,00 TL. alacağının ödenmediğini, ayrıca servis otobüsüyle 01.06.2011 tarihinden 01.08.2012 tarihine kadar 14 ay boyunca aylık 1.000,00 TL. karşılığında gardiyanları cezaevine taşıdığını, bunun karşılığı olan 14.000,00 TL. taşıma ücretinin de ödenmediğini, istifa etmek zorunda kaldığından 2,5 yıllık kıdem tazminatı karşılığı olan 6.000,00 TL’nin de ödenmesi gerektiğini, Kadıköy 9.Noterliğinin 29.11.2013 tarih ve 39626 yevmiye numaralı ihtarname ile alacağın ödenmesini ihtar ettiğini, davalıların herhangi bir itirazı olmamasına rağmen ödemeyi de yapmadığını ileri sürerek, 50.500,00 TL. ücret alacağından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 39.500,00 TL’nin faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, husumet itirazlarının bulunduğunu, davacının kurum dediği yerin tüzel kişiliği olan … Sürücü Kur. Eğt. Hizm. İnş. Gıda Oto. Tur. San. Ve Tic. Ltd. Şti. olduğunu, davalıların sürücü kursunun sahibi olduğunu ve davanın muhatabı olmadıklarını, SGK kayıtlarından da görüleceği üzere davalıların böyle bir çalışanının olmadığını, çalışanı olduğunu iddia ediyorsa bunu hizmet tespit davası ile ispat etmesi gerektiğini, davacının 26 ay çalışıp da hiç ücret almadığı iddiasının kabul edilemez ve hayatın olan akışına aykırı olduğunu, davacının 1.500,00 TL ücret aldığı iddiasının kabul edilemez olduğunu, davacının mesai saatleri dışında taşımacılık yaptığı iddialarının da iş mahkemesi görevine girmediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk derece mahkemesince; ”davacının davalıların çalışanı değil … Sürücü Kur. Eğt. Hizm. İnş. Gıda Oto. Tur. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Çalışanı olduğu, dolayısıyla davanın şirkete yöneltilmesi gerekirken şahıslara yöneltildiği, davalıların pasif husumet ehliyetlerinin (davalı sıfatı) olmadığı” gerekçeleriyle davanın pasif husumet (davalı sıfatı) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
D) İstinaf:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince; “.. davacının, davalıların ortağı olduğu ve ticaret siciline davacı işe başlamadan önce 20/04/2007 tarihinde tescil edildiği anlaşılan … Sürücü Kursu Eğitim Hiz. İnşaat Gıda Otomotiv Tur. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinde 20/09/2010-17/12/2012 tarihleri arasında çalıştığı, bu durumun gerek SGK kayıtları ve gerekse incelenen Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/540 E 2017/47 K sayılı hizmet tespiti dosyası ile de sabit olduğu, davacının mahkemece kabul edilen çalışma süresinin … Sürücü Kursu Eğitim Hiz. İnşaat Gıda Otomotiv Tur. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi üzerinden kuruma bildirildiği anlaşılmaktadır. HMK 124. maddesi gereğince, ancak taraf değişikliği talebi olması halinde maddi hatadan kaynaklanan taraf değişikliği karşı tarafın rızası olmadan yapılabilecektir. Ancak davacı tarafın duruşmada alınan beyanında da açıkça davalılar yönünden davanın yürütülmesini talep ettiği görülmektedir. Davacının davalı olarak gösterilen kişilere karşı bizzat iş sözleşmesi ile bağlı olarak çalıştığı yönünde dosyada somut delil bulunmadığı, tanık anlatımlarından da, davalıların ortağı olduğu şirket nezdinde çalıştıkları, tüzel kişi adına tüzel kişinin üyesi, ortağı gibi kişilere tüzel kişi adına dava açılamayacağı, bu nedenle davalıların şirket ortağı olması dışında işveren sıfatlarının bulunmadığı, bu durumda şirket ortaklarına husumet yöneltilmesinin doğru olmadığı (Yargıtay 9. H.D. 15/06/2015 günlü 2014/17864 E 2015/21675 K sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.) ve davalılara husumet yöneltilmesinin de mümkün olmadığı” gerekçesiyle davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının yerinde olmadığına ancak davacı vekilinin istinaf sebepleri vekalet ücreti yönünden yerinde olduğundan, HMK’ nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davacının davasının davalılar yönünden pasif husumet (davalı sıfatı) yokluğu nedeniyle kesin olmak üzere reddine karar verilmiştir.
F) Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesi kararını davacı vekili temyiz etmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi 06.07.2018 tarihli ek kararla davacı vekilinin temyiz talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 346/1 maddesi gereğince reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin ek kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
G) Gerekçe:
 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddenin 1 inci fıkrasının (d) bendi uyarınca; tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması dava şartlarındandır ve bu durum davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur.
Öte yandan taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir. Taraf ehliyeti, Medeni Hukuktaki medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin Medeni Usul Hukukunda büründüğü şekildir. Kimlerin taraf ehliyetine sahip bulunduğu Medeni Kanuna göre belirlenir (HMK m.50, TMK m.8 ve m.48). Buna göre, medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti bulunan her gerçek (TMK m.8) ve tüzel (TMK m.48) kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. Bu çerçevede, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124/4’üncü maddesindeki; dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceğini düzenlemiştir.
Davacı, 06.10.2010-18.12.2012 tarihleri arasında geçen çalışmalarına ilişkin ücret alacağı talebinde bulunmuş, Mahkemece, tüm dosya kapsamından, gerçek işverenin … Sürücü Kur. Eğt. Hiz. İnş. Gıda Oto Tur.San ve Tic. Ltd Şti. olduğunun anlaşıldığı belirtilerek davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Mahkemece, davacı vekilinden … Sürücü Kur. Eğt. Hiz. İnş. Gıda Oto Tur. San ve Tic. Ltd Şti’ne HMK’nın 124. maddesi gereği husumet yöneltip yöneltmeyeceği açıkça sorularak ve sonucuna göre adı geçen maddenin işletilip işletilmeyeceğine karar verilip sonuca gidilmesi için kararın bozulması gerekmiştir.
H) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, dosyanın gereği için HMK.nın373/2. maddesi uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine kararın bir örneğinin ilk derece mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.