Yargıtay Kararı 9. Hukuk Dairesi 2018/7929 E. 2019/2108 K. 23.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 9. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/7929
KARAR NO : 2019/2108
KARAR TARİHİ : 23.01.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ …. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … …. İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A)Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette 27/04/2012-19/02/2016 tarihlerinde alt yapı yarma traş ustası olarak çalıştığını, 4 yıl kendisine verilen bütün görevleri eksiksiz yerine getirdiğini, ancak davalı işveren tarafından performans düşüklüğü iddiasıyla iş akdinin haksız olarak feshedildiğini, performans düşüklüğüyle ilgili herhangi bir şikayet veya tutanak bulunmadığını, müvekkiline usulüne uygun bir fesih bildirimide yapılmadığını belirterek müvekkilinin işe iadesini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; fesih bildiriminin davacıya 25.12.2015 tarihinde bizzat tebliğ edildiğini, iş sözleşmesinin performans düşüklüğü nedeniyle haklı olarak feshedildiğini, fesih bildiriminin yapıldığı tarihten itibaren 1 aylık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu, davacının savunmasının talep edildiğini ancak yazılı savunma vermediğini, çalışma saatlerine uymayarak performans düşüklüğü yaşadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
“Mahkemece davacının performansının düştüğünün davalı işverence ispatlanamadığı, davacıya daha önce performansının düşüklüğü nedeni ile varsa düzeltmesi için süre verilmediği, davacının savunması da alınmadan yapılan fesih dikkate alındığında; yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.”
D)İstinaf Başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E)İstinaf Sebepleri:
“Davalı vekili; Davacıya fesih bildiriminin 25.12.2015 tarihinde yazılı olarak elden yapıldığını, ihbar süresinin sonunda 19.02.2016 tarihinde işyerinden ayrıldığını, davacının bu fesih bildiriminde “”19.02.2016 tarihinde çıkacağımı anladım”” diyerek imzaladığını, bu imzaya da bi itirazının olmadığını, dava bir aylık hak düşürücü süreden sonra 21.03.2016 tarihinde açıldığını, davanın hak düşürücü süre içinde açılmaması nedeniyle reddi gerektiğinden, açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.”
F)Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
” Somut olayda, davalı iş yerinde 30’dan fazla işçinin çalıştığı, davacının belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştığı, davacının kıdeminin 6 aydan fazla olduğu, davacının Alt Yapı Yarma Tıraş Ustası işçisi olarak çalıştığı, işveren vekili niteliği taşımadığı, davacının işten çıkartıldığı tarihin 19.02.2016 olduğu, fesih bildiriminin 19.02.2016 tarihinde yapıldığı, davanın 21.03.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak davacının iş güvencesi kapsamında olduğu ve davanın bir aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir.Ayrıca feshin usulü yönünden (4857 S.K. m.19/1) yapılan incelemede davalı işverenlikçe feshin bildiriminin yazılı olarak yapıldığı anlaşılmıştır.Davacı iş akdinin işveren tarafından haksız feshedildiğini iddia etmekte olup, davalı ise davacının performans düşüklüğü nedeniyle iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini savunmaktadır. Davacı vekili performans yetersizliği sebebiyle işverence haklı sebep olmaksızın iş akdinin feshedildiğini, davacının savunmasının dahi alınmadığını, fesih bildiriminin işten ayrıldığı 19.02.2016’da yapıldığını iddia ederken davalı vekili öncelikle fesih bildirim tarihinin 25.12.2015 olduğunu ve işe iade davası açmanın öncelikli koşulu olarak fesih bildiriminden itibaren 1 ay içinde bu davanın açılması gerektiğini dolayısıyla hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacıdan konuyla ilgili savunmasının istendiği ancak kendisinin vermekten imtina ettiğini beyan etmiştir.Fesih bildiriminin incelenmesinde davacının imza attığı bölüme bir tarih koymadığı, bildirimin fesih tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Davacının iş akdinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı taraflar arasında anlaşmazlık konusudur. Davacıya tebliğ edilen 19.02.2016 tarihli fesih bildiriminde özetle: ‘..amirlerinizden gelen bilgi sonuçlarına göre işinizi beklenilenin altında ve düşük performansla yerine getirdiğinizi tespit etmiş bulunuyoruz. Üstlendiğiniz ve yürüttüğünüz işte düşük performansla çalışmanız sebebiyle, iş sözleşmeniz İş Kanunu’nun 17. Maddesi uyarınca bildirim sürelerine ilişkin sürelerde çalışılmak koşulu ile iş sözleşmeniz 19.02.2016 tarihi itibariyle fesih edilecektir.’ Denilmiştir. Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre işçinin performans ve verimlilik sonuçlarının geçerli nedenle feshe dayanak olabilmesi için, objektif ölçütlerin belirlenmesi zorunludur. Objektiflik ölçütü, o işyerinde aynı işi yapanların aynı kurallara bağlı olması anlamına gelir. Performans ve verimliliği gösteren hedeflere ulaşılamaması, tek başına geçerli fesih nedeni olmayıp kapasitenin yeterli olmasına rağmen işçi işverence belirlenen yüksek hedeflere ulaşmak için gayret göstermiyorsa, bu halde geçerli nedenden söz edilebilecektir. Performans değerlendirilmesinde objektif olabilmek ve geçerli nedeni kabul edebilmek için, performans değerlendirme kriterleri önceden belirlenmeli ve işçiye bildirilmelidir. İşveren, ulaşılması beklenen hedefleri belirlenen sınırların altına düşüldüğünü, performans ve verim beklentisinde haklı olduğunu iddia ediyorsa, bu beklentiyi doğrulayacak eğitim ve iş koşullarının da iyileştirilmesi gibi performans arttırıcı olanakları sağladığını da kanıtlamalıdır. Somut olayda, ibraz edilen kayıt, belge ve tanık beyanlarına göre; işyerinde objektif bir performans değerlendirme sisteminin mevcut olmadığı gibi verimi düşük olduğu iddia edilen davacı işçinin, verimini artırmaya yönelik olarak işveren tarafından herhangi bir çalışma yapılmadan doğrudan iş akdinin feshi yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Bu koşullar altında, hukuken geçerli bir fesihten söz etmek mümkün olmadığından, açılan davanın kabulü yönünde mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı” gerekçesi ile davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
G)Temyiz Başvurusu:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
H)Gerekçe:
Somut uyuşmazlıkta davacıya fesih bildirimi 25.02.2015 tarihini taşıyan ve 19.02.2016 tarihinde fesih yapılacağını içeren belge ile yapılmış olup, belgenin altında ‘19.02.2016 tarihinde çıkacağımı anladım’ el yazılı açıklamasıyla imzalatılarak yapılmıştır.
Davacı dava dilekçesinde açıklamadığı halde davalının savunması üzerine fesih bildiriminin fesih sırasında imzalatıldığını ve buna göre davanın süresinde açıldığını iddia etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi davanın süresinde açıldığını kabul etmiş iselerde, fesih bildiriminin ve tarihinin birbirinden kopuk olmadığı ve ayrıca davacının imzaladığı ihbar ve kıdem tazminatı hesap pusulasında davacının imzasının bulunduğu ve ihbar öneli kullandırıldığından ihbar tazminatı tahakkukunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Bildirimin fesih sırasında imzalatıldığını söyleyen davacı tanığı … davacı ile aynı durumda olup Dairemizden geçen 2018/4509 E. sayılı dosyada tanık olarak verdiği ifadesinde davalı … San. ve Tic.A.Ş aleyhine işe iade davası açtığını belirtmiştir. Davacı ile menfaat birliği içerisinde olan bu tanığın beyanına itibar etmek mümkün değildir. Bu açıklamaları karşısında fesih bildiriminin 25.12.2015 tarihinde yapıldığı ve 21.03.2016 tarihinde açılan davada 1 aylık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmakla davanın reddi yerine kabulü hatalıdır.
Dairemizce 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-… …. İş Mahkemesi ile … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin kararlarının bozularak ortadan kaldırılmasına,
2-Davanın reddine,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davalının yaptığı 250 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine,
Kesin olarak 23/01/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.